MERHAMET…

Dünya Bülteni/Tuba Karacan

VAN 25.02.2017 12:06:55 0
MERHAMET…
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Herkesin kendi konforunun peşine düştüğü, ortak acıların bile birbirini anlamaya yetmediği günlerimizi merhamet aydınlatacak. İhtiyacımız olan tek şey küçücük bir anlama çabası için biraz yakından bakmak. Rahman’ın yeryüzündeki ayetlerine hürmetle yaklaşmak.
Dünya küresel olarak ısınırken biz insanlık olarak soğuyoruz. Birbirimizden, birbirimizin acısından, birbirimizi anlama çabasından ve en sonunda da kendi insanlığımızdan soyunduğumuz ölçüde soğuyoruz. Batının kendi sınırlarını aşmaktan aciz merhamet algısı bize de bulaştıkça soğuyoruz. Kadim değerlerimizden uzaklaştıkça, özümüze yabancılaştıkça soğuyoruz. Yaratılmışlara hürmet göstermeyi unuttuğumuzdan, doğayla tefekkürün bağını kopardığımızdan beri soğuyoruz.
“Birbirimizi sevmekte, birbirimize merhamet etmekte, birbirimizi korumakta bir vücudun azaları gibi” olamadığımız, kardeşimizin derdiyle uykularımızdan olacak kadar dertlenmediğimiz sürece bu soğuk hepimizi hasta edecek.
Peki nasıl ısınacağız birbirimize?
Biraz geriye saralım filmi. İnsanoğlu bir diğerinin duygularını anlamaya programlı olarak dünyaya geliyor. Nörobilim, ayna nöronlar sayesinde, daha bebeklik yıllarında insan yavrusunun karşıdakinin duygularını içselleştirebildiğini, davranışlarını taklit edebildiğini ortaya koyuyor. Her davranışı eleştirilmeyen, sürekli cezalandırılmayan, dinlenilen, anlaşılmaya çalışılan çocukların kalbi ötekine daha yumuşak kalıyor. Şüphesiz, içine doğduğumuz aile, yetiştiğimiz çevre, birlikte olduğumuz, düşünce ve davranışlarından etkilendiğimiz insanlar bizi kuşatıp kendine dönüştürebilme gücüne sahip. Ancak insani olana yakın durabilmek, yalnızca bu şartlara bağlı gelişmiyor. Sen mutlu olmazsan ben huzurlu olamam, sen açsan ben tok yatamam erdemini gösterebilenler hep ideal aile ortamlarından çıkmıyor. Başka bir şey daha var bizi diğerine yakın kılan, merhamet. Merhamet, yaratıcının Rahman sıfatından ruhumuza üfleniyor.
Günden güne soğuyan, katılaşan dünyayı dönüştürecek bir duygu varsa o da merhamet olacak. Gitgide birbirine daha çok yabancılaşan insanlığı merhamet yaklaştıracak. Herkesin kendi konforunun peşine düştüğü, ortak acıların bile birbirini anlamaya yetmediği günlerimizi merhamet aydınlatacak. İhtiyacımız olan tek şey küçücük bir anlama çabası için biraz yakından bakmak. Rahman’ın yeryüzündeki ayetlerine hürmetle yaklaşmak.
Bir insanı hissetmekle başlayacak her şey. “İnsan neye kulak kesildiyse ötekine sağır” diyen şairi haksız çıkarmakla başlayacak. Çünkü insan karşısındakini anladığı, dinlediği, ona yüreğinden baktığı, acısını içinde hissedebildiği sürece ruhundan merhamet neşet ediyor.
Modern psikoloji buna empati diyor. Latince’deki “iç, içinde” anlamına gelen “em” öneki ile Grekçe’deki “duygu, acı, ıstırap, algılama” anlamına gelen “patheia” sözcüğünden türetilmiş bir kelime empati. İnsan ilişkilerinden, dünya meselelerine kadar geniş bir alanda empati işimizi kolaylaştırıyor. Ancak empati yapabilmek, karşıdakinin acısını içinde hissetmek, ifade edildiği kadar kolay olmuyor. Çünkü kadim değerlerden beslenmeyen hiçbir kavramı insan, gerçekten içselleştiremiyor. Yaratılanı Yaratandan ötürü sevmeyi ve ona merhametle yaklaşmayı; Yaratıcının bir lutfu olarak göremeyen modern insan, empatiyi de kendi inisiyatifinde, bencilliğinde boğuyor.
Geçtiğimiz günlerde bir haber düştü ajanslara. Japonya’da yoğun iş temposu olan insanların kendilerini ifade etmekte zorlandıkları, duygusal küntlük yaşadıkları tespit edilmiş. İşverenlerin önayak olmasıyla faaliyete geçen “ağlama kursları”nda, duygusal filmler izletilerek ağlamaya teşvik edilen bireyler, başlarında ellerinde mendil bulunan kişiler tarafından teselli ediliyormuş. Yüksek sayılabilecek ücretler ödeyerek bu kurslara ağlamaya gelen insanların, normal zamanda kendilerini dinleyecek, anlayacak, ağladıklarında başlarında onları teselli edecek kimseleri olmadığından bu yöntemi tercih ettikleri ifade edilmiş.
Modern dünya insanının geldiği trajik noktayı yeterince iyi anlatıyor bu durum. Kadim değerlerle rabıtası kesilmiş toplumların, birbirlerine yaklaşma çabasını acınası bir halde gözler önüne seriyor. Biz merhamet abidesi Peygamberin şu sözünü bırakalım yazının sonuna. Şifa niyetine olsun tüm insanlığa.
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”