Tek Kurtuluş Reçetesi

Mustafa Özcan

VAN 29.03.2015 11:54:30 0
Tek Kurtuluş Reçetesi
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Irak’ta faaliyet gösteren Hey’etü ulema’il Müslimin ’in merhum başkanı olan Haris ed Dari’nin taziye meclisinde konuşan Hamas’ın Siyasi Büro Şefi Halit Meşal isim vererek Arapları isim vermeden İran’ı bombalamış, yaylım ateşine tutmuştur ( ). Taziye meclisindeki konuşmasında herkesin bir projesi olduğunu ama Arapların projesinin olmadığının altını çizmiştir.  İslam olmadan Arapların projesi zaten olamaz. Herkesin lideri olduğunu ama Arapların lideri olmadığını ifade etmiştir.  Kudüs düşerse Bağdat’ı korumak mümkün değildir demiştir. Kudüs Yahudilerin Bağdat ise Safevilerin eline düşmüştür.  Suriye Müslüman Kardeşler hareketinin sözcülerinden Züheyr Salim de benzeri bir yazı kaleme almıştır. Neden Şiiler gibi davasına sahip bir Arap fakihimiz, neden Ali Hameney gibi bir rehberimiz neden Kasım Süleymani gibi bir meydan komutanımız yok diye sitem etmiştir.  Burada Araplarla İran’ı birbirinden zinhar ayırmamız gerekiyor. Araplar cahiliyet dönemine döndüğü gibi İran da zaten yeni rejimiyle birlikte kendi cahiliyet dönemini yaşamaktadır.  Cahiliyetlerin çarpışmasında İran’ın üstün geleceği bir gerçektir.  Günümüzde ayrıca IŞİD türleri de birbiriyle savaşmaktadır. 11 Eylül dönemi sonrası için 1968 kuşağından Tarık Ali döneme en uygun teşhisi koymuş kişidir. Siyasi tozu dumanı kaldıran 11 Eylül sonrası için fundemantalizmlerin çatışması tanımını veya teşhisini getirmiştir.   Günümüzde ise cahiliyetler çatışması yaşanmaktadır. Bir tarafta Batı’ya bağlı Gassaniler gibi vassal Araplar diğer tarafta ise kendi kare köklerine ve cahiliyetine dönen Mecusi kalıntıları üzerine kurulu yeni İran rejimidir.
Araplar, Allah’ın İslam nimetine yüz çevirdikleri için Persler tarafından burunları sürtülmektedir. Halbuki, İranlıların sadece bir fiskelik veya darbelik işi vardır.  Bir daha yerlerinden kıpırdayamazlar bile. Lakin Araplar kendi değerlerine sırt dönmüş ve yabancılaşmış durumdadırlar. Dolayısıyla Halit Meşal’in ifadesiyle, değerlerine sırt çevirmenin cezasını çekiyorlar.  Halit Meşal herkesin bir projesi ve lideri olduğu hengamede Arapların ne lideri ne de projesi olduğuna dikkat çekmiştir. İslam yoksa Arapların projesi de lideri de yoktur. Merhum Muhammed Gazali Saka , ‘İslam’ı çıkarın, Arapları sıfırla çarpın’ derken bu gerçeğe parmak basmaktadır.  İslam olmadan Arapların artıya geçmesi kabil değildir. Bu durum Arapların yerine alan ikinci necip millet Türkler için de geçerlidir. Şimdi kader yeniden Araplarla Türkleri ortak meydan okumalar karşısında birliğe zorluyor. Yoksa bölge yeniden tuz buz olacaktır.  Kuyruk olmaktan kurtulmak istiyorsak yeniden İslam’ın bahadırı olmak zorundayız.  Bugün İran kendi köklerine geri dönmüş ve Mecusilik kalıntılarını temsil eden bir rejim kurmuştur. Araplar ise kendi cahiliyetlerine döndüklerinden dolayı Gassaniler gibi vassal hale gelmişlerdir.  Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen İran’ın vassalı olurken diğer Arap ülkeleri de ABD’nin vassalı haline gelmişlerdir. Dolayısıyla Arap dünyası İslam öncesindeki gibi İsrail ilavesiyle birlikte Bizans ile Sasaniler arasında nüfuz alanına bölünmüştür.

***

İslama evet Batı’ya hayır demeden Araplar izzet örtüsünü yeniden kuşanamazlar. Bu siyasi Tih Çölünden çıkış ve izzeti kuşanmak ancak İslam’ın haziresine dönmekle mümkündür.  İbni Haldun din ve İslam olmadan Arapların inkiyat ve zapt altına alınamayacaklarını söyler.  Bu bizi yeniden Muhammed Gazali’nin sözlerine götürüyor.  

Hazreti Ömer bir yol tuttuğunda şeytan yolunu çevirirmiş. Hazreti  Ömer  Şam fethinin ardından muzaffer olarak Kudüs’e revan olmaktadır. Din adamları, çocuklar, kadınlar ve bütün ahali karşılama törenindedir.  Buna mukabil İslam orduları ve dört komutanı da askeri gösteri halindedir. Hazreti Ömer Kisra’nın hazinelerinden sonra Kudüs’ün anahtarlarını almak üzere mutlu ve kutlu yoldadır. İlya ahalisi muhteşem ve heybetli bir komutan beklerken karşılarına sırası gelmiş olarak devenin üzerinde hizmetçinin bulunduğu ve hazreti Ömer’in de yaya olarak ona eşlik ettiği ve yularını tuttuğu bir deve ile karşılaşırlar.   Bu hal karşısında dona kalan aristokrat bir geçmişten gelen Mısır Valisi Amr İbnu’l As bu hali yadırgar ve şöyle seslenir:  Dünya seni karşılamaya çıkmışken bu kılık kıyafetle onların önüne çıkman doğru mu? Bunun üzerine Hazreti Ömer işin sırrını fısıldar:  Biz Allah’ın İslam’la şereflendirdiği ve izzetlendirdiği bir topluluğuz. Biz izzeti başka yerde ararsak Allah bizi zelil eder. Hazreti Ömer’in bu öngörüsü bugün gerçekleşmiştir.  Araplar izzeti malda mülkte, petrolde ve Batı’da arıyorlar. Lakin zillet tablosu herkesin gözü önünde. Hazreti Ömer Amr İbnü’l As karşısında bugünkü tabloyu anlatmıştır. Halit Meşal de buna tercüman olmuştur (showthread. php?t=100232) Kaybettiğimiz değer İslam’dır. Bizi yüceltecek değer de budur.  Bütün anlatılanların hülasası Nisa 139’uncu ayetidir:  Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dost (veli) edinirler. ‘Kuvvet ve onuru (izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, ‘bütün kuvvet ve izzet,’ Allah’ındır. Deneyerek bir kez daha bunun doğruluğunu test etmiş oluyoruz.  Umarsız, tutarsız, lidersiz ve projesiz bir topluluğun yegane reçetesi İslam’dır.