Kürdistan’da Heykel Dikmeye Değil, Yıkmaya İhtiyaç Var!

Zafer Burakmak

VAN 20.08.2014 21:57:31 0
 Kürdistan’da Heykel Dikmeye Değil, Yıkmaya İhtiyaç Var!
Tarih: 01.01.0001 00:00

Lice’de ilk PKK’li komutanlardan Mahsum Korkmaz’ın anısına dikilen heykelin yıkılması ardından çıkan olayların yankıları sürüyor. Lice’nin geçmişten beri belki de iki tarafın da derin unsurlarının kümelendiği bir yer olduğu sürekli tartışılmıştır, tartışılıyor. Son yaşanan heykel krizi de kamuoyunda daha çok bu minvalde yer etti. Çünkü hem devlet hem de örgüte yakın kişilerin söyledikleri yine Lice’den kötü kokuların yayıldığını gösteriyor gibi. Devleti temsilen konunun en yetkili isimlerden biri olan Beşir Atalay, bunun açık bir provokasyon olduğunu söylerken, HDP’den aldığı bilgilere -siyasal kimliği ve yakınlığı da gözönüne alındığında- güvenilen Gazeteci Ezgi Başaran ise bugünkü yazısında örgüte yakın isimlerin bile heykeli kimin diktiğini bilmediklerini ve bir derin tezgahın olduğuna işaret ettiklerini yazdı. Zaten PKK lideri Abdullah Öcalan’ın HDP’lilerle son görüşmesinde “30 yıllık savaşı demokratik bir müzakereyle bitirmek üzereyiz” dediği ve Beşir Atalay’ın Eylül’de yol haritası geliyor açıklamasının olduğu bir dönemde bu tarz bir heykeli dikmenin olası kötü sonuçlarını düşünmek bu kanıya sahip olmaya yeter de artar bile. 

Biz yine de tüm bunları bir tarafa bırakarak mevzunun zamanlamasını da esgeçerek eylemin bizzat kendisinin konuşulması gerektiğini düşünüyoruz. Binlerce yıllık bir geçmişi olan heykel ile büstlerin genelde olumlu ve sevilen kişileri çağrıştırmadığı insanlık tarihine bakıldığında görülecektir. Çünkü heykeller ile büstler (büst: insan figürünün üst kısmını gösteren heykel), ya insanlarısömürmeleri için üretilen batıl dinlerin sahte ilahları ya da halkına zulümde sınır tanımayan tiranları temsil etmişlerdir. Bunun için çok uzağa bakmaya ya da tarihte boğulmaya da gerek yok. Yaşadığımız coğrafyadan başlayarak etrafımızdaki yönetimlere baktığımızda halkına yabancı, zulmeden diktatörler dışında hemen hemen hiç kimsenin heykeli bulunmamaktadır. Bizce sadece bu somut gerçek bile tarihsel olarak put diye tanımlanan heykelleri, insanların diktatör/despot sembolü olarak gördüğünü göstermektedir. Bu gerçeği, tüm okullarında, kamu kurumlarında ve meydanlarındakendisinin celladı olan bir diktatör ile kimi kuklalarının heykellerini gören ve bunlara saygı göstermek zorunda bırakılan Kürtler olarak çok daha iyi biliyoruz. Kürtler adına hak mücadelesi verdiğini ileri sürenlerin şimdilerde bu kadar olumsuzluk taşıyan bir sembolü dikmeye özenmeleri toplumu yeteri kadar iyi okuyamadıklarının göstergesidir. Mahsum Korkmaz’ın heykelinin bir ilk olmayacağını Selahattin Demirtaş’ın iki yıl önce Mardin’de yaptığı konuşmada “Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” açıklamasından da anlıyoruz. Yani Kürdistan,varolan heykel ve büstlerden kurtulamadan yenileri meydanlarına dikilecek anlaşılan.

Bu niyet, PKK’nin heykel dikme sevdasının arkasındaki psikolojiyi tartışmayı beraberinde getiriyor. Tartışmanın konusu, heykeller, anıtlar, büstler ise konuşulması gereken ana özne de Kemalizm’dir. Çünkü bu toprakların heykel ve büstlerle tanışması,  Kemalizm’in zulmüyle tanışmasıyla yaşıttır. Ne zamanki Kemalizm bu toprakları işgal etmiş, pırpır tohumu gibi her yere heykel dikmeye başlamıştır. Çünkü heykel ve anıtlar, otoritenin, hükmetmenin sembolü olarak görülmüşlerdir. Dolayısıyla heykel dikme sevdasının altında bu ülkenin tüm kodlarını kuran Kemalist zihniyete özenme psikolojisini aramak kadar doğal bir şey yoktur. Bu öyle bir psikolojidir ki, dindarından sosyalistine, Türkünden Kürdüne kadar herkese az çok sirayet etmiştir. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada dolaşan bir resim Kemalizm’in, kendini karşıt olarak konumlandıran AK Parti’ye nasıl etki ettiğini göstermesi açısından önemliydi. Genelde Kemalist kesimlerde gördüğümüz “Atam İzindeyiz!” tişörtü giyen ve ellerinde bayraklarla slogan atan kadınların bir benzerini R. Tayyip Erdoğan resimli tişörtlerin üzerinde “Adam İzindeyiz!” yazısıyla gördük. Bu örnek daha çok zihinsel etkilerin basit, somut göstergesi olması açısından önemlidir. Aynı “tek adam” zihniyetinin de güçlü olarak var olduğu PKK’yi, mezarlığa heykel dikmeye iten sebebin de bu Kemalist etki olduğunu düşünüyoruz ki kendini tarihinde temellendirdiği sol dünyasında da heykel ve büst geleneğinin bulunması bu etkinin katsayısını artırmıştır.

Kürdistan’ın Kemalizm’in her versiyonundan kurtulması gerekmektedir. Bu kurtuluş, Mustafa Kemal Atatürk isminde somutlaşan bir uygulamadan bir diğer isimlisine geçiş olarak değil, Kemalizm’in esir ettiği zihinlerimizi dahil temizleyerek olmalıdır. Aksi halde meydanlarımız isimlerin değiştiği heykellerle dolacak, “Andımız” daha “Kurdî isimler” adına okunup, esas duruşlar belki daha yerel elbiseli heykellerin/büstlerin önünde yapılacaktır. Bu da bir zulümden başka bir zulme geçiştir. Kürdistan’ın yeni heykellere değil, tüm heykelleri yıkmaya ihtiyacı var.