Ürdün seçimleri

Ahmet Varol

VAN 23.09.2016 11:03:20 0
 Ürdün seçimleri
Tarih: 01.01.0001 00:00

Ürdün’de 20 Eylül Salı günü parlamento seçimleri yapıldı. Bu seçim Türkiye’de ve genelde dünya kamuoyu gündeminde fazla konuşulmadı. Fakat seçimlerin kesin sonuçlarının ortaya çıkmasından önce yazdığımız bu yazımızda ve müteakip yazıda seçim öncesi durumun genel bir değerlendirmesini yapmak istiyoruz. Belki önümüzdeki hafta yazacağımız yazılarımızdan birinde de sonuçların tahlilini yaparız. 

20 Eylül 2016 seçimleri Ürdün’de 1989’da seçime dayalı parlamenter sisteme geçilmesinden sonra gerçekleştirilen yedinci seçim oldu. Sonrasında da, 1946’da Ürdün Haşimi Krallığı adında bağımsız  devlet kurulmasından bu yana oluşturulan on sekizinci parlamentonun üyeleri belirlenmiş olacak. Seçimli sisteme geçilmesinden önce kralın atamalarıyla onun istişare meclisi tarzında bir parlamento oluşturuluyordu. Fakat kralın istediği zaman parlamentoyu dağıtma ve çıkardığı yasaları iptal etme yetkisi vardı. 

Bu seçimlerin en önemli özelliği yeni seçim kanununa göre gerçekleştirilen ilk seçim olması. Ülkede 1993’den beri yine kralın girişimleriyle çıkarılan ilginç bir seçim kanunu uygulanıyordu. O kanuna göre bir seçmenin bir listeden belli bir adaya oy vermesi gerekiyordu. Ortak oy verilemiyordu. Bu durumda bazen bir kişi on bin oyla seçilirken bir başkası sadece yüz oyla parlamentoya girebiliyordu. 

Bu kanun ise, 1989’da seçime dayalı parlamenter sisteme geçilmesinden sonra gerçekleştirilen ilk seçimlerde Müslüman Kardeşler’i temsil eden listelerin büyük başarılar gerçekleştirmesi sebebiyle bu cemaate karşı çıkarılmıştı. Seçim kanunuyla ilgili aklı ve projeyi de krala o zamanki ABD büyükelçisi vermişti. Bu konu özellikle ABD büyükelçisinin verdiği akılla seçim sisteminin değiştirilmesi o tarihlerde bayağı tartışma konusu olmuştu ve ben de hakkında yazı yazmıştım.

Kanun öncelikli olarak Müslüman Kardeşler’i temsil eden adayların parlamentoda çoğunluğu elde etmesini önleme amaçlı bir tedbir olduğu için bu cemaat ve cemaati temsil ettiği bilinen İslâmî Çalışma Cephesi Partisi başından beri kanuna karşı çıkmıştı. Kanun yüzünden bu parti son dönemde iki seçimi de boykot etti. 

Mart 2016’da çıkarılan yeni seçim kanunu ise kişilere değil listelere oy verilmesine imkân veriyor. Dolayısıyla bir seçim bölgesinde bir listenin aldığı oyların çok olması durumunda parlamentoya sokacağı üye sayısı da o nispette çok olabilecek. Oyların tüm adaylıkları kaybetme korkusuyla belli bir aday üzerinde yoğunlaşması veya seçmenlerin organize edilmesinin mümkün olmaması sebebiyle sistemsiz bir şekilde adaylar arasında dağılması yüzünden toplamda çok oy alan listenin sonuçta hiçbir sandalye kazanamaması söz konusu olmayacak. 

Fakat yeni seçim kanununu çıkaran hükûmet, partilerin seçim reformuyla ilgili tüm taleplerini de yeni düzenlemeye dâhil etmedi. Bunlardan bazıları seçim konusundaki bazı açmazlara çözüm ve parlamentoda daha mantıklı bir temsil düzeni getiriyordu. Kabul edilmeyen taleplerden biri de en azından %1 oranında bir seçim barajı uygulanmasıydı. Ülke genelinde bu barajı aşamayan listelerin belli bir seçim bölgesinde aldığı oy sayısına göre parlamentoya girmesine engel olunması böylece ülke genelindeki oy miktarlarının özelde de dikkate alınması isteniyordu. Ama bu düzenleme yeni yasaya konmadı. Diğer yandan bedevilere belli bir kontenjan tahsis edilmesine de partiler karşı çıkıyor. Partiler bedevilerin bir azınlık veya ayrı bir etnik unsur olmadığını, Ürdün toplumuyla kaynaşmış bir kitle olduğunu dolayısıyla İngiliz işgali döneminde bu kitleyi toplumun genelinden ayıran uygulamanın bugün sürdürülmesinin bir anlamı olmadığını söylüyorlar. Bu aslında yerinde ve haklı bir itirazdır. Ama yeni kanunda yine Bedeviler azınlık gibi gösterilerek onlara kontenjan tahsis edildi. 

Bunun yanı sıra bir yandan yeni seçim kanunuyla birtakım olumlu düzenlemeler yapılırken diğer yandan anayasada da değişiklikler gerçekleştirilerek kralın yetkileri artırıldı. 

Kralın yetkileri 1989 reformu öncesinde bayağı genişti. Bu reform biraz kısıtladı. Sonra bir değişiklikle yeniden genişletildi. Sonra bu yetmiyormuş gibi ikinci bir anayasa düzenlemesi yapılarak daha da genişletildi. Şimdi kralın, parlamento veya hükûmet onayına gerek görmeden devletin tüm üst düzey yetkililerini atama ve değiştirme yetkileri bulunuyor. 

YENİ AKİT