Niye silahlar sustu diye ağlaşıyorlar

Siirt’te konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecinde gelinen noktaya işaret ederek “Silah, şiddet devri bitti. Şimdi bundan rahatsız olanlar var. 'Niye silahlar sustu' diye ağlaşıyorlar.” dedi.

VAN 11.05.2013 13:20:45 0
Niye silahlar sustu diye ağlaşıyorlar
Tarih: 01.01.0001 00:00

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Siirt Öğretmenevi'nde sivil toplum örgütleri ve kanaat önderleriyle yemekli toplantıda bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada, çözüm sürecine değinen Arınç, BDP'den bazen ikili, bazen üçlü milletvekillerinin görüşmeye gittiğini, nevruza doğru gelişmeler olduğunu, mektuplar yazıldığını belirtti.

NİYE SİLAHLAR SUSTU DİYE AĞLAŞIYORLAR

“Nevruzda bizim yıllardan beri duymak istediğimiz mesaj verildi. Silah, şiddet devri bitti. Şimdi bundan rahatsız olanlar var. 'Niye silahlar sustu' diye ağlaşıyorlar. Ne olsun yani eskisi gibi yine patlamalar, bombalar, terör veya başka şekilde insan öldürmeler mi devam etsin- Bazı partilerin tek sermayesi terörü istismar etmek. Artık bu istismar kapılarını kapatacağız. Şehitlerin de gazilerin de herkesin kendisine göre şehidi olabilir, ben bir şey demiyorum. Herkesin acısı kendine, ama bizim bilmemiz gereken bir şey var ki, başkalarının canı yanmasın" diyen Arınç, şöyle konuştu:

TUH SANA YAZIKLAR OLSUN

"Ne yapacağız peki- 'Şurayı bombalayın, şu şehri haritadan silin' diyor bizim muhalefet. Tuh sana yazıklar olsun. Biz bu memleketin insanıyız. Sen neredesin, böyle şey olur mu, bu düşünce nasıl bir düşünce, sen bunu nasıl söyleyebilirsin- Arkadaşlar biz nelerle mücadele ediyoruz biliyor musunuz- Sonunda bu yolun bir çare olabileceğini düşündük. Hakikaten silahlı unsurların yurt dışına gitmesi, Kandil kendine göre 8 Mayıs tarihini açıkladı. Çekilişlerin başladığını söylediler. Ben hükümet noktasında çekilmeler başladı, şu noktaya geldik filan demeyeceğim. Siz bunu hissediyorsunuz zaten ne olduğunu, ama bu süreci biz geceleri uyumadan takip ediyoruz. Yine sabote edilmesin, birileri işin içine girip de yıllar sonra geldiğimiz bu noktayı bozmasın, Türkiye bir çözümden mahrum kalmasın diye. Allah Başbakanımızdan razı olsun, gözünü dört açıyor, 'sabotajlara ve provokasyonlara izin vermeyin' diyor. Bu sürecin sonuçlanmasını istiyor. İnşallah bu şekilde süreç tamamlandıktan sonra artık bütün mesele silahların bırakılmasıdır."

HERKES TEMKİNLİ OLSUN

Arınç, insanların birbirine daha çok sevgi duyduğu, geçmişte olan husumetlerin bağışlandığı, kucaklanmaların yaşandığı, bu vatan ve milletin bir ve beraber olduğu günlerin müjdesini görmeyi ümit ettiklerini belirterek, herkesin temkinli olmasını istedi. Sağdan soldan gelecek belki kendilerinden de kaynaklanacak, insanları rencide edecek veya insanları kuşkulandıracak hiçbir hareketin içinde olunmaması gerektiğini vurgulayan Arınç, bu işin 3 gün, 5 gün sonra bitmeyeceğini, çünkü zor bir işin içinde olduklarını aktardı.

SABOTE EDİLMESİNE İZİN VERMEMELİYİZ

Sürecin nereden kırılacağını, nereden bozulacağını bilmediklerini dile getiren Arınç, "Çünkü uyanık olmamız lazım, bu işi sabote etmek isteyenlere izin vermemeliyiz. Bu BDP'ye de AK Parti'ye de düşen bir görevdir. Tarafsız bakan, ülkede huzuru, barışı isteyen herkese düşen bir görevdir. Dua edeceğiz bu iş sahiden bitsin diye" ifadelerini kullandı. Arınç, 5 aydır Türkiye'de terörün olmadığını, herkesin yüzünün güldüğün, Cudi'ye, Gabar'a, Munzur'a çıkıldığını, halay çekildiğini, piknik yapıldığını, bahar havası yaşandığını dile getirerek, Hakkâri’nin sokaklarında insanların güneşi ilk defa görmüş gibi birbirlerini kucakladığını aktardı.

BUNDAN NİYE RENCİDE OLUYORSUNUZ

"Bundan niye rencide oluyorsunuz ey filanlar. Hadi isimlerini söyleyip de bu akşamı karalamayalım. Üzülüyorlar, üzülmeyin kardeşim. Aklımızı kullanmazsak, Allah bizden bunu sorar. Allah bu nimeti bize vermiş, aklı olmayanın mesuliyeti de yoktur. Allah delilerden belki hesap soramayacak. Ama akıllı insan da sağına soluna bakar, 'ben bu işi nasıl çözebilirim' diye düşünür." diyen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hiç adamlar onu sormuyorlar, 'atışa devam diyorlar bombaysa bomba, roketse roket, ateşse ateş, uçaksa uçak' diyorlar. Yok bu netice vermiyor, bin kişi öldü denildiği zaman niye sevineceğiz- Bin 500'e çıktığında bu rakam bundan ne mutluluk duyacağız- Ölenler kim- böyle bir düşünce olamaz. Bir kişi bile ölmemeli, bir kişinin burnu bile kanamamalı. Bu ülkede kimse birbirine sırt çevirmemeli, düşman olamamalı, kötü gözle bakmamalı. Allah bizi kader ortağı yaratmış. Çanakkale'ye beraber gitmişiz, İstiklal mücadelesini birlikte yapmışız, Cumhuriyeti birlikte kurmuşuz. Kaderde, tasada çok şükür bu güne kadar beraberiz. Bu kardeşliği yeniden tesis edeceğiz."

SİYASETÇİ RİSK ALIR

Çözüm sürecinin o kadar çok ayrıntıları olmadığını vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:

"Hiç kimse altında, üstünde ne var diye bakmasın. Kimsenin kimseye bir şey de verdiği yok. Sadece akıllı bir yöntemle bu iş sonuçlanırsa bütün Türkiye kazanacak. Herkes kazanacak, o noktaya geleceğiz. Bunun için asker de polis de siyasetçi de hükümet de görevini yapıyor. Yapmayanlar da madem destek olmuyorlar, köstek olmasınlar birader. İşin sonuna kadar bir tarafta otursunlar, artık işin sonunu gördükten sonra ne olacaklarını kara kara düşünsünler. Eğer onlar haklı çıkarsa yani bir yerden bir şekilde bozulursa, ortalığa çıksınlar, sabaha kadar 'biz dememiş miydik' filan desinler. Ama aksi olursa bilmiyorum ne yapacaklar- Siyasetçi risk alır, siyasetçi tatlı su balığı gibi değildir. Ayağını uzatıp, denizin içinde keyif yapmaz. Siyasetçi, ateşin içine girer, onu söndürmeye çalışır. Bizim yaptığımız o. Allah'tan korkuyoruz, bu milleti seviyoruz. Bu terör belasını bitirelim de biz ne olursak olalım, onun için yapıyoruz bunları. Cenab-ı Hak iyilere, güzel iş yapmak isteyenlere yardım etsin. Allah bizi birbirimizden ayırmasın."

MEĞER BU ADAM DA KÜRTMÜŞ DEDİLER

Bir insanın "Ben Kürdüm" diyebilmesi gerektiğini belirten Arınç, "Aslını inkar etmek rezalettir. Çok şükür biz aslımızdan, neslimizden bu ülkede 75 milyon insanın ortak bir noktasında buluşmuşuz" dedi.

"Siirt'in Baykan ilçesinde Arınç diye bir köy var, sen o köyden misin- dediler. İlk defa duyuyorum. Siirt'e geldim, gittim kimse bana Arınç köyünden bahsetmedi. Annem Antalya Alanyalıdır. Babam orada vazife yaparken evlenmişler, oradan da bir şey duymadım. 'Yok' dediler, 'sen bizim köydensin', peki nasıl oluyor- Ama söylesinler benim için şereftir. Manisa Ege bölgesinde, 'oo biz bunu bilmiyorduk, meğer bu adamda Kürtmüş' dediler. Ben o gün dedim ki bakın anam bu, babam bu ben buralıyım. Ben Yörük bir ailenin çocuğuyum. Hamdolsun bu benim için bir iftihar vesilesidir" diye konuşan Arınç, ancak ırkçı olmadığını vurguladı.

ŞEREFLİ BİR SÜTTEN GELMEM YETERLİ

Şemdinli'nin veya Beytüşşebap'ın bir köyünden, Diyarbakır'ın mezrasında doğmuş bir insan, Kürt veya Arap olsaydı bundan gocunmayacağını dile getiren Arınç, "Derdim ki Rabbime, 'Allahım sana şükürler olsun. Beni Müslüman bir anne ve babadan yarattın'. Bu benim için yeter. Yani benim hangi anne ve babadan geleceğimi, kendim tayin edemediğime göre, şerefli bir sütten gelmem benim için yeterli. Bu gün de aynı şeyi söylüyorum. Arınç köylüleri benimle kardeş ve hemşehri bilirlerse, bundan iftihar ederim. Türkiye'nin de böyle olmasını isterim. Aslını inkar etmek rezalettir. Çok şükür biz aslımızdan, neslimizden bu ülkede 75 milyon insanın ortak bir noktasında buluşmuşuz" diye konuştu.

Annenin Kürt veya Türk olmasının farklı olmadığını, annelerin dili ve duasının bir olduğunu kaydeden Arınç, kimin evladı ölüyorsa en büyük acının, en çok gözyaşının ondan geldiğini bildirdi.