KÜRESEL KAOS VE ÇIKIŞ YOLU

A. ARAF ARAT

VAN 5.03.2015 10:58:20 0
KÜRESEL KAOS VE ÇIKIŞ YOLU
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Dünyanın her bölgesinde ekonomik ve sosyal krizle beslenen toplumsal kaos küresel anlamda siyasal ve toplumsal bir sistemin şekillenmesini sağladı. Dünyanın küresel boyutlara ulaşan toplumsal ve siyasal sorunlarının asıl kaynağı elbette ki İslam’dan başka bir düzeni küreye hakim kılma çabasıdır.
 
Sözlük anlamıyla kaos “düzensizlik ve karmasa” olarak tanımlanmaktadır. Kaos teorisi, ilk bakışta yüklenen anlamdan farklı bir içeriğe sahiptir. Kaos teorisi kaosun altındaki düzeni vurgular. Her kaos sonrasında mutlaka bir düzen ortaya çıkarır..
“Kaos Teorisi” bugün batıda birçok alanda kullanılmaktadır. Eğitim yönetiminde, okulların dönüşümünde, arastirma tekniklerinde, liderlik ve değişimde, program geliştirme ve düzenleme de, ekonomik ilişkilerde ve siyaset biliminde kullanılmaktadır. En kötüsü bu teorinin batılılar tarafından yeniden keşfedilerek, geliştirilmesi ve dünyayı sömürmek için bir yöntem olarak kullanılmasıdır. Algı yönetiminde olduğu gibi Kaos Teorisi’nin amacı da toplumları bir düzenin içinde istenilen formata uygun biçimlendirerek kontrol etmektir. Kaos teorisi şu şekilde özetlenmiştir.
1. Kaos teorisi, evrenin doğrusal olmayan yönlerini açıklamamıza yardım eder.
2. Kaos teorisi, Newton modelinin indirgemeci yaklaşımı ile kuantum fiziğinin rastgeleliği arasında köprüdür.
3. Kaos teorisi, sistemin başındaki küçük değişikliklerin, sonunda çok büyük sonuçlara gideceğini gösterir.
4. Kaosu anlamanın bir sonucu da evrenin açık sistem olduğunu göstermesidir.
5. Birçok beşeri sistem, en iyi şekilde kaos teorisi ile açıklanabilir.
Kaos teorisi aslında yeni keşfedilen bir teori de değildir. Örneğin, Çin imparatorluğu (i.ö. 2598-2698) Sarı imparator Dönemi, Mısır Uygarlığı (i.ö. 2500), Babil Krallığı (i.ö. 1300), Amerika’nın yerlileri ve Eski Yunan (i.ö. 700) uygarlıklarının mitolojilerinde kaosa yer verilmiştir. Batının demokrasiyi ilk çağda bulup yeniden dünyanın önüne servis etmesi gibi, Kaos teorisi de ilk çağlardaki mitolojilerden esinlenerek geliştirilmiştir.
Küresel anlamda dünyanın hemen her bölgesinin Kaosa sürüklendiği bir gerçektir. Bu gerçek her gün bir yenisi eklenerek ekranlarımıza taşınıp durmaktadır. Kaos teorisi küresel güçlerin dünyayı aralarında paylaşmak için geliştirdikleri “kontrollü kaos yöntemi” olarak da kullanılmaktadır. Şimdi bu Teorinin bir yöntem olarak hangi bölgede ve nasıl uygulandığını sonuçlarıyla birlikte anlamaya çalışalım..
Küreselleşme sadece ekonominin ya da sosyolojinin konusu değildir fakat ekonomik ve sosyolojik açıdan toplumsal alandaki bir değişimi ifade etmektedir. İnsanlar küreselleşme sürecinde yaşatıldıkları mevcut düzene karşı özgürleştirilirken, sistem içinde daha rahat ve özgür bir hayat yaşayacakları zannı ile seküler yaşamın tüketim kölesi haline getirildiler. Bu bağımlılık daha çok ekonomik ilişkileri belirleyen boyutlarıyla öne çıkarken siyasal bir sistemin yayılmasını ve küresel anlamda bir yaşam biçiminin meşrulaşmasını dasağladı. Küreselleşme ekonomik ve sosyolojik bir sistemi öngörmekle başladı, tüm dünyayı etkisi altına alan siyasal bir sisteme dönüştü. Son yüz yılı küresel boyutlarıyla etkisi altına alan bu sistem, demokrasiyi yaşam biçimi seçerek bütün bir küreye yayıldı.
Zihinsel koordinatları tüketmeye uygun olarak kodlanan kitleler, heva ve hevesini ilah edinmeye çağrıldıkları bu beşeri düzenin seküler boyutuna teslim oldular. İnsanlar koca bir hapishanede yaşar gibi ulus devlet yapılarının içinde kontrol edilirken, Küreselleşme ve onunla birlikte daha da gelişen enformasyon ulus devlet yapılarını sarsmaya başladı. Bu durum Dünya’nın siyasi anlamda değişim ve dönüşüm sürecine girmesi anlamına geliyordu. Dünyadaki değişim ve dönüşümle birlikte kitlelerin talepleri daha da artmaya başladı. Küresel güç odakları siyasal ve ekonomik çıkarlarını yükselen bu talebe karşı korumak için/adına özgürlük, hak, hukuk ve adalet kavramlarının arkasına gizlendiler. Dünyada yaşanan değişim ve dönüşümü kontrol etmek için teoriler ve projeler geliştirdiler. Arap Baharı ve ılımlı İslam gibi projeler küresel güçler tarafından değişim ve dönüşümün kontrollü gerçekleşmesi için uygulandı. Bununla birlikte kürenin önemli enerji bölgelerini ele geçirmek için kimi zaman askeri kimi zaman sessiz bir mücadele yöntemi de geliştirdiler. Diplomatik ilişkilerini tüm dünyanın canlı olarak görebileceği şekilde demokrasi söylemleriyle sergileyen siyasi güçler, görünmeyen tarafında ise uzmanları eliyle yönetip şekillendirdikleri kitleleri alınan siyasi ve ekonomik kararlarına boyun eğdirdiler. Bu durum enerji kaynaklarının yoğun olduğu bölgelerde yaşayan kitleleri çağın putu olan demokrasiye teslim olmaya çağırmaktan geçiyordu. Demokrasi vahiyden bağımsız kılarak, insanı sonsuz, sınırsız heva ve hevesine çağırmanın adıdır. Dünyevileşmeye yani bir başka anlamıyla Pazar için yaşamaya en uygun yaşam biçimidir. Demokrasiyi bir düzen olarak hakim kılmak için en ideal yöntem ise Kaos teorisini uygulamaktır.
Böylece başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde, ulus devlet yapıları sarsılmaya, diktatörler yıkılmaya ve küresel sistemle uyumlu, demokratik yaşamı içselleştiren yeni federatif devlet normları ortaya çıkmaya başladı. Dünyanın her bölgesinde ekonomik ve sosyal krizle beslenen toplumsal kaos küresel anlamda siyasal ve toplumsal bir sistemin şekillenmesini sağladı. Dünyanın küresel boyutlara ulaşan toplumsal ve siyasal sorunlarının asıl kaynağı elbette ki İslam’dan başka bir düzeni küreye hakim kılma çabasıdır. Bunca kaosun yaratılma sebebi İslam’ın bu girişimlere engel olacak potansiyele sahip olmasıdır. Yeryüzünde La’sı olan tek din İslam’dır. Çünkü İslam Allah’ın yeryüzünde insanoğlunun mutlu ve huzurlu yaşaması için koyduğu Tevhit düzenidir.
Demokrasiyle yönetilen ülkelerin hemen hemen tamamı kaos ortamından yararlanarak, karşısındaki yanlış olanın referanslarını kullanarak kendi içinde yanlış olan ne varsa onu meşrulaştırır oldu. Dünyanın belli bir bölgesinde çıkar çatışması yaşayan siyasi güç aktörleri, kaos ortamından yararlanarak yine çıkarları gereği farklı bir bölgede gizli anlaşmalarla ortak hareket eder oldular. Kaos teorisi yayılıp ilerledikçe kimin eli kimin cebinde belli olmayan ve tanımlanması güç olan yeni ittifaklar ortaya çıktı. ABD ve Rusya’nın gizli ya da açıktan aynı masada bir araya gelerek ortak kararlar alması bunun en somut örneği olarak karşımıza çıktı. Bugün çıkarların kesiştiği bu müzakerelerin güçlendirilerek sürmesi için Ukrayna’da yeni bir kaos yaratılabiliyor. Yine Ortadoğu’da önüne çıkan her şeyi silip süpürerek ilerleyen Işid, Suriye ve Irak ta ki Kaos ortamından beslenerek birdenbire karşımıza çıkabiliyor. Üstelik terör kavramıyla özdeşleşen örgütlerin strateji ve hareket tarzı, terör kavramını gündeme getiren küresel ve bölgesel aktörlerin strateji ve hareket tarzıyla bire bir örtüşerek..
Küresel kaos’un yaşanmasında rol oynayan Küresel güçler hiçbir risk almadan hep görünenin arkasına gizlendiler. Bölgesel kaos’u, maşa olarak kullandıkları gruplarla gerçekleştirdiler. Suriye ve Yemen gibi stratejik hassasiyeti olan bölgelerde başlatılan kaos, vekalet savaşlarının artarak devam etmesine ve uzun vadede bütün bölgeyi içine alacak mezhep savaşının başlamasına zemin hazırladı..
Dünyada yaratılan kaos ortamı zihinsel anlamda da kirliliğe de neden oldu. Zihinleri acımasızca allak bullak edilen insanlar, istenildiği gibi biçimlendirildiler. Küresel yaşam biçimine uygun, sözde batılı değerlerle telif edilen evrensel bir din anlayışı icat ettiler. Küresel güçlerin yöntem olarak kaos teorisini uygularken, sessiz silah olarak algı yönetimini kullandılar. Toplumları tehdit eden unsurların kimler olduğunu küresel örgütler ve ittifaklar algı yönetimini kullanarak belirlediler. Toplumların sorunlu olan tarihsel geçmişinden yola çıkararak, dijital savaşçı örgütler kurdurdular. Mezhebi unsurlar kaos ortamında ve bilinçli bir strateji ile öne çıkarıldı. Bütün bunları yaptıktan sonra “Demokrasi kaos ortamını sonlandıracak ve özgürlük getirecek” diye koca bir ülkeyi insanlarıyla birlikte yok ettiler. Bölge ülkeleri, İsrail’in güvenliği için bir taraftan istikrarsızlaştırılırken, diğer taraftan parçalara ayrılmış oldu.
Ortadoğu’da ki Küresel kaos Avrupa’yı da vurdu. Küresel kaos Avrupa’da ekonomik ve sosyal krize neden oldu. Kriz siyasi anlamda Avrupa birliğini olumsuz yönde etkiledi. Ukrayna krizine dikkatleri çeken George Soros “Sadece Ukrayna değil, Avrupa Birliği’nin geleceği de tehlikede. Bence, Ukrayna’nın kaybedilmesi, Avrupa için çok büyük bir kayıp olur. Bu, Rusya’ya böl ve yönet politikasını uygulama fırsatı verecek” şeklinde uyarılarda bulundu.
Küresel ve onların bölgesel aktörleri arasındaki güçler savaşı, Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda istikrarsızlık, iç savaş ve kaosa sürüklenmek anlamına geliyor. Kaos küresel güçlerin istihbarat örgütleri eliyle çıkarılıyor ve kontrol ediliyor. Küresel güçler arasındaki rekabetin ortaya çıkardığı kaos, yeryüzünde kan akıtan, fitne fesat çıkaran yeni bir insan türü ortaya çıkarıyor. Beyaz perdede son yıllarda fazlaca izlediğimiz türden insanlar bir virüsün yayılması gibi kaos ortamında hızla zombileştiriliyor. Suriye’deki kaos, küresel krizi her geçen gün daha da derinleştiriyor. Burada yaşanan kontrollü Kaos’un hangi gerekçe ile küreyi tehlikeli bir durumun eşiğine getirdiği sorgulanmalıdır.
Bütün bu gelişmeler küresel ölçekte yaşanmakta olan rekabetin bir sonucudur. Ve yeryüzünün hemen her coğrafi bölgesi benzer bir Kaosu yaşamaktadır. Dünyada yaşanan değişim, haliyle bölgelerde yaşanan değişimi de tetiklemekte ve bu değişim süreci bir Kaos ortamında yaşanmaktadır. Küresel kaos ortamı, algı yönetiminin de kullanılmasıyla toplumların istenildiği gibi manipülasyonuna zemin hazırlayabilmektedir. Bu kaos’un arkasında olup biteni görünür hale getirmek gerekmektedir. Küresel ittifaklar küresel kaos ortamında oluştuğu için, siyasi alanda çok karmaşık ilişkiler ağı yaşanıyormuş gibi algılanıyor. Oysa ilkeler üzerinden bakıldığında ittifakların niteliğinin açık ve net olduğu görülebiliyor. Küresel Kaos karmaşık olaylar ve ilişkiler zinciri olduğu görüntüsünü yansıtıyor olabilir, ancak Müslüman zihninin bu kaosa teslim olması ve bu kaosun etkisiyle düşünmesi söz konusu olamaz. Müslüman akıl-vahiy ilişkisi kurabilendir. Kaosun arkasındaki görünmeyeni görünür hale getirebilme basiretini gösterebilendir. Bunu gerçekleştiremeyenlerin Müslümanlıklarını gözden geçirmesi gerekir. Bugün yaşanan küresel kaos ortamı bilinçli olarak yaşatılmakta ve bu kaos ortamı küresel boyutlarıyla düşünüldüğünde kontrollü bir şekilde yeni bir düzenin tesis edilmekte olduğunu gösterir. Kafirler düzenlerini hep kaos çıkararak kurmuşlar ve bu yöntemle de hep başarılı olmuşlardır.
Sonuç olarak şu gerçeği iyi yakalamak gerekmektedir. Kaos aslında insanların hakikatle buluşmasını ve hakikatten uzaklaşmasını sağlamaya yöneliktir. Her kaos bir düzene gebedir. İnsan kendi tabiatına uygun temel referansına ulaşamasın, fıtratına uygun, eşyanın tabiatına göre düşünmesin diye kaos yaratılmaktadır. Tarih kaosun girdabına kapılanların, bu girdabın içinde boğulup gittiklerini göstermektedir. Kaos ortamının belirlediği geçici reel politik yaklaşımlar ve buna odaklanmış zihinsel koordinatlar insanımızı hep bir yerlere savurup atmaktadır. Küresel kaos, Müslümanların sorunlu olan tarih, din, sosyoloji ve coğrafya anlayışlarındaki zaaflarından yararlanıyor. Ali Şeriati’nin dediği gibi,insanın bu dört zindanını Tevhit düzleminde, vahye uygun nebevi bir yaklaşımla yeniden süzgeçten geçirmek gerekiyor..
.iktibasdergisi.