Oy vermek ve devlet kurma yetkisi

Erem Şentürk

VAN 25.05.2015 10:32:27 0
Oy vermek ve devlet kurma yetkisi
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Sana hükümet kurma görevi verdim ama kıpırdama sakın! Kanun yapmak için, sistemi iyileştirmek için, yeni Anayasa için, dünyayla rekabet edebilmek için, kalkınma için ihtiyacın olan gücü vermiyorum. Sadece hükümet olacak kadar oy veriyorum ve Meclis’teki hayatın, oy verdiğim diğer partilerle cebeleşmekle geçsin istiyorum.

İktidardaki parti ol tabii; ama sakın iktidar olma! Sabah Meclis açılsın, başlayın güç çekişmesine, kavgaya akşama kadar… Bir kanun çıksın diye dön dolaş akşam olunca da o kanunu çıkaramadan kapat Meclis’i. Hükümet olman için oy verdim; ama köklü icraatlar yapman için oy vermiyorum.

Böyle bir seçmen profili olabilir mi? Var diyelim, gittiği yol nasıl bir yol?

Birinci ölümcül hata: Kaosu çok seslilik sanıyoruz.

Efendim çok seslilik, yaygın temsil vesaire vesaire sabaha kadar sayarsın. Birinci ölümcül hata şu: Çok seslilik seçimden önce olur, seçimden sonra olmaz. Seçimden sonraki çok sesliliğin adı kararsızlıktır.

10 tane parti sokalım Meclis’e. Demokratik bir ortam olsun. En ufak bir karar bile 4 ay tartışılsın, sonunda iş işten geçince niye böyle oldu diye bir 4 ay daha tartışılsın, kalan birkaç ay da demokratik saldırılar pardon savaşlar, neyse tartışmalar devam etsin ve yıl sonunda bir adım bile yol gidememiş bol bol tartışmış acayip demokratik bir ülke olalım. Doğalgaz? Ne önemi var canım demokratik demokratik tartıştık, Meclis kapandı. Köprüler yapılacaktı, uydular fırlatılacaktı, santraller yapılacaktı, eğitimde destek projeleri vardı, sivil Anayasa yapacaktık, uluslararası ticaret anlaşmaları vardı ne oldu onlar? Amaan canım ne önemi var.

Seçimden önce her şey sonuna kadar tartışılır. Her açıdan kar zarar hesapları yapılır. Her görüş masaya gelir. Herkes ihtimaldir ve her fikir değerlidir. Korkmadan, ideolojik kafeslerin sınırlarına takılmadan bütün fikirlere acaba bize bir faydası olur mu diye bakılır. Ama sonunda karar verilir. Bir karar! Sana icraat yetkisi, sana da denetlemenin ve iktidardaki partiden daha fazla kazanmak için muhalefetin yetkisini verdim denilir. Biraz ondan, biraz da şundan, sen de gel, o da gelsin, bu da dışarıda kalmasın yazıktır diye devlet mi kurulur! Eline logosunu alanın geldiği bir Meclis kurarsak son tahlilde yine biz zarar edeceğiz.

İkinci ölümcül hata: Oy vermeyi hükümet kurmak zannediyoruz.

Oy vermek hükmet kurmak değil, devlet kurmaktır. Devlet diye ne olduğu tam belli olmayan esrarengiz bir mekanizma varmış gibi anlatıp hükümeti devletin altında bir organ olarak kabul etmek en kibar ifadesiyle eski bir ahmaklık.

Kimse kusura bakmayacak. Halk kime oy veriyorsa devlet odur! Dört yıl sonra halk yeni bir karar verir ve yeni gelenler devlet olur. Sözün özü devlet, halktır. Devleti haktan bağımsız, halkın üzerinde esrarengiz bir şeymiş gibi dayatma hadsizliği en başta insan onuruna saygısızlıktır.

Seçimden önce her fikir, her hedef tartışılır. En radikal hangisiyse ona bizzat yoğunlaşarak hem de. Sonra sağlıklı her insanın yapacağı gibi “bunda nasıl bir fayda olabilir” diye bakılır. Sonunda bir partide karar verilince sen dört yıllığına devletsin ve arkanda ben varım. “Yap!” denilir.

Aksi halde, milletvekili sayı hesabına, kulislere, siyasi grupların hesaplarına terk edilmiş bir hükümet ihtiyacımız olan güçlü devlet olamaz.

Sandığa gidin ve devletinizi kurun. Eğer hükümet kurarsak, gelirler hükümetin başına devlet kurarlar.

Erem Şentürk