Kürtler'den Bile Endişeli Solcular

Hilâl KAPLAN

VAN 12.05.2013 14:17:45 0
Kürtler
Tarih: 01.01.0001 00:00

 İçlerinde, PKK devrimci halk savaşı yaparken, 'Vur, kır, parçala; bu maçı kazan!' diye tezahürat yapan da var,

     Devletin 'güvenlik güçleri' Şemdinli'de suçüstü yakalandığında bile mevzuyu 'Derin Kürt korkusu'na bağlamış olan da,

     Başörtülüler için demokrasi istendiği zamanlarda ölü taklidi yapan da…

     Özellikle son iki yıldır, kan gövdeyi götürürken onları bu kadar 'endişeli' görmemiştik.

     Bebek-genç kız-çiftçi demeden siviller öldürülürken de sesleri bu kadar gür çıkmamıştı.

     Ama işte yine karşımızdalar.

     Demokrasi istiyorlarmış.

     İçlerinde 14 milletvekilinin olduğu 30 CHP'linin imzasını da taşıyan ve 'sol'dan aydınların katılımıyla kamuoyuna duyurulan, süreci bir cümleyle önemli bulduklarını ifade edip sayfalarca endişelerini üzerimize boca eden 'Barış için Özgürlükçü Demokrasi' metninden bahsediyorum.

     Yıllardır 'Demokrasi, barış olmadan kurumsallaşamaz' diye kafamızı ütüleyenler, barış ihtimalinin en belirgin biçimde karşımıza çıktığı bugünlerde, kürsülerden 'Adi, şerefsiz' gibi sövgüler, âkil insanlara küfürler yağdıran, örgüte çekilme ve silahsız mücadele çağrısı yapan Öcalan'ın devreye girmesine bile tahammül edemeyen muhalefete tek söz etmeyi akıllarına getirmeyip, sadece hükümete sesleniyorlar.

     Çağrının üzerine de büyük harflerle 'demokrasi' yazıyorlar ki, esas kurduklarının barikat olduğu anlaşılmasın.

     Ne var ki barış, o barikatların da üzerinden atlayarak son hız üzerimize doğru yaklaşıyor.

     Onların bu halini her fırsatta 'Bölünmeye doğru gidiyoruz' diyen MHP'ye benzetiyorum. Çünkü onlar da her fırsatta bu söylemin diğer yüzü olan 'Totalitarizme doğru gidiyoruz' ezberini tekrarlıyorlar.

     Otuz yıllık kan gölünden sonra ilk defa karşımıza çıkan bu cesaretli adımı pamuklara sarıp, toplumdaki kuşku bulutlarını dağıtmaya, milliyetçi paranoyaları teskin etmeye çalışmak varken, 'endişeli demokrat' tavırlarından milim geri adım atmıyorlar. Böylelikle yıllar sonra tarih kitaplarında ülkeye barış gelirken, 'özgürlükçü sol'un yapabildiğini 'Endişelenmişlerdi' diye kayda geçirmiş oldular. Hayırlı olsun.

     En hazini ise, kendi partilerinin verdiği anayasa önerisine bile sokamadıkları maddeleri hükümetten bekleyen CHP'li imzacılar…

     Anayasadaki yurttaşlık maddesinin eşitlikçi temelde yazılmasını daha kendi partilerine kabul ettirememiş olanlar, hükümete ricacı olarak sıraya giriyorlar.

     Aslında bir bakıma iyi de ediyorlar. Çünkü 'Yeni CHP'den kendilerinin ümit kestiğini, kendi partileri içinde beceremediklerini hükümetten bekleyerek ilan etmiş oluyorlar. Üstelik hükümet de verdiği anayasa önerisiyle önerdikleri maddeyi aynen talep ettikleri gibi yazdığını ilan etmişken…

     Hükümetin, ikinci aşamaya ilişkin demokratikleşme adımları bağlamında, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası, Vatandaşlık Yasası, Eve Dönüş Yasası ve Yerel Yönetimler Yasası'nda değişiklik yapacağını okumuşsunuzdur. Yani süreç, aşılan üç provokasyona, muhalefetin sert söylemlerine ve duyarsızlığına rağmen işliyor. Çözümün inşasına bir taş da olsa koymak 'özgürlükçü sol'un üzerine düşen en önemli vazifeyken, bunların hiçbiri onlar sayesinde değil, onlara rağmen oluyor.

     Dünyadaki hangi barış sürecinde sol, demokrasiyi barışın önüne bir endişe vesilesi olarak yerleştirmiştir, bilmiyorum. Bildiğim, devletten 90 yıldır çekmediği kalmayan Kürtler'den bile daha endişeli olan bu kesimlerin AK Parti karşıtlığı altına gizlediği İslâmofobi'den birkaç kuşak daha kurtulamayacağı ve AK Parti'nin karşısına güçlü bir sol muhalefet damarıyla çıkamayacaklarıdır.