“SAĞLAM DİN, LAÇKALAŞMIŞ DİN(Lİ)DARLAR”!

HAMDİ AKAN

VAN 10.01.2015 10:57:57 0
“SAĞLAM DİN, LAÇKALAŞMIŞ DİN(Lİ)DARLAR”!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Vahiy sıradan bir bilgi değildir. Buna rağmen yetersiz yaklaşımlar, değişmiş okuma biçimleri, birikim eksiklikleri okuma biçimlerimizin toplumu yönlendiren insanların söylemleri ile zor duruma düşürüldüğü vakıadır. Dünün hayata okunan zikri ile günün hayata okunamayan zikri arasında ciddi farklılıklar üretildiği de üzücü realitelerdir.
Allah’ın dini (İslam) Olanca safiyeti ile dinin ana kaynağı Kuran da mahfuzdur. Orijini itibarı ile ona kimse müdahale edemez, Rabbani koruma altındadır.”Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.15/9.

Güç ve kudret eli onun insan eli ile değişimine asla izin vermez. Kudreti İlahî ona kimsenin dokunmasına izin vermeyecektir. Bu algı genel kabul görmesine, görmüş olmasına rağmen, insanlar onun anlamının değişiminde etkin rol oynamaktadırlar. Bana, bize göreler algı ve anlam kaymalarına sebep olmaktadırlar!

 “Dikkat edin, halis din Allah’ındır; O’nu bırakıp da putlardan dostlar edinenler: ‘Onlara, bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz’ derler. Doğrusu Allah ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah şüphesiz yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola eriştirmez.”39/3.

 Dikkate sunulan din. Saf, halis, katıksız karışıksız olmakla beraber insanlar kelimeler üzerinde oyunlar oynayarak dini ait olduğu netlikten saflıktan, kendi yanlarından ürettikleri katıklar, karışıklıklar ile orijinine dokuna-masalar da anlamına müdahale ederek safiyetine zarar vermektedirler.

 Bir din düşünün ki; Allah gibi bir sahip elçisi gibi bir örneği olmasına rağmen, müntesipleri(Müslüman) fırka, hizip ve fraksiyonlara bölünmüş olsun. Hangi algı ile akıl ile okuduğumuzu yeniden gözden geçirme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

 Vahiy sıradan bir bilgi değildir. Buna rağmen yetersiz yaklaşımlar, değişmiş okuma biçimleri, birikim eksiklikleri okuma biçimlerimizin toplumu yönlendiren insanların söylemleri ile zor duruma düşürüldüğü vakıadır. Dünün hayata okunan zikri ile günün hayata okunamayan zikri arasında ciddi farklılıklar üretildiği de üzücü realitelerdir.

 Sağlam din. Sağlaması dahi yapılamayacak netlikte olmakla beraber, zayıf algılar, birikimsiz parçacı yaklaşımlar, modern okuma şekilleri reaksiyon er düşünce sahiplerince yeniden karmaşık ve bulanıklaşmaktadır. Vahiy elçi ile hayata akseden, hayatı şekillendiren, etkileyen değiştiren fiilen yaşanan olmasına rağmen, Elçi ile ilk okumaya yanaşmayan düşüce temsilcileri, saf ve halis dinin safiyetini bozmakta olmakla beraber farkına varmamaktadırlar!

 “Din de değil, dindar da”. Dindarlık iddiasında bulunanların dünü sağlıklı okuyamamaları sonucunda yeniden fırka ve franksiyonlar ürettiklerini dahi görmemekte görememektedirler. Toplumu yönlendiren din ve düşünce adamlarına göre saf tutanlar, muafık olmak yerine muhalif olmayı arzu eder halleri ile yeni bir rekora imza atmaktadırlar.(!) Futbol takımı tutar gibi taraftarlık yapanların kalitesizliği, âlim tokuşturma yarışına dönmüş dönüşmüş olması işin bir başka üzücü tarafı olmaktadır.

 Son vahyin mensupları Kuranı bütüncül olarak anlamadıktan, Allahın elçisinin yaşamında tek tek gözlemlemedik ten sonra saf ve halis dini anlamayacaklardır. Buna rağmen toplumda kendilerine bir şekilde söz hakkı buldukları için de yeni bir ifsat dalgası ile karşı karşıyayız.

 Medyatizm rant hesabı ile kullandığı insanlarla dinin erozyona uğraması için çanak tutuyor olması da işin bir başka rezalet yanı. Şöhret olmuş tv yi ekmek kapısı haline getirmiş laçka din adamları ile de hurafe pompalamaktadırlar.

 Allahın dini safiyetini koruyor olmakla beraber, sözde dini savunanların hurafe curufatı altında gözlere hitap edemeyişi, örnekliğin güzel temsil edilemeyişi, İslam için ciddi kayıplar olmakta, olmaya da devam etmektedir.

Laçkalık bir başka boyutu ile. Tam anlamı ile olmasa da kendisini “layüs’el” görme durumuna, üstü kapalı olarak itelemektedir/ler? Ana kaide; Nefis, ego, camia, parti, vakıf, dernek, hizip, gibi gözüküyor olsa da sanki bunlar katalizör olarak gözlemlenmektedir. ASIL bu değil. İlaveler yapacak olursak, kişilerin sosyal kimliği haline dönüşmüş, onlarla bütünleşmiş, BÜYÜME hastalığına sebep olan, TV, radyo, basın araçları (site, gazete, dergi) ile arzı endam edenler zaman içinde çevresel faktörler (poh poh) lanarak! Keseri kendine yontar hale gelen insan türleri ile karşılaşıldığı vakıa?
 

**Kendinden başkasını beğenmeme hasleti sarıp sarmalayınca; BEN ci düşünce, ÖNcü düşünce ile ortak edilerek “Ben kimim. Kim benden.” asabiyeti ile, kendisine yaklaşmayanları ötelemek te,”Ben den olmayan, Bizden değildir” düşüklükleri üretilerek, yeni bir ütopik sahne üretilmektedir.

 Yol, Yöntem, Tarz, Metot konusunda halen netleşmeyen /netleşemeyen insanımız, kendi fikir dünyası yerine çevrede gördükleri (eğri, doğru) şeylerle kendi dışındaki dünyayı eleştiri bombardımanına tutmakta /tutmaya da devam etmektedir.

Eminim ki şu ayeti bilmeyen kalmamıştır.” “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın,”Sanki sıkıntı yok gibi ama ana sıkıntı bu ayeti her okuyan şunu istemektedir.” fırkalara bölünüp parçalanmayın;” TAMAM teslim oluyorum, AMA siz parçalayanlar! Kim, Biz kim, Siz kim. Boş verin bırakın işimize geldiği gibi okuyoruz! Acaba Nefislerimizi “İLAH “mı ediniyoruz ki?

 Ben modayı takip etmekten usandım! Evet, yanlış değil, o kadar moda Müslüman türleri üretiliyor ki? Ancak emin olduğum bir şey var! sanki hiç birisi Bizim makasımızın ürünü değil !!Vahyin ürettiği modellere hiç benzemiyorlar.Onlardaki sadelik,safiyet, netlik şeffaflık yok yeni versiyonlarda.Ego artık “süper-leşmiş”.Tabii ki eleştiri kabul edilemez.süper egolu ürünler,önder,lider,üstad,abi, pozisyonları ile yeniden doğarlarken enflasyona bir hane daha ilave etmiş olurlar,hayırlı olsun (!)

 “Siz kendinizi sorgulayın bayım! Bizim samimiyetimiz test edemezsiniz! Onlarca faaliyetimizi görmüyor musunuz? İleri cemaatler liginde şampiyonluğa oynuyoruz. Allah “ Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, fırkalara bölünüp parçalanmayın “ derken istisnaları görmüyor musunuz(!)? Hım evet dil yününden  incelerseniz görmemek mümkün değilmiş (!!) Allah’ım aklıma fikrime mukayyet ol. Zaten bir cimcik akıl var onu da koruyamazsam “bittim”.

Yine ayete takıldım:“Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Amenna. “Lakin kimle birlik, kimin “İP”in de”. Bunu mu gerçekleştirmemiz gerekiyor yoksa sadece Vahiy de mi? Aklıma Ümmet olmak geldi de elçinin ümmet olma modelini ne kadar biliyoruz ki? Ama eylem ve söylem adamlarımızın kalitesizliği yüreğime kor basıyor. Yarın ölsem nasıl hesap veririm, vereceğim.

 Laçka laşmış, cılkı çıkmış eylem ürettiklerini sanan savunan ne kadar koyu yeşil akıntı varsa, isim isim saymayacağım ama ben onlara “EGO’cular” diye hitap edeceğim. Size diyorum bana değil Kurana bakın. “Elinizde eteğinizde kalbinizde kafanızda sadece sizi razı eden düşünceleri boşaltıp, yalnız Allah’ı razı edecek hareketleri imal edin, ispat edin. Müspet (Salih amel) hareketlerle örnek olun. Beni razı edecek değilsiniz /değiliz, Yalnız Allah razı olsun için.

.iktibasdergisi