Televizyon karşısında çekirdek çitleyen kız

Betül Güngör

VAN 14.06.2015 12:06:06 0
Televizyon karşısında çekirdek çitleyen kız
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “Gençtir, havaidir… Heves etmektedir, heves edilmemesi gereken şeylere…

Ve sevmektedir, sevilmemesi lazım gelen pek çok şeyi. Yaz akşamları yapacağı
en iyi şey yaz dizilerini izlemektir. Bir hamur gibi olan kalbi, umutları, hayalleri
ve zihni, sessizce, kimse farkına varmadan bu senaryolarla şekillenecektir.
Öyle rüyalar görecek, oradaki karakterlere aşık olacaktır.”

Okullar kapanmıştır, sınav yükü, aileye karşı sorumluluk, erken kalkma derdi bitmiştir. Yaz gelmiş, çilek, kiraz, karpuz, dondurma çıkmıştır. Bir tatil beldesine gitmek hayaldir. Zira ailenin böyle bir imkanı yoktur. Liseye başlamış bu kız için köye ya da memlekete gitmek de artık cazip değildir. Okul formasını her gün giyerek sakladığı yoksulluğu artık dımdızlak ortadadır. Arkadaşlarıyla kapı önünde çekirdek çitlemek, sokak boyu yürüyüşleri ve bir de babasının maaş aldığı güne denk getirirse mahallenin kızlarıyla gideceği havuz sefasının haricinde bir eğlencesi olamayacaktır.
Gençtir, havaidir… Heves etmektedir, heves edilmemesi gereken şeylere… Ve sevmektedir, sevilmemesi lazım gelen pek çok şeyi. Yaz akşamları yapacağı en iyi şey yaz dizilerini izlemektir. Bir hamur gibi olan kalbi, umutları, hayalleri ve zihni sessizce, kimse farkına varmadan bu senaryolarla şekillenecektir. Öyle rüyalar görecek, oradaki karakterlere aşık olacaktır. Karşı cinse nasıl davranması gerektiğini, nasıl biri olması gerektiğini, ne yaparsa daha çok sevileceğini, nasıl kurnazlıklar yaparsa galip geleceğini yemenili annesinden değil bu dizilerdeki kadın aktrislerden öğrenecektir.
Tamam belki beyaz camda ya da beyazperdede gördüklerine inanıp tahta valizle İstanbul’a kaçan kızlar bu devirde olmayacaktır. Tamam belki artık kızlar bir senaryoya kapılıp evden kaçmayacaktır. Ama kırılacaktır… Çünkü hayat senaristlerin para kazanmak için yazdığı-uyarladığı “pembe dizilerdeki” gibi değildir. Bilinçaltına kazıdıkları ne varsa onlardan kazık yiyeceklerdir. Önce hayal sonra haya kırıklıklarına uğrayacaklardır…
Bu yaz da böyle olacaktır… Ekranlarda yine aynı masalın farklı versiyonları tüm sahteliğiyle yer alacaktır. Kız illa fakir olacaktır. Ölümüne fakir. Yoksulluktan kurtulmak zorundadır, çünkü güzeldir. Bir insan hem güzel hem fakir olamaz. Güzellik hemen maddiyata çevrilebilecek bir şeydir. İlla zengin bir çocuk vardır. Ya işkolik, ya paradan sıkılmış ya da gerçek aşka inanmadığı için hovardalık eden. Ama iyidir. Salaktır. Otantik şeyler sever. Varoş kız bu çocukla aşk yaşayarak kozasından çıkar ve bir kelebeğe dönüşür. Biz bu dönüşte inadına destekleriz onu, kazandığı zafer o yoksul seyirci kızın zaferidir. O kızın intikamını alır. İyi kuaföre giden, doğuştan şanslı, çakma değil gerçek parfüm kullanabilen, spor salonlarında gezen diğer kızla mücadelesi, çekirdek çitleyen seyirci kız için bir izzet-i nefis mücadelesidir.
Başka bir masalda yetimdir, öksüzdür bu kız. Ölümüne kimsesiz. Kötü bir üvey baba, aile içi şiddet tavandır. Ve bunlara maruz kalan bu karakter, ileriki yaşamında her türlü karaktersizliği yapma hakkını bu geçmişinden alır. Yetimlik kime mazhar olmuştur, ah hangi senarist bunu anlatır?
İnadına entrika, dolambaç, yanlış anlama, kapı dinleme… Sanırsın dizideki herkes F tipi yapılanma üyesi!
En sevilen, en romantik şarkılar seçilecek. “Yunan heykeli” gibi erkeklere, “peri” kadar güzel kızlara rol verilecektir. Ee kızları böyle kandırırlarken, erkek izleyici içinde bir numara düşünülecektir. Eski kasapların vitrinine çengelle asılan, mabadına çiçek takılan koyunlar gibi et sergilenecektir. Havuzda, teknede, denizde…
Kötü ışık, amatör oyunculuk, tekrara düşen mekânlar, iğrenç diyaloglar olsa da; bu masallar hep mutlu sonla bitecektir…
Kanma ablacım… Ne haber kanallarına ne yaz dizilerine… Sen çekirdeğini yine çitle ama kitap oku mesela… Hani bütün gayesi tek bir kitabı anlatabilmek olan cinsten. O zaman bilirsin ki bu hayat geçici, daha azalır omzundaki yük.
Kanma ablacım… Ne haber kanallarına ne yaz dizilerine… Ve hala dünya beşten büyük…