Kurdun dişine kan değmesin...

NedretErsanel

VAN 10.01.2018 10:07:58 0
 Kurdun dişine kan değmesin...
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kurdun dişine kan değmesin...
Bu ‘gelen’ nedir?..

Bir, Rus gazeteleri, askeri kaynaklara dayanarak 31 Aralık Pazar günü, Rus Hava Kuvvetleri’nin konuşlandığı Hemymim Hava Üssü’nün saldırıya uğradığını, saldırıda 7 savaş uçağının kullanılamaz hale geldiğini duyurdu...    (04/01.)


İki, Cumhurbaşkanı: “(ABD’ye) Kusura bakmayın. Böyle mi yaklaşıyorsunuz. Öyleyse aramızdaki ikili ilişkilerdeki uluslararası hukuk ve ikili hukuk anlaşmaları da ne yapıyor böylece? Hükmünü yitiriyor! Bundan sonraki süreç-üzülerek söylüyorum ki-böyle işleyecektir”... (05/01.)

Üç, "Vurduk mu oturturuz. Ne PKK birşey yapabilir ne YPG. Hadi güçleri yetiyorsa terör koridoru meselesinde yürüsünler. O terör koridoru olarak düşündükleri yeri onlara mezar ederiz. Konuya ABD bakışı ile değil Türk’ün bakışı ile bakın”... (07/01.)

Dört, “ABD yönetimi, Suriye Demokratik Güçleri, (yani YPG-PYD) kontrolünde bulunan Fırat Nehri’nin doğusundaki bölgelerle ilgili, diplomatik tanıma dahil bir dizi somut adım atmaya hazırlanıyor. ABD Savunma Bakanı James Mattis’in ABD’nin adı geçen bölgelere diplomatik heyetler göndereceğine dair açıklaması, Washington tarafından atılacak somut adımların bir işareti”... (07/01, Eşşark el-Avsat.)

Bu haberin son paragrafı konuyla ilgisiz görünse de birinci maddedeki habere gönderme yapıyordu. Müstakbel gelişmelere Rusların göstereceği reaksiyona bir uyarı gibi!

Ruslar durumu hemen fark ediyor: Beş, "Üst düzey bir ABD yetkilisine göre, Suriye için şu an Trump tarafından hazırlanan yeni bir stratejinin parçası olarak Suriye’deki Kürt bölgesini ABD tanıyacak”... (07/01, Rus Sputnik sitesi aynı zamanda bir harita veriyor ve terör örgütlerinin elindeki yeri gösteriyor. Böylece dört numaradaki haberi gördüğünü işaretliyor.)

Altı, "Arap aşiretleri TSK aleyhine kışkırtan ABD, bölgede Türkiye karşıtı bir cephenin temelini atıyor. ‘Aşiretler Birliği’ adı verilen proje için Fırat Kalkanı’yla DEAŞ’tan arındırılan Savran Kasabası merkez üs seçildi. Kefra ve Dabık yerleşim birimlerinde de faaliyet var. Bu üç noktada TSK’ya ait üsler bulunuyor”... (07/01, Yeni Şafak.)

Yedi, “Suriye’nin İdlib kentinde meydana gelen 4 ayrı patlamada ilk belirlemelere göre 30 kişi hayatını kaybetti, 70’in üzerinde kişi yaralandı. Türkiye sınırındaki İdlib ili, Astana toplantılarında ‘gerginliği azaltma bölgeleri’ ilan edilmişti”... (07/01)

Sekiz, “Suriye’de İdlib gerginliği azaltma bölgelerinde ateşkes gözlem görevi yürüten TSK konvoyuna saldırı düzenlendi”... (08/01.)

Ve Dokuz, “Pentagon ve CIA PYD/PKK’lıları düzenli orduya çevirme yolunda ilk adım attı. Özel eğitim verilen 400 terörist örgütün özel güçlerine katıldı”. (09/01.)

Bir hafta içinde yaşanan bu gelişmeler ve ardındaki akla ilişkin ipuçları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa gezisinden evvel belli ki Ankara’ya ulaşmıştı. ‘Mezarlarını kazarlar’ mealindeki ifade bu senaryoya yöneliktir.

Bu son iddia doğru ise kurdun dişine kan bulaşır...

FRANSA VE ALMANYA ZİYARETLERİ AB İÇİN Mİ ABD İÇİN Mİ!

ABD-Türkiye ilişkileri tarihinin en berbat dönemini yaşıyor. “Ne ilişkisi, bitti, NATO bile bitti” diyen uzmanlar mevcut. AB-Ankara arasında da bir savrulma var ama aynı keskinlikte değil...

Kıta Avrupası’nın ana eksenini oluşturan Fransa, Almanya, İngiltere vb. ülkelerin Amerika’dan rahatsızlıkları gözle görülür hale gelmiş bulunuyor. Türkiye de bu tespitlere göre oynuyor...

Mesela, Fransa-İtalya konsorsiyumu Eurosam ile füze savunma sistemi anlaşması yapılması, S-400’ler nedeniyle kalbi kırılan Batı’nın gönlünü almak mı yoksa yine ABD’ye karşı bir adım mı?..

Cumhurbaşkanı’nın Paris, Dışişleri Bakanı’nın Berlin ziyaretleri, söylendiği gibi, “AB ile yeni dönem” mi yoksa-bununla birlikte-ABD’yi burada da sıkıştırma, boşalan güç alanına Ortadoğu, İran ve Rusya gibi dengeleri arkalayarak basmak mı?

BM’deki Kudüs kararı bile yeter ama burada bir dış politika aklı yok mu? Yok diyenler zaten dünyada yaşamıyor. Hatta yaşadıkları da şüpheli...

AMERİKA‘NIN KARŞISINDA DİKİLMEK...

Türkiye’ye yönelik saldırıları evimizde kabul etmemeyi anlamayanlar, sınırımıza yaklaşanları da görmüyor. Neredeyse ruhlarına nüfuz etmiş ABD-NATO-Batı’yı sanki hayatlarının anlamıymış gibi iç siyasette ve günlük hayatta savunanların at gözlüğüne hangi camı taksanız boş...

Ankara’nın-dünyanın gördüğü en ciddi sıralı saldırılar altındayken-Afrika’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya uçmasını anlamayanlar ortakları da görmüyor!

Fransa Devlet Başkanı Macron, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile buluştuktan sonra ne yaptı biliyor musunuz? Pekin’e uçtu. Bu satırlar yazılırken Çin’le, nükleer güç, ekonomi, havacılık anlaşmaları imzalıyordu. İngiltere’de aynıdır, fazlasıdır.

Türkiye’nin Amerika’yı kızdırdığını mı sanıyorsunuz? Siz ABD kudurması görmemişsiniz. Bir hafta önce Pakistan Merkez Bankası, Çin’le tüm ilişkilerinde ve kurumlarında Yuan’la ticaret yapılması kararı aldı. Büyük olaydır. Oval Ofis’in  dili olsa da konuşsa!

Pazartesi günü Washington Post şöyle yazıyordu: “İngiltere, Fransa ve Almanya, nükleer anlaşma konusunu ele almak üzere İran’ı ağırlayacak”...

Avrupa’dan Çin’e uzanan dünyanın en büyük yayı öyle gerildi ki, birinin suratına fena çarpacak. Akacak kan kurdun dişine değmez inşallah.