KULLUK KULU YARATANA YAPILMALIDIR

Allah’ın bütün peygamberleri aracılığıyla göndermiş olduğu vahiylerin ilkini ve özünü sadece Allah’a kulluk oluşturmaktadır. Yüce Yaratıcı kulluğu sadece kendisine has kılmış olup kendi dışındakilere yapılan kulluğu şirk b

VAN 20.09.2017 10:09:39 0
KULLUK KULU YARATANA YAPILMALIDIR
Tarih: 01.01.0001 00:00
OSMAN COŞKUN

Kulluk, yaratılan insan ile o insanı yaratan Allah arasında ki ibadi, sosyal, siyasal, ticari ve hukuki ilişkilerin düzenlendiği emir ve yasaklar olaraktarif edilebilir. Kulluk, kulu yaratanın hakkıdır. Yaratılmışlardan özelliklede insan oğlundan ne kendisinin başkaları tarafından nede başkalarının kendisini yukarıda tarif ettiğimiz ve kulluk anlamına gelen veya gelecek olan bir eylemi çağrıştırıcı tavır ve davranış içersine giremez, girmemelidir. Allah’ın bütün peygamberleri aracılığıyla göndermiş olduğu vahiylerin ilkini ve özünü sadece Allah’a kulluk oluşturmaktadır. Yüce Yaratıcı kulluğu sadece kendisine has kılmış olup kendi dışındakilere yapılan kulluğu şirk bu şirki işleyenlere ise müşrik demiştir ve bu hal üzerine ölenlerin kesinlikle affedilmeyeceğinide yüce kitapı Kuran’da “Allah şirki affetmez bunun dışındaki günahları dilediği kimseler için affeder. “ buyurarak konunun önemini ortaya koymuştur.
Kulluğun sadece Allah’a yapılması hususunda ise son mesaj olan Kuran’dan örnekler vererek konumuzu biraz daha açmaya çalışalım: “Allah’ım ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz” (Fatiha – 5) Kuran’ın tertibi sırasında bu ayetin hemen Kuran’ın başına konulması ve günlük beş vakit namazların her rekatında okunmasının bir önem üzere olduğunu söylemek hiç de abartı sayılmamalıdır. Başka bir ayette ise : “Ey insanlar! Hem sizi hemde sizden önceki insanları yaratan Rabbinize kulluk edinizki ona karşı geljmekten korunmuş olabilesiniz.” (Bakara-21) Bu ayetin meallendirilmesinde günümüzde yapılan hataların başında “Rabbinize ibadette kulluk ediniz“ diye ayet sadece ibadet konusuna tahsis anlamına gelecek şekilde manalandırılmaktadır oysa ayetin orjinalinde ibadette kulluk ediniz ifadesi geçmemektedir. İşte tam da burada veya buna benzer hatalar zinciri devam edip gelmektedir. Şunu unutmayalımki islam hayatın sadece bir alanını veya belirli bir zaman dilimini hükmü altına alan diğer bir kısmını ise kapsam dışında bırakan bir anlayışı temelden reddetmektedir. O hayatın tamamını kulluk bilinci ile doldurmayı ve yaşamayı kendisini kabul edenlerden kesin bir emir ile istemektedir. Bu durumu görmeyen veya farkedemeyen halkı müslüman olan coğrafya son yüzelli yıldır adeta sefilleri oynamaktadır. Namaz kılar iken kulluk edip divanına durduğu rabbim dediği Allah’ı ve kulluğunu sadece namaza has kılar iken hayatının diğer alanlarını kapsayan ve önemli bir konu olan siyasetinde yönetim biçiminde kulluğu islamın düşmanları tarafından kanun ve kuralları belirlenen ticaret, hukuk, siyaset ve eğitimde ise adına demokrasi denilen ve tamamen ütopya ve uydurma olan sistem ile yönetilmeye hiç itiraz etmemektedirler. Son on yılda ABD ve müttefikleri tarafından demokrasi götürmek bahanesi ile islam coğrafyasının nasıl işkal edildiğini ve kutsallarının nasıl bir bir yok edildiğine içimiz kan ağlayarak şahit olmaktayız. Zira bu coğrafya halkına anlatılan veya anladığı dilde kulluk denince sadece namazı, orucu, zekatı vb. Yani şartlatrı beş ile sınırlandırıp çerçevesi çizilen İslam anlaşılmaktadır. Namazlarında kıbleye dönmeyi bir kulluk görevi olarak kabul eden müslümanlar hayatın diğer alanlarında niye batıyı veya sözüm ona “muhassır medeniyeti” yaşam tarzı olarak benimserler. Ayrıca batı hiç bir zaman kendisine uyulacak temiz bir medeniyet sahibide olamamışlardır. Bugün toplumun büyük bir çoğunluğu dinlerini Kuran’dan öğrenmek yerine medya hocalarından öğrenmektedirler. Bu hocalar ne zaman insanları Allah’ın ve inanların düşmanı olan sistem ve rejimlere kulluktan vaz geçirip sadece Allah’a kulluğa davet edecekeler? Gerçi dinlerini az bir paha karşılığında satan böyle adına “hoca” denen insanlardanda bir beklentimiz yoktur. Bu işten sadece kulluğa davet edenler değil gönüllü olarak bu çağrılara uyup kul olanlarında yeter artık deyip uyanmaları gerektiğini özellikle belirtmek istemekteyim.çünkü kendisine uyulanlar da ona uyanlarda herhangi bir bahane ile kendilerini o büyük günün azabından asla kurtaramayacaklardır. Zira her iki grubunda azabının iki kat olacağını yüce kuran bizlere haber vermektedir. Yaratılan insan oğlu her konuda haddini ve hakkını bilip asla densizlik yapmayacak niçin yaratıldığının farkına vararak (cinleri ve insanları sadece bana kulluk etsinler diye yarattım) ilahi fermanına uygun davranacaktır. Bunun çaresi ise Allah’ın kendisi için gönderdiği vahiyleri özellikle Kuran’ı ciddiye alacak ve ne demek istediğini anlayacak zira kuran ı okumak diğer bir ifade ile ayetin kendisinden ne istediğinin farkına vararak öyle davranmak kitabın mensubları için farzdır. Bu konuda Allah’ın kendisine elçi olarak seçmiş olduğu insanlar dahil hiç kimsenin davet esnasında Allah’tan başkasına çağırması Allah’tan başkasına kullluğa daveti asla olacak şey değildir. Bakın bu konuda Rabbimiz olan Allah şöyle buyurmaktadır. “Allah’ın kendisine kitabı ve onunla hükmetme yetkisi verip kendisine elçilik görevi verdiği insanoğluna: “Allah’ı bırakın bana kulluk edin” demek yaraşmaz.” Kitabı öğrendiğinize, okuduğunuza göre Rabbe kul olun” demek yaraşır.” O peygamberin size melekleri, peygamberleri rab olarak benimsemenizi emretmeside yaraşmaz. Siz müslüman olduktan sonra size inkâr etmeyimi emredecek” (Al-imran 79-80) Mealini verdiğimiz ayetler aslında islama ilk davet ediciler olan peygamberlerinde kıyamete ramah kala peygamberleri takip eden davetçilerinde neleri yapmaları neleride yapmamaları gerektiği husunda da çok önemli kurallar koymaktaır. Bizlere düşen bu kuralları işittik ve isyan ettik demek yerine işittik ve itaat ettik ey rabbimiz dönüşümüz yalnızca sanadır demek olomalıdır.
Peki
İnsanoğlu hangi hallerinde diğer insanları kendisine kulluğa davet etmiş olur bu haller nelerdir sorusunun cevabını bulmaya çalışalım. İşin aslına bakar iseniz yukarda mealini vermiş olduğunuz ayetler bu konuda yeterince bizi aydınlatmaktadır. Şöyleki kişilerin davet esnasında kendisini bağımsız tam yetkili görme yerine kendisi adına davet ettiği makamı dikkate alarak kendisine çağırma yerine ilgili makama davet etmelidir. Çümkü kendisine verilen kitapda kitabın hükümleride elçilik görevinde keyfi davranmasına dini Allah merkezli olmaktan çıkarığ insan merkezli yapmasına kesinlikle manidir ve buna müsade edilmemektedir. Aksi bir davranış elçilik görevini yapmamak anlamına gelmektedir.  Allah’ın kendisine elçi olarak seçtiği hiç bir peygamberi böyle bir hata yapmamıştır. Allah onların tamamından onlarda Allah’tan razı olmuşlardır. Bunun böyle olduğunu son mesaj kuranı kerim bizlere haber vermektedir. Bizler bu uyarı mahiyeti taşıyan emirleri ciddiye almak zorundayız. Zira dünya ve ahiret sahadetimiz buna bağlıdır. Bugün dünyamız malesef kan, irin, göz yaşı ve ölümlerle tanınıp bilinmektedir özelliklede islam coğrafyası bu halde. Zalim batı ise en mutlu ve sorunsuz günlerini yaşamaktadır. Bütün proje ve çalışmaları islam ümmetinin parçalanması ve ürettikleri son model silahların müslümanlara pazarlanması ve onlar üzerinde denenip bir sonraki üretecekleri silahların daha da gelişmiş modellerini üretmek amacındadırlar. Daha çok sömürme daha çok işgal. Batı belliki daha önce yaşadığı kötü tecrübelerden (Katolik- Protestan) mezhep savaşlarından önemli denecek oranda ders almışa benzemektedirler. Bunun için batılı iki ülke arasında çıkan sorunlara anında müdehale ederek soydaşlarının birinin bile ölümüne müsade etmemektedirler. Fakat söz konusu Müslüman coğrafya ise mezhep kavgalarını körükleyip kardeşi kardeşe kırdırmaktadırlar. Ölen de hasan öldürende hasan. George ise perdenin arkasında ellerini ovuşturup kıskıs gülmektedir. Belki bu olaylara getirilecek yorumlardan bir tanesidir. İşin aslı sadece bu olmayıp müslüman coğrafya halkı önce aklını kullanmadı sonra Allah’ın kendileri için indirdiği kitapı gönderiliş gayesinden uzaklaştırılıp sadece okunan bir kitap haline getirince bu iki sebebten sonra bir tür belayı da hak ettiler. Allah akletme düşünme, anlama konusunda yüzlerce ayet indirmiş iken bizler aklımızı orjinal paketini hiç açmadan ahirete göç edip giden sıradan insanlar haline geliverdik. Suçu hep başkalarında aramayı ve bahaneler üretmeyi hayat tarzımız haline getirdik. Allah’ın bölünmeyin parçalanmayın aksi halde devletiniz yıkılır gücünüz zayıflar emrine rağmen amip gibi bölünüp parçalanarak her birimiz elimizdeki parçalarla övünüp kıvanır olduk. Parçalanıp bölünerek düşmanlarımızın işlerini kolaylaştırdığımızın vebalini nasıl vereceğimizi hiç düşünmedik. Kendi düşüncemizi taşıdığına inadımız cemaat liderimizi, hocamızı, şeyhimizi, ağabeyimizi, kendimize rabler edinip onların kulları olduğumuzun iddiası ile birlikte Allah’ın da kulları olabileceği zannı ile avunup durduk. Bundan dolayı da bir arpa boyu yol alamadık. İslam’ın düşmanları Müslüman coğrafya halklarının bu zaaflarını kendi lehlerine döndürerek sürekli kendilerine kulluk yapılacak kurum ve kuruluşların sayılarını artırmaktalar. Daha sonra kullanım süreleri dolan ortaklarını da cahiliye Araplarının helvadan yapıp sonrada yedikleri ilahları gibi çöpe atmaktadırlar. Örnek mi? İşte size bir zamanlar hizmet,  cemaat, diye herkesi etkileyip kapsam alanına alan FÖTÖ ilahını yedikleri gibi şu anda tevhidi çizgiden sapıp sistem içi ne dahil olarak İslam ‘mi   temsil  ettiğini  iddia eden ve İslam’ın düşmanları tarafından yeni ilahlık makamına taşınmak istenenlere bir uyarıyı kendimize borç biliyoruz. Zira inanmış bir mümin bir delikten iki defa ısırılmaz. Başka bir yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.