Rabia'cıların Çelişkisi

Hasan Demir'in kaleminden...

VAN 6.09.2013 11:29:58 0
Rabia
Tarih: 01.01.0001 00:00

“Batılılardan nefret ediyorum, Amerika’dan nefret ediyorum, ama daha çok Amerika’nın vicdanına sığınan Müslümanlardan nefret ediyorum”                       

 Seyid KUTUB

 

Dünyanın gelişim sosyolojisi adeta kendini ölümler ile tamamlayacak şeklinde programlanmış.

 Avrupa halkları yüzyıl önce tıpkı bugünkü İslam dünyası gibi birbirini kılıçtan geçirerek bu barışçıl kültürüne kavuşabildi. Çünkü kalıcı barış için herkesin yeterince ölüm acısını tatması gerekiyordu.  Bugünkü İslam dünyası gibi  mezhepler savaşı sonucunda milyonlarca insan öldü. Hatta o dönemi tasvir eden hikâyeden biri de İngiltere’de kasaplarda insan etinin satılmasıdır.

Dolayısıyla Müslüman dünyası birbiriyle iyice hesaplaşmadan ve bütün halklar yeterince ölümü tatmayıncaya kadar bu kaos ve ölümler devam edecektir.

Bu nedenle ben yakın dönemde İslam coğrafyasında bir barış görmüyorum.

Gelelim bizim Rabia’cıların Çelişkilerine;

Türkler Osmanlının yenilgisini halen içselleştirmiş değiller. Bu yenilginin büyük bir sebebini Arapların ihanetine bağlıyorlar. Oysa gerçek hiç böyle değil.

 Ama algı bu yönde ve bundan dolayıdır ki Türkler Ortadoğu’da tarihsel bir intikam alma ve kinin ortaya çıkış sürecini yaşıyor.

Bizim ellerinde Rabia işaretiyle meydanlara dökülen ve sadece kendi ölülerine ağlayanların yaşadıkları çelişkileri anlamakta zorlanıyorum.

Rabia’cılar Mısır’da MUSA gelsin diye feryat edip kahrolsun Suud Krallığı, USA ve İsrail diye bağırıyorlar.

Ama aynı Rabia’cılar, söz konusu Suriye olunca USA gelsin diye feryat edip yaşasın Suud krallığı, USA ve İsrail diye bağırıyorlar

“Efendim Esed giderse Ortadoğu’da veya özelde Suriye’de sadece barış güvercinleri uçacağı” na dair ifadelerini beyanlarından eksik etmiyorlar.

Bir yaramazlık yapıp soraym size; Mısır’da Mübarek gidince veya Libya’da Kaddafi gidince, Libya’da ve Mısır’da şuanda barış güvercinleri mi uçtu?

Sizin Esma diye ağladığınız genç kız Mübarek sonrası katledilmedi mi?

Bir diğeri; Fatih Camisinde Mısır için toplananların kahrolsun Suud Krallığı yerine kahrolsun İran demelerinin çelişkisi,

Oysa Mısır zulmünde  İran değil Suud Krallığı vardı.

Önemli bir diğer çelişki ise Suriye ve Mısır’daki muhalifleri kutsamalarına karşın Türkiye’de muhaliflere karşı aşağılık bir şeymiş gibi söz etmeleri.

Son olarak ifade etmek istediğim; İslam ve kardeşlik adına Esma için ekranlarda ağlarken aynı gün  “vurmayın ölüyorum” diye bağıran Ali’ye dair bir söz bile sarf etmemiş olmanız veya Lice’de annesinin, bedeninin parçalarını elleriyle topladığı Ceylan için aynı tepkiyi göstermeyişiniz dolayısıyla samimiyetinizin sorgulanmasına yol açıyor.

Unutmayın sadece kendi ölülerine ağlamak ne insani ne de İslamidir.

Hüda Kaya’nın ifadesiyle “Onlar’da muhalifti”