Hiçbir Kürdün kılına zarar gelsin istemem. PKK militanları öldüğünde de üzülüyorum; açık söyleyeyim. Çünkü kandırılmış saf insanlar bunlar, zavallı insanlar… Benim esas düşmanım gariban Kürt çocuklarını maşalaştıranlardır ve bir vazifem de bu çocukları uyandırmaktır.
Şimdi benim babam Türk, annemin annesi Kürt. Ben Kürdün canı yansın ister miyim? Ki çocukluğumun önemli bir bölümü de Urfa’da geçti... Hiçbir Kürdün kılına zarar gelsin istemem. PKK militanları öldüğünde de üzülüyorum; açık söyleyeyim. Çünkü kandırılmış saf insanlar bunlar, zavallı insanlar... Benim esas düşmanım gariban Kürt çocuklarını maşalaştıranlardır ve bir vazifem de bu çocukları uyandırmaktır.
Yüzyıldır oynanan bir oyun var Kürtlerin üzerinde. Bu gerçeği de çok çok iyi biliyorum. İlk Kürtçe yazılı sözlüğün İtalya'da Vatikan'da olduğundan da haberim var mesela...
Dolayısıyla yüzyıldır yapılmak istenen ameliyatın yarattığı nesillerle karşı karşıyayız. Her müdahalede biraz daha yara veriyorlar Kürtlere de Türklere de ve diğer bölge halklarına da... Yaralar derinleştirilmek isteniyor. Amaç herkesin çözümsüzlüğe ikna edilmesi. Bunların da farkındayım.
Bunların farkında olunca o zaman silahlı Kürt hareketlerinin bu tezgahta terzi olarak çalıştığını görüyorsunuz. Onların görevi kendilerine verilen işin yetiştirilmesi... Genel planda sosyo psikolojik yönleriyle de düşünürsek bu gerçekle karşılaşırız. Yani silahlı ya da açıkça emperyalizmle iş birliği içindeki sivil hareketler, verilen görevi icra etmektedir.
Bu halde ben, babası Türk annesi Kürt biri olarak, “görevi” bu olanlarla mücadele etmek durumunda kalırım; pratiğimle de bu mücadeleyi sürdürdüğümü gösteriyorum, elden geldiğince...
Bu mücadele Kürtleri hain görmemek, bu oyunun farkında olarak onları anlamak ve onlarla konuşmaktan geçiyor. Bu mücadelenin bir ayağı tabii ki söz konusu kirli organizasyona çalışan aydın zevatla “yumruklaşmak” ve onların üzerine üzerine yürümektir.
Elbette bize karşı fiziki tepki doğmadığı müddetçe biz de fiziki tepki vermeyiz. Bahsettiğim kavga düşünsel planda hem de hiç çekinmeden yüksek sesle verilmeli. Zira egemen medya onların sesini daha çok açarak bu yolla psikolojik üstünlük kurmak istiyor.
Böylece akıllarınca halkta bezmişlikle karışık bir teslimiyet oluşması amaçlanıyor. Biz yarınımız için kavgayı her yerde vereceğimiz gibi bunlara karşı da vuruşacağız. Onların yani “bilen kişilerin” bu bilmişlikle bilgiyi gelen emirlere göre nasıl ahlaksızca kullandığını ortaya çıkarmak vatan müdafaası açısından çok kıymetlidir.
Kısaca biz Kürdün tırnağı kırılsın istemezken bir yandan da Kürdün hepimize karşı kullanılmasını engellemeye çalışıyoruz. Çünkü Türk'e düşman edilmiş bir Kürt, bu coğrafyada asla mutlu olamaz. Tarih ve coğrafyadan biraz haberiniz varsa eğer, nesnel hakikat budur.
“En iyi Kürt ölü Kürt” diyen ve fetocu olduğu ortaya çıkan “sözde sol” dergilerin ne işlevle hareket ettirildiğini de böylece tespit etmiş oluyoruz. Süslü, renkli, LGBT'li (cinsel tercihlere çok saygılıyım, benim yaşamımı ihlal edilmediği müddetçe bu konu kimseyi ilgilendirmez) ya da Atatürk posterli vs. sözde muhalif “demokrat aydınlar” Türkiye'nin temellerine konan bombanın fitiline nasıl ateş yakıyorsa Kürt'lere düşmanlaştırma çizgisinde “en iyi Kürt'ün ölü Kürt” olacağına inandırmak isteyenler aynı vaziyete çakıyor kibriti.
Tekrar etmekten bıkmaksızın hatırlatacağız:
"Yüz senedir başarılamayan, asla netice noktasına gelemeyen emperyalist planların geriletilmesi yönünde ne icap ederse yaparız. İnşallah geri adım attıramayacaklar bu halka."
Haber kaynağından okumak için link: http://www.haber10.com/yazar/saygin_bedri_gider/kirli_tezgahin_terzisi-694575
Haber 10/Saygın Bedri Gider
