TEFEKKÜR

SONUÇ:

VAN 23.05.2017 22:47:38 0
 TEFEKKÜR
Tarih: 01.01.0001 00:00
 TEFEKKÜR


Din piyasası doğal sınırına/limitine ulaştığı için daraldı! Cemaat kurmakta gecikenler halka, tarikat kuramayacaklarını düşünenler de artık vakıf kuruyor!

 

Din sektörü özünü koruyarak kabuk değiştiriyor. Hikaye menkıbe anlatan sarıklı cübbeli geleneksel şeyhlerin yerini yine saf vahyi iletmekle yetinmeyen ceketli gömlekli modern şeyhler alıyor. Modern müritlerin klasiklerden tek farkı da aracılarını minder yerine sandalyede dinlemeleri!

 

Bu ülkede "İslami" diye tanınan kaç tv kanalı, kaç sene boyunca, kaç kilo sahte bal a yani bir ulusun gözgöre göre aldatılmasına, sağlığının bile bile ateşe atılmasına aracılık etti; bilen var mı? Gerçi cuma hafta içindekileri, oruç yıl içindeki günahları, hac da tüm ömrü temizliyo nasıl olsa; ne önemi var ki! Yeter ki namazlarımızı aksatmayalım ve ehli sünnet kapısından ayrılmayalım!

 

Kur'ana bakınca dinin sadece vahiy olduğu çok açık! Asırlar boyu bu gerçeği saklayanlardan bırak din öğrenmeyi, elimden gelse onlarla aynı gök çatısı altında bile durmam!

 

Kur'anı bir kez bile okumayan ömrü boyunca Allahın zalim dediğine alim diyerek yaşar!

 

Ömür hem uzamaz hem de kısalmaz! Bu yüzden sadaka ömrü uzatmaz! Sadece saf Allah için olması gereken niyetine ortak kattığın için imanını şirke bulaştırır, amelini ifsat eder.

 

Cahile Hz Ömer' in adaleti dersin, beş dakika sonra devesinin hörgücünü tartışırken bulursun!

 

Bir din adamının din konusunda topluma yapacağı tek şey ilahi mesajı motomot aktarmaktır. Bu basit işlev için din adamına ihtiyaç olmayacağı, bu inanan herkesin görevi olduğu için esasında böyle bir kurum batıldır.

 

Ruhbanlığın bir diğer adı aracılıktır. Tüm din adamları aracıdır. Çünkü ilahi mesajla aramıza girmişlerdir.

 

En haram para dinden kazanılandır. Topluma haramdan helalden bahsedenlerin çoğu midesi en çirkin haramla dolu olanlardır.

 

Kur'an kulun izahına ve ilavesine muhtaç diyen din adamı zalim; kürsüde sağa bakarken Kur'an açık dediği halde sola döner dönmez tefsir yapanlar ise ya gafil ya da haindir. İnsanların çoğu birinci, azı da ikinci grubun peşinden gider.

 

Terapi için en az uygun olan insanlar müslüman ülkelerindedir. Çünkü ayıp ve günah türü kaygıları dolayısı ile bastırdıkları çok olduğu için ön yargıları, alınganlıkları, kaprisleri ve tepkiselliği de çoktur. Tüm bunların her birisi nitelikli bir terapi için dev birer bariyerdir.

 

Hadisleri öyle kutsamışlar ki bu konuda ayeti inkar ettiğinizde göstermeyecekleri tepkiyi gösteriyorlar. Ayete dokun ama rivayete yani zanna dokunma! Kendileri istedikleri hadisi reddedebilirler, ama siz onların kabul ettiklerini reddedemezsiniz! Cübbeli (ki sorun Cübbelide değil, bu onun şahsi inancı değil, koca bir dini geleneğin kaynaklarını aktarıyor o, yani koskoca bir dini gelenek böyle düşünüyor) ayeti keçi yedi, tevbe suresi ilk indiğinde bakara kadardı vs dediğinde kılları kıpırdamayanlar sıra hadislerin elçi sözü değil, elçiye isnat edilen iftiralar olduğunu söylediğinizde dini duyguları kabarıyor, savunma hissiyatı coşuyor.

 

Kur' ana müracaat edince açığa çıkan yaman hakikat şu: Din namına doğru bildiklerimizin neredeyse tamamına yakını yanlış! Neyi nasıl biliyorsanız onun o şekilde olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim!Çarpıtmadıkları çok az şey kalmış! Şimdi merakettiğim şu: Acaba onları neden çarpıtmadılar? Bir ara insafa mı geldiler unuttular mı yoksa fazla dikkat çekmekten mi çekindiler?

 

Doğar doğmaz kendimizi içinde bulduğumuz hiç bir itikadın doğru olmasına olanak yoktur. Allah gerçeği Kenya'dakiyle Konya'daki için eşit mesaye koymuştur. Çünkü Allah torpil yapmaz! Her devirde, her toplunda çoğunluğun Kur'ana göre yanlış yolda olmasının belki bir hikmeti de bu adaleti sağlamaktır, kim bilir!

 

Allah, "Ey Muhammed sadece sana vahyedilene uy" diyor. Peygamberimiz de, "Ben sadece bana vahyedilene uyarım" diyor. Sen de çıkıyor ve "Sadece vahiy olmaz, hadis şart" vs yani kibarca "Hayır elçi sadece vahye uymadı" diye itiraz ediyorsun! İşin daha da ilginci bunu hem en hak yol olarak görüyor hem de kendini elçiye itaat ediyor zannediyorsun! Diklenmek ve itiraz etmek ne zamandan beri uymak ve itaat etmek oldu?

 

Peygamberimizi (sav) yaşarken vahyin dışına çıkaramayanlar dini vefatından sonra Kur'anın dışına çıkardılar!

 

İstedikleri dini Kur'ana söyletemeyenler önce rivayetler uydurup sonra da bu da dindir demek suretiyle emellerine ulaştılar. Şimdi ümmetin çoğu onların bu emellerini yaşatmayı İslamı yaşamak zannediyor.

 

"Alimler peygamberlerin varisidir" dediler örneğin! Oysa kapanan, sonlanan bir kurumun varisliği olur muydu? Bunu soramadılar çünkü din akıl değil, nakil işidir dediler. Böylece kendilerine kutsallık ve dokunulmazlık kattılar. Fahri, paralel peygamberler yarattılar. Derken onların zanları/görüşleri vahiyle eşit seviyeye geldi, tıpkı ayet gibi din oldu! Allah indirilene uyun dediği halde kimse görüşler, rivayetler indirilen mi diye soramadı! Çünkü hemen zındık, mürtet diye tekfir ettiler, hatta katlettiler. Günümüzde artık bunu rahatlıkla yapamıyorlar.

 

Peygamberimiz (sav) daha vefat eder etmez birbirine düşen, dört halifeden üçünü, hatta peygamberimizin (sav) sevgili torunlarını katleden, bu derece siyaset ve iktidar sarhoşu olan bir bozguncu ve baskın kültürden doğru düzgün bir rivayet gelebilir mi? Emevileri, Muaviyeleri daha saymıyorum! Bunların bu tahrif motivasyonuna rağmen Kur'anı bozamaması bence kitabın Allah kelamı olduğunun en büyük delilidir. Peygamberimiz (sav ) yasakladığı halde 1 milyon hadis uyduranların 1 ayete bile dokunamamasından daha büyük bir mucize olabilir mi?

 

Kur'anda "sadece" ler sistemi vardır. "Sadece" nin manasını öğrenmeyenlerin gerçeği öğrenmelerine olanak yoktur.

 

Her yeni din bir önceki bozulduğu için gelmiştir. Tarih boyunca tüm dinleri o dinlerin ruhbanları/din adamları tahrif etmiştir. Ateistlerce, koministlerce vs bozulan tek bir din örneği yoktur.

 

Yeryüzündeki birçok zeki ve bilge kişinin dinsiz olmasının esas sebebi yaratıcının varlığına inanmakta zorlanmaları değildir. Ruhbanlarca uydurulan dinlere inanmakta zorlanmalarıdır.

 

SONUÇ:

"ALLAH'TAN BAŞKA İLAH YOKTUR!

MUHAMMED (SAV) ALLAH'IN 'KULU' VE 'ELÇİSİ'DİR" 

 

(NOT: HÜKÜM ORTAĞI DEĞİL)



Sadece Kur'an korunmuştur, çünkü din sadece Kur'andır. Yoksa Allah dininin bir kısmını korumaya aldı da geri kalan kısmını haşa ihmal mi etti?


Kur'anı tefsire kalkışmak zımnen Kur'an açık değil demektir. Kur'an tefsire muhtaç olsaydı ilk tefsiri ALLAH'ın elçisi yapar, vahiy katiplerine de yazdırır, bize kadar ulaşmasını sağlardı. Nokta... Dinde sonradan ortaya çıkan her şey bid'attır.


Gelenekçiler istedikleri rivayete hadis istemediklerine mevzu diyorlar. Yani dinlerini kendileri seçiyorlar. Bizim dinimizi Allah seçti!

Bir kova süte bir damla zehir düşse o süt artık içilmez. Bir kazan dolusu rivayete üç beş kaşık mevzu girince niye gerisi içiliyor. Senin dinin içtiğin süt kadar değerli değil mi!

Kur'anda "Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidir" deniyor. Asırlardır hükme ortak oluyorlar; rivayetle, yorumla, teville, fetva ile, içtihatla vs. yani kısaca zan ve tahminle hükmediyorlar. Bunlar indirilen mi? İndirilen sadece vahiy değil mi? Öyleyse kim kafir olmuş oluyor?

Allah indirilene uyun diyor. Çünkü din sadece indirilendir. Gelenek ise hayır üretilene de uyun diyor.

Rivayetin ve zannın inşa ettiği din öyle ağır bir prosedüre sahip ki söz gelimi bir İngilizin vs. müslüman olmasını adeta imkansız kılıyor. Adamın giyiminden yürüyüşüne her şeyini kökten değiştirmesini yani o güne dek kendisini inşa eden bütün çevresiyle, değerleriyle, kültürüyle, alışkanlıklarıyla, şartlanmalarıyla vs. çatışmasını zorunlu kılıyor. Oysa din sadece vahiy olsa lailahe illlallah vs. demesi, sonra da dost doğru bir yaşam sürmesi vs. yeterli oluyor. İndirilen din çok kolaydır. Geleneğin inşa ettiği din taşınamayacak derecede ağırdır.

Allah bugün dininizi tamamladım hatta kemale erdirdim (yani kamil manada noktaladım) diyor. "Rivayet, ulema görüşleri vs olmayınca olmaz" demek bu ilahi beyana üstü kapalı olarak itiraz etmek değil midir?

Bir soru sorulunca yahut bir mevzuda elçinin ne diyeceği hususunda Allah sık sık "De ki" diyerek elçisine ne diyeceğini kendisi söylerken, yani elçisine bile dininde söz söyleme / hüküm verme yetkisi tanımazken, sırf bu nedenle onu zaten "elçi" diye tanımlamışken, üstüne de "Sadece sana vahyolunana uy" demişken "Peygamber de din koyar, onun sözleri vs. de dindir" demek Allah'a haşa dinini öğretmeye kalkışmak değil midir?

İslam ilahi bir din ise ilahi olmayan yani yüzde yüz bir ilaha ait olmayan sözler, görüşler vs nasıl din oluyor?

Asırlarca neden meal olmaz dediniz? Yaratıcıdan öğüt denilen bir mesaj geliyor ve sadece Arapçası (lafzı) oluyor ama anlayınca (manası) olmuyor, bu nasıl iş? Zarfa dokununca oluyor içini açıp mektubu okuyunca olmuyor! Hadislerin meali nasıl oldu peki? Kur'anı hep Arapça ama hadislere gelince neden hep Türkçe okudunuz / okuttunuz bizlere?

Allah Ali İmran 7'de tevil etmeyin, tevil etmeye çalışanlar kalplerinde hastalık olanlardır, ilim ehline düşen hepsine de inanmaktır, onun tevili sadece Alah'a aittir dediği halde Kur'anı asırlardır neden tevil ediyor, üstelik de tevilsiz olmaz diyorsunuz? Sizin hiç Allah korkunuz yok mu?

"Övgü sadece alemlerin rabbine mahsustur" denen bir dinde Allah dışındakileri neden bu denli övüyorsunuz?

İki cihanın sultanı elçi ise Allah'ın bu durumdaki yeri nedir? Sultandan daha büyük ünvan var mıdır?

Efendi rab demektir. Elçi iki cihanın yani hem dünyanın hem ahiretin efendisi ise Allah'ın ahiretteki yeri ve makamı nedir? En ufak bir günah olasılığından bile, mesela tüm alkollü kokulardan vs. uzak durmak kişinin takvasındandır dersiniz, öyleyse böyle açıkça sıkıntı oluşturan, en azından riskli duran durumlardan neden uzak durmaya çalışmıyorsunuz? Maazallah şirk herhangi bir günahtan daha mı az önemlidir?

Kur'anı çevirirken resulü neden elçi diye çevirmez, resul olarak bırakırsınız? Peygamberin elçi olduğu gerçeği açıkça ortaya çıkmasın, bu husus unutulsun, böylece elçi sadece tebliğ eden olarak kalmasın, o da dinde söz sahibi olmaya, böylece Allah'a ortak kılınmaya devam edilsin diye mi?

Peki "Onlar bu Kur'andan başka hangi hadise inanırlar" ayetinde açıkça hadis lafzı geçtiği halde niye bunu dilimize "söz" diye çevirirsiniz? Hadis algısı zarar görmesin, rivayetler hariç tutulsun, öyle algılansın diye mi?

Allah kendisine iman edenleri dostu olarak tanımlarken siz neden bunu belli seçkin kullara hasrettiniz? Allah'ın kimi dostu olarak gördüğü hususuna bile neden müdahale ettiniz?

Allah kitabında açıkça, hatta sayısını bile verecek bir açıklıkta "Zinaya 100 sopa vardır" derken bunu arkaya atarak, yerine recmi ikame ederek rivayeti vahyin önüne hatta yerine koymaktan hiç hicap duymadınız mı?

Allah açıkça, hiç bir kayıt kuyut istisna belirtmeden, dinde zorlama yoktur, senin dinin sana benimki de bana derken nasıl oldu da mürtetlik kurumu tesis ederek onlarca cana kıyabildiniz?

Allah kitabında açıkça elçisine "de ki" diyerek "İhtiyaçtan arta kalanı verin" derken bunu nasıl kırkta bire çektiniz?

Allah bu kitap noksansızdır derken onda her şey yok ki, Allah bu kitap apaçıktır derken kitap açıklamaya / tevile muhtaç, Allah bu kitap mufassaldır derken tefsir lazım, Allah ileride ondan sorulacaksınız derken Kur'an yetmez vs demeyi nasıl başarabildiniz? Hangi imanla?

Allah elçisine bile "Gerek kendi günahların gerekse ümmetinden kadın ve erkeklerin günahları için tevbe et" derken, ayrıca elçilerini de hesaba çekeceğini söylerken peygamberler günahsızdır, ismet sıfatı vardır nasıl ve neden dediniz?

Elçinin kızı Fatımaya bile "Kızım sakın babanın elçiliğine güvenme..." derken şeyhlerinizin / efendilerinizin (oysa efendi sadece Allah'tır) vs size şefaat edeceğini nasıl düşünüyor, bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Daha yargılama yapılmadan ve hüküm verilmeden siz Allah adına nasıl hüküm veriyorsunuz? Hüküm sadece Allah'a ait değil midir?

Allah onlarca yerde "Siz hiç akıl etmez misiniz..., Siz hiç düşünmez misiniz, ...Alllah aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdırır" vs. derken "Dinde akıl olmaz" anlayışını nasıl, ne hakla inşa ettiniz?

Allah onu (kitabı, dini) ancak temiz akıl ve vicdan sahipleri anlar derken dini sadece ilim ehli anlar nasıl dediniz? Niye böyle bir anlayış kurdunuz beyinlerde? Kitleleri kendinize muhtaç kılmak, aracı sınıf olmak için mi?

Allah "Biz bu kitabı kolaylaştırdık..., Onda her türlü örneği açıkladık..." vs. derken "Kitap zordur, onu herkes anlayamaz" diyerek kitleleri asırlar boyu neden saf ilahi mesajdan (duru kaynaktan) uzak tuttunuz? Niye dini anlamak için kitleleri mutlaka bir kişiye ya da kişilere mahkum kıldınız, böylece neden milyonlarca kişinin suistimal edilmesine zemin hazırladınız? Kur'andan daha iyi öğretmen ve hakem mi vardır?

Allah "Ey Muhammed sadece sana vahyedilene uy, ... Sen sadece beşer bir elçisin" vs dediği halde nasıl olup da elçiyi dine ortak ettiniz?

Hüküm sadece Allah'a aittir dendiği, Allah kimseyi (bu durumda elçisi de dahil) hükmüme ortak etmem buyurduğu halde nasıl oldu da şu haramdır, bu mekruhtur diye hüküm verebildiniz?

Allah açık açık dini parça parça ettiler, gurup gurup oldular diye ikaz ve tehdit ederken nasıl olup da mezhepsiz olmaz, cemaat olmazsa olmaz vs diyebildiniz, hatta bu parçalanmada nasıl rahmet görebildiniz?

İncile papaz eli değince hristiyanlık dini bozuluyor da dinimize rivayet ve ulema görüşleri (zan) girince, din saf vahiy olarak kalmayınca, ciltler dolusu tefsir ve rivayetler de dinimiz olunca bizim din nasıl oluyor da bozulmamış oluyor? Bizim Kur'anımız bozulmamış doğru, peki ya dinimiz? Dinimiz geleneğe göre sadece Kur'an mı ki Kur'an bozulmayınca dinimiz de bozulmamış olsun?

Allah dinden ücret almayanlara uyulmalı derken, din işinde ücrete böyle bakarken din işinden nasıl oldu da ücret kazanabildiniz? Hangi elçi dinden para kazandı? Her elçinin bir mesleği yokmuydu? Hani elçi bize rehberdi dinde?

Hangi birisini yazalım ki... Sadece küçük bir demet sunduk size... Kafanızda tıpkı bizler gibi bazı ışıklar yansın diye... Bu böyle uzayıp gidiyor... 

Şimdi söyleyin bize: 

Siz geleneğe ve siz zannı din edinen gelenekçilerin asırlardır bize anlattığı dine bu saatten sonra neden ve nasıl inanalım? 

Nasıl "Çekilin artık aradan! Sizi artık tanıyoruz! Sizi havada da gördük karada da! 

Maymun gözünü açtı! 

Yeter! 

Bizi rabbimizle ve onun yolladığı tek ilahi kaynak olan Kur'anla başbaşa bırakın" demeyelim?