Savaşın kazananı olmaz... “Barışa dört elle sarılmalıyız“

Türkiye'de tansiyonun yeniden düşürülmesi ve barışçıl çözüm sürecine geri dönülmesi çağrısında bulunan Van'daki Sivil Toplum Örgütü (STÖ) temsilcileri gazetemize açıklamalarda bulunarak tıkanan barış sürecini değerlendirdi. S

VAN 3.08.2015 11:27:02 0
 Savaşın kazananı olmaz... “Barışa dört elle sarılmalıyız“
Tarih: 01.01.0001 00:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu ülkede, milli birliğimize, kardeşliğimize kast edenlerle, bir çözüm sürecini devam ettirmek mümkün değildir" çıkışı, HDP'li milletvekillerinin 'dokunulmazlıklarının kaldırılmasının' yeniden gündeme gelmesi ve son günlerde yaşanan operasyonlar, saldırılar ve bundan kaynaklı yaşanan ölümler "Türkiye 1990'lı yıllara geri mi? dönüyor" endişelerine neden oldu. Van'daki Sivil Toplum Örgütü (STÖ) temsilcileri yaşanan süreci gazetemize değerlendirdi. Çözüm sürecinin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini belirten STÖ temsilcileri savaşa karşı ortak tavrın alınmasını istedi.

TİMUR: BARIŞTA ISRAR EDİLMELİ
Tarafların cesur adımlar atması gerektiğini belirten Van Barosu Başkanı Murat Timur, "Bu kadar önemli bir sorunun çözümü noktasında eğer bir başlangıç yapıyorsanız taraflar bu konuda cesur adımlar atmayı denemeli. Bu sürecin iki önemli aktörü var. Bu aktörlerden bir tanesi hükümettir, diğeri ise PKK lideri Abdullah Öcalan'dır. Yaklaşık 100 yıllık sorunu çözmeye çalışırken siyasal hesaplarla bu soruna yaklaşmanız mümkün değildir. Siyasal hesaplarla yaklaşmanız kabul edilemezdir. Bu kadar tarihi bir sorunu, bir meseleyi çözmeye çalışırken klasik sorun çözme biçimi ile bu soruna yaklaşılmaması gerekiyor. Bu sürecin yaklaşım biçimine baktığımızda seçim odaklı yaklaşıldığını görüyoruz. Dolmabahçe mutabakatı bu süreci ilk defa önemli bir noktaya getirmiştir. Son dönem içerisinde özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşım biçimi ise tehlikeli ve yanlıştır. 7 Haziran seçimleri ile birlikte bu halk ülkenin rejim değişikliği ile ilgili bir karar verdi. Başkanlık sistemini kabul etmediğini hepimiz gördük. Bu seçimlerde halk bu şekilde karar vermişken başkanlıkta ısrar etmenin ahlaki, demokratik bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Bu açıdan son dönemdeki operasyonları da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Bu ülke 40 bin insanı savaşa kurban verdi. Sorun çözülmezse yeniden insan kaybedecek, hayal kırıklığı yaşayacak. O açıdan bu kadar önemli tarihsel bir sorunu çözmeye çalışırken siyasetçilerin vicdanlı yaklaşmaları gerekiyor. Bir taraftan gerilla, bir taraftan asker - polis cenazeleri bu ülkeye acılar dışında bir şey kazandırmıyor. Siyasiler bu saatten sonra bu soruna vicdani ve ahlaki bir şekilde yaklaşırsa bu sorunu rasyonel bir şekilde çözer diye düşünüyorum. Beklentimiz bu yaşanan olumsuzluklara rağmen barışta ısrar edilmesidir. Sayın Öcalan'ın bu konuda yaklaşımları önemlidir. Son açlık grevlerinde insanlar tam ölecekken iki saatlik bir görüşme ile Öcalan bir anda açlık grevini sona erdirdi. Bu nedenle Öcalan önemli bir aktördür. Devlet heyetinin tekrar kendisiyle görüşülmesini sağlaması bu ülkenin yararınadır. Görüşmelerin derhal sağlanması gerekiyor" dedi.

BOZKURT: DİYALOG ŞART
"Türkiye'yi gergin bir ortama sürüklemenin kimseye faydası olmayacaktır" diyen Van Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Bozkurt, "Çatışmasızlık süreci devam etmelidir. Ekonomi bu tür süreçlerden çok çabuk etkilenir ve ürker. Böyle bir süreçte ekonominin büyümesi ve kendini güvende hissetmesi söz konusu değildir. Bu anlamda Türkiye'nin selameti için silahların susması ve çözüm sürecinin devam etmesi en önemli talebimizdir. Türkiye'nin demokratik bir yasa ile bütün sorunlarını parlamentoda çözmesinden yanayız. Diyalog yolu ile çok sağlıklı bir şekilde çözüleceğine inanıyoruz. Kapıları üstüne kapatıp bir sorunu çözme şansınız yok. Bu nedenle Türkiye'yi yönetenler daha büyük sorumluluk alarak bu sorunu çözmelidir. Türkiye'yi gergin bir ortama sürüklemenin kimseye faydası olmayacaktır. Gergin ve çatışamadan herkes çok etkilenir, zarar görür ama biz sanayiciler, üreticiler olarak da en büyük darbeyi görmüş oluruz. Bizim tavrımız barıştan, huzurdan yanadır. Dezavantajlı bir bölgede yaşıyoruz. Bizim büyümemiz için Türkiye'de istikrarlı bir huzur ortamının yakalanması gerekiyor. Ancak bu şekilde bir ivme yakalayabiliriz. Sanayiciler çok zor durumda. Türkiye'de hala bir hükümetin kurulamamasının cezasını biz sanayiciler çekiyoruz. Benim gönlümden geçen 4'lü bir koalisyondur. Türkiye'nin sorunları ortak akılla çözülmelidir. Türkiye'de barış sağlanırsa ekonomik sorunlar da çözülür, huzur da gelir" ifadelerini kullandı.

TAKVA: BARIŞA DÖRT ELLE SARILMALIYIZ
Barış sürecinin rafa kaldırılmasının kendilerini endişelendirdiğini vurgulayan Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva şunları söyledi:
"7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan meclis aritmetiği bir umutsuzluk değil bir umuttu bizler için. Kendisini ifade etmek isteyen hiç kimse meclis dışında kalmadı. Bu çok önemliydi. Ancak şuana kadar siyasetçilerimiz, politikacılarımız bu umudu yeşertemedi ve sağlıklı kararlar alamadı. IŞİD belası nedeniyle barış süreci rafa kaldırıldı. Bu hepimizi endişelendirmektedir. Mevcut hükümet Türkiye'nin en önemli sorunu olan Kürt sorunu konusunda daha sağlıklı düşünmelidir. Çünkü bu anlayış Türkiye'ye kazandırmaz. Her gün insanlarımız öldürülüyor. Herkes bu işten zarar görecek. Türkiye'de çok sıkıntılı bir süreç var. Büyük bir karmaşa ve kaos var. Bunlara karşı dikkatli olmalıyız. Barış sürecinin devamlılığı ve yeni anayasa 7 Haziran seçimleri öncesi bütün partilerin vaatleri arasındaydı. Bunu artık kanıtlasınlar ve bu kan dursun. Artık bu ülkenin bir savaş daha kaldırma gücü yok. Savaşa karşı duruşumuzu net bir şekilde belirlemeliyiz. Halkların ortak beklentisi olan barışa dört elle sarılmalıyız."

KOÇ: SAVAŞ NARALARI ATANLARIN TUZU KURUDUR
Yeniden bir savaş dönemine girmenin ülkeye kaybettireceğine dikkat çeken Van Hakkâri Tabip Odası Başkanı Ahmet Koç ise şöyle konuştu; 
"Yeryüzündeki sağlık sorunlarının en büyük nedeni savaşlardır. Savaşın faturasını o savaş kazanılsa da kaybedilse de o toplum öder. Savaş naraları atanların tuzu kurudur. Gelinen noktada tekrar doksanlı yılların kargaşasına dönmek Türkiye toplumunun lehine bir durum değildir. Bu nedenle Türkiye'nin girmiş olduğu savaş ayarları reset edilerek barışa dönülmesi gerekiyor. Barışı istemek de sessiz durmakla değil milyonların barış demesiyle olur. Ülkedeki sorunların eşit, demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi en büyük dileğimizdir."

Kaynak / Editör: Prestij Haber Merkezi - Fazıl Erüş