NİYE YAZDIN?
İYİKİ YAZDIN!
Basının görevlerinin başında gelen en önemli işlevi kamuoyunu bilgilendirmesidir. Basının bilgilendirmeden ziyade yönlendirme yapmasını meslek kuralları açısından etik bulmuyorum. Herhangi bir konu hakkında görüş ve düşünceler ifade edilirken toplumun genel maslahatı göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
Bir önceki makalemde "Halkıyla terane eden(dalga geçen) siyasetçi" başlığıyla toplumsal hafızda yer yerelşmiş olan bir bilgiye değinmiştim!.
Doğal olarak her konuda olduğu gibi lehte veya aleyhte görüş belirtenler tepki koyanlar "Niye yazdın? diyenler olduğu gibi "İyiki yazdın!" diyenlerde oldu. Süreç seçim süreci aday adayları içinde aday belirlenmesi konusunda önemli bir viraja girildiği için dolayısıyla yazılanlar ve yazılması gerekenler de oldukça önem arz etmektedir. Biz gelelim asıl meselemize.
Niye yazdın? diye soranlar konudaki haklılığımla beraber yazmamam gerektiğini, dolayısıyla kişisel yaklaşım, pragmadist düşünce anlayışı, asabiyet dürtüsü vs. nedenlerden dolayı itirazlarını yapıyorlardı.
Onlara verdiğim cevap bu benim toplumsal sorumluluğumdur, halkın bilmesi lazım gereken konuları basın olarak gündeme getirmemiz lazım. Halkın sandıkta kendilerine seçtirilecek olan adayları iyi tanıması lazım diye düşündüğüm için yazdım diyerek izah etmeye çalıştım.
İyi ki yazdın! diyenlere, birilerini töhmet altında bırakmak veya birilerine malzeme vermek gibi bir derdimin olmadığını geçmişte Vanlılar adına vekalet ettiği dönemde mozolenin önüne geçerek özür beyan edilmesi ve halkın çocuklarının askeri liselere girmemeleri konusunda sözcü olarak yer alıp halkın çocuklarının eğitim haklarının elleirnden alınmasına verilen destekten dolayıdır.
Bu hal eski Türkiye diye tabir edilen ceberrut devlet anlayışı ve vesayetçi siyasilerden çok çekti. Bir daha eski günlere dönülmemesi konusunda çok dikkatli olunması toplumun yaşadıklarını veya yaşatılanlara değinmek toplumu haberdar emek için yazdım.
Kim ne düşünür ne düşünmez çok merak etmiyorum, merak ettiğim şey her insan aday adayı olabilir, ama aday adayı olan her insanın AK Parti tabanı tarafından kabul edilmesini beklemek doğru değildir. Aday adayları konusunda yapılacak olan temayül yoklamasında kimse hissi davranıp gelişi güzel karar veme hakkına sahip değildir.
Ceberrut devlet anlayışından vesayetçi siyaset bataklığından Türkiyedeki halklar çok çektiği için, siyaset taklacılarının yaptıkları elbetteki toplumsal hafızadan silinmesi mümkün değil.
Mütedeyyin insanlar üzerindeki baskı, imam hatiplilerin başörtülülerin sakallıların kamusal alan teranesiyle dışlanması tecrit edilmeye çalışılması, darbe anlayışının her on yılda bir bu topluma reva görülmesi, vatandaşından kopuk adeta düşman bir devlet anlayışı değişime uğramaya başladı. Tam bu değişim toplumsal kabul görürken eski zihniyetli kişilerin yeniden yeşermesi siyaset sahnesinde yer alamları doğru değildir. Bütün mesele bu izah etmeye çalıştığımda bu!
Dünün siyasal taklacılarının bu gün halkın hizmetine sokulan bir devlet anlayışının hakim olmasını az da olsa sağlayan ekip içinde yendiden yer almaya çalışılması doğrusu benim gibi darbelere askeri muhtıralara maruz kalmış insanların hafızalarında silinmiyor, silinmeyecek. Bir vatandaş olarak buna da itiraz hakkımın olduğuna inanıyorum.
Niye yazdın?.. Niçin yazdın!.. Sorgulamasının yapıldığı toplumu görmek beni gelecek açısından çok umutladırdığını da burada söylemiş olayım...
İnsanlar kendi doğrularından toplumsal doğrulara diğer bir ifadeyle “hakka” doğru meyletiklerinde toplumsal huzur, refah temsiliyetlik kendiliğinden oluşacak, böyle bir oluşum sağlandığında da ne bileyim belki de her insan kendi konumunu sorgulamak zorunda kalır bu zorunluluk aday adaylarının sayısını düşürür fakat kaliteyi artırmaması için hiçbir neden kalmaz!..
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.
