Köydeki bir öğrencinin duygusal mektubu…

Van'daki bir köy okulunda öğretmenlik yapan Nihat Işık, 23 Nisan'da öğrencilerinden mektup yazmalarını ister. Zarife adlı öğrencinin yazdığı mektup ise oldukça duygusal.

VAN 20.04.2015 16:40:24 0
Köydeki bir öğrencinin duygusal mektubu…
Tarih: 01.01.0001 00:00
Nihat Öğretmenin gazetelerde yayınlanmasını istediği mektupta oldukça duygusal ifadeler yer alıyor:
"Adım Zarife. Sekiz yaşındayım. Van'da yaşıyorum. En çok ip atlamayı bi de televizyon seyretmeyi seviyorum. Annemi babamı da seviyorum ama onlar bazen beni dinlemiyor. Ne desem "daha küçüksün, büyüyünce" diyorlar. Ben de hep korkuyorum. Ya hiç büyüyemezsem!
En iyi arkadaşım Sevda. Her sabah beraber okula gidiyoruz. Ben tandır ekmeği getiriyorum O da otlu peynir. Okulda ekmeğimizi beraber yiyoruz. Ben bazen televizyon da görüyorum. Bazı siyah çocuklar açlıktan ölüyor. Ben bi türlü inanamıyorum. Bi çocuk açlıktan nasıl ölüyor. Onların başbakanları hiç mi üzülmüyor?
Sevda, Aysel ve ben aynı sırada oturuyoruz. Aysel gelmeyince iki kişi oturuyoruz. Aysel okula geldiğinde ben okulu sevmiyorum. Çünkü koluma çarpıyor. Ben de güzel yazı yazamıyorum. Öğretmenimizde bana kızıyor. İçimden diyorum "keşke Aysel hiç okula gelmese". Zaten köyde başka kızlar da okula gelmiyor. Hemen evlendiriliyor
İkinci sınıfa gidiyorum. Bazen öğretmenimiz hastalanınca okula gelemiyor. Öğretmenimiz geldiğinde "keşke hiç hasta olmasan, bize her gün yeni şeyler öğretsen" diyorum. Öğretmenimiz de bana "biliyor musun Zarife bazı çocuklar hiç okula gidemiyor" diyor. Ben üzülüyorum. En çok da geceleri aklıma geliyor. Ağlıyorum. Bi çocuk okula gidemezse okuma-yazma öğrenemez. Öğretmen de olamaz.
Okuldan çıktıktan sonra Zehra ile birlikte hep oyun oynuyoruz. Buraları bi görseniz o kadar güzel ki. Kuşlar, çiçekler, kuzular... Bi de büyük büyük dağlar var. Önceden dağların arkasından hep silah sesleri geliyordu. Ben o kadar korkuyordum ki.
 Bi keresinde bizim köyden bi çocuk o dağların arkasına gitmiş. Bi bakmış bi şey bulmuş. Eve getirirken elinde patlamış. Çocuk ölmüş. O zaman bi sürü dua etmiştim. Hiç bi çocuk o dağların arkasına gitmese. Hiç bi çocuk hiç bi kere ölmese.
Ha, bi de televizyonlarda görüyorum. Başka çocuklar da ölüyor. Benim kafam hala almıyor.  Bi çocuk büyümeden nasıl ölüyor?
Öğretmenim bi sayfa doldu. Keşke bütün çocuklar beni duysa. El ele tutsa. Birlikte şarkı söylese. Dans etse. Hayat bayram olsa..!"

Bölge Gazetesi Haber Merkezi