Kur’an’a Göre Fasık

Cundullah Avcı

VAN 24.10.2014 10:38:41 0
 Kur’an’a Göre Fasık
Tarih: 01.01.0001 00:00

Allah'ın emirlerine aykırı davranan, günahkâr, kötü huylu, kötülük yapmayı alışkanlık hâline getiren kimsedir.

Arapça "Fe-Se-Ka" kökünden gelmekte olup ism-i fâil kalıbındandır. Lügatte, çıkmak manasına gelir. Daha özel bir anlam ile "olgun hurmanın kabuğundan dışarı çıkmasına" denir. Istılahta ise, Allah’a itaati terk edip O'na isyana dalmaktır. Yani kısaca ilâhı emirlerin dışına çıkmaktır.

Biraz daha geniş anlamıyla büyük günah işleyerek veya küçük günahta ısrar ederek hak yoldan çıkan, dinin hükümlerine bağlanıp onları kabul ettikten sonra o hükümlerin tamamını ya da bir kısmını ihlâl eden anlamına gelmektedir.[1] . Genel olarak fıskı üç grupta toplamak mümkündür:

a. Günahı çirkin olarak kabul etmekle beraber bazen günah işlemek.
b. Yapılan bir günahı ısrarla yapmak.
c. Günahın çirkin olduğunu inkâr ederek bu günahı işlemek; bu küfrü gerektiren bir durumdur; bu noktada kişinin iman ile, din ile ilişkisi kesilmiş olur. [2]

Kur’an’da fısk genellikle küfür ile eş anlamda kullanılmıştır. Buna rağmen fıkıhta fısk büyük günah işleyen veya küçük günah işlemekte ısrar eden manasında kullanılmıştır. Kur’an’da 37 yerde fasık kelimesi geçmektedir. Biz burada bu ayetleri elimizden geldiğince işlemeye çalışacağız ve ayetlerde hangi manalarda kullanılmış ve fasık tanımını nasıl anlamamız gerektiği sonucuna varacağız. Kur’an’da geçen terimlere Kur’an’da kullanıldığı şekilde tanımlama yapılırsa doğru sonuçlara varılır. Aksi takdirde Kur’an’i terimlere yanlış manalar verilir ve yanlış tanımlar ile yanlış sonuçlara varılır. Ve terimlere verilmiş tanımların çarpık olmasıyla düşüncelerimizde çarpık olacağı herkesçe malumdur. Mümkün mertebe ayetleri nüzul sıralamasına göre ele alacağız ve nüzul süreci boyunca değişikliğe uğramış mı uğramamış mı anlamaya çalışacağız.

وما وجدنا لأكثرهم من عهد وإن وجدنا أكثرهم لفاسقين [3]

وأدخل يدك في جيبك تخرج بيضاء من غير سوء في تسع آيات إلى فرعون وقومه إنهم كانوا قوما فاسقين [4]

اسلك يدك في جيبك تخرج بيضاء من غير سوء واضمم إليك جناحك من الرهب فذانك برهانان من ربك إلى فرعون وملئه إنهم كانوا قوما فاسقين [5]

فاستخف قومه فأطاعوه إنهم كانوا قوما فاسقين [6]

فاصبر كما صبر أولوا العزم من الرسل ولا تستعجل لهم كأنهم يوم يرون ما يوعدون لم يلبثوا إلا ساعة من نهار بلاغ فهل يهلك إلا القوم الفاسقون [7]

وقوم نوح من قبل إنهم كانوا قوما فاسقين[8]

ولوطا آتيناه حكما وعلما ونجيناه من القرية التي كانت تعمل الخبائث إنهم كانوا قوم سوء فاسقين[9]

أفمن كان مؤمنا كمن كان فاسقا لا يستوون [10]

Mealleri dipnotta verilmiş olan bu 8 ayette fasık kelimesi kafirle eş anlamlı olarak kullanıldığı göze çarpmaktadır. İlk defa fasık kelimesi Araf 102. Ayette görmekteyiz.  Araf suresi Mekkî ayetlerden bir tanesidir. Celaleyn tefsirinin aktardığına göre 163 veya 170. Ayetlere kadar Mekki devamı ise Medenidir. Bizim ele aldığım 102. Ayet Mekki ayetler arasında kalıyor.  İkinci sırada bulunan Neml suresi de Mekkî’dir. Yine celaleyn’nin aktardığına göre 93 veya 94 veya 95. Ayetlere kadar Mekkî diğer kalanı ise Medeni’dir. Bizim ele aldığımız 12. Ayette Mekkî olan sureler arasında kalmaktadır. Üçüncü sırada ele aldığımız Kassas suresi de Mekkîdir. Dördüncü sırada bulunan Zuhruf da Mekkîdir.  Beşinci sırada yer alan Ahkâf ise Mekke döneminin sonlarına doğru inmiştir. Altıncı sırada yer alan Zâriyât suresi de Mekkî olan surelerdendir. Yedinci sırada bulunan Enbiya suresi de Mekkî olup Mekke döneminin sonlarına doğru inmiştir. Sekizinci sırada bulunan Secde suresi de Mekkî olan ayetlerdendir. Bütün bu Mekkî olan ayetlerde fasık tam olarak kâfirin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır.

إن الله لا يستحيي أن يضرب مثلا ما بعوضة فما فوقها فأما الذين آمنوا فيعلمون أنه الحق من ربهم وأما الذين كفروا فيقولون ماذا أراد الله بهذا مثلا يضل به كثيرا ويهدي به كثيرا وما يضل به إلا الفاسقين [11]

ولقد أنزلنآ إليك آيات بينات وما يكفر بها إلا الفاسقون [12]

فمن تولى بعد ذلك فأولئك هم الفاسقون [13]

كنتم خير أمة أخرجت للناس تأمرون بالمعروف وتنهون عن المنكر وتؤمنون بالله ولو آمن أهل الكتاب لكان خيرا لهم منهم المؤمنون وأكثرهم الفاسقون [14]

ألم يأن للذين آمنوا أن تخشع قلوبهم لذكر الله وما نزل من الحق ولا يكونوا كالذين أوتوا الكتاب من قبل فطال عليهم الأمد فقست قلوبهم وكثير منهم فاسقون [15]

ولقد أرسلنا نوحا وإبراهيم وجعلنا في ذريتهما النبوة والكتاب فمنهم مهتد وكثير منهم فاسقون [16]

ثم قفينا على آثارهم برسلنا وقفينا بعيسى ابن مريم وآتيناه الإنجيل وجعلنا في قلوب الذين اتبعوه رأفة ورحمة ورهبانية ابتدعوها ما كتبناها عليهم إلا ابتغاء رضوان الله فما رعوها حق رعايتها فآتينا الذين آمنوا منهم أجرهم وكثير منهم فاسقون [17]

ما قطعتم من لينة أو تركتموها قائمة على أصولها فبإذن الله وليخزي الفاسقين [18]

 

Bu vermiş olduğumuz 8 ayetin tamamı ise Medenî surelerin ayetleridir. Ve tamamında yine fasık kelimesi kâfir ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Yine Medenî surelerden olan Nur suresinde ve aşağıda gelecek olan ayetteki fasık istisna sayılabilir çünkü buradaki kullanım küfür ile eş anlamlı değildir. Ayet şöyle:

والذين يرمون المحصنات ثم لم يأتوا بأربعة شهداء فاجلدوهم ثمانين جلدة ولا تقبلوا لهم شهادة أبدا وأولئك هم الفاسقون [19]

Ama yine Nur suresinin 55. Ayetinde ikinci kere kullanılan fasık kelimesi tekrardan küfür ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Aşağıda vereceğimiz ayetler ise nüzul sırasına uyarak verdiğimizden dolayı yine Medenî ayetler olarak devam edecektir. Fasık kelimesinin en çok geçtiği sure ise Tevbe suresidir.  Kur’an’ın tamamında 37 defa kullanılmış olan fasık kelimesi 8 defa Mekkî ayetlerde geçmiş kalan 29’u da Medenî surelerde geçmiştir. Çoğunluk olarak Medenî surelerde kullanılması manidardır. Malumunuz hicretten sonra putperestlere hitap eden ayetler yön değiştirip Medine’de çoğunluk oluşturan Yahudilere yönelik gelmeye başlamıştır. Medenî surelerden kalan diğer ayetler de aşağıda verilmiştir.

وعد الله الذين آمنوا منكم وعملوا الصالحات ليستخلفنهم في الأرض كما استخلف الذين من قبلهم وليمكنن لهم دينهم الذي ارتضى لهم وليبدلنهم من بعد خوفهم أمنا يعبدونني لا يشركون بي شيئا ومن كفر بعد ذلك فأولئك هم الفاسقون [20]

يا أيها الذين آمنوا إن جاءكم فاسق بنبأ فتبينوا أن تصيبوا قوما بجهالة فتصبحوا على ما فعلتم نادمين[21]

سواء عليهم أستغفرت لهم أم لم تستغفر لهم لن يغفر الله لهم إن الله لا يهدي القوم الفاسقين [22]

وإذ قال موسى لقومه يا قوم لم تؤذونني وقد تعلمون أني رسول الله إليكم فلما زاغوا أزاغ الله قلوبهم والله لا يهدي القوم الفاسقين [23]

قال رب إني لا أملك إلا نفسي وأخي فافرق بيننا وبين القوم الفاسقين [24]

قال فإنها محرمة عليهم أربعين سنة يتيهون في الأرض فلا تأس على القوم الفاسقين [25]

 ”وليحكم أهل الإنجيل بما أنزل الله فيه ومن لم يحكم بما أنزل الله فأولئك هم الفاسقون [26]

وأن احكم بينهم بمآ أنزل الله ولا تتبع أهواءهم واحذرهم أن يفتنوك عن بعض ما أنزل الله إليك فإن تولوا فاعلم أنما يريد الله أن يصيبهم ببعض ذنوبهم وإن كثيرا من الناس لفاسقون [27]

قل يا أهل الكتاب هل تنقمون منا إلا أن آمنا بالله وما أنزل إلينا وما أنزل من قبل وأن أكثركم فاسقون[28]

ولو كانوا يؤمنون بالله والنبي وما أنزل إليه ما اتخذوهم أولياء ولكن كثيرا منهم فاسقون [29]

ذلك أدنى أن يأتوا بالشهادة على وجهها أو يخافوا أن ترد أيمان بعد أيمانهم واتقوا الله واسمعوا والله لا يهدي القوم الفاسقين [30]

كيف وإن يظهروا عليكم لا يرقبوا فيكم إلا ولا ذمة يرضونكم بأفواههم وتأبى قلوبهم وأكثرهم فاسقون[31]

قل إن كان آباؤكم وأبنآؤكم وإخوانكم وأزواجكم وعشيرتكم وأموال اقترفتموها وتجارة تخشون كسادها ومساكن ترضونها أحب إليكم من الله ورسوله وجهاد في سبيله فتربصوا حتى يأتي الله بأمره والله لا يهدي القوم الفاسقين[32]

قل أنفقوا طوعا أو كرها لن يتقبل منكم إنكم كنتم قوما فاسقين [33]

المنافقون والمنافقات بعضهم من بعض يأمرون بالمنكر وينهون عن المعروف ويقبضون أيديهم نسوا الله فنسيهم إن المنافقين هم الفاسقون [34]

استغفر لهم أو لا تستغفر لهم إن تستغفر لهم سبعين مرة فلن يغفر الله لهم ذلك بأنهم كفروا بالله ورسوله والله لا يهدي القوم الفاسقين [35]

ولا تصل على أحد منهم مات أبدا ولا تقم على قبره إنهم كفروا بالله ورسوله وماتوا وهم فاسقون[36]

  ”يحلفون لكم لترضوا عنهم فإن ترضوا عنهم فإن الله لا يرضى عن القوم الفاسقين [37]

Sonuç olarak bu 37 ayetin tamamından fasık kavramının büyük günah işleyene değil inkâr edene verilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Fasık bildiği halde inkâr edip yoldan sapmış olanlara yönelik kullanılmıştır Büyük günah işleyene veya küçük günahında ısrar edene yönelik kullanılmamıştır. İnsanoğlunu şekillendiren Allah olduğu gibi kelimeleri de şekillendiren Allah’tır. Kur’an’ın belli bir mana yüklemiş olduğu kelimeleri olduğu gibi kullanmalı onlara yeni ve farklı manalar yüklemememiz gerekmektedir. Aksa takdirde farklı manalar yüklememiz de tahrif olacaktır. Bu tahrif kelimenin veya kelimelerin tahrifi değil bu kelimelere yüklenmiş olan anlamların tahrifi olur ki bu daha büyük bir soruna yol açacaktır. Çünkü ancak terimler yüklenmiş oldukları anlamlar ile keyfiyet kazanmaktadır.

Her küfür, şirk, nifak, fücur, cürüm ve zulüm eylemi fısk’tır, yani “yoldan çıkış”tır. Kur’an da; kâfirlere, Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere, yalanlayanlara, münafıklara, müşriklere, fasık denildiği gibi Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenlere, iffetli kadınlara suç isnat edenlere, yalan haber yayanlara, Allah’ı unutanlara vb söz, fiil ve davranışları işleyenlere de “fasık” denilmiştir.

Fasık kavramı Kur’an’da müminlerin işlemiş olduğu günah için de kullanılan bir kavramdır. Çünkü her günah fısk yani “yoldan çıkma”dır. Mü’minler de bir takım söylem ve eylemleriyle haddi aşabilir, yoldan çıkabilir. Ancak bu kavram onlara sıfat olarak kullanılamaz. Çünkü Fasık; ara sıra günah işleyen değil, kâfir ve müşrik gibi, mücrim ve facir gibi günahı hayat tarzına dönüştüren, günahı tabiatı haline getiren, günah işlemeyi alışkanlık haline getiren, günahsız yapamayandır.

Fasık, müminlerin arasından bir bölük değildir bilakis iman ile birlikte cehennemde ebedi kalmayacaklardır ve muhakkak cehennemde azap gördükten sonra cennete gireceklerdir ve günahlarından dolayı Allah’ın mağfiretine ulaşamayacaklardır.  Bazıları demişler ki: fasık, mümin olup büyük günah işleyip haddi aşanlardır veya imanı eksik olan müminlerdir. Ehli sünnet ve mutezileye göre onlar mümin olarak isimlendirilemezler. Fasık ismi, İman ismini nehyeder. Şu ayetlerde olduğu gibi: “İnandıktan sonra fasık (yoldan çıkmış) olmak ne kötü bir addır” , “Öyleyse, iman eden kimse, fasık olan gibi olur mu?”[38]

Bir başka deyişle, küfr, belli bir dereceyi aştığında fısk’a dönüşüyor gibi görünmektedir; yani fısk, küfr’ün daha üst bir derecesidir ve fâsık(bariz vasfı fısk olan kişi) Beydavî’nin tefsirinde belirttiği gibi, kâfir’in çok inatçı bir türüdür… Kâfir çok daha sınırlı bir anlama sahip iken, herhangi bir manada Allah’a itaatsizlik edene fâsık denilebilir. Küfr ile fısk’ı birbirinden ayırt etmeye gelince, ayrımın, varsa nitelik değil derece bakımından yapılması gerektiğini ifade etmesi dışında, işe yarar hiçbir malumat vermemektedir.[39]

Allah’tan dileğimiz bizi Sahih İslam anlayışına ulaştırması ve ulaştırdığı dost doğru yolda ayağımızı sabit kılmasıdır. Kur’an’ın kendini ifade ettiği gibi; “Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için de kılavuz olan bir kitaptır.[40]

[1] Fahrüddin er-Râzî, Tefsîru'l-Kebîr, II, 91; Râgıb el-İsfahânı, el-Müfredât, 572; Elmalılı Hamid Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 282

[2] Elmalılı Hamid Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 282

[3]“ Onların çoğunda ´verdikleri söze bağlılık´ görmedik, ama onların çoğunu fasıklar (yoldan çıkanlar) olarak gördük.” (Araf 102)

[4] "Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir."( Neml 12)

[5] "Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin-kanıt (mucize)dır. Gerçekten onlar, fasık bir topluluktur." (Kassas 32)

[6] “Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdi.” (Zuhruf 54)

[7] “Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?” (Ahkâf 35)

[8]“ Bundan önce Nuh kavmini de (yıkıma uğrattık). Çünkü onlar da fasık bir kavim idi.” (Zâriyât 46)

[9]“ Lut´a da bir hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan şehirden kurtardık. Şüphesiz onlar, bozulmaya uğrayan kötü bir kavimdi.” (Enbiya 73)

[10] “Öyleyse, iman eden kimse, fasık olan gibi olur mu? Bunlar eşit olmazlar” (Secde 18)

[11] “Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkar edenler ise, "Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz.” (Bakara 26)

[12] “Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etmez.(Bakara 99)

[13] “Artık kim bundan sonra yüz çevirirse, onlar fasık olanlardır.”(Âl-i İmrân 82)

[14] “Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam´a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah´a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır.” (Âl-i İmrân 110)

[15]“ İman edenlerin, Allah´ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin ´saygı ve korku ile yumuşamas‎´ zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı.” (Hadîd 16)

[16]“ Andolsun, Biz Nuh´u ve İbrahim´i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.” (Hadîd 26)

[17] “Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa´yı da arkalarından gönderdik; ona İncil´i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid´at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah´ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.” (Hadîd 27)

[18] “Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah´ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir” (Haşir 5)

[19] “Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahit getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahitliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır.” (Nur 4)

[20] “Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va´detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ´güç ve iktidar sahibi´ kıldıysa, onları da yeryüzünde ´güç ve iktidar sahibi´ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.” (Nur 55)

[21]“ Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu ´etraflıca araştırın´. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (Hucurat 6)

[22] “Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Allah, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Allah, fasık bir kavme hidayet vermez.” (Münafikun 6)

[23] “Hani Musa, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah´tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez.” (Saf 5)

[24] “(Musa:) "Rabbim, gerçekten kendimden ve kardeşimden başkasına malik olamıyorum. Öyleyse bizimle fasıklar topluluğunun arasını Sen ayır" dedi.” (Maide 25)

[25] “(Allah) Dedi: "Artık orası kendilerine kırk yıl haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde ´şaşkınca dönüp duracaklar.´ Sen de o fasıklar topluluğuna üzülme."” (Maide 26)

[26]“ İncil sahipleri Allah´ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah´ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.” (Maide 47)

[27] “Aralarında Allah´ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah´ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır.” (Maide 49)

[28] “De ki: "Ey Kitap Ehli, yalnızca Allah´a, bize indirilene ve önceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?" (Maide 59)

[29] “Eğer Allah´a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık olanlardır”. (Maide 81)

[30]“ Bu, gerektiği gibi şahidliği yapmalarına veya yeminlerinden sonra yeminlerin reddedilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah´tan korkup-sakının ve dinleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Maide 108)

[31] “Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne ´akrabalık bağların‎´, ne de ´sözleşme hükümlerini´ gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir.” (Tevbe 8)

[32] “De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah´tan, O´nun Resûlü’nden ve O´nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah´ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe 24)

[33]“ De ki: "İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz." (Tevbe 53)

[34] “Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah´ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.”(Tevbe 67)

[35] “Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah´a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe 80)

[36] “Onlardan ölen birinin namazını hiçbir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü onlar, Allah´a ve elçisine (karşı) inkara saptılar ve fasık kimseler olarak öldüler” (Tevbe 84)

[37] “Kendilerinden hoşnut olmanız için size yemin ederler. Siz onlardan hoşnut olsanız bile şüphesiz Allah, fasıklar topluluğundan hoşnut olmaz.” (Tevbe 96)

[38] ليس هذا النوع من المؤمنين الموعودين بالجنة، بل معه إيمان يمنعه الخلود في النار ويدخل به الجنة بعد أن يعذب في النار إن لم يغفر الله له ذنوبه؛ ولهذا قال من قال: هو مؤمن بإيمانه فاسق بكبيرته أو مؤمن ناقص الإيمان. والذين لا يسمونه مؤمناً من أهل السنة ومن المعتزلة يقولون: اسم الفسوق ينافي اسم الإيمان لقوله: {بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الإِيمَانِ} [الحجرات: 11] ، وقوله: {أَفَمَن كَانَ مُؤْمِنًا كَمَن كَانَ فَاسِقًا} [السجدة: 18] İman ibni teymiyye; Mektebetül Şamile, c:I, s:279

[39] Kur’an’da Dînî Ve Ahlâkî Kavramlar, Toshıhıkı Izutsu, Pınar yayınları; dördüncü basım 2011, sy:248

[40] Bakara Suresi 2.ayet Tercüme:Mevdudi