Şahsiyet Kardelen Çiçeği Olabilmektir

Bilgin Erdoğan

VAN 13.11.2018 10:05:02 0
Şahsiyet Kardelen Çiçeği Olabilmektir
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Şahsiyet Kardelen Çiçeği Olabilmektir

 “Aşk; sevilemeyecek gibi olanı sevebilmek; affetmek, bağışlanamayacak gibi olanı bağışlamak ; iman, imkansız gibi görünene inanabilmek; umut, yeise garkolduğun an içine doğan ışıktır” der Gilbert Keith Chesterton (1874-1936) isimli Ingiliz yazar.

Nevi şahsına münhasır bir kalemdir o.

Yukardaki söz aslında onun hayatının da özeti. Çağdaşı ve meslektaşı Rudyard Kipling’in aksine nehrin akışına değil tersine kürek çeken aykırı bir isim olarak geçer bu isim İngiliz Edebiyatında.

İngiltere’nin siyaset-i hariciyesini sert dille eleştiren ve modernizmin dikte edildiği çağda imandan ve vicdandan yana tavrını koyan bir yazardır o. Hatta kendi ülkesindeki yükselen bir damar olan Protestanlığa rağmen Katolik kalmayı tecih etmiş yani iliklerine kadar aykırı yaşamayı kendisine ilke edinmiş bir isimdir o.

“Duvarların Ardında Koşulsuz Aşk” isimli kitabımda müebbet bir mahkuma sevdalanan Hristiyan davetçisi bir hanımın şehadet hikayesini paylaşmıştım. Evet, o kadın sevilmeyecek gibi olanı sevince, sevgiyi sevgiyle yaratan ve sevilmeye en layık olan Rabbin sevgisine mazhar olmuştu. Bu hanım vefat ettiğinde kızı, hapishanedeki müebbet mahkuma mektup yazmış ve hayatı boyunca bu son iki senesi kadar annemi huzurlu görmemiştim demişti.

İman, aşk, merhamet ve umut ödülsüz değildir zira.

 

Şahsiyet, pasif ve edilgen nesne olmak değil aktif ve etkin özne olmaktır.

Ali Şeriati, eserlerinde yıldız ve aydın ayrımı yapar. Aydın, nehrin akıntısına paralel kürek çeken, yıldız ise nehrin akıntısına karşı direnen  yiğitlerdir Ali Şeriati’nin dilinde. Nitekim kendisi de o kısacık ömründe yiğit olabilmenin mücadelesini vermiş ve bunun bedelini ödemiştir.

İman, imkansız gibi görünene inanabilmek ve umut dahi yeise garkolduğun an içine doğan ışıktır.

Babil kralına değil İbrahime inanmak, binlerce yıllık Firavun iktidarıyla değil Musa ile yol almak ve İsa’nın bir avuç havarisiyle dünya’ya meydan okuması ve yine Muhammed’in yaşadığı cemiyetin ezilenleriyle ezenlere karşı savaş açması bu olsa gerekti.

“Bu din gariplerle geldi gariplerle gidecek ne mutlu o gariplere” diyordu kendisine nispet edilen bir sözde.

Garip olmak kimileyin Firavuna karşı Musa’nın yanında olmak kimileyin ise Züleyha’dan yüz çevirebilmektir

Garip olmak her şeye rağmen “Hayır diyebilen” diri bir vicdan olabilmektir

“Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz” diyebilmek.

Muaviye bin Ebu Sufyan'ın şaşaalı yaşam tarzını ve savurganlığını tenkit eden Ebu Zer el Gifari olabilmek kimileyin. Tek kalsa da adaleti haykırabilmek ve vicdanları uyandırsa da Rabaza çölünde yalnız uyumak.

Zira en ıssız çöllerde açar zambaklar

Albert Camus’un “İsyan ediyorum öyleyse varım” dediği gibi Hayır ! diyebilmeyi varoluşsal anlamlılık ile özdeş kılmak.

Rachel Corrie misali İsrail’in zulüm tankının altında ezilmek.

“Mevlam çekirdeğe orman gizlemiş, bir damla tahıla harman gizlemiş, yılanın zehrinde derman gizlemiş ..” der bir ozan Firavun’un kucağında beslediği çocuk Musa’yı ve çöllerde sakladığı Muhammedi hatırlatırcasına

İman, imkansız gibi görünene inanmak demektir

Kardelen çiçeği gibi olabilmektir şahsiyet

Zulmeden zalimlerin lehinde konuşmak kolaydır lakin mazlumun yanında olmak kolay değil

Uydurulmuş hurafelere inanan yığınlardan olmak kolaydır ama hakikatin ve adaletin safında olmak kolay değil

Popülist olmak kolaydır ama şahsiyet olmak kolay değil

Yokuşu inmek kolaydır ama yokuşu çıkmak kolay değil

Alkış almak kolaydır ama tenkid almak kolay değil

Lakin tıpkı müebbet bir mahkuma sevdalanan ve istikamet bulan o kadın gibi sevilmeyeni sevebilirseniz,

İmkansız gibi görünene “iman varsa imkan var” diyebilirseniz

Bir de affedilmeyeni affedebilirseniz

O dem dünya yeise garkolsa dahi Rabbim içinizi umutla doldurur.

Zira umut imanın çocuğudur.

İman, aşk, merhamet ve umut ödülsüz değildir asla

 

Bilgin ERDOGAN