SAVAŞ VE SÖMÜRGE

Yasin Aydoğan

VAN 5.06.2018 12:05:02 0
SAVAŞ VE SÖMÜRGE
Tarih: 01.01.0001 00:00
 SAVAŞ VE SÖMÜRGE

Yasin Aydoğan

Savaş kanına işlemiş toplumlar var, sömürgesiz duramayan toplumlar.

“Yar bana bir sömürge” dercesine sömürmeden, semirmeden duramayan toplumlar.

Yeryüzünün yer altı ve yerüstü kaynaklarını talan etmeyi, hortumlamayı, kendi azgın iştihaları için semirmeyi tabiat haline getirmiş toplumlar.

 

İngiltere Kralı ile Sömürge Bakanı sohbet ediyorlarmış,  Kral Sömürge Bakanına demiş ki : “Sayın Bakan, sömürge mi önemlidir donanma mı?” Bakan : “Donanma önemlidir, zira sömürgeniz elinizden çıkabilir, kaybedebilirsiniz ancak donanmanız olursa, yeni sömürgeler kazanabilirsiniz”. Kral ikinci soruyu sormuş : “Peki ordu mu önemlidir donanma mı?” Bakan : “Ordu önemlidir efendim, zira donanmanızı batırabilirler, ancak ordunuz olursa yeni donanmalar oluşturabilirsiniz. Kral üçüncü soruyu sormuş : “Peki ordu mu önemlidir asker mi?” Bakan : “Asker önemlidir efendim, ordunuzu imha edebilirler ancak askerleriniz olursa yeni ordular kurabilirsiniz.” Kral : “Peki asker mi önemlidir    Shakspeare mi?” Bakan : “Efendim shakespare önemlidir çünkü savaşta  askerleriniz de ölebilir ancak shakespare olursa İngiliz ruhuna uygun yeni askerler eğitir, yetiştirebilir, savaşa hazır hale getirebilirsiniz.”

    

Savaş ve silah, birbirini besleyen iki sektör. Silah, stoklarda yığılınca savaş lazım oluyor emperyal zihniyetin müntesiplerine, savaşın olduğu yerde de silah satışı.

Kadim Yunan filozofu Demokritos : “Savaş her türlü iyiliğin babasıdır” der.

Savaşla ilgili çok söz var, elbette savaşı övenler, yerenlerden azdır. Zahirde böyle  ancak savaşı yerenler, tel’in edenler toplumlara barış havarisi görüntüsü vermek, son derece hümanist, demokrat oldukları intibaı vererek sempati kazanarak/toplayarak film çeviriyorlar diye düşünüyorum.

Çünkü en kötü barış, savaştan iyidir. Aslolan yaşamak, hayat sürmektir.

Savaşın olduğu yerde diyalog, iletişim, uzlaşma, uylaşma, anlaşma zemini tamamen ortadan kalkmıştır. Bu durum yani her türlü diyalog kapısının kapandığı ortam savaş ve silah sektörü kartelleri, tröstleri, tekelleri için son derece iştahları kabartıcıdır.

Kur’an Bakara suresi ayetlerinde bu tipi şöyle tasvir eder.

“İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid tutar; oysa o azılı bir düşmandır.” (Bakara 204)

“O, iş başına geçti mi (Yetkiyi eline aldı mı, ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.” (Bakara 205)

“Ona: "Allah'tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.” (Bakara 206)

Sömürmek, yer altı yerüstü kaynaklarını sui isti’mal etmek, nesli, ekini  ifsad etmek onun negatif kimliğinin bir gereği olarak tezahür etmeye başlar.

Makama oturunca, mekanda yetkiyi eline alınca ifsad, bozgun, savaş, kaos bitmez olur artık.

İslam. “rızık evrensel-küreseldir” der.

Ancak sömürgeci zihniyet “açlık-yok/sul/luk evrensel-küreseldir” der.

 

Bir kronoloji çıkarsak insanlık serüveni boyunca savaşları, soykırımları, sömürgeleştirme çabalarını, insanın hemcinsine karşı hasmane-acımasız muamelelerini elbette sayfalar almaz. Onuncu yüzyılın sonlarında başlayan (1095) ve On ikinci yüzyılın sonlarına (1270) kadar süren dokuz haçlı seferinin mantığını da anlamak için insanın aklının dumura uğramış olması gerekiyor.

Arz üzerinde yaşayan, gök kubbe altına sığan tüm insanlığa, Alemlerin Rabbinin var ettiği tüm nimetlerin  fazlasıyla yeteceği bu gezegende emperyal zihniyet mensupları, terminatörlüğü meslek edinen insan suretli  iki ayaklı şeytanlar varsayalım ki tehdit gördükleri, hasım saydıkları, yaşamalarını gereksiz buldukları toplumları imha ettiler, sildi, süpürdü yok ettiler ve tüm yeryüzü-dünya onlara  kaldı, yalnız nasıl yaşamayı düşünüyorlar acaba?  

İslam barışın, huzurun, emniyetin, saadetin, güvenin, mutluluğun diğer adıdır.

Hz.Peygamber (a.s) adı “harb (savaş)”olan birinin ismini “salim (barış-selamet)”olarak değiştirmiş.

Savaş, şiddet gayedeki hikmeti yok eder.

Tüm insani, hayri, barışçıl yolların tükendiği zaman-zeminde zalimin bileğini bükmek ve zulmüne son vermek amaçlı en son başvurulacak yöntem olan savaşı elbette bir çıkış yolu olarak görmek makul ve mümkündür.

Ancak egemenler, silah imal edenler savaşı her zaman-zeminde asıl başvurulacak yol-yöntem sayıyorlar.

Ayet onların varacağı konağın-mekanın-yatağın çok elim-feci olduğunu haber veriyor.