Küba Müslümanları ve Küba izlenimlerim

Nevzat Çiçek

VAN 27.11.2014 12:41:22 0
Küba Müslümanları ve Küba izlenimlerim
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Nevzat Çiçek

Fidel Castro'nun yönettiği, kurucuları arasında ünlü devrimci Che Guevara'nın da olduğu Küba’nın başkenti Havana aynı zamanda Sosyalizmin de merkezi. Puroları ile tanınan Küba’da Sosyalizm kabuk değiştirmeye doğru gidiyor. Amerikan dolarının döviz olarak kabul edilmediği ülkenin IMF'ye borcu bulunmuyor. Yaklaşık üç bin Kübalı Müslüman’ın bulunduğu ülkede resmi mescit olarak ufak bir ev gözüküyor. İnek öldürmenin cezasının 35 yıl olduğu Küba’da, Castro’nun güvenlik gerekçesi ile yedi evi bulunuyor. Ramazan ayı içerisinde ziyaret ettiğim Küba’da geniş caddeler, olmayan trafik derdi ve yemyeşil oluşu sizi kendisine hayran bıraksa da, yabancılar ayrı Kübalılar ayrı para birimi kullanıyor. İşte, Sosyalizmin Başkenti Küba.

İstanbul’dan altı saatlik bir uçuşun ardından İspanya’nın başkenti Madrit’e oradan da on bir saatlik bir uçuşla Küba’nın başkenti Hava’naya varıyoruz. Kafamızda eski soğuk savaş döneminin sosyalist ülkelerinin tablosundan olacak askerin her yerde gözüktüğü, havaalanının tanklarla çevrildiği bir ülkeye giriş yapmayı bekliyoruz ama yanılıyoruz. Oldukça modern olan Havaalanı ülkenin ulusal kahramanı ve simgesi olan Jose Marti ismini taşıyor. 19 Mayıs 1895'te Dos Rios savaşında İspanyol güçleri ile girdiği çatışmada yaşamını yitiren Marti’nin heykellerini her yerde görebiliyorsunuz.Marti’’nin İstanbul ve Ankara’da da birer heykeli bulunuyor.Küba’da da farklı ülkelerden devrimcilerin heykeli bulunduğu gibi Atatürk heykeli de bulunuyor

Yol arkadaşım İHH proje koordinatörü İhsan Özyürek’le beraber modern olan havaalanında sorunsuz kısa bir pasaport işleminden geçiyoruz dışarıda bizi sıcak ve nemli bir hava karşılıyor. Havaalanında bulunan taksilerle kalacağımız otele doğru yola çıkıyoruz. Yollar film seti gibi, her türlü eski model arabayı görebiliyorsunuz. Eski arabaların yanında özellikle diplomat ve yabancı şirket temsilcilerinin kullandığı lüks arabaları görmek de mümkün. Zaten Küba’da hayat yerli ve yabancıya göre dizayn edilmiş. Yerli halkın kullandığı paraya Pezo denirken, yabancıların kullandığı paraya ise CCU kısaca Kök deniyor. Bu iki paranın geçtiği alanlar farklı.
Küba eski ve yeni Küba olarak ayrılıyor.E ski Küba’da daha çok zenci Kübalılar yaşarken, yeni Küba’da ise daha çok beyaz tenli Kübalılar yaşıyor.Kübalılar İspanyolca konuşuyor ve oldukça rahat insanlar. Öyle ki alış veriş yaptığımız markette faturanın bir buçuk saat sonra gelmesine itiraz ediyoruz, onlar “no problem senyor” diyorlar.Küba’nın ilginç bir özelliği var dünya siyah beyaz evliliğin en fazla yapıldığı ülke olarak biliniyor. Castro ve arkadaşlarının yaptığı devrim sonrasında Kübalılar arasında bu sağlanmış. Güvenlik açısından zenci Kübalıların yaşadığı yerler sıkıntılı, aynı bizim İstanbul Tarlabaşı’na benziyor.Küba’da gerek kadınlar olsun gerek erkekler olsun oldukça düzgün vücut hatlarına sahipler. Okuldan itibaren verilen beden eğitiminin bunda büyük payı var. Hava çok sıcak ve nemli olduğu için genellikle erkekler sadece şortla üstleri açık geziyorlar. Küba’da obezite sorunu diye bir sorun yok. Kübalıların deyimiyle Küba’da yemek sorunu var.

Küba’da hayat Kübalı için karne demek, pezo demekse yabancı içinde Kök demek. Karne ile alışveriş yapılan yerlerde turist olarak sizin alışveriş yapma şansınız yok. Karnelerini götüren ailelere temel ihtiyaç maddeleri veriliyor, ama yetmediğinden bir şikayet söz konusu. Yabancılar için Küba’da her şey ayrılmış durumda; para birimi ayrı, plaka ayrı, alışveriş marketleri ayrı.Bir yabancı Küba neredeyse İstanbul gibi. Fiyatlar can yakıyor. Turist olarak gitmeye kalktığınızda bir otelin fiyatı 60 Avro’dan başlıyor 350 Avroya kadar çıkıyor. Kübalıların büyük bir kısmı o güzelim evlerini kiraya veriyor. Bizde Küba’da ilk gün otelde daha sonra günlüğünü 60 Avro’ya tuttuğumuz vilada kalıyoruz. Küba’da evlerin çoğu eski ama mimari açıdan çok estetik. İyi evlerin çoğu devrimden önce zenginlerin evleriymiş. Devrimden sonra u evler halka dağıtılmış, güzel mahallelerde de partide görev yapan yaşlı Komünistler oturuyor.

Küba’da caddeler oldukça geniş ve bakımlı, her taraf yemyeşil. Hava sıcaklığı 30 dereceyken birden yağmur yağabiliyor. Dünyada trafik derdinin olmadığı tel şehir herhalde Havanadır. İnsanlar genel itibariyle çok relaks. Birbirine bağıran, çağıran, kavga eden insanları kolay kolay görmezsiniz. Küba’da yabancılar için kullanılan terim Cuma. Bu tanımın nereden geldiğini bilmiyorum ama zaten Küba’da bir yabancı hemen ayırt edebiliyorsunuz.

Küba’da Cep telefonu şebekesi var ama genellikle sim kartlar kiralanıyor. Cep telefonu çok sayıda insanda olmasa da lükse kaçmaya izin vermiyor hükümet. Zaten Küba’da Sosyalizm’in bugüne kadar deva etmesinin en büyük sebebi halkını refah içinde yaşatmaya çalışmasından kaynaklanıyordu ancak şimdi Kapitalist ekonominin etkileri Küba’yı da zorlamaya başlamış durumda. Öyle ki halkın eğlenmesine izin veriliyor ama Kübalıların deyimiyle azıtmasına izin verilmiyor. 
Küba’da MSN, Skype vb kitle iletişim araçlarına izin verilmiyor. Ancak her şeyin karaborsası olduğu gibi bu işin de karaborsasını görmeniz mümkün.

Küba sokaklarında yürürken mevcut metrobüs sisteminin Rusya’dan getirildiğini, otobüsleri onların verdiğini ve soğuk savaşın sembol arabası Lada’yı görmeniz mümkün. Küba’da çok turist çeken bir yer, sokakta arabaların yüzde doksanı eski arabalardan oluşurken, yüzde onda yeni araba bulabiliyorsunuz. Bu yeni arabaların büyük bir kısmı diplomat yada iş yapan şirket sahiplerine ait. Küba’da arabaları tamire götürme geleneği neredeyse hiç yoktur. Her Kübalı neredeyse kendisi ile yaşıt arabasını rahatlıkla tamir eder. Kaldığımız mahallede insanların arabalarını her gün temizleyip, her gün bakım yaptığını görebiliyorsunuz
Küba’nın en yakın müttefikleri Venezuela, Rusya, Çin olarak sıralanıyor. Venezuela ile hem ekonomik hem de politik anlamda çok büyük bir yakınlık söz konusu. Küba şuan petrol ithalatının büyük bir kısmını Venezuela ile yapıyor. Venezeuleda Chavez’in gitmesi Küba’yı da ciddi etkiler. Küba petrolün yarısını kendisi çıkarırken diğer yarısını da Chavez’den alıyor. Ticaretinde yukarıdaki ülkeler yanında İspanya’nın da ciddi bir ağırlığı söz konusu.

Kübalılar son dönemde enerji yatırımlarına oldukça önem vermiş durumdalar.Ülkenin en önemli ihraç maddeleri arasında yer alan şeker kamışı üretimi eski teknolojiden dolayı oldukça düşmüş durumda.Brezilyalılar şeker kamışı üretimini artırmak için Küba’da yoğun bir çalışma içerisindeler.Küba’da şuana kadar yapılmayan şeker kamışı üretiminden bio benzin üretmek için de ciddi çalışma içerisinde hükümet.Kübalılar Japonlar kadar pirinç tüketiyorlar ve bunun yüzde seksenini de ithal ediyorlar. Şeker kamışı, Rom, Nikel ve Puro Küba’nın en önemli ihraç kalemleri arasında sayılıyor.Küba’nın IMF’ye borcu yok ama Venezuela başta olmak üzere bir çok ülkeye borcu bulunuyor ve bu borçların çoğu da soğuk savaş döneminden kalma. Küba’nın bildiğim kadarıyla Türkiye’ye olan borcu da 12 milyon dolar civarında.

Küba’da etin kilosu 13 dolar civarında, 10 kişilik bir ekmek bir dolar, Havaalanından Havana merkeze taksiyle gitmeniz 25 dolar, benzinin fiyatı yaklaşık iki dolar civarında. Ortalama bir memur maaşının 20 dolar civarında olduğu ülkede, devletin çok ciddi sübvansiyeleri söz konusu. Biz her ne kadar dolar üzerinden verdiysek te fiyatları Amerikan doları ülkede kullanılmıyor.
Küba’da sosyalizm kabuk değiştirmeye doğru gidiyor. Çin veya Vietnam modelinin uygulanacağı artık herkes tarafından konuşuluyor. Başta yine Komünist Parti duracak ama ekonomide yavaş yavaş bir serbestlik söz konusu olacak. Küba zaten yavaş yavaş bu adımları gerçekleştiriyor, öyle ki insanlara cafe açma izini verildi ve Kübalıların kendi aralarında mülkiyet alıp satmalarının da önü açıldı. Kübalılar bu adımın kabuk değiştirecek sistemin emaresi olduğunu ifade ediyor. Küba’da örneğin bir tütün üreticisi topladığı tütünün yüzde doksanını devlete vermek zorunda. Çiftçiler bile artık sistemin açığını yakalıyor, öyle ki bir çiftçi “Ben tütünün yüzde yirmisini kendime yüzde doksanını devlete veriyorum” diyebiliyor. Küba’da çok sayıda fazla turistik otel bulunuyor ve bunların hepsine devlet ortak. Küba’da iş yapacaksınız ortağınız devlet oluyor.Küba kendisinde az olan her şeyi kanunla koruma altına almış. Örneğin Küba’da inek çok az olduğundan dolayı devlet bir ineği öldüren Kübalıya 35 yıla kadar ceza verebiliyor.

Küba’da hayatın ortaklığını her alanda görmeniz mümkün. Gece hayatının çok olduğu bu ülkede gelen turistlerden alınan bahşişler bile bir yerde toplanıyor.Turistler için hayatı oldukça kolaylaştırmışlar. “Turizm, Sovyetler Birliği'nin çözülüşünün ardından Küba'nın girdiği darboğazda, ülkenin krizden bir an önce çıkması için eldeki olanaklar arasında en makul olanı idi. Küba hükümeti, ülkede turizmi teşvik etmeye, bir yandan da bu amaçla ülke içinde bireysel yatırımcılara bazı tavizler vermeye başladı. Bu tavizlerden tipik olanı, evinin odasını turistlere kiralayabilme izni alan ev sahipleri. Hazineden harcamadan, hatta alınacak vergiyle hazineye para kazandırarak turistlere kalacak yer sağlamanın kestirme bir yoluydu bu.” 

Küba dünyada en çok büyükelçilik ve konsolosluğa sahip ülkelerin başında geliyor. Bunu yetkililere sorduğumuzda bunun ABD’nin yalnızlaştırma politikasına bir cevap olduğunu ifade ediyorlar. Kübalılar özellikle sağlık ve antrenörlük konusunda çok iyiler. Sağlık konusunda o kadar çok iyiler ki, dünyanın bir çok ülkesinde insanlar tıp eğitimi almak için Küba’ya geliyorlar. 206 yılında Pakistan’da meydana gelen büyük depremde Küba 2500 doktor ile Pakistan’ın yardımına koştu ve ondan sonra her yıl bin Pakistanlı öğrenciye karşılıksız tıp bursu verdi. Pakistan’da Küba’nın bu jestine büyükelçilik açarak karşılık verdi. İsveç ve Norveç gibi ülkeler özellikle Afrika ülkelerinde kurdukları hastanelerde Kübalı doktor çalıştırıyorlar.

Küba’da muhalefet demek kilise demek. Küba sistemine muhalefet eden tek yer kiliseler olduğu için onlarda kontrol altında tutuluyor.

Castro’nun güvenlik sebebi ile yedi evi bulunuyor
Küba’da Castro’nun hala ciddi etkinliği söz konusu. Güvenlik gerekçesiyle Başkent Havana’da yedi evi bulunan Castro şuan hasta ve bütün yetkiler kardeşi Rau’da. Küba’nın en büyük meydanlarında CHE’nin ve diğer komutanların fotoğraflarını görmek mümkün.
Vikipedia’da Küba devrimi şöyle anlatılır: 26 Temmuz Hareketiyle birlikte kovulan Fulgencio Batista rejimi yerine Fidel Castro önderliğinde yeni bir Küba hükümeti kurulmasıdır.1950'lerde diktatörlüğü hedef alan gruplardan birine liderlik eden Fidel Castro, Moncada Kışlası'na düzenlediği başarısız bir baskından (1953) dolayı bir süre hapis yattı. Daha sonra Meksika'ya giden Castro 1955'te 26 Temmuz Hareketi'ni başlattı. Arjantinli devrimci Che Guevara'nın da yer aldığı örgütün Aralık 1956'da Küba'da başlattığı gerilla hareketi, zamanla öteki gruplardan da destek alarak Batista'ya bağlı birliklere önemli darbeler indirdi.1 Ocak 1959'da diktatör Fulgencio Batista'nın Küba'yı terketmesinin ardından Castro'ya bağlı bin kişilik bir kuvvetin Havana'ya girmesiyle yeni bir yönetim başladı.. "Küba devrimi" terimi, aynı zamanda kısaca Batista`nın devrilmesi ve sosyalizan ilkelerin yeni Küba Hükümeti tarafından uygulanmasını da belirtir... 
Küba Devrimi zafere ulaştıktan sonra Küba toplumunun ekonomik ve sosyal hayatında çok önemli değişiklikler gerçekleştirmiştir. Özellikle başta United Fruit Company, Shell ve ITT gibi yabancı işletmelerin kamulaştırılması, toprak reformunun gerçekleştirilmesi gibi uygulamalar ülke ve ülke dışında yoğun ilgi çekmiştir. Adada büyük yatırımları bulunan ABD, Castro yönetimini devirmek için çeşitli girişimlerde bulunmuş, Batista yanlısı ordunun kılıç artıklarından meydana getirdiği 2506. Tugay adındaki askeri birlikle adayı Domuzlar Körfezi Çıkartması olarak bilinen saldırıyla işgal etmeye çalışmıştır. İşgal girişiminin püskürtülmesiyle Küba hızla sosyalist sisteme geçmiş veSovyetler Birliği ile ilişkilerini sıkılaştırmıştır. ABD'nin düzenlediği ve adadaki Guantánamo Üssünden de desteklenen Mongoose Operasyonuyüzünden işgal edilme tehlikesi bir kez daha belirince Castro yönetimi adaya Sovyet balistik füzelerini yerleştirerek Küba Füze Krizininpatlak vermesine yol açan süreci başlatmıştır. Ada halen ABD'nin ekonomik ablukası altındadır.

KÜBALILAR EN ÇOK İSLAMİYETİ OKUYARAK ÖĞRENİYORLAR
Küba’da ağırlıklı olarak Allah’a inanmayan dinsizlerin nüfusu çok fazla. Zaten Sosyalizm dini afyon gibi gördüğü için özellikle dini mabet yapımına devrimden sonra izin vermemiş. Dinsizlerden sonra ağırlıklı olarak Hıristiyanlar, onlardan sonra Müslümanlar daha sonra da Yahudiler geliyor.Küba’da 40 tan fazla farklı eğilimlerde kilise varlığını devam ettiriyor. Protestan kilisesi oldukça etkili. Yakın zamanda Papa’nın Küba ziyaretini anlatan Kübalılar: “Geldi, gördü, gitti” diyorlar.

İslam’ın yakın zamanda Küba’daki mazisi 22 yıllık. Kübalı Müslümanlar öncelikli olarak Gana, Gine, Cezayir gibi ülkelerden gelen öğrencilerden etkilenerek İslamiyeti kabul ediyorlar. Sosyalist Küba’da en çok dikkatimizi çeken olgu, Müslümanların daha çok okuyarak İslamiyet’i kabul etmeleri. Kimi Mesnevi okuyarak etkilenmiş, kimi İspanyolca Kur’an’ı Kerim meali görmüş etkilenmiş. Hepsinin ortak söylemi; “İslam herkese hitap ediyor, onun Müslüman olduk” diyorlar. Küba’da resmi olarak İslam Ligi isminde bir oluşum bulunuyor. Bu oluşum Küba Hükümeti tarafından kabul edilen Küba İslam Topluluğu. İslam Ligi’nin başkanlığını şuan 61 yaşında olan ve 22 yıl önce Müslümanlığı kabul eden Yahya Pedro yürütüyor. Başkent Havana’da Yahya Pedro’nun ufak evi aynı zamanda Müslümanların buluşma yeri. Ufacık balkonu resmi mescid görevi görüyor. 25 kişinin ancak namaz kılabildiği evin balkonu aynı zamanda toplu iftarların da açıldığı bir mekan. Küba’nın genelinde yaklaşık olarak üç bin Kübalı Müslüman yaşarken bunun yediyüz tanesi başkent Havana’da ikamet ediyor.

BAYRAM NAMAZI KILMAK İÇİN PARA ÖDÜYORLAR
Kübalılar daha çok okuyarak, araştırarak Müslüman olmayı seçiyorlar. Gelen Afrikalı öğrencilerin bir kısmıyla tanıştıktan sonra İslamiyeti araştırarak kabul edenlerin sayısı da az değil. İslam Ligi Başkanı Yahya Pedro’da bunlardan biri. Kübalı Müslümanlar İslamiyet’i kabul etseler de kültürel olarak alışkanlıklarını kolay kolay bırakmıyorlar. Özellikle bayanların kıyafetleri hala kültürel özellikler taşısa da Kübalı Müslümanlar bazı konularda oldukça katılar. Puro’nun memleketinde Kübalı Müslümanlar için sigara da alkol gibi haram. Bulunduğumuz süre içerisinde Kübalı Müslümanların hiç birinin sigara içmediğini gördük. Küba’da kadınlar da Cuma Namazı dahil erkeklerle birlikte namaz kılıyorlar.Kübalı Müslümanlar genel olarak, Muhammed, İsa, Davud, Abbas, Ali ve Hamza gibi isimler alıyorlar.
Kübalı Müslümanların en büyük sıkıntılarından bir tanesi bir mescidlerinin olmayışı. Resmi olarak Yahya Pedro’nun evi her ne kadar gözükse de ufacık bir yer. Küba Hükümeti gerek İslam ülkeleri büyükelçilerinin gerekse de Kübalı Müslümanlara yıllar önce mescid yapılacağı sözünü vermiş ama bu konuda hala atılmış bir adım bulunmuyor. Kübalı Müslümanlar Cuma Namazlarını Yahya Pedro’nun evinde kılarken, gerek Afrikalı öğrenciler gerekse de İslam ülkeleri büyükelçileri kendileine sadece Cuma Namazı için tahsis edilmiş ancak elli kişinin sığdığı bir Arap Evi’nde kılabiliyorlar. 
Belki Küba, Müslümanların Bayram Namazı kılmak için hükümete para verdikleri tek yerdir. Kübalı Müslümanlar Bayram Namazını şehir plajı yanında bulunan Niptuna’da kılıyorlar. Kaç kişi namaza geldiyse kişi başına ufak bir parayı Küba Hükümeti’ne veriyorlar. Yahya Pedro’ya bunun sebebini sorduğumuzda yapılan hizmetlerin karşılığı cevabını veriyor.

KÜBALILAR İSLAMİ SİMLERİ KİMLİKLRİNE YAZDIRAMIYOR

Küba’daki Müslümanlar İslam’la tanıştıktan sonra aldıkları isimleri nüfusa kaydedemiyorlar. Onun için kendi aralarında, İsa, Abbas, İbrahim isimlerini kullanırken, resmi olarak hala eski isimlerini kullanmak zorundalar.
Küba’da Müslümanların en büyük sıkıntısı genel itibariyle dini anlatacak çok sayıda ehil kişinin bulunmayışı ve kaynak sıkıntısı. Türkiye Diyanet Vakfı bu yıl içerisinde altı Kübalıyı altı aylığına Türkiye’ye davet ederek, onlara Kur’an’ı Kerim öğretme, doğru namaz kılma ve çeşitli dini bilgiler verecek. Suudi Arabistan başta olmak üzere bir kısım ülkeler İspanyolca Kur’an Tercümeleri gönderse de özellikle Din bilgisi, dua ve Fıkıh konularında çok ciddi kaynak sıkıntısı yaşanıyor.Türkiye’den İHH insani Yardım Vakfı bu konuda açığı kapatmak için ciddi gayret gösteriyor.
Kübalı Müslümanların en fazla yaşadığı sorunların başında ise Kabristan sıkıntısı geliyor. Kübalı Müslümanlara ait bir kabristan olmadığını bu konuda çok zorlandıklarını ifade ediyorlar. Ölen bir Kübalı Müslüman için toplanıyorlar ve onu İslami usullere göre defnetmeye çalışıyorlar. Küba’daki Müslümanlar Kurbanlarını da yine beraber bir araya gelerek kesmeye çalışıyorlar. Zaten ekonomik durumu iyi olmayan bu insanlara Türkiye’den giden yardımlar bayramlarda onlar için daha bir anlamlı oluyor.

KÜBALILAR ORUÇLARINI NASIL AÇIYOR
Küba’daki Müslümanlar oruçlarını hurma ve su ile açtıktan sonra sofraya Papaye, Mago ve Muz geliyor. Muzdan sonra Kübalı Müslümanlar ekmeklerine mayonez sürüp yiyiyorlar. Bu kısa iftar açmadan sonra Namaza duran Kübalılar namazdan sonra ise genellikle pilav ve tavuk yiyiyorlar. Küba’daki Müslümanların en büyük sıkıntıların başında Helal ürün geliyor. Üzerinde Helal damgası bulunan tavuklar Arjantin’den geliyor. Zaten büyük marketlerde bir tek Helal damgalı olarak sadece bu tavukları görebiliyoruz.
Küba’da Müslümanlara ilk iftarı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da resmi olarak Suudi Arabistan Büyükelçiliği vermiş.Türkiye’yi temsilen de İHH İnsani Yardım Vakfı yaklaşık üç yıldır Kübalı Müslümanlara iftar yaptırıyor. 

TAJJİP ERDOĞAN

Kübalılar özellikle devlet kontrolünde bulunan üç televizyon kanalındaki görüntülerden Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyorlar. Tayyip Erdoğan’dan bahsederken, “Tajjip Erdoğan” diyorlar. Suriye meselesinde düşen uçağımız için Küba’nın Türkiye’ye başsağlığı mesajı gönderdiğini anlatırken, özellikle Truva üzerinden Türkiye okumaları yaptıklarını ve Türkiye’nin eski bir medeniyete ev sahipliği yaptığını bize anlatıyorlar.Küba’daki Müslğmanların büyük çoğunluğu da Türkiye’yi kendilerine yardım getiren İHH insani Yardım Vakfı sayesinde tanıdıklarını ifade ediyor. İçlerinden bir tanesi bize odadan Mavi Marmara maketi getirerek, “Kalbimiz onlarla birlikteydi” diyor.

KÜBALILAR NEDEN İSLAMİYETE YÖNELİYOR
Kübalı Müslümanlar okuyarak, araştırarak Müslüman olduklarını ifade ediyorlar. İçlerinde yeni Müslümanlar olduğu gibi 22 yıl önce kabul edenlerde var. Bakın Kübalı Müslümanlar neden Müslümanlığı seçiyor

Ayşe Duverhal: Sosyalist Müslüman değil sadece Müslüman’ın

Ayşe Duverhal 30 yaşında Bekar bir Küba’lı. Yedi yıl önce İslam’la tanışmış.İslam’ı seçerken testis inancının olmadığından dolayı İslam’dan çok etkilendiğini ifade ediyor:
“Yedi yıl önce Müslüman oldum. Ondan önce Hıristiyanlığı seçmiştim. Çok fazla Katolik kitapları okudum ve araştırdım. Hıristiyanlıkta özellikle testis inancını bir türlü içime sindiremiyordum bu yüzden sürekli arayış içerisindeydim. Domuz eti yemeleri de beni “yemeyin” emrine rağmen Hıristiyanlıktan uzaklaştırıyordu.
İslam’ı araştırmaya, okumaya başladım. Özellikle testis inancının olmayışı ve domuz eti yememeleri beni çok etkiledi. Müslümanlığın teslim olma prensibi gereği İslam’a teslim olmaya karar verdim. Küba’daki Müslümanları arayıp bulmaya kafamdaki bazı cevap alamadığım konuları onlarla istişare etmeye başladım. Daha sonra Yahya Pedro’nun evine gelip gitmeye başladım.Buradaki çalışmalara katıldım ve buradan biraz kaynak kitap alabildim.Kitapları Hıristiyanlıkla tekrar karşılaştırdım.Doğru yolda olduğumu anlayınca Kur’an ve Arapça öğrenmeye başladım.Annem ve anneannemle yaşıyorum. Çok şükür iki yıl önce annem de İslamiyet’i kabul etti. 
Hayatımda çok şeyler değişti.Allah’ın yardımı olmadan bir şey yapamayacağımı öğrendim. Namaz ve orucu öğrendim.İçimde Allah’a olan güven bir çok şeyi değiştirdi.Benim İslam’dan öğrendiğim güzel bir bayan olmak için güzel ahlaka sahip olmak gerekiyor. 
Tevekkül etmeyi öğrendim.Zorluklar karşısında Allah’tan yardım istemek, öldükten sonra başka bir hayatın varlığını öğrenmek çok güzel.
İslamiyet’i seçtikten sonra İslam’ı tanıyan kişi sayısı az olduğu için bana İslami terörizmden dolayı temkinli yaklaştılar. Beni onlara İslam’ın bir terör dini değil barış dini olduğunu anlatmaya çalışıyorum.Havana’da tıp fakültesinde okuyorum ve bu anlatımlarımdan ve yaşayışımdan dolayı etkilenen bir çok arkadaşım da İslam’ı seçti. Küba’da mescidimizin çok ufak olması, helal gıda sıkıntısı, İslamiyet’i anlatan kitap sayısının çok az oluşu sıkıntılarımızdan bazıları. Bütün namazlarımı ancak evde kılabiliyorum.
Mevlana’nın felsefesi beni çok etkilemişti. Türkiye’ye imreniyorum. Üç dinin barış içerisinde yaşadığı bir coğrafya olarak biliyorum Türkiye’yi. İHH ve sizin gibi bizi ziyaret eden kardeşlerimizin sayesinde Türkiye’yi tanıyoruz. Bize kardeşlerimiz dua etsin ve bize kaynak kitap göndersinler.” Diyor. 
Ayşe Hanımın yanından ayrılırken kendisine Sosyalist Müslüman mısınız? Diye soruyorum. Oda, “Ben kendimi Müslüman olarak düşünüyorum, İslam bana yeter.Müslüman olmak bana yetiyor ve başka tanımlara da ihtiyaç duymuyorum” diyor. Ayşe Hanım evlendiği kişinin Müslüman olması gerektiğini bize ifade ediyor.

Samir Abu Nasreddin: Küba’da ilk çocuğumu sünnet ettirdim
Samir Abu Nasreddin 34 yaşında, Küba’da sünnet edilen ilk çocuğun da babası olarak tanıtıyor Kübalı Müslümanlar bize. 10 yıl önce İslam’la tanışan Samir, neden İslamiyet’i kabul ettiğini şöyle anlatıyor:
“Benim İslam’la tanışmam on yıl önce elime aldığım “Peygamberimiz Muhammed ve Araplar” isimli bir kitaptan dolayı gerçekleşti.Kübalı bir arkadaşımın bana hediye ettiği bu kitap benim dönüş yapmamı sağladı. Kitabı okuduktan sonra Küba’da Müslüman aramaya başladım. Cuma namazlarını kıldığımız Arap Evi’ne gittim.Daha sonra diğer Müslüman kardeşlerimle tanıştım, sordum soruşturdum, araştırdım ve okudum bu yolun Hak bir yol olduğuna karar verdim. Durumu daha sonra hanımıma anlattım ve oda İslamiyet’i kabul etti ve Fatime ismini aldı.
İslam’dan önce çok farklı bir hayat sürüyordum. İçiyordum, domuz eti yiyiyordum,gece hayatım vardı. İslam’la tanıştıktan sonra bunların hepsini bıraktım. 
Ben annem ve kız kardeşimle yaşıyorum ama onlar İslam’ı kabul etmedi. Onlara göre ben genç olduğum için İslamiyet’i kabul ettim belli bir süre sonra bırakırım. Ama gençliğim on yıldır devam ediyor. (Gülüyor) Ailem Totem dinlere inanıyor. Sırf dinimi daha rahat yaşayayım diye ailem ve arkadaşlarımdan uzak durmaya çalışıyorum.
İslamiyet’i ilk kabul ettiğimde sen Taliban mısın? Diye bana soruyorlardı. Ne yazık ki buralarda İslam ve terörizm arasında sürekli bir bilinç altı var. Burada bir arada olmaya çok özen gösteriyoruz, fırsat bulduğumuz anda sürekli Yahya Pedro’nun evinde cemaat yapmaya çalışıyoruz. Resmi olarak mescit ve medresemizin olmayışı, İslam’ı iyi bilen imam azlığı, giyim noktası özellikle bayanlar için ve helal gıda noktasında çok sıkıntılıyız.
Benim çocuğum Küba’nın sünnet olan ilk çocuğudur. Müslüman olmayan bir doktor onu sünnet etti.
Benim için neresi olursa olsun Sünnet ve Kur’an bana yetiyor. Kendimi sadece Müslüman olarak nitelendiriyorum ve bu bana yetiyor.
Türkiye’yi biz İslamiyet’i Avrupa’ya götüren ülke olarak biliyoruz. Ben Türkiye’deki kardeşlerimizin bizi hatırlamasını ve özellikle ne olursa olsun çok sabır etmesini istiyorum” dedi.

Yahya Pedro:Küba Müslümanlarının lideri
Yahya Pedro 61 yaşında ve Küba Müslümanlarının lideri. Hükümet tarafından tanınan İslam Ligi’nin başkanlığını yapıyor. 22 yıl önce Müslüman olan Pedro’nun ufak evi Küba’nın mescidi. Yahya Pedro bize İslamiyet’i nasıl kabul ettiğini ve İslam Ligi’nin çalışmalarını anlattı:
“Yirmi iki yıl önce buaraya okumaya gelen Afrikalı öğrenciler vasıtası ile İslam’la tanıştım. Çok etkilendim, araştırdım, okudum ve daha sonra Müslüman oldum. Afrikalı öğrencilerin yanına gidip geliyordum ve onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyordum.
Müslüman olduktan sonra şuan namaz kıldığımız evi mescit yaptım yirmi yıl önce ve buranın ismini “Mescid-i Takva” diye koyduk. Önce burası dernek oldu, daha sonra ise İslam Ligi olarak burayı birleştirdik ve merkez yaptık. Bu oluşumu Küba Hükümet’i tanıyor ve resmi konferans ve toplantılarda bizi davete ediyor. Resmi olarak devletten çok büyük bir yardım almıyoruz.
İslam Ligi’nin amacı; Bütün Kübalıların İslamiyet’i tanımalarını sağlamak,Müslüman kardeşlerimize yardım etmek, başka dinde olanlarla diyalog kurmak, Arapça öğretmek, Müslümanları bir araya getirerek bir şeyler öğretmek, ölen Müslümanların defin işlemlerinde bulunmak, kısaca bunlar. 
20 yıl içerisinde Küba’da sekiz Müslüman hayatını kaybetti ve bizde onları defnettik. Devlet bize bir mescit yapacağını söyledi ama yıllardır bekliyoruz. Burada bizi ziyarete eden kardeşlerimizin yardımları ve çalışmaları gönlümüzü rahatlatıyor. Küba’da devlet her Kübalıya nasıl davranıyorsa bize de öyle davranıyor.
Küba’daki Müslümanların sorunlarını kısaca özetlersek; öncelikle mescid sıkıntısı var. Mescit sıkıntısından sonra özellikle bayanlar için tesettür elbise sıkıntısı yaşıyoruz, helal ürün bizim için çok büyük dert, çok iyi yetişmiş alimlerimiz yok, bunun için ciddi İspanyolca kaynak kitaplara ihtiyacımız var. Bir çok insan Küba’da İslamiyet’i araştırarak öğreniyor. Burada çok fazla cemaat de yok, dolayısıyla gelen bir insana iyi kaynak kitaplar verdiğinizde onu etkileyebiliyorsunuz.
Her Ramazan ayında Müslüman kardeşlerimizle mescit olan evimizde iftarımızı yaparız, teravihi burada kılarız ve burada bir birimize bir şeyler anlatırız.
Türkiye’deki kardeşlerimizin bizi anlamasını bekliyoruz. İnşallah yakın zamanda buradan altı kardeşimiz Türkiye’ye eğitim için gelecek. “ dedi.
Küba’da bir Kuba Mescidi yapmak Türkiye’ye yakışır.



Yazı 2012 yılında yazılmıştır