“Sabah Namazı Tanıklıdır!” Öyle mi?

“Kur’ane el fecri kane MEŞHUDEN”

VAN 18.10.2018 09:49:43 0
“Sabah Namazı Tanıklıdır!” Öyle mi?
Tarih: 01.01.0001 00:00

Yine bir meal problemiyle ilgili bir ufuk paylaşmak üzere bir kez daha yazmak zorunda hissettim… Kuran’da ne yazdığını anlamak gibi bir derdi olan ve o kitaba tapmak için değil doğruyu bulmak üzere o kitabı okuyanların eminim ki birçok kere kulaklarının tırmalanıp takıldığı bir yerden bahsedeceğim. İsra 78’inci ayet… Ki bu ayeti “Arapçayı sular seller gibi bilen!” geleneksel meal yazarlarının hemen hepsi aynı biçimde çevirmişler… “Sabah namazı tanıklıdır” …Hatta kimileri hızını alamamış ve “sabah namazına melekler şöyle şahit olurlar, böyle şahit olurlar” diye olan kelimeleri değiştirmekle kalmayıp olmayan kelimeleri de eklemişler kitabın ayetine.

Peki, neden böyle yapmışlar? Benim öngörüm; konunun saplantılı bir hassasiyetle namazla bağdaştırılıyor olmasıdır. Daha önceki makalelerimde de belirttiğim gibi “salât” namaz demek değildir. Yeri geldiğinde elbette örfi olan namazı da içeren geniş kapsamlı bir kelimedir. Konudan uzaklaşmamak ve sonu gelmeyecek tartışmalara girmemek için salât kavramı ve örfi namaz hakkındaki satırlarımı uzatmak istemiyorum.

Burada ikame edilmesi istenen salât büyük oranda nebiyi ve arkadaşlarını bulunduğu yerden kovma planları yapan veya kendi istedikleri kıvama getirmek isteyen müşriklere karşı yapılacak mücadelenin düşünsel hazırlığıdır. Ayetin önündeki ve arkasındaki diğer ayetleri de okursanız bunu net biçimde göreceksiniz. Nebi bu konuda sıkıntı çekiyor. Ne yapılması gerektiği üzerinde düşünüyor ve Allah’tan yardımını umuyor. Enine boyuna iyice düşünmeden karar vermek istemiyor. Bu bir hal tarzı çalışmasıdır. Kendi hayatınızda karşılaşabileceğimiz farklı konularda da ibret alınabilecek bir örnektir. Detaylandırılabilir ana mesaj kabaca şudur: “Başkaları tarafından başına bir sıkıntı getirildiğinde etraflıca düşünmeden hareket etme. Yol gösterici kitabın üzerinde çalış. Konuyu analiz etmeye vakit ayır, sonra kararını ver ve Allah’tan ümidini böylece kesme.”

Oysa ayetlerin önüne ve arkasına bakmayanlar… o kadar sıkıntı içerisindeki peygamberin… başındaki belayı unutup hangi saatlerde nasıl namaz kılacağının ve kılacağı namaza meleklerin şahit olup olmayacağının derdine düştüğünü zannediyorlar. Hatta bazılarına kalsa peygamberin başında kılıç sallanırken bile namazını bozmayacağını ileri süreceklerini biliyorum. Ama Kuran’da böyle bir manzaraya rastlayamazsınız. Hatta tam tersine tehlike anlarında salâtın kısa tutulması gerektiği söylenir. Neyse tekrar konunun odağına dönelim… Tanıklık meselesi!

Ayette geçen “fecr”in “sabah aydınlığı”, Kuran’ın ise “okunan, okuma” anlamına geldiğini biliyorsunuzdur. “Meşhuden” ifadesi ise “görünen, görünür, görülebilir, tanık olunabilir, müşahede edilebilir” demektir. Yani ayette denmek istenen şey, fecr’deki okumanın sadece aklından geçirme değil, gözle de görülebilir bir okuma olduğudur. Okuyup düşünme işinin aydınlıktan dolayı kolaylaşmış olduğudur. Çünkü akşam alacakaranlığından gecenin kararmasına kadar ve gecenin bir bölümünde de konu üzerinde kafa patlatan nebinin o saatlerde gözle rehberi okuma gibi bir olanağı yokken fecr ile birlikte aydınlığa da kavuşmuş olması söz konusudur.

Peki ben bunu sadece kendime göre Kuran’ı anlamaya çalışan cahil biri olduğum için mi böyle anlıyorum? O halde sizi davet ediyorum “meşhud” kelimesini Arapça sözlük ve lügatlerden araştırıp görün. Hemen itiraz etmeyin. Gidip açın bakın. Etimolojisini inceleyin. Evet kelime tanık olunan diye de çevrilebilir ama bu tanık olunma hali hani İngilizcedeki “observable, visible, appearing” kelimelerindeki anlamlara yakındır. Başkalarının gelip bize tanık olması değildir. Melekleri devreye sokmak için “tanık olunan” diyip geçmeyin. Bu edilgen tanık olunmanın cümle içindeki yapısını siz de inceleyin… Anlayacaksınız.

İkna olmadınız mı? O halde size daha da vurucu şekilde ifade edeyim… Buyrun… “Meşhud” kelimesi sadece İsra 78’de değil Hud 103’de de geçer… Bakın geleneksel mealcileriniz bunu nasıl çevirmişler… Neden tanık olunan dememişler de açıklamaya çalışmışlar? Düşünün.

11 Hud 103 Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır. O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o GÖZLEMLENEBİLEN bir gündür. (Ali Bulaç)

11 Hud 103 Her halde bunda Âhıret azâbından korkanlar için muhakkak bir ibret vardır, o öyle bir gündür ki onun için insanlar toplanacak, hem öyle bir gün ki mutlak GÖRÜLECEKTİR. (Elmalılı)

11 Hud 103 Doğrusu bunda (bu kıssada), âhiret azâbından korkanlar için elbette bir ibret vardır. Bu (kıyâmet vakti), insanların onda toplanmış olacağı bir gündür ve bu, (HERKES TARAFINDAN) GÖRÜLECEK bir gündür. (Hayrat)

İkna olmadınız mı? O halde Buruc 3’e de bakın, inceleyin… Bakıp, okuyup incelemek bedava. Hele düşünmek bedavadan da bedava.

85 Buruc 3 Şahid olana (görene) ve ŞAHİT OLUNANA (GÖRÜLENE). (Ali Bulaç)

85 Buruc 3 O şahitlik edecek ve ŞAHİTLİK EDİLECEK olana yemin olsun ki, (Elmalılı)

85 Buruc 3 Şahid olana (görene) ve ŞAHİD OLUNANA (GÖRÜLENE) (Tefhimul Kuran)

85 Buruc 3 Ve tanığa ve GÖRÜNENE. (A.Gölpınarlı)

Şimdi söyleyin “sabah namazı tanıklıdır” mı yoksa “fecr (sabah aydınlığı) okuması görünürdür” mü? Melekler sabah şahitlik yapıyorlar da gün içinde ve geceleyin şahitlikten mi kaçıyorlar? Üstelik Allah’ın her şeye tanık oluyor olması yetmiyor mu bize? Hala mı hayır? Gönlüncelikle ve selam ile…

191 Meryem 36, 37 Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin. Dosdoğru yol budur. İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü GÖRMEKTEN dolayı, vay inkâr edenlere.