Ortadoğu Uzmanı Gazeteci, Yard. Doç. Dr. Bayraktar: Zeytin Dalı ABD’yi değişime zorlayacak

Fadime ÖZKAN

VAN 5.02.2018 10:33:53 0
Ortadoğu Uzmanı Gazeteci, Yard. Doç. Dr. Bayraktar: Zeytin Dalı ABD’yi değişime zorlayacak
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Bayraktar: Afrin Harekâtı kararlılıkla sürdürülmeli. Çünkü PKK-PYD bağlantısı ortaya çıktıkça, yakalanan YPG’liler konuştukça aradaki bağı saklamak güçleşecek ve ABD “Türkiye’yi karşımıza almayalım” demek zorunda kalacak. 

GERÇEKÇİ OLALIM, ABD TÜRKİYE’Yİ KAYBEDEBİLİR

- ABD’nin PYD-PKK politikası rasyonel değil ama sürüyor. Neden? 

ABD 1) Bölgedeki Sünni Arap yapıyı kırmak 2) Suriye’de garnizon devletçik kurmak 3) İran, Türkiye ve Rusya’yı kontrol etmek istiyor. Bunun için destekliyor PYD’yi. Terörize olmuş, baskıcı bir azınlık üzerinden bunu yapmak zordur ama ABD bunu zorluyor. Çünkü İncirlik üssü var, kullanabilir ama Türkiye ile anlaşmak zorunda. Türkiye ise ABD’nin bölge politikalarına destek vermiyor. O yüzden sorun çıkartmayacak bir devletçik istiyor ABD. Açık fikirli olalım. Bugün ütopik gibi görünse ABD Türkiye’yi kaybedebilir. Türkiye’nin iç güvenliğini ciddiye almaz, rejim değiştirmeye çalışır, terör örgütleriyle işbirliği yaparsanız Türk milleti buna karşı duracaktır. 

Zeytin Dalı başarıyla sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan sırada Münbiç var diyor, ABD ise “Münbiç’e girme, Münbiç’den çıkmayacağız”. ABD askerleriyle karşı karşıya geleceğimiz ana doğru mu ilerliyor harekat?

İki hafta öncesinde de Türk askeri Ruslarla karşılaşırsa ne olacak, türü sorular soruluyordu. Sonuçta Türkiye askeri gücünü ortaya koydu ve Ruslar çekildiler. Benzer bir şey Münbiç’de de olacaktır. Ama çatışma riskini göz ardı etmiyorum. Bu ciddi bir durum olabilir. ABD’nin son dönemde irrasyonel hareketleri olsa da Münbiç için Türkiye ile karşı karşıya gelmekten kaçınacaktır. Bence Münbiç ABD için o kadar hayati değil. Tıpkı Afrin’in Ruslar için hayati olmadığı gibi. Afrin ve Münbiç’deki PKK-PYD varlığını Türkiye’nin üzerinde bir baskı unsuru olarak tuttular. Ama Türkiye hükümeti siyasi irade koyup kamuoyu desteği aldığında ve askeri gücünü ortaya koyduğunda bunları aşabileceğini de gösterdi. 

BİR DEVRİN SONU 

- İki NATO üyesinin birbirine ateş etmesi ne anlama gelir? 

İkinci dünya savaşında kurulan düzenin dağılması demektir. Bu sadece Türk Amerikan ilişkileri açısından değil bütün bir küresel sistem açısından bir devrin sonu demek. İki NATO üyesinin karşı karşıya gelmesi ve birinin ABD diğerinin Türkiye olması -NATO’nun iki büyük ordusundan bahsediyoruz, bir Yunanistan-Bulgaristan meselesi değil- iki büyük ana eksenin çatışması soğuk savaşta kurulan ittifakın çökmesi anlamına gelir. O yüzden ABD de Türkiye de çatışmadan kaçınacaktır. 

TÜRKİYE DAHA ÜSTÜN 

- Türkiye algı operasyonlarına karşı şerbetli, devlet de sınır temizliğinde çok kararlı. Ama algı çalışmaları sürüyor. Sahanın gerçekliği ne söylüyor? 

Belirleyici olan iki şey var, biri siyasi kararlılık, ikincisi enerji. Enerjiden kastım şu. Batı medyası, batıdaki çevreler ya da Türkiye aleyhtarı faaliyette bulunan kişilerin bu işi devam ettirecek ne kadar enerjisi var? Türkiye’nin kendisini savunacak ne kadar enerjisi var? Bence çok asimetrik şekilde Türkiye avantajlı çünkü varoluşsal bir savaş veriyor, Türk kamuoyu herhalde şu an dünyanın farkındalık düzeyi en yüksek kamuoyu. Türkiye’nin neredeyse bütün kentlerinde 23’ten fazla terör saldırısı düzenlendi, bir darbe girişimi oldu, ABD’nin Batı’nın tavrı ortaya çıktı. Her şey bizim için berrak. O açıdan Türkiye’nin buna karşı koyma enerjisi çok yüksek. Batıda algı operasyonu yürütmek isteyenler olabilir ama bunlar etkisiz kaldıkça, Türk kamuoyunu Zeytin Dalı aleyhine çeviremedikçe Batının enerjisi azalacaktır. 

VAROLUŞ MESELESİ

- Ya, siyasi kararlılık meselesi? 

O da şuan çok yüksek. Sadece Sayın Cumhurbaşkanın şahsında değil Türkiye’nin devlet bürokrasisi, hükümetin üyeleri, siyasi partilerin büyük bölümü ve tabii ki kamuoyu harekâtın arkasında. Bunun bir terörle mücadele olduğunu, Türkiye’nin varoluşsal bir savaş verdiğini görüyor. Türkiye’yi sıkıştıran meseleler çıkabilir ama bunların operasyonları durduracağını zannetmiyorum. Türkiye’yi en çok sıkıştıracak şey Rusya’nın tavır değiştirmesi olabilir. 

RUSYA’NIN PLANLARI

- Rusya uçak krizinin çözülmesinden beri -Astana sürecinde, Fırat Kalkanında ve şimdi Zeytin Dalında- Türkiye ile uyumlu gidiyor. Sahada bazı politikalar ters olsa da. Bunu neden yapıyor Rusya? 

İki boyutu var. Bir, Suriye içindeki dengeler açısından Rusya’nın Türkiye’ye olan ihtiyacı. İki, Rusya’nın genel küresel perspektifinde Türkiye’nin oynayabileceği rol. Küreselden bakarsak, Rusya için NATO’nun kendisine doğru genişlemesini durdurmaktır amacı. Bu çok önemli bir hedef olarak görülüyor. Bunun için Gürcistan savaşını yaptılar, Ukrayna’yı böldüler. Türkiye’nin varlığı, Türkiye’nin Rusya’nın yanında yer olması NATO’nun güney kanadını çökertecek, Türkiye ile ABD’nin arasını açacak ve Rusya’ya alan açacak bir hamle olacağı için Türkiye’yi destekliyorlar. Rusya dünya gücü olmak için iki okyanusta gemi yüzdürmek istiyor. Böyle bir donanma doktrini var. Çar Petro’dan bu yana sıcak denizler meselesi. Bunu Suriye sayesinde gerçekleştirdiler. Mısır ya da Libya’da bir askeri üs kurmaya çalıştıklarını göreceğiz. Atlantik’e çıkacaklar. Bu projede Türkiye olmaz ya da muhalefet ederse işi zor olur. Kurdukları askeri üsler Türkiye sınırına yakın, muhalefetin vurabildiği yerler, dolayısıyla Türkiye’ye ihtiyaç duyuyorlar.

SURİYE İÇİ DENGE 

- Suriye içi dengeler açısından nasıl bir karşılıklı gereklilik hali var? 

Türkiye olmazsa Suriye meselesinin çözülemeyeceğini gördü Rusya. Moskova deklarasyonuyla Astana süreci ve çatışmasız bölgeler işlemeye başladı. Halep’e Rusya kendine göre çözüm buldu. Karşılığında el-Bab’a kadar Türkiye’nin inmesine razı geldi. Şimdi İdlib var. Türkiye olmazsa muhalefeti masaya oturmaya ikna edemez Rusya, Suriye’yi kontrol edemez, saldırılara maruz kalır, mesele uzar gider. Bu yüzden Rusya Türkiye ile çalışmak istiyor. Türkiye de Rusya’ya ihtiyaç duyuyor. ABD’ye karşı bir denge, Suriye hava sahasını kullanabilme, rejimin belli noktalarda dizginlenmesi, Türkiye’nin güçlü şekilde Suriye masasında olması gibi karşılıklı çalışan bir süreç var. Reel bir süreç. Ama kırılgan.

- ABD’nin tavrı değişir mi?

Sahadaki durum etkili olabilir. Türkiye Afrin’de ciddi sınav veriyor. Başarıyla, süratle tamamlayabilirse “Türkiye’yi karşımıza almasak iyi olur” denilebilir. Münbiç konusu o açıdan bir test. Türkiye’nin kararlılıkla işi devam ettirmesi tek seçenek. Çünkü diğer aktörleri tavır almaya zorluyor. ABD medyasında Centcom’un PKK-PYD’yi desteklemesi örtülü olarak anlatılıyor. New York Times gibi Türkiye karşıtı yayın yapan bir gazete de bile PKK-PYD bağlantısını anlatan bir makale çıktı. Bunu zorlayan Afrin operasyonudur. Türkiye bu fotoğrafları yayımladıkça, Öcalan PKK-PYD bağlantısını ortaya koydukça, YPG’liler ifadelerinde konuştukça, ele geçen silahlar ortaya çıktıkça bunları saklamak güçleşecek ve Amerika’yı tavır almaya zorlayacaktır. 

ABD-Rusya anlaşır mı?

- ABD ile Rusya’nın Türkiye’nin dışarda kaldığı bir uzlaşmaya varma ihtimali var mı Suriye’de? 

Bana göre yok. NATO-ABD ve Rusya arasında Avrupa’nın kuzeyinden Yemen’e kadar problem var. ABD içinde Rusya’nın seçimlere karıştığına dair büyük bir kavga gidiyor. Rusya ABD’nin Suriye’de kalmasını istemiyor. Rusya Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasından ve Rusya’nın etkisi altında kalmasından yana. Geçmişte belli noktalarda bazı ateşkes, taktik anlaşmalar oldu. Bunlarda da güven sağlanamadı, Amerikalılar Suriye-Rus konvoyunu vurdular, Eylül 2016’da. Arkasından Ruslar ABD desteklediği bir BM konvoyunu bombaladı. Dolayısıyla uzlaşma zemini yok ancak taktik, geçici, belli alan odaklı anlaşmalar olabilir ama Türkiye gibi bir konuda geniş bir uzlaşmanın çok kolay olduğunu düşünmüyorum. 

ÖSO İDDİALARI AÇIKÇA YANLIŞ VE ART NİYETLİ

- CHP’nin tepki çeken ÖSO=İŞİD gibi bir iddiası var. Sahayı biliyorsunuz, sizce ÖSO kimdir?

Ben bunu söyleyenlerin kafasının net olmadığını ya da art niyetli olduğunu düşünüyorum. Hiçbir manası, gerçekliği yok. İkincisi Suriye’de operasyon yapan bütün ülkeler belli gruplarla çalışıyor. ABD terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD ile çalışıyor. Rusya Suriye’de rejim güçlerini kullanıyor. İran, Afganistan, Pakistan, Irak ve dünyanın dört yanından topladığı milislerle burada. Olayın doğasına baktığınızda Türkiye’nin de Suriye’de yerel bir unsurla çalışması son derece normaldir. Türkiye’nin harekâtını meşru zemine çeken bir faktördür ÖSO, çünkü siz orada terörle mücadele ediyorsunuz ama bunu gerçekten orada yaşayan insanlardan kurulu bir güçle yapıyorsunuz. Nasıl Rusya “beni Suriye çağırdı, ben onun için buradayım” diyorsa Türkiye’yi de ÖSO çağırdı, muhalefet çağırdı. ÖSO bir meşru zemin oluşturuyor. 

NİFAK SOKMAKTIR BU

Bu tür konuşmalar sahadaki kişilerin moralini bozar. Bu, birlik-beraberlik havasını bozan, Türk askeriyle ÖSO’nun arasına nifak sokabilecek ve operasyonu akamete uğratabilecek bir söylem. O yüzden art niyetli. Operasyona fren yaptırmak isteyenlerin aracı. Dördüncüsü operasyona kolaylık anlamında bölgeyi bilen, dilini kültürünü bilen unsurlarla yürümek son derece doğru. ÖSO kendi vatanlarını kurtarmak için savaşan güçler. Türkiye’yi İŞİD’e, İŞİD benzerlerine yardım eden ülke görünümüne sokacak her açıklama çok tehlikeli, yanlış ve art niyetli.

ABD’nin büyük stratejik hatası 

ABD Türkiye’yi Rusya’ya doğru itiyor ama bu politikanın çok karşılığı olduğuna da inanmıyorum. Çünkü ABD her zaman doğruyu yapan bir ülke değil, kendi çıkarları açısından da. 1979 İran devriminde çok önemli bir müttefikini kaybetti, yaptığı hatalar dolayısıyla. Şu an yaptığı hatalar bence İran devriminden sonra Amerika’ya en büyük stratejik kaybını yaşatabilir. Türkiye’yi NATO’dan uzaklaştırması, Türkiye’yi gerçekten eksen değiştirmeye zorlaması Amerika’nın Ortadoğu’daki bütün planlarını alt üst edecek bir adım olur.

Çözüm süreci PKK bağını kesti 

ABD bir proje yapar, sürdürür, maliyetine bakıp vazgeçer. Bu hep böyle olmuştur. PKK-PYD’nin imkanı azaldıkça ilgi sönebilir. Önemli olan Türkiye’nin kendi Kürt vatandaşlarıyla barışık olması. Türkiye çözüm sürecindeki eleştirilere, kötü bitmesine rağmen önemli bir Kürt nüfusun gönlünü kazandı. O sayede terör örgütü hendekte başarısız oldu. Örgüte katılım azaldı. Sokaklarda ayaklanma olmuyor. Bunlar, çözüm sürecindeki söylem ve adımların sonucu. Türkiye Kürtlere bunun terörle mücadele olduğunu anlatmalı. 

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ

STAR