Sadece İslamcıların idamına mı karşısınız?

Mısır’daki askerî diktatörlük 24 Mart’ta Müslüman Kardeşler üyesi 529 kişiyi idama mahkûm etti, sonra bunlardan 492’sinin cezasını (çoğunlukla) ömür boyu hapse çevirdi.

VAN 3.05.2014 12:02:56 0
Sadece İslamcıların idamına mı karşısınız?
Tarih: 01.01.0001 00:00

Derken 28 Nisan’da Müslüman Kardeşler’in lideri Muhammed Bedii’nin de aralarında olduğu 683 kişi daha idama çarptırıldı. Bu hükümler, bütün uygar dünyada infial uyandırdı. Türkiye’de de farklı eğilimlerden sivil toplum kuruluşları cezaları çeşitli yollardan tel’in etti; TBMM İnsan Hakları Komisyonu, AKP, CHP, MHP ve BDP’li üyelerin oybirliğiyle yayınladığı bildiride, yerden göğe haklı olarak, “Çağımızda ölüm cezası insan onuruyla bağdaşmaz…” dedi.

İdam cezası her şeyden önce yaşam hakkıyla, insan haklarıyla bağdaşmaz. Bunun için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf (15 yıldır idam uygulamayan Rusya dışındaki) bütün Avrupa Konseyi üyeleri ve bütün Avrupa Birliği üyeleri idam cezasını yasalarından sildi. Hatırlatmak gerekirse, menfur 12 Eylül asker yönetimi 50 kişiyi, (bu arada 18 yaşından küçük olduğu halde Erdal Eren’i) idam etmişti. Bu infazlar tarihimizin en karanlık sayfaları arasındadır ve TSK’ya onur getirmemiştir. Ne mutlu ki Avrupa Konseyi’nin bu konuda moratoryum ilan ettiği 1984’ten bu yana Türkiye’de idam cezası uygulanmıyor. İdam cezası, Ekim 2001’de “savaş ve terör suçları” hariç kaldırıldı; Ağustos 2002’de “savaş ve çok yakın savaş tehdidi” halleri dışında ömür boyu hapse çevrildi; Mayıs 2004’te de bizzat AKP hükümetinin önerisiyle hukukumuzdan tümüyle çıktı.

Ne var ki Başbakan Erdoğan, idamın kaldırılmış olmasından hoşnut değil. Başka birçok reform kanunu gibi, idam cezasını kaldıran kanunun öncülüğünü yapmış olmaktan da pişman. Partisinin 3 Kasım 2012’deki Kızılcahamam toplantısında, idamı kaldıran kendi hükümeti değilmiş gibi, “Bu ülke maalesef birilerinin, bazı malum yerlerin baskılarıyla idamı dahi kaldırmıştır. Şu anda birçok insanımız idam yeniden gelsin istiyor…” demişti. Dün de, açıkça, hiç istemediği halde idamın AB katılım süreci yüzünden kaldırıldığını söyledi.

10 Kasım 2012’de Endonezya’dan dönerken terörle ilgili suçlarda idam cezasının geri getirilebileceğini söylemişti. Öyle ki Radikal’den Murat Yetkin, “İdam cezası Erdoğan’ın başkanlık kozu olabilir mi?” başlıklı köşesinde şöyle yazmıştı: Acaba Erdoğan “başkanlık sistemini esas alan anayasa taslağını, içine ölüm cezasını da ekleyip, referanduma götürmeyi mi düşünüyor?” (13.11.2012)

Erdoğan, 2008’den beri çeşitli vesilelerle devletin katili affetme yetkisi olmadığını, bu yetkinin (İslam hukukunun öngördüğü ve yakınlarda İran’da görüldüğü üzere) maktulün ailesine ait olduğu görüşünü dile getiriyor. Aynı Erdoğan, Aralık 2013’te Bangladeş Başbakanı’nı arayarak Cemaat–i İslami liderlerinden Abdülkadir Molla’nın idam cezasının durdurulmasını istedi. Oysa Molla’nın öldürülmelerinde rolü olduğu iddia edilen kimselerin aileleri kendisini affetmediler ve ne yazık ki Molla idam edildi. Erdoğan, Mısır’daki idam kararlarının durdurulması için de (askerî yönetime değil ortaya) çağrı yapıyor, ama idama mahkûm olanlarca öldürüldüğü iddia edilen polislerin aileleri af istiyor mu, bilmiyoruz... Erdoğan’a sormaya hakkımız var: Siz idam cezasına değil de sadece İslamcıların idamına mı karşısınız?

Erdoğan ABD’nin ve AB’nin Mısır’daki idam cezalarına ses çıkarmadığını iddia ediyor, ama doğru değil. Gerek ABD gerekse AB, Mısır’daki cezaları protesto etti. ABD’nin utanılacak durumda olduğu ise muhakkak; hâlâ idam cezası uygulayarak Çin, İran ve Suudi Arabistan gibi diktatörlüklerle aynı ligde yer alıyor.