Kürt Meselesini Çözmenin Tam Zamanı

Mustafa Siel

VAN 26.08.2016 09:43:59 0
Kürt Meselesini Çözmenin Tam Zamanı
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

15 Temmuz Olmasa İdi İcadı Gerekirdi

Bakara Suresi 216. ayette geçen, hoşunuza gitmeyen şeylerde sizin için hayır olabilir vaadinin bu kadar açık tecelli ettiği bir durum var mıdır acaba? Simsiyah bir sabah beklediğimiz o meşum gecenin sabahında öyle bir aydınlık muştusu geldi ki, şaşırmamak mümkün değil.

Özellikle Ortadoğu intifadasının ilk yılındaki olumlu gelişmelerin ardından, son 5 yıldır her şeyin olumsuza doğru evrildiğini düşündüğümüz bir süreçte, o gecenin ilk saatlerinde de bu olumsuz sürecin devamı olacağını düşünürken, adeta Yüce Allah’ın ğaybi yardımı ulaştı ve bir fecrin (sabahın değil!) doğuşuna şahit olduk.

Fecrin doğuşunu şahit olduğumuz 15 Temmuz gecesi sonrası geçen süreçte fecir aydınlığının yavaş yavaş yükselmeye başladığına da şahit olmaktayız elhamdülillah. İnşaallah sabahın ışığına da şahit olacağız.

15 Temmuz Tüm Maskeleri İndiriyor

15 Temmuzun pek çok kazanımı ve dersi söz konusu. Bu konuda epey konuşuldu ve bende önceki yazılarımda kanaatlerimi belirttim. Burada vurgulamak istediğim husus ise, 15 Temmuzun Kürtlere gerçek kimliklerini ve taraflarını hatırlatmış olması ve derin bilinçaltlarındaki ümmet kimliğini bilinçüstüne çıkarması olup, bu durum 15 Temmuzun en önemli kazanımlarındandır. Bu açıdan 15 Temmuz aynı zamanda PKK’nın çöküşünün ve yok oluş sürecinin de başlangıç tarihidir kaanatimce.

15 Temmuz içte ve dışta neredeyse tüm maskeleri düşürdü, hepsinin suçüstü halinde yakalanması vesile oldu. Zafer öyle ani ve beklenmedik şekilde gerçekleşti ki, suçüstü – cürmü meşhut halinde yakalanıp yüzlerine yeni maske bile takamadılar. Yüzleri asılmış şekilde öylece kalakaldılar da, dünya alem gördü bunların alçaklığını ve ikiyüzlülüğünü.

15 Temmuz önce Fetönün, ardından ABD ve blok olarak batının maskelerini indirdiği gibi, şimdi de PKK ve PYD’nin maskelerini indiriyor.

Aleviler Ve Kemalistler Olmadı, PKK Verelim

Fetö’nün darbe girişimine yardımcı unsurlar olarak Kemalistler ile Aleviler katılmaya çalışıldı ve ilk günlerde kısmi bir katılım sağlandı ise de, bu iki kesim hızlı bir şekilde ve oldukça pragmatist bir çeviklikle taraf değiştirerek, devrimi kazanan tarafa yaslanarak konumlarını korumaya yöneldiler ve kendi açılarından oldukça akıllı hareket ettiler.

15 Temmuz ve sonrasında, Kemalistler ve Alevilerin iktidara yaslanmasını müteakip saldırı nereden gelecek diye düşünürken, sahaya tam gaz ve kamikaze pozisyonunda PKK’nın sürüldüğünü gördük.

Bayram Değil Seyran Değil, PKK Niye Hareketlendi Acaba?

15 Temmuzda ABD’nin saldır co komutuyla adeta kamikaze yapan Fetö’nün beli kırıldı, artık en iyi ihtimalle tekerlekli sandalyeye mahkum bir kötürüm olarak hayatını sürdürebilir, sadece diliyle bizlere eza verebilir muhtemelen.

Gel gör ki Fetönün akıbetinden ders almayan PKK’da, ABD’nin haydi saldır co komutuyla kamikaze konumuna gelmiş görünüyor. Süreci takip eden herkesin ortak kanaati, PKK kendi insiyatifi ile saldırmadığı, ABD’nin Fetö ile gerçekleştirmeye çalıştığı akim kalan darbe sürecini taşeron firma değiştirerek devam ettirmeye çalıştığı yönünde.

PKK Niye Kamikaze Yapıyor?

Fetö kamikaze yaparken kendi mantığı açısından gayet makul hareket ediyor,  son şansını kullanıyordu ve başarı şansı ciddi oranda vardı. Halkın feraset ve cesareti, Erdoğan ve hükümetin basireti ve Allah’ın yardımı ile başarısız oldular. PKK’nın kamikazesinde başarı şansı sıfır olmasına rağmen, Kürtleri karşısına almak ve felç olmak pahasına kamikaze yapmasının mutlaka mantıki bir nedeni olmalıdır?

Benim bulabildiğim tek makul cevap, PKK’nın ABD’den bağımsız bir devlet taahhüdü almış olduğu. Kanaatime göre (görünürde) PKK’nın akla mantığa yer olmayan kamikaze saldırılarının (gizli) nedeni, ABD’nin PKK/PYD’ye Suriye’nin kuzeyi ile Türkiye’nin güneydoğusunda devlet vaadinde bulunmuş olmasından başkası ile açıklanamaz. Ancak bu cevap PKK’nın ahmakça görülen saldırılarını anlamlı kılabiliyor ve PKK’nın anlamsız bir harekette bulunması da muhtemel değil.

Eceli Gelin Köpek Cami Duvarına Pislermiş

Cami duvarına önce 15 Temmuz gecesi kendilerini has Müslümanlar sayan Fetöcüler pisledi ve ecellerini gördüler, şimdi de PKK’cılar pisliyor. Bu cürümleri onların ecelini getirecek gibi görünüyor.

Fetö 17/25 Aralıktan sonra halkın verdiği mesajı anlamazdan gelerek halka rağmen halkı kurtarmaya çalıştı ve 15 Temmuzda bizzat o halk onu alaşağı etti. Aynı durum PKK içinde söz konusu olacak, hendek siyasetinde Kürtlerin verdiği mesajı anlamazdan gelen PKK, şu anki saldırıları ile halk tarafından alaşağı edilmenin tohumlarını ekmekte ve yakın bir zamanda biçecek gibi görünüyor.

Fetö konusunda olduğu gibi PKK konusunda da, özellikle 15 Temmuz sonrası artık sadece Türklerin değil, Kürtlerinde büyük bir kesimi de kuklaya değil kuklacıya, PKK’ya değil ABD’ye bakmak gerektiğini anlamış durumda.

Süreç içinde hala PKK’yı Kürt Özgürlük hareketi olarak gören Kürtlerin büyük kesiminin de bunu anlayacağı kanaatindeyim. Bilahare bir süre sonra, nasıl ki 17/25 Aralık ve 15 Temmuz dönemeçleriyle Fetö’nün halk desteği sıfıra yaklaştı ise, PKK’nın da sıfıra yaklaşması mümkün ve muhtemel.

15 Temmuz Kürt Sorununda da Tarihi Bir Dönüm Noktasıdır

Daha önce hendeklerin kapatılmasında PKK ile güvenlik güçlerinin arasına girmeyerek devlete dolaylı destek vermiş olan Kürtler, 15 Temmuz darbe girişiminde darbecilerin karşısında oldular. Önemli bir kısmı darbeye karşı meydanlara inerken, bir kısmı ise ideolojik saikler ve HDP blokajı nedeniyle inemedi ise de, bunların büyük bir kesimi meydanlara inenleri içten içe destekledi.

Şu gün itibarıyla artık ne Fetö’nün İslamcılık iddiası, nede PKK’nın Kürtçülük iddiasının zerrece samimiyetinin olmadığı, görmek isteyen herkes için net olarak ortaya çıkmış olup, görmek istemeyenlere yapacak bir şey yok.

Kürt Sorunu Çözülmeden Kardeşlik Olmaz

15 Temmuzda sadece Sünni Türk çoğunluğun değil, Sünni Kürtlerin çoğunluğunun da bilinçaltlarının Osmanlılık - Türkiyelilik ve Ümmetçilik olduğu ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan bu ortak irade Kürt sorununun çözümüne hem imkan sağlamakta, hem de elzem ve acil kılmaktadır. Bu nedenle Kemalist rejimin Kürtlere yaptığı haksızlıklar hemen giderilmeli, başta anadilde eğitim olmak üzere talep ettikleri hakları bütün hakları eksiksiz verilmeli ve Kürtlerle barışılmalıdır.

Kürt sorununu çözmenin tam zamanı, daha fazla ertelenemez. PKK ile tıpkı Fetö gibi, kökü kazınıncaya kadar sivil ve silahlı alanda topyekün ve ölümüne mücadele yapılırken, 15 Temmuz gecesi darbeye direnen Kürt kesimin tüm istekleri tespit edilip acilen ve eksiksiz yerine getirilmelidir.

Devletin Sıfırdan İnşaa Sürecinde Kürtlerde Yerini Almalı

Devleti sıfırdan inşaa edecek iki ana aktör, Sünni Türk ve Kürtler olup, bu iki unsur diğer unsurları dışlamadan ve ötekileştirmeden süreci beraberce yürütmelidirler. Bunun için Kürt sorununun çözülmesi ve PKK’nın Fetö gibi belinin kırılıp tekerlekli sandalyeye mahkum hale getirilmesi gerekmektedir.

Zira düne kadar Kürt sorununun önündeki en büyük engel Kemalistler ve Milliyetçiler iken, bu gün Kemalist blokaj kırılmış ve milliyetçi kesimde bu konuda yumuşamış iken, PKK zihniyeti çözümü değil çözülmeyi istemekte, bu amaçla var gücüyle saldırmaktadır. Bu gün çözümün önündeki en büyük engel PKK ve zihniyeti olup, PKK ve zihniyeti etkisizleştirilmeden çözümün sağlanması mümkün değildir.

Bin yıllık Türk - Kürt kardeşliğinin ütopya değil realite olduğu 15 Temmuzda bariz olarak ortaya çıkmıştır. Lakin 100 yıldır Kemalistler ve 30 yıldır Apoistler bu kardeşliği engellemeye çalışmaktadırlar ve kısmen başarılı da olmuşlardır. Bu kardeşliği yeniden potansiyelden fiiliyata geçirmek ve kalıcı kılmak için bu altın fırsat çok iyi kullanılmalı, heba edilmemelidir.

Kürtler PKK’ya Kırmızı Kart Göstermeli

15 Temmuz darbe girişi esnasında duran PKK saldırılarının, sonrasında şiddetlenmesi, PKK’nın da Fetö gibi taşeron firma olduğunu net olarak ortaya koymuştur. Artık sıra Kürtlere gelmiş olup, Türkiye halkı nasıl Fetö’ye kırmızı kart gösterdilerse, Kürtlerde PKK’ya kırmızı kart göstermeli, örgütü devletle başbaşa bırakmalıdırlar.

Fetö’den sonra batının elindeki son silah olan PKK’nın harekete geçmesi vakıası ortada iken, acilen Kürt sorunu çözülerek PKK’nın elindeki tüm kozlar alınmalı ve PKK ile PYD’ye karşı süpürme ve imha operasyonlarına başlanmalıdır.

Cerablus Operasyonu Suriye Ve Irak İçin Yeni Bir 15 Temmuz Olmalıdır

Bu meyanda Suriye / Cerablus’ta PYD’nin önünü kesmek için başlatılan operasyon olumlu olup, bu operasyon tüm sınır boyunda yayılarak PYD tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Şu bilinmelidir ki, PYD imha edilmeden PKK imha edilemez, PYD sorunu çözülmeden PKK sorunu çözülemez. PKK sorunu çözülmeden de Kürt sorunu çözülemez.

PYD’ye yapılacak topyekün imha hareketi ile birlikte PKK’ya da Türkiye içinde ve Kuzey Irakta imha operasyonuna girişilmeli, Kandil ortadan kaldırılarak PKK’nında belkemiği kırılmalıdır.

Mevcut konjonktür, içte ve dışta tüm bu operasyonların yapılmasına oldukça elverişli olup, bu tav kaçırılmadan operasyonlara mutlaka başlanmalı ve ne pahasına olursa olsun sonuna kadar gidilmelidir.

PKK Ve Sempazitanlarına OHAL Niye Yok?

Fetö ve sempatizanlarına OHAL kapsamında yapılanlar  (mağduriyetler istisna) oldukça doğru. Lakin aynı uygulamalar niye PKK mensupları ile destekçi ve sempatizanlarına yapılmıyor? Fetö tüm kamu kurumları, belediyelerden temizlenir, destekçisi iş adamları içeri alınıp maddi kaynakları kurutulurken, niye aynı şey PKK ve destekçileri için yapılmıyor? Bunlar daha mı az tehlikeli, yada Fetöcüler suçluda Apocular suçsuz mu?

PYD Kürt koridorunu oluşturmak üzere iken, PKK tekrar saldırıya geçmiş, PKK/PYD’de en az Fetö kadar yakın tehditken, ordu Suriye içine girip PYD ile savaşa girişmişken, OHAL’in HDPKK ve yandaşlarına da uygulanmaması büyük bir zafiyettir.

Bazıları yine HDPKK ile görüşme, çözüm sürecine dönme sakızını çiğnemeye başladı son günlerde. Defalarca tecrübe ile sabittir ki, PKK/PYD Ve HDP İle çözüm olmaz. Bu saatten sonra bunları ve Apo’yu muhatap kabul etmek, hem Türklere hem de Kürtlere ihanet ve devletin kendi ayağına sıkmasıdır. Çünkü bu yapılar, Kemalistler ile birlikte bizatihi sorunun kaynağıdırlar.

Kemalizmin Zıt Kardeşi Apoizm

100 yıldır Kürtlere yapılan Kemalist baskının zıt kardeş olarak ortaya çıkardığı 30 yıllık Apoizm maalesef ciddi bir Kürt kesimini etkisi altına almış olup, bu etki uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor.

Lakin 15 Temmuz Kürtlerin bilinçaltındaki Osmanlılık ve Ümmet bilincini bilinçüstüne çıkarmış olup, Kemalist olmayan muhafazakar Sünni halkın Kürtlerin Apoist olmayanları ile bütünleştiğini göstermiştir.

Apoizm henüz Kürtlerde kökleşmemiş olup, PKK ve PYD’nin kökünün kazınması, Kürt sorunun çözülmesi ve bundan sonra bu konularda doğru politikalar uygulanması halinde bu kesiminde tekrar yuvalarına dönmeleri mümkündür, uzun bir müddet alsa da.

Fıratın Batısı Kırmızı Çizgiydi Hani!

ABD her defasında ağzımıza bir parmak bal çalıp yapacağını yapıyor. Daha önce PYD’nin Fıratın batısına geçmeyeceği taahhüdünde bulunmuşlardı, şimdi de Biden gelip ağzımıza bu kez bir kepçe bal çalıp gitti.

Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş, kuzu hala kurttan medet umuyor. Kuzunun haklı olması onu kurtarmıyor. Tek çaresi kurttan iyice uzaklaşıp, diğer kuzularla beraber olarak kurda karşı beraberce mücadele etmesi.

Rusya Ve İran’da En Az ABD Kadar Kalleştir!

Sadece kurt değil, çakallar, sırtlanlar ve köpeklerde kurdun artıkçısı konumunda, onlarda kuzunun kemiklerine göz dikmiş. Yani çare ABD’den uzaklaşıp, Rusya’ya, İran’a yaklaşmak değil, kendi halkına ve mazlum halklara dayanarak ve Allah’a güvenerek bağımsız hareket etmek ve seferberlik ilan edip Türkiye içinde ve dışında topyekün bir savaşa girişmektir.

Ordunun Cerablusa girmesi, PKK/PYD sorunu ve Suriye sorununda hayırlı bir hamle olarak görünüyor. Devamı gelmeli, yarım bırakılmamalı, Türkiye ne pahasına olursa olsun kendi göbeğini kendi kesmelidir, tıpkı 15 Temmuzda halkın kendi göbeğini kesmesi gibi.

Yılanın Her Türlüsü Tehlikelidir

ABD yılanı tarafından defalarca sokulup umudu kesince, PKK ve PYD sorununu Rusya, İran ve Esed’le çözme hayalleri, yılanın birisince sokulup felç olunca, başka bir yılana yanaşıp öldürücü sokulmaya maruz kalma olacaktır.

Türkiye bu konularda sadece kendi imkanlarıyla ölümüne mücadele ile vermeli ve 15 Temmuzda olduğu gibi zor bir kez daha oyunu bozmalıdır Allah’ın izin ve yardımı ile.

En İyi Savunma Saldırıdır

Artık şunu anlamak zorundayız. En iyi savunma saldırı, en iyi savaş hattı düşman topraklarıdır. Savunmada kaldığımız sürece daha çok Dağlıca ve Gaziantep acıları yaşamamız kaçınılmaz olup, düşmanı kendi mevzilerinde vurmak, her daim saldırı halinde olup düşmanları baskı altına almak durumundayız. Üstelik saldırılarda verilecek kayıplar, savunmada verileceklerin çok çok altında olduğu da, bu güne kadar yaşanan tecrübelerle apaçık ortadadır.

Operasyonlar sadece Cerablus ile ve hatta sadece PYD elindeki yerlerle sınırlı kalmamalı. Suriye ve Irak’ta IŞİD’in elinde bulunan Rakka ve Musul gibi yerleşim yerlerine, muhalif Sünni güçlerle beraber operasyon yaparak, buraları PYD ve Şiiperest alçaklarına bırakmamalıdır.

Bilahare Suriye ve Irak’ta PYD’nin ve Şiiperestlerin işgal ettiği Sünni Arap ve Türkmenlere ait tüm yerleşim yerlerinin kurtarılması için operasyonlar düzenlenmeli ve sonuna kadar gidilmelidir. Bu hem mazlumların kurtarılması için tarihi ve İslami bir görev, hem de Türkiye’nin güvenliği için elzemdir. Zira buraları kurtarılmadığı sürece Türkiye güven altında olamaz.