Kötü senaryoyu görmeye ömrümüz yetecek mi?

Kemal Öztürk

VAN 6.12.2018 10:12:18 0
 Kötü senaryoyu görmeye ömrümüz yetecek mi?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kötü senaryoyu görmeye ömrümüz yetecek mi?
İyimser olmak için zorluyoruz hepimiz kendimizi. Dünya daha yaşanabilir olsun diye bir temenni aslında bu. Biraz olsun dünyadaki gelişmeleri takip eden herkes, temenni ve realite arasında sıkışmış durumda.

 
Bir yanda umut, diğer yanda bir türlü ibresini yukarı doğru çevirmeyen karamsar tablolar.

Kötü senaryoları, karamsar tabloları, kaos teorilerini ve ürkütücü tahminleri dillendirmek istemiyoruz. Konuşmak da, yazmak da, düşünmek de hepimize zor geliyor.

Buna rağmen konuşmak zorundayız. Zira susarak, üzerini örterek, görmezden gelerek bir sonuca varamayız. Gidişatı anlamak, tespitler yapmak ve buna göre hayatlarımızı düzenlemek zorundayız.

DÜNYADAKİ KURUMLARIN ÇÖKÜŞÜ

Çivisi çıkmak üzere olan dünya sisteminin, o çividen kurtulduğunda nasıl bir savrulma yaşayacağını kestirmeye çalışıyor herkes. Kesin olan şey çivinin çıkacağı, kesin olmayan ise sonrasında ne olacağı.

Son G-20 zirvesinde göstermelik toplantıların, beyanatların, ikili görüşmelerin hepsini bir kenara bırakırsanız, aslında herkesin ortak kanaati, bu topluluğun artık işlevsiz olduğunu yönündedir.

Dünyanın daha iyi olması için ne karar alındı? Daha yaşanabilir bir dünya için hangi adımlar atıldı? Umutlanmamız için ne oldu? Aklınıza bir şey gelmiyor değil mi? Çünkü karamsar tabloyu ortadan kaldıracak, ibreyi umuda doğru çevirecek bir karar çıkmadı.

Sanırım bu yazıyı okuyan herkesin ömrü, G-20 organizasyonunun bir süre sonra işlevsizlikten dağılacağını görecektir.

Sadece bu örgüt mü?

Birleşmiş Milletler’in anlamsızlığını dile getirmeyen kaldı mı? Başta Türkiye olmak üzere, herkes, dünyadaki hiçbir soruna çözüm bulamayan, krizleri çözemeyen, acı çeken insanlara yardım edemeyen bir örgütün anlamını sorguluyor. ‘Bir revizyon şart’ deniyor. Aslında revizyona değil, bir devrime ihtiyacı var BM’nin.

AB, NATO, İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ÖLMEK ÜZRE

Avrupa Birliği’ne bakın. İngiltere’nin çıkmasından sonra zaten birliğin öldüğünü, sadece cenaze töreninin yapılmadığını bizzat Avrupalı siyasetçiler dillendiriyordu. Şimdi Fransa ve Almanya, birlik ayakta kalsın diye sürekli suni teneffüs yapıyor. Lakin öyle gözüküyor ki, Avrupa’nın kalbi duracak. Bu suni teneffüsler de işe yaramayacak. Bunu da görmeye ömrümüz yetecek sanırım.

Avrupa ordusu kurma fikrini ortaya atan Fransa’ya, NATO Genel Sekreteri’nden verilen cevap manidar. ‘Daha NATO’yu yönetemiyoruz, ikinci bir orduyu nasıl yöneteceğiz?’. Macron’un Avrupa ordusunu, ‘ABD tehdidine karşı kurmalıyız’ açıklaması ise bize bir başka gerçeği söylüyor: Avrupa ordusu kurulamayacağı gibi, NATO da dağılacak.

Müslüman dünyasının en büyük organizasyonu İslam İşbirliği Teşkilatı ne yapıyor bu sıralar bileniniz var mı? Yok. Ben de bilmiyorum. Çünkü bir şey yapmıyor.

İslam dünyası savaş, iç çatışma ve terörle en büyük kaosunu yaşarken, teşkilat adeta ölü toprağının altında çürüyor. Bu teşkilatın da ömrü uzun sürmeyeceğe benziyor.

Amerika’da Trump’ın bir filin zücaciye dükkanına girmesi gibi, birçok uluslararası anlaşmayı, organizasyonu, birliği dağıtmasına ne demeli peki? Küresel ısınmayı önlemek için Kyoto anlaşmasından çekildi. İran’la birlikte 4 büyük ülkenin de yer aldığı nükleer anlaşmasını tanımıyor. Rusya ile nükleer silahların sınırlandırılması anlaşmasında da yan çizdi.

Kanada ve Meksika’nın da tarafı olduğu NAFTA anlaşmasını bozdu, yeniden yaptı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nden kapıyı çarpıp çıktı.

NATO’yu tehdit ediyor, AB’ye tekme atıyor, BM’nin parasını ödemiyor, Çin’le savaşacağını söylüyor… Saymakla bitmeyen fil hamleleriyle dünyadaki düzeni darmadağın ediyor aslında ABD.

Ne oluyor?

Dünyada son 60 yıldır hakim olan ittifaklar, organizasyonlar, birlikler, anlaşmalar birer birer çatırdıyor, çöküyor, eriyor…

KARAMSAR TABOLUYU TERSİNE NASIL ÇEVİRİRİZ?

Batı medeniyetini bundan sonra yönetmeye aday olan siyasi partiler, liderler, siyasi akımlar ya ırkçı, ya yabancı düşmanı ama hepsi arızalı tipler. Amerika’daki Evanjelistlerden tutun İtalya’daki Beş Yıldız Hareketi’ne, Almanya’daki Nazi partisinden tutun Fransa’daki Le Pen’e kadar, tümü, rasyonel aklın dışında hareket eden siyasi akımlar.

Gelecekte dünya yönetimine hakim olacak insanlardan bahsediyorum unutmayın.

Biliyorum karamsar tablolar. Okuması bile insanın içini karartıyor.

Lakin gerçek böyle gözüküyor.

Bu tabloyu tersine çevirmenin bir tek yolu var: İyilerin ve iyimserlerin örgütlenmesi. Dünyada rasyonel aklı, vicdanı, adaleti hiçe sayan tüm siyasi akımlara, liderlere, ülkelere karşı dünya çapında bir örgütlenme, bir hareket başlatılmazsa, korkarım ömrümüz kötü senaryonun gerçekleştiğini görecek.

Kötü senaryo dedikleri de Üçüncü Dünya Savaşı’dır.