Salavat zincirleri kuracağımızı bilselerdi…

Hilal Haber yazarı Ramazan Yaman bugünkü 'Salavat zincirleri kuracağımızı bilselerdi…' başlıklı yazısında 'Eşyayı okumak, evreni okumak, hayatı okumak, göğü okumak, yeri okumak, yerin bitirdiklerini, güneşin getirdiklerini okumak, in

VAN 13.12.2017 12:15:23 0
Salavat zincirleri kuracağımızı bilselerdi…
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Vicdanlar hak için hakikat için salat diye inlerken, bir salavata bin köşk dağıtılıyordu… İçindeki huri sürüleriyle birlikte!
Kimse mazlumun feryadını duymuyordu! Fakat kütük ağlıyordu! Tüm kütükleşmemesi öğütlenenler bunu “hakkal yakin!” görebiliyordu.
 
“Bu gece salavat dağıtılıyordu” ne güzel! Her babayiğidin harcımıydı, salavat çekmek!
 
“Allah ve meleklerde salavat çekiyordu!” bu gece, ellerinde her bir boncuğu bir gezegen cüssesinde olan 99’luk tesbihlerle!... Yalan yok! Cebrailin, İsrafilin, Mikailin, Azrailin ellerinde birer zikirmatik vardı ki; düğmeye her bastıklarında tüm evren sallanıyordu!
 
Eşyayı okumak, evreni okumak, hayatı okumak, göğü okumak, yeri okumak, yerin bitirdiklerini, güneşin getirdiklerini okumak, insanı okumak… ve Allah’ın muradına doğru kendini sürüklemek…Tüm bunların sırrına ererek bunlardan ve insandan birer salat yapıp Allah rasülünün davasına armağan etmek… Bunlar fuzulü ve sapkınların işiydi!...
 
Çil çil paralar, altınlar, ganimetler mezhebine, ırkına, tacına tahtına sahip çıkmışlığından sebep dolarken körfezin ve peygamber diyarlarının sahiplerinin kesesine, bir tekfir çekene bin cennet feda ediliyordu acem illerinde!...
Ehli sünnet binasının duvarlarında kur’an asılıydı; bir ölüsü olanın başvuracağı güne kadar süslü ve işlemeli kumaşlarda sarıp sarmalanmış, dokunanın yanacağı vehimleri beyinlere çakılmış olarak!...
 
Emir ve yasaklarını anlatırken veya çiğnerken en kirli hallerimizle bile rahatça yaklaşabildiğimiz, fakat kılıfına ve kabına abdestsiz dokunamadığımız kitabımız!...
 
Faizli bankadan çıkarken, yetimin hakkını çalarken, kardeşimizi gavur ilan ederken, peygamberin davasına ihanet halindeyken, Allah’ın makamına putlarımızı yerleştirirken bizi göreceğine pekde inanmadığımız, yada görmesini istemediğimiz rabbimizin, bizi salavat zincirlerinde görmesi için her birimiz can atıyordu! Salat zincirlerinin halkalarını koparıp koparıp üstüne “Allah” ve  “peygamber” sahabe, sünnet yazıp Allah’ın dinine fırlatmıştık!
Diğer yandan, eteklerimizdeki taşlar ne kadar büyüktü… birbirimizi cehenneme doğru kovalamak için attığımız! Dünyayı parsel parsel etmek için güç yetiremediğimizden sebep beklide, cenneti parsellemeye giriştik!
 
“Cennet emlak ve gayri menkul” tabelaları yazar her tarikat dinine mensup gurubun tabelasında! Bunu Kur’an’ı dirilere ve kendi dirisine okuyan hiç kimsenin fark etmemesi mümkün değildir!
 
Kur’an’ı kovulmuş şeytandan Allah’a sığınarak, düşüne düşüne, ağır ağır okuyun ve sonra başınızı tarikat din binalarına, ehli sünnetçilik çatılarına doğru aniden çevirin; “Cennet Emlak ve Gayri Menkul Aş.” tabelalarını göreceksiniz! Tabelaları tutan şeytanları da…
 
Tüm yeryüzünün, tüm mazlumların, tüm yeryüzü sakini olan yaratılmışların, taşların, toprağın, nebatın, börtü böceğin kütükleşmiş ademoğullarına ağladığını da kalbiniz yanarak fark edeceksiniz!
 
Fakat en iyisi bunları görüp içimiz yanmasın ve biz kütüklerin ağladığını ağlak hikayelerle para karşılığı anlatanları seyretmeye devam edelim!
 
Ateşten koruyacak kollar, urbalar, kefenler, tevbeler, sular, nalınlar, tılsımlar, rüyalar, vehimler, adamlar ürettiğimizi kimse inkar edemez şükür! 
 
Birbirimize “Allah ve melekleri Allah rasülüne salat ederler, (yani desteklerler), ey müminler sizde ona salat edin. (yani destekleyin) “ ayetini okuyacağımıza, “salavat çekin!” deyip işin kolayına kaçalım ve kendimizi yormadan salavat zincirleri oluşturalım!
 
Salat üzerinden Allah rasülünün davadaşları olmak günden güne zorlaşıyor! Fakat salavat öylemi!? Salavat zincirleriyle birbirimize ve “davamıza” bağlanmayı gayri Müslimlerin icadları ne kadar kolaylaştırdı!
 
Sosyal ağlarda salavat zincirleri oluşturup çelikten zincirlerle birbirimize dağlar gibi kenetlenip  her salavatın tepelerine inen birer gülle olacağını bilseler internet denen iletişim aygıtını icad ederler miydi hiç!..
 
Hadi hep beraber birer salavat zinciri kuralım ve “salata inat” salavatları milyonlara çıkaralım ki, ortalıkta ne Yahudi kalsın, ne de Yahudilerin yaptığı ürünler!!! Kudüs’de kurtulsun, tüm yeryüzü mazlumlarıda! Nasıl olsa onların ürettiği teknolojik aygıtlarla zincirler kurmak bir düğmeye basmak kadar kolay!..