Kudüs İkinci Endülüs Olmasın!

Ejder Aşit

VAN 8.12.2017 10:04:19 0
Kudüs İkinci Endülüs Olmasın!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Yahudi lobisinin desteğiyle ABD seçimlerini kazanan Trump, İslam ümmetine şah çekti. Geçmiş kalmış bir karar diyerek, Kudüs’ü siyonist devletin başkenti olarak kabul etti ve Telaviv’deki konsolosluğunu Kudüs’e taşımaya karar verdi.

Siyasi mezhep kavgalarıyla Ortadoğu’da düşmana düşmanlık yapma fırsatını vermeyen müslümanlar, birbirilerini kese dursunlar, güzellemeler dizsinler, silah antlaşmaları yapsınlar, beşeri vahşet duygularının videolarını paylaşsınlar.

Kudüs elden gidiyor, bir yiğit halk dışında direnen yok. Âlimlerimiz, araştırmacılarımız, yazarlarımız masa başında komplo teorileri üretiyor; ellerine bir taş alıp siyonist devletin bulunduğu yöne atma cesareti gösteremiyor. Çünkü kaybedecek kariyer ve mevkileri var. Sosyal medya’da attıkları sloganlara karnımız tok. Zira 90’lı yıllarda kitaplarını okuyup şahlandığımız kimselerin 28 Şubat’ta 2-3 gün cezaevi duvarlarını görünce attıkları feryatlardan yüzlerine tüküresim geliyordu. Hâlbuki mert olanlar, “Rabbim! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et…(Bakara-250)” diye dua etmiş, Yusuf’un (as) diliyle “Zindan beni çağırdıkları şeyden daha sevimlidir(Yusuf-33)” demişlerdi.

İslam ülkelerinde sorunlar resmin birer parçası. At gözlüğüyle bakanlar göremiyor. Domino taşları gibi bir merkezden yönlendiriliyor. Türkiye’de yaşadığımız ABD menşeili başarısız 15 Temmuz darbesi, Mısır’da hedefine ulaşmıştı. Suudi Arabistan’daki taht kavgaları, Bangladeş’teki Cemaati İslamiyye’ye yönelik idamlar, Irak ve Suriye’deki iç çalkantılar Yahudi lobisine ait projeler.

Açıkçası artık çekiniyorum ve korkuyorum ki Kudüs, ikinci Endülüs olacak. Bir ayıp olarak tarih sayfalarında yüzümüzü kızartacak. Cem Sultan olayıyla Endülüs’e yardım etmeyi göze alamayan güçlü Osmanlı nasıl ki bu ağır vebali yüklenmişti, bizler de güçlü olduğumuz halde iç çekişmelerden kaçan rüzgârımızdan dolayı ağır vebal altında bulunacağız.

Ahirette herkes “Kudüs düşerken sen ne yapıyordun?” sorusuna cevap hazırlasın. Bilinsin ki, orada yalana yer yok. Dillere kelepçe vurulacak, eller ve ayaklar konuşacak(Yasin 65).

Kudüs’e yaptığımız kavli duamız, ancak fiili duayla anlam kazanır. Tevekkül, fiili duada gücün bittiği zamanın feryadıdır.

Şeytan, “neden Arap ülke yönetimlerinden ses çıkmıyor” vesvesesini kalbine verebilir. Bizler kişi olarak kendimizden sorumluyuz. Onlar sorumsuz davranıyorsa hesabını verecekler. Onlara bakıp ibret almamız gerekiyorken, bunlar hatalarımızın dayanağı olmamalıdır. “Hiç kimse en küçücük bir haksızlığa dahi uğratılmayacak. Hardal tanesi; zerre miktarı kadar da olsa iyi/kötü her ameli tartıya sokacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.”(Enbiya 47).

İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali safımızı belirlememiz gerekir. Karıncanın suyu İbrahimi ateşi sönmeye yetmez ama hangi taraftan olduğumuzu belirler.

Gündemimiz Kudüs olmalıdır. Gücümüzün yettiğince Kudüs gündemli platform ve mitinglerde yer almaya çalışmalı, Filistinli kardeşlerimizin yalnız olmadıklarını hissettirmeliyiz.

Allah, hem ABD’de,n hem 5’ten, hem de her şeyden büyüktür. Evrende her şeye gücü yeten, sınırsız bir güce sahip olduğuna inan. İnanmadığın bir gerçekle dua etmen yersiz. İspat için yola çık, göreceksin yol açık.

“Zalimleri yaptıklarından Allah’ı habersiz sanma! Şüphesiz O, onların cezasını, gözlerin dikilip yerlerinden fırlayacağı güne ertelemede…(İbrahim 42)

Söz bitti şimdi eylem vaktidir. Haydi, yola koyulalım. Mina’da topladığımız taşlarla şeytanımızı taşlayalım, İbrahim baltasıyla putlarımızı kıralım. Olmamız ve yapmamız gereken neyse onu yapalım. Selahaddini bekleme, Bir Selahaddin de sen ol….