Paralel yoksa Çözüm de yok!

Ömer Altaş

VAN 3.06.2015 10:27:50 0
Paralel yoksa Çözüm de yok!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kış mevsiminin çetin günlerinde hava açıldığında bir deyim kullanılır. ‘Güneş kar topluyor.’Tecrübeyle sabittir ki, kış güneşinin ardından kar, fırtına ve çığ olabilir.

HDP, demokratik şölenin bir parçası. Kümülüsün ardından yüzünü göstererek sotede kalmış farklı yapıların üzerine doğdu.

Bu anlamda HDP olayı nedir?

Devlet ile PKK, HDP üzerinden danışıklı bir dövüş yürütüyorsa sorun yok! Zira taşlar ancak böyle yerine oturuyor:

“AK Parti yoluna devam edecek. Çağa uygun yeni Türkiye’nin inşası ve Yeni Anayasa için motor güç olacak. HDP meclise taşınacak. Gerilla vekil olacak PKK olgusu normalleşecek. Tehlike üreten iki kutuplu Türkiye’de siyasi bilgelikle yeni psikolojik-sosyal köprüler inşa edilecek. Anti- Tayyipçilik çatısı, ülkenin Batı bölgesinde, PKK ile yan yana olma itirazına makul ve kabul edilebilir bir cevap olacak. Patlamak üzere olan stres kontrollü olarak dışarı salınacak. Bu durum sadece PKK’lıları ve HDP’lileri mutlu etmeyecek. Dönüşüm sürecinde, duygu olarak silaha sarılmak isteyecek kadar radikalleşen Türk Solu, Türk aydınları, Liberaller, Kemalistler, Ulusalcılar ve diğer eski düzen unsurları rahatlatılacak. I. Yeni Türkiye’de yaptıkları hatayı II. Yeni Türkiye’de yapmayacaklar. Tek tipçiliği dayatmayacaklar. İllegal eğilimler gösteren ve öfkelenerek ülkesinden kopan seküler tüm yapılar umutlarla sistem içinde tutulacaklar. Normal koşullarda çok uzun süre olağanlaşamayacak nice çelişkiler hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulacak. Bölgeler, olgular ve duygular arasındaki katılıklar esnetilecek, zıtlar empatiyle iç içe geçirilecek. Bebek katili makasında takılı kalan ve tüm girdisini bile bu çaprazdan temin eden Beyazlar, Kazlı Çeşme’de PKK bayrağı altında olmaktan gocunmayacaklar. Herkesten daha tahammülsüz bir ruh halinde yaşayan bağımsız Kürdistancılar ve hala silah bırakmamış gerilla unsurları onların elinden tutup halaya duracaklar. Daha önce her fırsatta “tarzım değil” diyerek kınadığı ve aşağıladıkları doğulu, kavruk ve Türkçesi kırık bir dünyaya yelken açan okumuş bronz kızlar bu uzlaşının kraliçeleri olacaklar. HDP’nin sözde başa çıkamadığını söylediği Kobani barbarlığını yapan genç kuşak İstanbul, İzmir hayalleriyle adım adım Türkiyelileşecekler.”

Bir derin devlet var ve bu projeyi uyguluyorsa; yanlış yolda.

Bu proje, derin devletten çok bir salon projesi olarak kendini gösteriyor. Retrospektif bir bakışla yeni HDP, tam olarak eski Türkiye projesine dönüştü.

Bir nehir gibi, Türkiye’nin organik dönüşümünün yönünü başka bir yatağa yönlendirmek amacını taşıyor.

Derin devlet bu ise gölge etmesin!

Olayların sıfır noktasında durmalı. Kapıkule sınır kapısına sırtı dayayıp ülkenin bütününe bakmalı. Yüksekova Tekeli köyünde kulağı toprağa verip bütün olarak ülkenin iç sesini dinlemeli.

Dikkat kesildiğimizde, ağızlardan yel alsın ki, ilk defa, bu ülkede, şiddete dayalı yaygın bir iç çatışma uğultusu duyuluyor. Daha önce bu uğultu duyulmadı. Daha önceki kırılmalarda bu tür kaos algısı belleğe bile gelmedi. Hepsi lokaldi. Ancak bu çelişkide bir potansiyel var.

“Güneş kar topluyor”

Bitmek bilmeyen; Batı’yı, batıcı Türk aydınlarını, sanatçılarını ve sermaye sınıfını mutlu etme çabası bu ülkeyi tehlikeli alanlara sürükleyip duruyor. Batı’nın takdir edeceği fotoğrafları servis etme telaşı bu ülkenin en büyük sorunu.

Fethullah Gülencilik, Türk Solculuğu ve Türkiye liberalliği budur.

Yeni HDP de budur.

Bu çelişki; doğal olana, yerli olana düşmanlık olarak kodlanmış.

HDP olgu olarak, son düzlükte “özüne” döndü. Bu nedenle barışı ikinci palana atarken hiç zorlanmadı. Bir kova sütü boşaltır gibi çözüm süreci müktesebatını yere boşaltırken mahcubiyet duymadı.

Bin bir emekle yasal güvence aşamasına gelmiş bir iradeyi ters yüz ederken, çözümü domine eden ana irade ile nedensiz bir şekilde savaşmayı, birinci önceliğe çekerken rahattı.

HDP, bu yolda, bile isteye yürüyor.

Bir senaryo düşünün: Önceden olduğu gibi PKK Kandil’de öylece duruyor olacak. Doğu bölgesinin tamamında paralel devlet inşa edecek. Bölgede PKK’ya biat etmeyenlere faşizm ile nizam verecek. Her işyerine pusula gönderip Kandil’e davet edip vergi kesecek. Her eve 5 militan gidip oturarak silahların gölgesinde PKK devletinin kanun ve kurallarını dikte edecek. Bölgede her birey ölüm kokusunu burnunda hissedecek.

Bu durum nereye kadar?

Olası bir geriye dönüşte maalesef eskisinin ötesinde çok sert bir devlet hegemonyası olacağı muhakkak görünüyor. Ancak bu kez devlet yalnız olmayacak. Toplumsal desteği arkasına alacak. Peygamber ocağı metaforu realize olacak. Derin uğultunun kaynağı bu.

Kuşku yok ki; HDP’yi barış yolundan çeviren irade, süreci zaten bu makasa sokmak istiyor.

HDP bu durumun sonuçlarını idrak edemiyor, etmeyecek de!

“Güneş kar topluyor.”

Toplum, PKK iradesine çözüm sürecinin hatırına müsaade etti. Önünü açtı. İçeri girmesine izin verdi.

Devlet bu iradeyi doğru okudu ve bu nedenle elini her şeyden çekti. Devlet bütün alanlarda eski vesayet görüntülerini yok etti. Bu karşılıklı teamülle oldu.

Toplum ve devlet olduğu yerde dururken PKK birden bire yön değiştirdi. Mahallede oyun oynayan bazı huysuz çocuklar gibi sebepsiz yere oyunu terk ettiler. Şimdi oluşan boşlukta bölgenin hâkimi biziz diyorlar.

Bunun anlamı tam olarak şudur:

“2000 yılların başında Batı, AK Parti içinde yuvalanan Paralel yapı ile yeni bir düzen kuracaktı. Böylece Kürt sorununun devam etmesi anlamsızlaştı. Cemaatin yürüttüğü Abant toplantılarını hatırlayın; her konuda açılım toplantıları düzenlediler. Kürt sorunu tartışmalarını Ergenekon operasyonlarıyla başat yürütüyorlardı. Eğer Paralel örgüt, devletin en tepesinde ise Türkiye’nin barışa kavuşmasının sakıncası yok! Ne zaman ki, Paralel yapı başarısız oldu, 7 Haziran seçimlerinden sonra imha edileceği ihtimali kesinleşti Batı için çözüm ve barış süreci anlamını yitirdi. Çözüm sürecinden HDP’yi çektiler.”

“ - Paralel yoksa size çözüm de yok!”

Bu kez başarılı bir operasyon yaptılar.

Tam Kürtler; “meclise giriyoruz”dan başka bir şey düşünmüyorken, çözümün mimarları ve toplumsal irade “HDP mecliste olmalı” kanaatini dillendirirken ofsayta düşürdüler.

AK Parti karşıtlığının var ettiği yüksek enerji nedeniyle HDP’nin bu rota değişikliği ne algılandı ne önemsendi. Bir kısım Kürtler, bayram atmosferini bozmak ve bu rüyadan uyanmak istemiyor.

Oysa Kürt sorunu, yasal güvenceye kavuşmak için aynı iradeye, aynı cesarete ve aynı liderliğe her zamankinden çok muhtaç. Ama HDP bu iradenin ağzına yastık dayıyor.

Böyle devam ederse HDP tarihi bir fırsatı heba edecek ve meşruiyetini tartışmalı kılacak.

Belirlenen yeni istikamete HDP ile birlikte Kandil de gönüllü yazıldı. Abdullah Öcalanüzerinden yürüyen çözüm iradesi geri saydırılıyor.

Anlaşılıyor ki, Cemaat gibi HDP’ yi de aynı akıl hükümetin yıkılacağına ikna etti. “Batı Erdoğan’ı ve hükümeti sildi ise şansı olmaz” gibi şehvetli bir fikir, HDP’yi de dipsiz bir yanlışın içine attı.

Çözüm süreci bundan sonra HDP için mecburen tali konu olacak. Demek ki, Batı’nın daha büyük sorunu var; ülke elden çıkıyor!

17 Aralık’tan daha zor bir sınavın kapısı önündeyiz. Bu çaprazla kazanamayacakları bir çatışmada yine boy ölçüşüyorlar.

Günü gelince, Cemaat gibi HDP de, barış iradesiyle cepheden savaş için sahaya sürülecek ve ihanetin deşifre olmasını önemsememeye başlayacak. HDP o zaman kendini vurmaya başlayacak.

İzleyelim.

PKK/HDP, Demirtaş üzerinden 2013’de ABD’den birlikte döndüğü projenin hamiliğini sürdürürse kaos var.

HDP’nin son tutumunda hiç hayır yok. Bunu sözle anlatmak mümkün görünmüyor. Bir süre sükûnetle ve sabırla beklemek gerekiyor. Bilinçli izleme modunda durarak bu önemli yeni durumun stratejisine odaklanmalı.

Cemaat gibi “nihayet tarih yüzümüze güldü” sarhoşluğunda olan HDP farkında değil ama bu son kararıyla sosyal anlamda şiddet içeren yaygın çatışma çaprazına doğru adım attı. Sonu ve sonrası olmayan bir yol bu. Kördüğüm oluşturuyorlar.

Meşruiyet sıfırı tükettiğinde, tüm olasılıklar tükendiğinde muvazene ve bilinç kaybolur. Nihilizm şiddet içeren yaygın kaosun temel ideolojisidir.

“Güneş kar topluyor”

HDP, tehlikeli açının henüz başında. Yanlıştan dönmek için geç değil.

HDP muhafazakâr seçmeni ikna etmek için “biz onlarla anlaştık bu bir danışıklı dövüş, merak etmeyin” yorumu yapıyor. Bugüne kadar yanlış, hin, hain ve tabii olmayan iddia ve tutumlar bumerang gibi sonunda hep sahibini vurdu.

HDP uç kavis noktasına ulaşmadı. Bumerang dönüp alınlarına değdiğinde üzerinde yazılı şu soruyu okuyacaklar:

“Sizi, Nevruz iradesinden uzaklaştıran bu uğursuz stratejiye ikna eden kim?”