TEFSİR OKUMALARIMDAN NOTLAR (Buruc Suresi)

Fehmi YAĞLI

VAN 26.06.2016 13:48:51 0
TEFSİR OKUMALARIMDAN NOTLAR (Buruc Suresi)
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “Güven” duygusunun zirvesi sadece Allah’a cc ait olmalı. Bu aidiyet aynı derecede bir başka kişi veya kurum için beslenmemesi gerektiğinin imandan olduğu;
Fehmettiğimiz Zihinsel Gönül Okumaları- Kur’an Dersi 29
İslam aleminde halkın üzerine bomba yağdıranların açık ve net bir şekilde Allah cc tarafından lanetlendiğini ve bunu yapanların Uhdud Ashabı’ndan olduğu ve görüntülü kayıtla arşivlendiği;
“Ben Kuran’a inanıyorum” diyen kişi, neye,nasıl,niçin, nerede ve kime iman ettiğini öğrenmek için mutlaka Kuran’ı okumak zorunda olduğu;
Kur’an buyruklarına imanın gereği olan zihinsel ve bedensel eylemlerden bizzat kişinin kendisi sorumlu olduğu, üçüncü şahıslara havale edilmemesi gerektiği;
İnsanların dünyevi işlerinde mutlaka şahitler bulundurmasının gerekliliği;
İnsanın şahit bırakmak istemediği hal ve hareketlerin topluma ve kişinin kendisine zararlı hal ve hareketler olduğu;
Günümüz noterlik sisteminin Kuran’da ki şahitlik sistemine örnek verilebileceği;
İnsanlık için vaat edilmiş günün: İlahi adaletin tecelli edeceği, kişinin uğradığı haksızlığın giderildiği bu dünyada veya tekrar dirilişin yaşanacağı gaybi alemde, bir gün olduğu;
Semavatın sahip olduğu yıldızlar gibi biz insanların da her tür işlediğimiz hal ve hareketlere şahidlik yapacak nesnelerin var olduğu;
İnsan hayatında ulaşamayacağı ve kendisi için muhtevası bilinmeyen, keşfedilemeyen, gizemli yerler için gözleriyle gördüğü veya Kuran’da ifade edildiği kadarıyla yetinmesi gerektiği;
Tarihte hendek kazıp çukurlarda ateş yakıp insanları inanç ve fikirlerinden dolayı öldürenlerle günümüz dünyasında Müslümanların yoğunlukta bulunduğu Ortadoğu Bölgesinde egemen dünya güçleri tarafından havadan bombalanarak, ateş çukurları haline dönüşen ve toplu ölümlere sebep olan olayların benzer olduğu ve doğrudan Allah tarafından lanetlendiği;
Ortadoğu’da milyonlarca insanın ölümüne neden olanların ve seyirci kalanların benzer akıbetle karşılaşacakları;
Allah’ın cc gazabına lanetine muhatap olan Zalim kimseler için de tövbe (pişmanlık) ve iman kapılarının açık olduğu;
Göklerde ki yıldızlar dahil İnsanın gözleriyle gözlemlediği her nesne insanlık için keşfe sebep yeni yaşamsal işaretler taşıyabileceği;
İnsanın yaşamını sürdürürken karşılaştığı bir takım işaretlerin zihninde farklı çağrışımlara neden olacağı ve O’na yeni şeyler öğreteceği;
Dünya semasının; Uzaydan gelebilecek göktaşı v.b. felaketlerden yerküremizi koruyucu özelliğe sahip olduğu;
Berrak bir gecede muhteşem görüntüsüyle gökyüzünün biz insanlar için seyredilmesi gereken mutluluk ve ilham kaynağı olduğu;
Yüce Rabbimizin Kur’an da bahsettiği “vaat edilmiş gün”ün; Biz insanlar için şu ana kadar ki yaşadığımız ve karşılaştığımız ve bundan sonra öleceğimiz ana kadar ve ölümden sonra karşılaşacağımız süreçler olabileceği;
İnsanoğlunda ki akıl nimeti Allah’ın cc “vaadi”; Söz konusu aklı amacı doğrultusunda kullanmakta insanın “vaadi” olduğu;
Anın, günün, zamanın, ömrün yaratılışı Yüce Allah’ın cc vaadi; Anı, günü, zamanı, ömrü yaşamanın da İnsanın vaadi olduğu;
Söz verirken dilimize; Günü geldiğinde de dilin verdiği söze sadık kalmanın Allah cc katında son derece önem arz ettiği;
Gördüğümüz ve göründüğümüz her anımızın Yüce Rabbimizin ifade ettiği “vaat edilmiş gün”lerden olabileceği;
Gördüğümüz ve göründüğümüz her anımızın Yaratıcımızla yaptığımız sözleşmeye attığımız imzamız olduğu ve o an için de imzamızın gereğini yapıyor olduğumuz;
Yeryüzünde insanlar veya insan toplulukları arasında akıbeti kan ve gözyaşı olabilecek fitne ateşini yakanların (mezhep, tarikat,cemaat, din, devlet, ideoloji vb. çatışmalar) Allah’ın cc lanetlediği uhdud ashabından olabileceği;
Kıyamet gününde; Kur’an’a, Peygambere yani İslam’a inanmamızın tanıklığına Peygamberimizin vesile olacağı;
İmanlarından dolayı ateş çukurlarına atılarak zulme uğrayan Müminlerin öcünü Cenab-ı Allah’ın cc bizzat kendisi alacağı;
Müminlerin imanları sebebiyle uğradıkları zulümden dolayı intikam peşinde olmamaları, kindarlık yapmamaları gerektiği;
Üreme özelliği olan her tür tohumun Levh-i Mahfuz olabileceği;
Semavatın ve yeryüzünün kendisiyle ilgili veya bünyesinde barındırdıkları canlı cansız her türlü varlıkla ilgili olsun; genel kabul gören ve aklı düşündüren faydalı, ifade söz ve keşiflerin Levh-i Mahfuz olabileceği;
İnsanoğlunun sanık olarak yargılanacağı ömrünün tanıklığını bizzat kendisinin yapacağı;
Kuran-ı Kerimin şanlı şerefli bir hitap olduğu, muhatap olan kimselerin de bu şan ve şereften nasipleneceği;
Yalnızca Allah’tan cc korkmanın kişiyi ölüm de dahil tüm korkulardan kurtaracağı ve iman sahibi yapacağı;
Allah’tan cc korkmanın: O’nun azabından muaf olmadığımız tedirginliği içerisinde yaşamak olduğu;
Hiç kimsenin, Allah’ın cc azabından muaf olmadığı tedirginliği içerisinde yaşamasının Kişiyi hayatında güzel hal,hareket,söz ve işlere yönelteceği;
Korkusunun güven verdiği varlığın Cenab-ı Allah cc olduğuna inancın imandan olduğu;
Yaşamında Kendisine önderlik yapmasını kabul eden Kişilere tabi olmanın imandan olduğu;
Dini kavramsal ifadeleri beninsemede ve yaşamada örnek olarak alınacak Kişi veya Kurumların seçimi, yetkilendirilmesi, vekalet verilmesi Kişinin imanından olduğu;
İnsanların karşılıklı yaptıkları iktisadi alıverişlerinde, sosyal, manevi etkileşim ve iletişimlerinde güven vermelerinin ve dürüst davranmalarının imandan olduğu;
“Güven” duygusunun zirvesi sadece Allah’a cc ait olmalı. Bu aidiyet aynı derecede bir başka kişi veya kurum için beslenmemesi gerektiğinin imandan olduğu;
İnsanoğluna verilen akıl, irade ve yetkinin güzel hal, hareket ve sözleri icra etmede kullanması imandan olup, Ahirette ki kurtuluşunda buna bağlı olduğu;
Cenab-ı allah’ın bile doğrudan müdahale etmediği, insanoğluna özel olan zihinsel/kalbî  manada taraf olmak olan “İman”ın hiç bir güç tarafından Kişinin kendi isteği olmadıkça değiştirilemeyeceği;
Yeryüzünün en güçlü iktidarı dahil hiçbir kişisel ve kurumsal güçün karşısında Kişinin Allah’a inancında taviz vermeksizin sağlam bir duruşla  durmasnın “iman”  olduğu;
Karşılığında yeryüzünün en güzel imkanı (makam,para,kadın v.s) elde etmek de olsa Kişinin  Allah’a inanmaktan vazgeçmemesi ve gevşememesinin imandan olduğu;
İmanın ikna demek olduğu;
Yeryüzünde ki gözlerimizin gördüğü her ne yaratılmış güzellik varsa sahip olmak için değil Allah’ın insanoğlunu ikna etmek için yarattığı;
Kişinin kalbinde/zihninde inanç bakımndan her neye inanıyorsa onun “iman” olduğu;
İnsanlar arası uzlaşının “salih amel” den olduğu;
İnsanlık alemi kendi arasında barışa dayalı düzgün bir yaşam bicimi başardığı zaman Dünyasıda cennet gibi olacağı;
İnsanın ahlaklı dürüst bir yaşantıya ulaşabilmesinin süreç içerisinde gerçekleşebileceği;
İnsanoğlu için en büyük başarının ahlaklı, düzgün ve dürüst bir yaşantıyı başarması olduğu; neticesinin d “cennet” olacağı;
Ahlaklı, düzgün ve dürüst bir yaşantıyı elde etmenin yolu, üstün gayretler neticesinde zahmetlerle dolu bir mücadeleden geçtiği;
Ümmetin  ihtilafını artıran, birbirine düşman eden mezhepsel ve tarikatsel farklılıklardan kaynaklanan taassubtan kurtulmanın çağımızın en önemli iman konusu ve salih amelden olduğu;
İman sahibi, dürüst, düzgün ve ahlaklı bir ömür geçirmiş insanın ölüm anının zahmetsiz ve sıkıntısız, bir şekilde gerçekleşeceği;
Allah’a iman: Göklerin ve yerin tek hakimi olduğuna inanmak olup gerektiğinde ıspatı için içerisi ateş dolu hendeklere atılmayı göze almaktan geçtiği;
Kişinin imanı ve inancı ile ilgil her söylenen sözün, her belirlenen; nesnel, kurumsal ve mekansal sembollerin zihinlere yansıttığı anlamla özdeşleştiği;
İnsanların inançlarını ve imanlarını özel günlere, özel şahsiyetlere ve özel sembollere yüklemeleri şirke düşme riskini artırdığı;
Başlangıcında iyi niyetle Allah’ı hatırlatmak için benimsenen sembol, kişi, gün ve mekanların zamanla bizzat kendilerinin kutsanmaya başladığı;
İnsanlar üzerinde otorite kurup muktedir olan kişi veya kurumlar zamanla sahip oldukları iktidarlarını “Tanrılaştırma” ihtiyaçları duyacakları ancak sıhhatli bir “Tanrı” inancı bulunan toplumların bunu engelleyeceği;
Mutlak iktidar ve güç sahipliğinin, Allah’tan cc başka kimse de (Kişi veya Kurum) olamayacağı; bu sebepla beşeri manada insanlık üzerinde kurulan iktidarların süreli olduğu;
Allah’ın cc kudretinden rol çalarak Kendisini zaman içerisinde İlahlaştıran otoriteler, İnsanlar üzerinde ki otoritelerini kaybetmeye başladıklarında zalimleşecekleri;
Yetki ve güç sahipliği ile övülme beklentisi arasında doğrudan bir bağ bulunduğu; Bu sebeple uhdesinde güç ve yetki bulunan iktidar sahipleri Kendilerinin övülmesinden hoşlandıkları;
Mutlak manada kudret ve güç sahibi Allah’ın cc övülmesi gerektiği;
Geçici dünyevi başarılar sebebiyle insanlar üzerinde güç ve otorite kuran Kişi ve Kurumların, taraftarlarınca aşırı bir şekilde övülmeye başlandığında kokuşacağı ve çakma ilahlık taslayacağı;
Hiçbir Kişi veya Kurumun dünyevi manada gücü, kudreti, otoritesi ne denli yüksek de olsa mahiyetinde ki insanlara kendisini zorla veya gönüllü övdürmesi ve gücünü itiraf ettirmesinin doğru olmadığı;
Dünyevi çıkar ve menfaat umuduyla, gücünü ifade ve övgü beklentisi içerisinde olan bir kimseye veya kuruma karşı doğal halini ve imajını değiştirmek suretiyle yapılan söz ve davranışların Kişinin imanıyla ilintili olduğu;
Başlangıçta ki yaratılışın bilgiye dayalı şiddetli bir tutuş, kavrayışla gerçekleştiği; O gün bu gündür Yaratıcı’nın koyduğu kurallar çercevesinde süregeldiği;
Kişi, aşk ve muhabbetle her kimi veya nesneyi severken beslediği duygusunun başlangıcına Yüce Allah’ı cc dahil etmesinin imandan ve salih amellerden olduğu;
Ecdadımızın sevdiği bir kimseye karşı söylediği: “ Seni yaradana kurban olurum!” ifadesinin iman kaynaklı salih amellerden olduğu;
İnsanoğlu sevgisine, nefretine, yanlışına, doğrusuna, hayrına, şerrine mutlaka Yüce Allah’ı dahil etmesinin imandan ve salih amelden olduğu;
Kişi şer işlerine ve günah özellikli hal ve hareketlerine Allah’ı cc dahil etmesinin; Fiiliyatı işlediği esnada veya başlangıcında vazgeçmesi veya işledikten sonra pişmanlık duyması demek olduğu;
Hangi tür bir sisteme veya ideolojiye ait olursa olsun yeryüzü egemenliği Yüce Yaratıcının müsaadesi olduğu için gerçekleştiği;
İnkar edenlerin, Allah’ın yaratmış olduğu özellik ve imkanlar çercevesinde ve O’nun kuşatması altında yaşadıklarının farkında olmak istemedikleri;
İnsanoğlunun mevcut keşifleri ile Arşın büyüklüğü ve muhteşemliği örnekliğinden yola çıkarak Allah’ın cc büyüklüğü, kudreti ve eşsizliği mevcut zihinsel yapımızla kavranamayacak boyutta gaybi bir husus olduğu;
İnsanoğlu Kainatta neresini keşfederse keşfetsin hangi gezegene medeniyetler inşa ederse etsin Allah’ın cc sahipliğinin dışına çıkamayacağı;
Kur’anda geçen “Arş” ın Kainat denilen mevcut alemden ayrı, biz insanoğlu için vasıfları ve özellikleri bakımından gaybi olan Rabbimize özel, tasavvuru ve tasviri mümkün olmayan bir alem olduğu;
Firavun kıssasında Devlet yöneticileri için, Semud kıssasında da toplumlar için ibret alınacak dersler çıkarılabileceği;
Kişinin Yaratıcıya karşı minnettarlığının ifadesi olarak, gerçekleri gizlemek olan yalandan uzak durması gerektiği;
Yalancılığın kafirlikle eş değer de olduğu;
Hiçbir varlık, alem, mekan, alan yoktur ki Allah’ın cc kontrolü altında olmasın. Bu yüzden Bilim İnsanlarının buluşlarının neticesinde Allah cc tasavvurunun olmaması halinde Onların yalancı konumunda olduğu;
O öyle bir şanı yüce güç ve kudret sahibi Yaratıcıdır ki cc bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm varlık alemini tek bir noktadan yaratıp, tek bir noktaya toplayabileceği;
Levhi Mahfuzun gaybi konulardan olduğu hakkında ki yazılanların ve konuşulanların kişisel yorum ve akıl yürütmekten başka kıymeti harbiyesinin olmadığı;
İnsanoğlu aklı mahfuzu sayesinde karşılaştığı olaylar karşısında nasıl vaziyet alıyorsa, mikrodan makroya tüm varlık aleminin işleyişi benzer şekilde Levhi Mahfuz sayesinde şekillendiği şekilleneceği;
Mevcut alemde her ne yaratılmışsa levhi mahfuzla interaktif bir şekilde irtibatı ve bağı bulunduğu;
Levhi Mahfuzun yaratılmış tüm varlık aleminin aklı ve hafızası olduğu;
Mevcudatın yaratılışla ilgili verileri Allah’ın cc özel koruması altında olduğu; Bilim insanlarının Allah’ın cc müsaade ettiği kadarına ulaşabilecekleri;
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz. Doğrusunu Allah (cc) bilir.
Söz konusu bu ve benzeri çalışmalarım kesinlikle meal veya tefsir çalışması olmayıp, İlgili Sure okumalarım esnasında zihinsel olarak fehmettiğim tespitlerdir. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’anın itikad, ibadet, muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.