Rehinelerden sonra konuşuacağımız birçok boyut olabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, IŞİD'e karşı takınılması gereken tavırda Türkiye'nin çözüm önerisi olarak, Suriye'de ılımlı muhaliflerin desteklenmesi ve Irak ile Suriye'nin birlikte ele alınması gerektiğini söyledi.

VAN 23.09.2014 10:58:30 0
Rehinelerden sonra konuşuacağımız birçok boyut olabilir
Tarih: 01.01.0001 00:00
 BM Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi'nde konuştu. Erdoğan'a konuşma sonrasında Türk dış politikası konusunda birçok soru soruldu. Bunlardan biri de, IŞİD'in elindeki 46 Türk vatandaşının serbest kalmasının ardından Türkiye'nin örgüte karşı ABD önderliğinde oluşturulan koalisyona nasıl bir katkı vereceğiydi.

Türk vatandaşlarının IŞİD'in elinde olduğu sırada Türkiye'nin sadece insani yardımda bulunabileceğini söylediğini hatırlatan Erdoğan yeni durumla ilgili şunları söyledi: 

"49 rehineyi kurtardıktan sonra oturup konuşuacağımız birçok boyut olabilir. Görüşmeler sürüyor, bu çalışmalar devam ediyor. Teröre karşı asla tereddütümüz yok, zaafımız yok. Çünkü 

biz
 terörle çok ciddi mücadele veren bir ülkeyiz. Bu mücaedeleyi 40 bin insamızı kaybederek sürdürdük. Hiçbir terör örgütüne sıcak bakmamız mümkün değil."

"Türkiye'yi terörle yanyana gösterme gayretleri var. Özellikle ABD'deki bazı yayın organları Türkiye'yi hedef alıyorlar. Özellikle IŞİD konusunda bazı medya kuruluşları tarafından son derece haksız ve art niyetli haberlere konu ediliyoruz. Hiçbir terör örgütüne destek vermemiz asla mümkün değildir. O kadar densiz, o kadar aslı astarı olmayan iftiralar atılıyor ki, IŞİD ile petrol ticareti yaptığımız öne sürülüyor. Tamamen asılsızdır, iftiradır, tamamen yalandır."

"Yeri gelir takas da yapılır"

Yabancı basının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sorduğu sorulardan biri de rehinelerin serbest kalması karşılığında IŞİD'e bir şey verilip verilmediğiydi. Erdoğan şunları söyledi: 

"Bu operasyonda parasal hiçbir ilişki kesinlikle olmamıştır. Bu işin en açık yanıdır. Bunun dışındaki yanına gelince... Bazıları 'Takas yaptılar' dedi. Yeri gelir takas da yapılır. Ama ona hazırlanmak ayrı bir mahareettir. Bu tür adımlarla bu sağlanmıştır. Bir tane esiri için bin 500 rehineyi veren İsrail'e bu soruyu sordular mı, onu merak ediyorum. Bin 500 rehine verdi, sadece bir askerini alabilirmek için. Demek ki olabiliyormuş."

"Paralel yapı uluslararası istihbarat taşeronu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan Dış İlişkiler Konseyi'ndeki konuşmasında 'Paralel yapı' olarak nitelenen Gülen Cemaati ile mücadalelerine geniş yer ayırdı. Yabancı basın mensuplarının bu konudaki sorularına ise şu yanıtı verdi:  

"ABD'de bazı medya ve düşünce kuruluşlarının bu örgütün  kısmen de olsa etkisi altında olduğunu görüyoruz. Türkiye'de 30 yıldır faaliyette olan bir örgüt var. Elebaşı 99'da Türkiye'den ayrıldı, faaliyetleri buradan idare ediyor. Düşünün, bir ülkenin yargısı bu örgütün etkisi altına giriyor. Polisler amirlerinin talimatıyla değil, Pensilvanya'dan gelen talimatla hareket ediyor. Örgütle mücadeleye başladığımızda sadece emniyet ve yargı değil, devletin birçok kritik noktasına sızdıklarını ve örgüt çıkarları doğrultusunda faaliyet gösterdiklerini gördük. Uluslararası istihbarat taşeronluğu yaptıklarını gördük. Bu son derece tehlikeli örgütün gerek Türkiye gerek ABD'de, yurtdışında elverişli bir taşeron olarak kullanıldığını görüyoruz. Başkan Obama'ya bunları anlattım. 'Model ortaksak, stratejik ortaklığımız varsa, bir teröristi şunu bunu biz size nasıl teslim ediyorsak, biz de ülkemizin birliğini bütünlüğünü yıkan kişiyi Pensilvanya'dan deport edin. Etmiyorsanız bize teslim edin. Umuruyorum, bu örgütle mücadelede işbirliği yapacaklardır."

Türkiye'nin çözüm önerisi

Cumhurbaşkanı Erdoğan sorular karşısında IŞİD'e karşı takınılması gereken tavra da değindi. Erdoğan özetle, Suriye'de ılımlı muhaliflerin desteklenmesi ve Irak ve Suriye'nin birlikte ele alınması gerektiğini söyledi:

"Şu anda Suriye'de şüphesiz ki ılımlı muhalif gruplar da var. Bizim de Amerika'nın da tespiti bu. Fakat işin başından itibaren ne yazık ki bu ılımlı muhalifleri destekleyen iki ya da üç ülke var. Türkiye'dir, Katar'dır, kısmen Suudi Arabistan'dır. Ama Özgür Suriye Ordusu desteklenmediği için bu böyle oldu. IŞİD'in doğduğu yer Irak'tır, ama palazlandığı yer Suriye'dir."

"Biz başta Amerikalı dostlarımıza şunu söylüyoruz: Burada bir uçuşa yasak bölge ilan etmeliyiz. Bu suretle burada çok güçlü bir yapılanma olur ve terörün beli burada kırılır."

"IŞİD'in elinde, Amerika'nın Irak'a vermiş olduğu silahlar vardı. Yıllardır uyardığımız bir konuydu. Amerikalılara da söyledik, 'Bu Maliki'ye lütfen destek vermeyin' dedik. Bu sözlerimiz hep gözardı edildi. Sonunda ne oldu? Oraya verilmiş silahlar Maliki Musul'u bırakıp kaçınca IŞİD'in eline geçti. O silahlarla işgal hareketini yürüttü. Irak'ta da ayın mücadeleyi birlikte vermemiz gerek. Suriye'de başından beri bu mücadeleyi birlikte verebiliseydik, bu sıkıntıyı yaşamazdık. Obama'nın Çarşamba günkü konuşmasında ifade ettiği gibi Irak ve Suriye'yi kapsayacak bir adımın atılması lazım. Biz de Türkiye olarak üzerimize düşen neyse yapmaya hazır olacağız.

"Bunlarla nasıl sıfır sorun politikası güdeceğiz?"

Türkiye'nin 'komşularla sıfır sorun' politikasının başarısız olduğunu söyleyen bir gazeteci, yeni bir politika olup olmadığını sordu: Erdoğan sorunun Türkiye'den değil komşulardan kaynaklandığını savundu:  

"Bu politikamız aynen devam ediyor, bitmiş değil. Akamete uğramış olabilir. Ama bunu derler toparlar, devam eder. Bu türkiye'den kaynaklanın bir durum değil, bu bölge ülkelerinden kaynaklanan bir iç sorundur, bize yansımıştır. Irak'ın kendi içinde soruna bakın, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık noktasında çok ciddi sorunlar yaşamıştır. Başbakanlığı bırakmayan zat...

Bunun bedelini Irak çok ağır yaşamıştır. Mısır'da demokrasi sorunu var. Bunlarla biz nasıl olacak da sıfır sorun politikası güdeceğiz. Onbinlerce insan öldürülürken, 'Biz çok iyi yapıyorsun?' mu diyeceğiz. Biz zalimlerin yanında yer alamayız, mazlum halkların yanında yer alırız."

ABD'ye Mısır üzerinden demokrasi eleştirisi 

"Demokraisnin beşiği diye bilinen Amerika, şu anda (Suriye'de) gecikmeli olarak bir müdahale sürecini başlatırken, darbelere karşı acaba beklenen adımları attı mı? Mısır'da yüzde 52 ile gelen bir iktidar vardı. Bir darbe yapılıyor, bunu yapan kişi de dünyada demokrat olduğunu zannettiğimiz ülkeler tarafından destekleniyor. Doğrulara kavramlar noktasında sahip çıkmamız lazım." 

"Bilgi ve tecrübemizden faydalanın"

Erdoğan ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi'nde yaptığı konuşmada, dünyayı Türkiye'nin Ortadoğu'daki bilgi ve tecrübesinden faydalanmaya çağırdı. Irak'tan, Suriye'ye, Filistin'den Mısır'a, Türkiye'nin Batı dünyasına yaptığı uyarıların dikkate alınmadığından yakınan Erdoğan şunları söyledi: 

"Bugün, Ortadoğu’da ve Doğu Avrupa’da ağır krizlerin yaşandığı bölgeler, 100 yıl öncesine kadar Osmanlı Başkenti İstanbul’dan idare ediliyordu... Türkiye, merkezinde bulunduğu coğrafyayı, en iyi tanıyan, en iyi anlayan, en iyi analiz edebilen bir ülkedir. Kriz bölgeleri dahil olmak üzere, bölgedeki her ülke ve halkla, ortak bir tarihimiz var. Aynı zamanda, bölgenin tüm ülke ve halklarıyla, ortak dini ve kültürel özelliklere sahibiz. Bu büyük tecrübeyi, bölgesel krizlerin çözümünde aktif olarak kullanmanın, dünyayı da bu tecrübemiz ışığında bilgilendirmenin, uyarmanın mücadelesini her zaman kararlı şekilde verdik. Ortadoğu’da, son derece karmaşık dinamikleri, özellikle de oradaki hissiyatı anlamadan, krizlere çözüm üretebilmek asla mümkün değildir. Türkiye, sahip olduğu bu bilgi ve tecrübeyi, “model ortaklık” çerçevesi içerisinde, Amerika Birleşik Devletleri ile paylaşmayı son derece sağlıklı bir şekilde sürdürüyor."

"İsrail'in katliamlarını eleştirmek antisemitizm değildir"

"Antisemitist yaftasının, zaman zaman ülkeme, şahsıma ve arkadaşlarıma yönelik bir saldırı aracı olarak kullanıldığını üzülerek müşahede ediyoruz. Türkiye, tarihinin hiçbir döneminde ırkçı tavır içine girmemiş, tarihinin hiçbir döneminde antisemitist olmamıştır. Ben, antisemitizmi bir insanlık suçu olarak açıklayan ilk başbakanlardan biriyim. Tam tersine Türkiye, devletiyle ve halkıyla, her zaman mazlumların yanında olmuş; Museviler de mazlum konumuna düştüğünde el uzatan ülke olmuştur. 15’inci Yüzyıl’da, İspanya’dan kovulan Museviler Osmanlı topraklarına sığınmışlar ve yüzyıllar boyunca huzur içinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Aynı şekilde Hitler’in zulmünden kaçan Musevilere de ülkemiz kucak açmıştı."

"Antisemitist yaftası, zaman zaman benim şahsıma da yöneltiliyor. İsrail’in uluslararası hukuka sığmayan, insan haklarını çiğneyen, insan hayatını hiçe sayan katliamlarını eleştirmek, antisemitizm değildir. Gazze’ye yardım götüren uluslararası bir gemiyi durdurup, 10 kişiyi katleden bir devletten hesap sormak, antisemitizm değildir. Gazze’de, ayrım yapmadan, parkta, bahçede, sahilde, okulda, hastanede, camide, evlerinde masum çocuk ve bebekleri katleden bir yönetimi eleştirmek, takdir edersiniz ki antisemitizm değildir. Bizim eleştirilerimiz, asla ve asla Musevilere değil; sadece ve sadece İsrail yönetimine ve onun politikalarınadır. Hiç kimse bunu çarpıtmasın."

"Biz ne zaman Filistin’de masum kadınların katledilmesini eleştirsek, belli odaklardan, bir kampanya dahilinde algı operasyonları yapılıyor. Biz ne zaman Ortadoğu’da masum çocukların, bebeklerin katledilmesini eleştirsek, belli medya kuruluşları tarafından hedefe konuyoruz. Bu tür algı operasyonları, bu tür karalama kampanyaları, bizi asla ve asla doğru bildiğimiz yoldan ayırmaz. Sizlerden de ricam, bu çarpıtmalara lütfen kulak asmayın, her şeyden önce insan öncelikli bir dünyayı beraberce paylaşmalıyız; bu kara propagandaya lütfen prim vermeyin. Biz, bütün bölgede olduğu gibi, İsrail Filistin arasında da barışı çok güçlü şekilde arzu ediyoruz ve bunun için de yapıcı bir politika izliyoruz. Herkesin bilmesini isterim ki, Türkiye’nin dış politikası, uluslararası hukuk, adalet ve vicdan üzerine inşa edilmiştir".

Erdoğan - Ban Ki-moon görüşmesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile bir araya geldi. 

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, görüşmede terörle mücadele, Suriyeli mülteciler, uçuşa yasak bölge, Kıbrıs meselesi, Gazze, Ukrayna, Somali'ye insani yardım, medeniyetler ittifakı iklim değişikliği, Ebola salgını gibi konular ele alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, terörle mücadele konusunda ise Irak ve Suriye’nin tek bir eylem alanı olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaretle terör odaklarının beslendiği zemini kurutacak adımlar atılmasının önem taşıdığını vurguladı.

Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar için yaptığı harcamanın 3,5 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Erdoğan, bu trajediye son verme açısından uçuşa yasak bölge oluşturulması gerektiğini de vurguladı.

BMGK adaylığına destek resepsiyonu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 2015-2016 BM Güvenlik Konseyi adaylığına destek amacıyla resepsiyon verdi. BM Genel Merkezi'nin karşısında bulunan Türkevi'nde düzenlenen resepsiyona, çok sayıda yabancı davetli katıldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, resepsiyonun ardından İslam Kültür ve Sanat Platformu'nca, 2014 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen "Hicaz'dan İstanbul'a Hz. Peygamber Sevgisi; Aşk-ı Nebi Sergisi"nin açılışında bulundu.

Kaynak: Al Jazeera