Payitaht dizisinin Tahsin Paşa’sı Van’da Abdülhamit Han’ı anlattı

09 Şubat 2019 Cuma günü Gürpınar Belediyesi tarafından düzenlenen konferansa katılmak üzere Van'a gelen Payitaht Abdülhamit Dizisi'nde Tahsin Paşa karakterini canlandıran Bahadır Yenişehirlioğlu Kanal M’de Baki Karaca’nın haz

VAN 14.02.2019 11:55:28 0
Payitaht dizisinin Tahsin Paşa’sı Van’da Abdülhamit Han’ı anlattı
Tarih: 01.01.0001 00:00

09 Şubat 2019 Cuma günü Gürpınar Belediyesi tarafından düzenlenen konferansa katılmak üzere Van'a gelen Payitaht Abdülhamit Dizisi'nde Tahsin Paşa karakterini canlandıran Bahadır Yenişehirlioğlu Kanal M’de Baki Karaca’nın hazırlayıp sunduğu Ana Haber Bülteni’ne konuk oldu.

Van’a ilk gelişinin olmadığını kaydeden Yenişehirlioğlu, Van’ın çok güzel bir yer olduğunu sadece kahvaltısı ile ünlü bir yer olmadığını ve çok daha iyi tanıtılması gerektiğini kaydetti.

VAN VALİSİ VE KAYMAKAMLAR ÖZVERİLİ ÇALIŞIYOR

Vanlıları çok sevdiğini kaydeden Yenişehirlioğlu, Van Valisi ve Kaymakamların şehri yaşanabilir olması için çok güzel çalışmalar yaptığını kaydetti.  Yenişehirlioğlu, “Kent kavramını, kenti daha iyi yaşanabilir kılmak için, burada yaşayan insanların daha iyi hizmet almak için çok özverili çalışıyorlar. Ben bunu çok değerli buluyorum bu siyaset üstü bir şey. Siyaset insana hizmet için vardır. Daha önce Diyarbakır’ın halini de biliyorum. Şimdi Diyarbakır’da çalışmaları yerinde tespit edip görünce bunlar çok sevindirici meseleler.  Kent kavramının yer değiştirmesi, görsel zenginliğin artırılması, hayatı kolaylaştırılması evlatlarımız ve yaşlılarımız için daha yaşanabilir yer oluşturmak bir aktör olarak, yazar olarak, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, kendimi zenginleşmiş halde buluyorum” dedi.

TÜRKİYE ÇOK GELİŞİYOR

Türkiye’nin tüm illeriyle ne kadar geliştiğini Dünyayı gezerek anlamanın mümkün olduğunu ifade eden Yenişehirlioğlu, “Türkiye çok gelişip, yol aldığını bütün dünyayı görürseniz anlasınız. Dünya’nın belirli yerlerini görmüyorsanız, Türkiye’deki gelişmeleri yeterli derecede değerlendiremezsiniz. Ben sık sık seyahat ederim her seferinde Türkiye’nin ne kadar yol aldığını görüyorum. Avrupa’daki ülkelerle Türkiye’yi kıyaslama imkanını buluyorsun.  Evvel önceki Türkiye’yi ile yeni Türkiye’yi kıyaslıyorsunuz. Hem fiziki açıdan hem zihniyet açısından, özgürlükler bağlamında, ileri demokrasi bağlamında, çok ciddi gelişmeleri olduğunu görmek bir aydın olarak beni mutlu ediyor” değerlendirmelerde bulundu.

PAYİTAHT ABDÜLHAMİT DİZİSİNİN ÖNEMİ

 Payitaht Abdülhamit Dizisi’nin sıradan bir dizi olmadığını kaydeden Yenişehirlioğlu,dizinin önemini şu sözleriyle değerlendirdi. “Özel bir dizi, görsel zenginliği çok yüksek, oyuncuları çok doğru kurgulanmış, çok iyi senaryosu olan, çok iyi yönetmenler tarafından çekilen çok iyi bir projedir. Zaman zaman yurt dışından setimize gelen farklı TV kanalları var. Onlar yaptığımız işin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu kadar çok kısa zamanda kıraati değerleri yüksek, sinema tipografyası yüksek bir diziyi nasıl çektiğimizi hayretler içinde seyrediyorlar. Bizimle yaptıkları röportajları ülkelerinde yayınlıyorlar. Bu sadece popüler kültüre hizmet yapmak için kurgulanmış bir dizi değil. Yeni nesillere tarihi şuur kazandırıyor. Aslında çok önemli bir yarayı da sarıyor. Sultan Abdülhamit çok önemli bir şahsiyettir. Gelmiş geçmiş sultanların içerisinde en zeki olanıdır. En oyun kurucu olanıdır. Büyük İsrail Projesi’ni hayata geçirmek isteyen aktörler Abdülhamit’i yıkmak ve Osmanlı’yı parçalamak için çok çetin bir mücadele vermişlerdir ve maalesef başarılı da olmuşlardır” dedi.

ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE YAŞANANLAR BUGÜN YAŞANIYOR

Payitaht Abdülhamit Dizisi yara açan değil yara saran bir dizi olduğunu ifade edenYenişehirlioğlu, dizinin dün yaşanılan olayların bugün yaşanan oyunlara nasıl paralellik gösterdiğine dikkat çekti. Yenişehirlioğlu, “Bizim o coğrafyadaki halklarla kardeşlik bağımız çok ciddi sürmektedir. Hem din, hem kültür hem de tarih şuurumuz vardır. Bu dizi aynı zamanda bu coğrafyada da çok ciddi bir karşılık buluyor.  Burada görüyoruz ki Payitaht Abdülhamit Dizisi yara açan değil yara saran bir dizidir. Pek çok kişi bugün yaşanan olayların bir yansıması olarak görüyor ve senaryonun ise buna uygun olarak yazıldığını düşünür. Oysak bizler Abdülhamit Han dönemine çok sadık kalarak kurguluyoruz diziyi. O gün yaşananlar bugün yaşananlara paralellik arz ediyor. Biz böyle kurgulamıyoruz, böyle ayarlamıyoruz, bizatihi olaylar böyle cereyan ettiği için bugüne dair çok ciddi veri sunuyor bize” diye konuştu.

YENİ NESİLLERE TARİH ŞUURU

Dizinin yeni nesillere tarihi şuur verdiğini ifade eden Yenişehirlioğlu, “Bir nesil kendi geçmişini, kendi kodlarını, tam manasıyla bilmiyor ve bunu tahlil etmiyorsa bugünü idrak etmesi, anlaması, geleceğini kurgulaması, inşa etmesi mümkün değildir. Görsel sanatlar bugün nükleer tehlikeden daha tehlikelidir. Yeni selimiz dün yaşanılanları ne olduğunu öğrensinler, bugünün oyunun parametrelerini çözsünler. Geleceklerini ona göre kursunlar. Bir tarih şuuru, hafıza tazeleme, yanlış bilgileri törpüleyip doğruları yerine konulmasına yönelik çok ciddi bir faaliyettir” dedi.

TÜRKİYE’NİN TANITIMINDA DİZİLERİN ETKİSİ

Son zamanlarda Türk dizileri yurt dışında çok ciddi seyredildiğine değinenYenişehirlioğlu, bunun Türkiye’nin tanıtılmasına büyük katkı sunduğunu söyledi. Yenişehirlioğlu, “Sadece Arap coğrafyasında değil, Amerika’da, uzak doğuda, pek çok yerde seyrediliyor. Kültür bakanımız Türkiye’nin tanıtılması için verilen fonları dizi yapımcılarına aktaralım ve onlar belirli standartlarda Türkiye’de neresini konu ediyorlarsa, hangi dönemi konu ediyorlarsa, orayı çok ciddi ve güzel göstersinler. Bu bizim tanıtımımıza katkı sağlıyor. Böyle bir projeyi hayata geçirecekler. Ekonomik olarak yapımcıları desteklediği için Türkiye’nin tanıtımına yönelik ciddi bir alan oluşturacak” diye konuştu.

ANADOLU’YA KANAVİÇE BENZETMESİ

Daha önce Van’a geliş nedenin Aşk Cephesi romanıyla alakalı olduğunu söyleyenYenişehirlioğlu, Üniversite’de verdiği konferansta, “Çanakale’de bu ülkeyi savunurken Kürt alaylarının ne büyük faydalar sağladığını biliyoruz. Kürt annelerin evlatlarının ellerini kınalayıp ülkenin savunulması noktasında nasıl gönderdiklerini biliyoruz.  Bu ülke bizim ülkemiz bütün değerleriyle, bütün renkleriyle, ben mozaik demiyorum Anadolu’ya. Mozaik farklı parçaların yan yana gelmesiyle bütün fotoğrafın bir araya gelmesiyle oluşur. Ben kanaviçe olarak görüyorum Anadolu’yu. Kanaviçe pek çok renkli ipliğin bir araya gelmesiyle oluşur. Anadolu coğrafyası kadim bir coğrafyadır. Pek çok medeniyet buraya gelmiş geçmiş. Her medeniyet buraya geldiğinde kendi rengini kendi kokusunu kendi büyüsünü bırakmış. Anadolu’yu muhteşem yapanda bu zenginlik. Osmanlı’da farklı inançlar, farklı ırklar huzurlu ve rahat yaşamışlardır. İstediklerini yapabilmişler. Hiçbir zaman baskılanmamışlardır. Kürtçe bir kaseti dinlediği için çok büyük sıkıntılar yaşayan ve cezaevine giren insanları biliyoruz. Uluslararası terör şebekelerin nasıl ülkeyi karıştırdığını ve bu ayrımı nasıl körüklediğini, iç dinamik düşmanlarının bunlara nasıl destek olduklarına, kâh askeriyenin içinde kâh sivil hayatta bu ayrımı nasıl körüklediklerini biliyoruz” diye belirtti.

YARA AÇAN DEĞİL YARA SARAN OLMALIYIZ

Yenişehirlioğlu, dün Osmanlı’yı bölüp parçalayıp o kanlı pençelerini Orta Doğu’ya çakan zihniyetin bugün aynı emelleri Anadolu için de beslediğine dikkat çekti.Yenişehirlioğlu, “Daha dün bir Amerikan yetkilinin yaptığı basın açıklamasında arkasında kullandığı haritada Türkiye’yi ikiye bölünmüş olarak gösterdiğini biliyoruz. Dün Osmanlı’yı parçalayanlar bugün Türkiye’yi parçalamak istiyorlar. 15 Temmuz’da yaşadığımız bunun bir tenezzühüydü.  Daha önce sağ sol dedikleri gibi, devrimci ülkücü dedikleri gibi Kürt Türk diyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. Oynan oyunları biliyoruz. Daha önce yaşanan acıları tekrar hayata geçirmemek adına birlik ve beraberliğimizi üzerine gideceğiz. Ayrı olduğumuz noktaları değil, ortak olduğumuz noktaları büyütüp köpürterek, ileri demokrasi istiyorsak Türkiye’de hepimizin buna gayret etmesi çalışması gerekiyor.  Aynı annede doğmuş iki kardeşin anlaşamadığına şahit oluruz. Herkesin benim gibi düşünsün benim gibi yaşasın deme gibi bir lüksü yok. Sadece bir birimizin haklarını korumak bir birimizin sınırlarına tecavüz etmemek, saygıyı koruyarak, ayrılıkçı söylemlerden uzak durarak Türkiye Cumhuriyeti’ni ayağa kaldıracağız. Ben bir yazar olarak oluşturduğum kitaplarda, bir aktör olarak ortaya koyduğum karakterlerde, bir aydın olarak söylemlerimde insanlık adına şefkat, muhabbet, merhamet üretecek bu büyük fotoğrafa destek vermemiz gerekiyor. Çünkü dünya yangın yerine döndü. Bizim bu yangına ateş taşımak yerine söndürmemiz gerekiyor.  Yara açan değil yara saran olmalıyız. Benim felsefem budur” dedi.