Rabbimizin "Ramazan ayı… İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun…” çağrısına icabet ettik ve oruca tutunduk bir ay boyunca…
Rahmet ayıydı, mağfiret ayıydı, bereket ayıydı, mazlumların ayıydı, barış ayıydı… Bu ay da bile adalete, özgürlüğe ve barışa izin verilmedi. Vahyin gereğini yapmamız durumunda “yakında nasıl devrileceklerini bileceklerdir” müjdesini aldığımız zalimlerin, zulümleri idrak ettiğimiz bayramda bile aralıksız devam edeceğe benziyor. Barış, huzur ve bereket ayı olarak bilinen ramazan boyunca İslam dünyasındaki kan ve gözyaşı durmadı.
Suriye’de kıyım, katliam, vahşet dördüncü yılında da aralıksız devam ediyor. Ramazan ayında bile binlerce Suriyeli Baas’ın vahşi saldırılarına muhatap oldu, toplu kıyımlardan geçirildi, tecavüze uğradı, işkencelerden geçirildi, ülkesinin terk etmek zorunda bırakıldı… Ulusal kaygıların belirleyici olduğu bu acılı coğrafyanın insanlarının çığlıkları arşı, arzı titretirken, bu çığlıklara diğer coğrafyadan çığlıklar katıldı. On yıllardır vesayet altında olan, diktatörler tarafından yönetilen, iradeleri ellerinden alınan, adına düşünülen, kararlar alınan, vahşi kapitalizmin pençesinde tutulan halklar, yağa kalktı, üzerlerindeki zincirleri çatırdattı. Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da ve tüm İslam dünyasını saran uyanışa, dirilişe, silkinişe, arayışa tanıklık ettik. Kur’an-ın müjdelediği mazlumları sevindiren bu hareketlilik, yeryüzünü fesada boğanları rahatsız etti. Mısır’da başlamak üzere kendi değerlerini çiğneme pahasına müdahalelerde bulundular. İnsanlığa karşı suç teşkil edebilecek yollara başvurdular. Kuklalarını harekete geçirdiler. Askeri darbelerle halkın iradesinin önüne geçtiler. Mısır’da çağdaş firavunlarıyla darbe yaptılar. Meydanları dolduran ve duadan başka silahı olmayan kardeşlerimizi katlettiler.
Filistin yine vahşi kapitalizmin çocuğu İsrail’in pençesinde… Bu bayrama da işgal, kıyım, katliam, zulüm altında girdi. Barbarlıkta sınır tanımayan işgal rejimi ağır ve yeni silahlarını Gazeli çocuklar üzerinde denedi. Mazlumların üzerine yine bombalar yağıyor…
Tarihi inkar, asimilasyon, soykırım olan Kürdistan coğrafyası IŞİD denen; kime ve neye hizmet ettiği belli olmayan bir örgütün tehdidi altında. Yürüdüğü yolda merhamet ve adalet yerine korku ve dehşet dağıtan örgüt, yer yer Irak halkına ve Kürtlere yönelik ölüm kusmakta; ibadet yerlerini tahrip etmekte…
Afrika’nın esmer çocukları açlığın pençesinde kıvranırken, ABD’nin enkaz haline getirdiği Irak’ta camiler, pazaryerleri ve cenaze merasimlerini bile hedef alan vahşi saldırılar olmakta. Yanı sıra IŞİD gibi tehditlerin çıkmasında birinci derecede sorumlu olan Maliki yönetiminin halk üzerindeki zulümleri devam etmekte…
Rabbimizden, bütün İslam coğrafyasının müntesiplerine bu bayramı mezhebî, meşrebî, kavmî, hizbî fitnelerden uzak durarak kardeşlik ve dayanışma içerisinde geçirecek ve bu kardeşliği daim kılacak bir anlayış, feraset ve merhamet diliyoruz.
Ramazan bayramının Suriye, Kürdistan, Filistin, Mısır, Gazze, Tunus, Libya ve Arakan başta olmak üzere, İslam dünyasında yaşanan acı ve sıkıntıların bir an önce son bulmasını ve direnen Müslüman halkların adalete, özgürlüğe, kardeşliğe ve barışa ulaşmasına vesile olmasını temenni ediyoruz.
Zalimlerin kan ve göz yaşına boğdukları bir dünyada mazlumların verdiği haklı direnişin yaşandığı bir ortamda eriştiğimiz Ramazan Bayramı yaşanan tüm acılara rağmen Müslüman’ca bir duruşa vesile olması umuduyla mübarek olsun
Tuttuğumuz oruçlarımız kabul, ramazan bayramımız mübarek olsun!
