PKK BAŞARILI OLAMAZ, YA DEVLET?

Ali BAYRAMOĞLU

VAN 28.04.2016 09:04:41 0
PKK BAŞARILI OLAMAZ, YA DEVLET?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Türkiye’nin, Irak ve Suriye’deki merkezi devletin yaşadığı krizi yaşaması söz konusu değil. Bir NATO ülkesine, Türkiye’ye, o ülkelerde olduğu gibi uluslalararası güçlerin doğrudan müdahalesi mümkün değil. Ülke genelinde PKK’nın ya da Kürt meselesinin genel bir siyasi istikrarsızlık üretmesi akla yakın değil.


Vahap Çoşkun ve Cuma Çiçek. Biri Diyabakır, diğeri Mardin Üniversitesi öğretim üyesi. Yıllardır Kürt meselesi üzerine çalışıyor ve son dönemin pırıltılı düşünce insanları arasında yer alıyorlar.

Barış Vakfı için birlikte “Dolmabahçe’den Günümüze Çözüm Süreci: Başarısızlığı Anlamak ve Yeni Bir Yol Bulmak” başlıklı bir rapor hazırladılar.* Çalışmaları pek çok açıdan değerli ve önemli. Şu fetret döneminde, çöldeki bir vaha gibi insanları anlamaya ve düşünmeye davet eden, şiddetin sonuçlarını anlatan, tespit ve analizleriyle siyasi işlev taşıyan bir çalışma bu.

Raporda, 2013-2015 siyaset sürecinin başarısızlık nedenleri, çatışma evresinin yarattığı tahribatlar, PKK’nın ve devletin mevcut stratejilerinin açmazları, geleceğe dair ihtimal ve öneriler, sırasıyla ele alınıyor. “Çözüm Süreci’nin sonlanması ve özellikle 16 Ağustos 2015 tarihinden bu yana uygulanan sokağa çıkma yasakları ve artan kent çatışmaları (…) insani, toplumsal, mekânsal ve sosyo-ekonomik yıkımın yanı sıra sosyo-politik açıdan da dikkate değer tahribatlar yarattı” diyen araştırmacılar şu hususlara dikkat çekiyorlar: -Şiddet her anlamda siyaset fikrinin altını oyuyor.

Siyasetin çözüm üretici işlevine duyulan umudu sarsıyor, siyaset kurumuna ve siyasetçilere olan güveni azaltıyor. Örneğin, bir tarafta toplumsal entegrasyonu ilerletmek için imkân olarak görülen HDP projesi büyük bir darbe almış görünüyor, diğer tarafta, sözün ve siyasetin sahası önemli oranda daraltılması meşrulaşıyor. -Güneydoğu’da şehir çatışmalarının 1990’lı yılların zorunlu göç mağdurlarının yaşadığı yoksun mahallelerde yoğunlaşması, Kürt toplumu içerisindeki sınıfsal ayrışmaları derinleştirdi. Sınıfsal ayrışmaların yanı sıra, siyasal ayrışmalar da derinleşiyor.

Bunlara katılmamak mümkün mü? “Çözüm süreci neden başarısız oldu” sorusu üzerine düşünenler, araştırmacıların yanıtını rapordan okuyabilirler (http://hakikatadalethafiza.org/wp-content/uploads/2016/04/2016-BarisVakfı_Dolmabahceden-Gunumuze_CumaCicek-VahapCoskun.pdf ).

Bu konuda rapordaki şu ifadeye cânı gönüden katıldığımı söylemek isterim: Neden başarısız olundu sorusuna verilen doğru ve yeterli açıklamalar, yeni bir diyalog ve müzakere sürecinin inşasına katkı sağlayabilir… Gelelim diğer kritik eşiğe: Mevcut stratejilerin çıkmazları neler? Çoşkun ve Çiçek, Türkiye’nin, Kürtlerin güce dayalı araçlarlarla egemenlik alanları ürettikleri Irak ve Suriye’den farklı olduğunu hatırlatıyorlar.

Diyorlar ki: Türkiye’nin, Irak ve Suriye’deki merkezi devletin yaşadığı krizi yaşaması söz konusu değil. Bir NATO ülkesine, Türkiye’ye, o ülkelerde olduğu gibi uluslalararası güçlerin doğrudan müdahalesi mümkün değil. Ülke genelinde PKK’nın ya da Kürt meselesinin genel bir siyasi istikrarsızlık üretmesi akla yakın değil.

Sonuçta vurguladıkları şu: PKK’nın kent çatışmalarıyla yeni bir yol açma şansı yok Peki ya devlet? Devletin de bu sorunu silahla halletmesinin mümkün olmadığını tekrar ediyorlar ve şunları sıralıyorlar: “Kürt siyaseti, kuvvetli bir toplumsal tabana ve kurumsal yapılara dayanıyor.

Parlamentodaki temsil yanında, üçü büyükşehir olmak üzere 11 il belediyesini yöneten bir siyasi partileri var (…) PKK’nin askeri mobilizasyon kapasitesinin bulunduğu muhakkak (…) PKK’den ve ana akım Kürt hareketinden bağımsız olarak en az 15 milyona sahip Kürt nüfusu var. Bu nüfusun en az yarısı Cumhuriyet projesine onay vermiyor.

Farklı bir toplumsal tahayyülleri var. Ulus, millet, halk gibi farklı kavramlar kullansa da Kürtlüğü Araplıkla, Farslıkla, Türklükle, Almanlıkla eşdeğer bir kategori olarak görüyor ve eşitlik talebinde bulunuyor…” -
Yenişafak/ Ali BAYRAMOĞLU