TÜRKİYE VE RUSYA YENİDEN YAKINLAŞMA YOLUNDA MI?

Bu durum Türk-Rus ilişkilerindeki problemler fevkalade ciddi seviyede olduğu için de özellikle doğru.

VAN 23.09.2016 11:10:58 0
TÜRKİYE VE RUSYA YENİDEN YAKINLAŞMA YOLUNDA MI?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Türk halkının, Batı medyası ve kamuoyunun seçilmiş hükümetlerine tertiplediği saldırıya gösterdiği umursamaz tepki karşısında sükût-u hayale uğraması bir gerçek fakat Ankara’nın Moskova’yla ilişkileri tamir etmesinin nahoş veya ABD’nin çıkarlarını tehdit eden hiç bir tarafı yok.
Dünya Bülteni/nationalinterest.org/Ross Wilson
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ziyareti her türden spekülasyonu ateşledi. Bazılarına göre ziyaret Türk-Rus ilişkilerinde sözde bir dönüşümün işareti. Erdoğan’ın Putin’e olan bu yönelimi bir şekilde Türk Cumhurbaşkanının, kendisini ve iktidarını devirmeyi amaçlayan temmuzdaki darbe teşebbüsüne karşı destekleyici değilse bile ilgisiz bulduğu Batı’dan yüz çevirmesinin bir sinyali. Türk halkının, Batı medyası ve kamuoyunun seçilmiş hükümetlerine tertiplediği saldırıya gösterdiği umursamaz tepki karşısında sükût-u hayale uğraması bir gerçek fakat Ankara’nın Moskova’yla ilişkileri tamir etmesinin nahoş veya ABD’nin çıkarlarını tehdit eden hiç bir tarafı yok.
Erdoğan’ın Moskova ziyareti, Kasım 2015’te Rus uçağının Türk ordusu tarafından düşürüldükten sonra gerilen Rusya ilişkilerinin onarılmasındaki son adımdı. O hadise iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari olarak hayati önemde olan ve hem Ankara’ya hem de Moskova’ya bölgesel meselelerin üstesinden gelmelerinde ve Batı ile ilişkilerinde kendilerine politik yönden opsiyonlar sağlayan bağlarda bir kırılmaya sebep oldu. Türkiye’nin ekonomik kaybı, hassaten turizm ve inşaat sektörü ile ziraî ihracatında oldukça ciddi boyutlara vardı. Bu zararlar iktidardaki AKP için önemli olan seçim bölgelerini özellikle etkiledi.
Ahmet Davutoğlu’nun Mayıs 2016’da başbakanlıktan ayrılıp yerine Binali Yıldırım’ın gelmesini müteakip hükümet, Türkiye’nin dış işlerindeki menfaatlerinin takipçisi olmasını zorlaştıran ve sınırlayan anlaşmazlıklardan uzaklaşmak için harekete geçti. Bu, kısmen Erdoğan’ın iyice kapana sıkışmamak için verdiği bir karar olmakla beraber Yıldırım’ın şahsî pragmatizmini ve yeni bir sayfa açmak için ipleri eline aldığının da bir işaretiydi. Yıldırım hükümeti, Mısır’la Abdülfettah Sisi’nin 2013’te Muhammed Mursi iktidarını devirmesinden sonra kopan ilişkileri iyileştirmek için de benzer adımlar attı. İsrail’le ilişkiler yeniden düzeldi. Suriye konusunda yeni bir yaklaşımın, hatta belki Ermenistan’la 2010’da kesilen ilişkilerin normalleşmesine yönelik yeni bir hamlenin bahsi geçti.
Rusya’yla yakınlaşma ise mektup teatisi ve Erdoğan’ın düşen uçağa dair üzüntülerini bildirmesini içeren yeni bir pragmatik aklı ifade ediyordu. Türkiye’nin ilişkileri düzeltme gayretleri Moskova’da olumlu karşılandı. Zira Rusya da benzer şekilde Ankara’ya uyguladığı yaptırımlar nedeniyle ekonomik kayıplardan muzdaripti. Rusya doğu Ukrayna’yı işgal edip Batı’nın da Avrupa’daki çıkarlarını tehdit ettikten sonra maruz kaldığı tecridi aşmayı da hedefleyerek behemehal Türkiye’yle ilişkileri düzeltme isteğindeydi. Her iki ülke için de uzlaşma normal ve genel olarak Amerika için de bir tehdit unsuru barındırmıyor.
Bu durum Türk-Rus ilişkilerindeki problemler fevkalade ciddi seviyede olduğu için de özellikle doğru.
İki ülke Suriye meselesinde keskin biçimde zıtlaşıyor. Her iki ülke iç savaşın sona ermesi taraftarı olmalarına ve aralarındaki işbirliği eksikliğinin böyle bir sonu zorlaştırdığının görmelerine rağmen Suriye’deki taşeronlarına sadık kalmaya devam ediyorlar. Yapacakları hiçbir şeyin çözüm üretmeyeceği, hatta Suriye kaynaklı problemleri azaltmayacağının da farkındalar.
Enerji ise Rusya ile Türkiye arasındaki barışın daha çok ehemmiyet arz edeceği alan olarak öne çıkıyor. Erdoğan’ın Türk Akımı denilen ve başlıca fonksiyonu Rus gazını transit ülke olarak Ukrayna’yı baypas edip Avrupa’ya ulaştırmak olan doğal gaz boru hattı projesini yeniden sahiplenmesi de bu tabloya uyuyor.
Ancak Türk Akımı’nın yakın gelecekte gerçekleşeceğini beklemeyin. Erdoğan daha önce de yaptığı gibi pragmatik bir yol seçti. Avrupa’daki karar alıcıların yahut Rusya’nın yeni bir boru hattı yatırımı için sermaye eksikliği yaşamasının projeyi sona erdirebileceği veya en azından yavaşlatabileceği bir esnada Türk Akımı’nı onaylayıp başarısız olmaktansa şimdi onayladı. Bunun kendisine hiçbir maliyeti olmadı. Hatta Türk Akımı’nı sahiplenmesi Rusya öncülüğündeki nükleer enerji hamlesinin yeniden başlaması yönünde bir adım kazandırmış oldu ki gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin ithal petrol ve doğalgaz olan aşırı bağımlılığını azaltmasına katkı sağlayacak. Nükleer enerji projesinin de aksayarak ilerlemesini bekleyebilirsiniz.
Bazılarının öne sürdüğü gibi, Türk Akımı’nın Türkiye üzerinden Orta Avrupa’ya doğalgaz nakliyatını öngören Türk-Azeri işbirliğinin aleyhine olacağı iddiası ise gülünç. Mezkur işbirliği iyi işleyen, iyi finanse edilen, Avrupa tarafından desteklenen, ticarî olarak akıllıca ve Türkiye’nin ticarî menfaatleriyle de örtüşüyor.
Türkiye ile Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’da rakip kalmaya devam ediyor. Rusya Türkiye’nin bu bölgelerde veya dünyanın başka yerlerinde Türkiye’nin büyük roller alacağı fikrine, Erdoğan’ın Moskova ziyaretinden sonra bile, küçümseyerek bakıyor. Rusların bu kibri, üstüne bir de enerji bağımlılığı ise Türklerin gücüne gidiyor.
Sonuç olarak normal bir ilişki tekrar tesis ediliyor, iş çevreleri (ve seçim bölgeleri) her iki tarafta da para kazanacak, her iki ülkenin de dünya meselelerindeki nispî yalnızlığı bir şekilde hafifleyecek ve her ikisinin de dış veya iç politikalarında az şey değişecek . Ankara veya Türkiye kamuoyunda yükselebilecek zıt seslere rağmen Yıldırım’ın Türk dış politikasındaki, Erdoğan’ın da sahiplendiği anlaşılan, pragmatik değişimin ABD ve Avrupa’yı da kapsayacak/ilgilendirecek şekilde devam etmesi daha muhtemel.
Kaynak: nationalinterest.org
Dünya Bülteni için tercüme eden: Mustafa Doğan