Uzun süredir DAEŞ’le yatıp, DAEŞ’le kalkıyorduk. Yenisi eklendi, bir DAEŞ’imiz daha oldu.
Husilerden bahsediyorum…
Birbirlerine düşmanlar ama yok aslında aralarında herhangi bir fark. DAEŞ’in yaptıklarını Husiler de yapıyor. Al birini, vur ötekine. İkisinin de uyguladıkları metotlar aynı. İkisi de şiddet yanlısı, ikisi de hunharca ölümlerin altına imza atıyor.
Sadece bazı ülkelerin bunlara bakış açıları farklı. DAEŞ’le mücadele eden İran, Irak içinde operasyonlar düzenliyor. Yemen’de ise, Husileri destekliyor.
Niye?
Çünkü, Husiler, İran’ın DAEŞ’i! Yemen’de İran’ın işine gelen katliamları yapıyorlar. İran adına kafa kesiyorlar.
Bu durum, Suriye ve Rusya gibi ülkelerin de işine geliyor.
Demem o ki…
Birtakım örgütlerin insanlık dışı eylemlerin altına imza atmaları çok önemli değil. Önemli olan bunu kimin adına yaptıkları!
* * *
Peki, Yemen’de neden bunlar yaşanıyor?..
Bölgenin en fakir ülkesi. Bir bölümü de El Kaide’nin kontrolünde. Uzun süreden beri iç karışıklıklarla kırılıyor.
Herkesin eli orada. Amerika, Rusya, İran ve Suudi Arabistan gibi pek çok ülke Yemen’le yakından ilgili.
İlginin kaynağı da malum sebepler: Yemen, Arap Yarımadası’nın en önemli limanı. Dünya petrol fiyatlarını etkileyecek kadar ciddi doğal kaynakları var.
İran açısından o kadar önemli ki… Uzun süreden beri Arap Yarımadası’nda etkili olmaya çalışıyordu. Yemen’de güç elde ederse, Arap Yarımadası’nın en stratejik noktalarından birini eline geçirmiş olacak. İran bu yüzden Yemen’de azınlık olan şiddet yanlışı DAEŞ’in ikizi Husileri destekliyor.
Yemen’deki çatışmaların, demokrasi ve insan hakları gibi değerlere dayanan meşru hiçbir temeli yok. Sadece güç mücadelesi!
* * *
Güç mücadelesinde yer alan hem Batılı ülkeler hem de bölge ülkeleri de bir değersizlik batağı içinde. Onlar için kimin ne yaptığı, nasıl davrandığı önemli değil. Önemli olan kendi çıkarlarına ne kadar hizmet ettiği!
Kim ne derse desin, politikasında tek zikzak olmayan ülke Türkiye. Suriye’de mazlumun yanında. Irak’ta insanlık dışı eylemlere imza atan DAEŞ’in karşısında. Yemen’de de terör estiren bir başka grup olan Husilere “dur” denilmesi gerektiğini söylüyor.
Kısacası, Türkiye “hak haklınındır” diyor. Durumumuz, Amerika’dan da, Rusya’dan da bölgedeki diğer ülkelerden de çok farklı.
* * *
Türkiye, Arap ülkelerinin Yemen’de Hursilere yönelik operasyonuna lojistik destek vereceğini açıkladı. Biliyorsunuz, DAEŞ’le ilgili tavrımız da aynı.
Birileri yakında “Yemen’den bize ne, Yemen bizim meselemiz mi?” diye başlarlarsa hiç şaşırmam.
Tabii ki Yemen bizim de meselemiz. Tarihsel yönünü bir tarafa bırakalım, yazsak roman olur. Biz konjonktürel tarafına bakalım:
Husilerin başarılı olması; İran’ın bölgesel etkinliğinin artması, Suriye’de daha fazla kan akması, Irak’ta da mezhep savaşlarının başlaması demek. Yetmez, aynı zamanda pek çok İslam ülkesinde ortaya çıkabilecek karışıklık da cabası.
Yemen’deki gelişmeler, bizi çok yakından ilgilendiriyor.
* * *
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İran’a Nisan başında bir ziyaret yapması bekleniyor. Tabii, Yemen’deki gelişmelerden dolayı iptal edilme ihtimali de var.
Bu gezi gerçekleşirse, Erdoğan’ın İran’a çok net ve sert mesajlar vereceği belli. Erdoğan, Tahran’da Türkiye’nin “hak ve haklıdan yana” politikasını bir defa daha gösterecek. Barış için nükleer enerji kullanımı konusunda desteklediği İran’a, Yemen konusunda “yanlış yoldasın” diyecek.
Gerisi, biz olmazsak uluslararası ticaret yapmakta zorlanacak olan İran’a kalmış tabii!
