KİMİNLE YÜRÜYECEĞİZ

HİKMET ERTÜRK

VAN 12.09.2014 11:46:49 0
KİMİNLE YÜRÜYECEĞİZ
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Azgınlar diledikleri gibi haksızlık ettikleri ve hiç kimse tarafından engellenmedikleri, direnişle karşılaşmadıkları sürece yeryüzündeki hayat normal akışını sürdüremez. Yüce Allah zalim ve azgın kişileri acıklı bir azapla tehdit ediyor ama insanların da zulüm ve azgınlığa karşı çıkmaları, yolunu tıkamaları gerekir. “Sorunlu rıza. Aslında iyi yaptığımızı zannediyoruz güzel bir amel olarak görüyoruz çünkü öyle inanıyoruz. Fakat rıza gösterdiğimiz birçok şey aslında içerisinde birçok sıkıntıyı da barındırıyor. Allah adına konuşmak, Kur’an’ın ayetleriyle konuşmak, Peygamber (S) diliyle vaziyeti yorumlamamız, dine nispet edilen yaşlı dille mevcudu yorumlamamız, bizi yok sayıyorsa, yaşanılan gerçekliği ve olası gelişmeleri içermiyorsa, yapılan şey, sorunlu rızadır, sorunlu Müslümanlıktır. İzzetli, bilge Müslümanlık, şanı yüce Rabbimizin rızasını baz alarak başlar, ekin ve neslin selametini ihtiva eder, aziz Allah’ın razı olduğu bir temsiliyyetle olgunlaşır.

Böylesi bir anlayış; Konjonktürü, toplumsal hassasiyetleri, bireysel kapasiteleri dikkate almayan bir çiftçiliğe benzer ki sonuç hüsrandan başkası olamaz. Aziz Allah’ın adına hareket edebilmek, heva ve heveslerimizi, şirketleşen istismarcıları, yanlış din telakkilerini ciddiye almamızı ve bu unsurlarla mücadele etmemizi gerektirir. Sızılarımız, sevinçlerimiz bizi utandırmamalı.” 1 Elbette ki konuştuğumuz hele ki Allah adına konuştuğumuz hiçbir kelime bizleri yok saymamalıdır. Ve konuşulan kelimelere dökülen her sözümüz yaşanılan gerçekliğimize katkı sağlamalı, olası bizi ilgilendiren gelişmeleri içermelidir. Çevremizde oluşa gelen gelişmeleri dikkate alan bir dil bizler için önem ihtiva etmeli. Belki de her şeyin kutsalını öncelediğimiz günden beri bir türlü kendimizin dışındaki olaylara ilgi duyamıyor fitnenin yeryüzünden kalkmasına katkı sağlayamıyoruz.

Yalnızca dinden kendimizi ilgilendiren bölümleri alıyor bu metinleri önemsiyoruz. O yüzdendir ki çevremizde bizleri kendisi yerine koyan böyle düşünen kardeşlerimiz oldukça azaldı. Her hangi bir derdinizi anlatmaya kalktığında karşınızdaki kişi de kendi dertlerini sıralamaya başlıyor. Sanki siz sizde olan dertlerinizi ona anlattığınızda siz onun unuttuğu dertlerini de ona hatırlatmış oluyorsunuz. Aslında biz böylesi durumlarda kendi sorunlarımızı dertlerimizi ertelemeyi bizlere derdini anlatan kardeşimizin sorunlarını çözmeyi önceleyebiliriz. Bu bizleri birbirlerimize yaklaştıracaktır. Bir kesimimiz başkalarına yapılan haksızlıklar şöyle dursun kendisine yapılan birçok haksızlığa dahi ses çıkarmıyor. Böylesi kimselerin varlığı bizler tarafından sorgulanmalıdır.

Zira sadece zalimleri ortadan kaldırmak onların fesatlarını önlemeye çalışmak yetmiyor, ayrıca zulüm görüpte hiç konuşmayanların, bu durumu kanıksayanların tamamının da böylesi hal ve hareketlerinin etkilerinin kırılması gerekmektedir. Bu kimselere karşıda bizlerden tepkiler oluşmalı. Çünkü bu kimselerin sayıları zulüm yapan kimselerin sayılarından kat be kat daha fazladır. Ve bu zalimlerin besleyicileri konumundadırlar. Toplumun bozulmasında etkileri de bu oranda çok fazladır. Bu kimselerle üzerlerinde ki böylesi kötü durumlarını atmadıkları sürece yol tutulmamalı yol yürünmemelidir. Onlar her ne kadar hiç kimseyi kırmadan her kes tarafından sevildiklerini düşünseler de bizler bu kimselere karşı bir sevgi beslememeliyiz. Çünkü inancımız böyle gerektiriyor. Yüce Allah diyor ki; “İnsanlara zulmedenlere, yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere karşı durulmalıdır.

İşte can yakıcı azap bunlaradır.”(Şura-42) Evet; “Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselerin aleyhine bir yol yoktur.” “İnsanlara zulmedenlere, yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere karşı durulmalıdır. İşte can yakıcı azap bunlaradır.” “Buna göre zulme uğradıktan sonra kendini savunarak zulmü bertaraf eden, kötülüğe onun gibi bir kötülükle karşılık veren, ama haksızlık etmeyen kişi hiçbir şeyden sorumlu tutulmayacaktır. Çünkü o yasal hakkını kullanmıştır. Hiç kimse onu sorumlu tutup yargılama yetkisine sahip değildir ve hiç kimse onun karşısına geçip engelleyemez. Karşılarına dikilip engel olunması gerekenler insanlara zulmedenlerdir, yeryüzünde haksız yere azgınlaşanlardır. Çünkü içinde zalimler bulunduğu ve bu zalimler insanların tepkisiyle karşılaşmadıkları, zulümlerinden vazgeçirilmeye çalışılmadıkları sürece yeryüzü ıslah olmaz.

Azgınlar diledikleri gibi haksızlık ettikleri ve hiç kimse tarafından engellenmedikleri, direnişle karşılaşmadıkları sürece yeryüzündeki hayat normal akışını sürdüremez. Yüce Allah zalim ve azgın kişileri acıklı bir azapla tehdit ediyor ama insanların da zulüm ve azgınlığa karşı çıkmaları, yolunu tıkamaları gerekir.” 2 Tabi insanlarımız farklı inanç sistemleri tarafından yönetiliyor. Bu sistemler onlar için kurallar koyuyor. Allah’ın sözlerinin yaşanılması biraz da başkaları tarafından konulan kuralların örtüşen yanları kadar oluyor.

Hal bu ki Allah sözlerinden kötülüğe bu zalimler gibi karşılık veren, karşılarına dikilip engel olan kişiler için hiçbir şeyden sorumlu tutulmayacağını ve böylesi bir yetkiye de kimsenin sahip olmadığı anlaşılıyor. O halde bizler kötülükle mücadele ederken önümüze çıkan engellere aldırış etmemeliyiz. Bu yolda tabi ki gerçek manada Allah’ın sözlerini savunan kardeşlerimiz olacaktır. Bir arada yol tuttuğumuz arkadaşlarımızı iyi tanımaya çalışmalıyız. Hele ki ayağımız tökezlediğinde düşüp kaldığımız anlarımızda yakınımızda kalabilen arkadaşlarımızı daha iyi tanımaya çalışalım.

Çünkü düştüğümüz yerden kalktığımızda kiminle yürüyeceğimizi de daha iyi kavramış oluruz. Kişi inançlarını bilgisi kadar yaşayabilir. O yüzden kavramlara yüklenen anlamlar önemlidir. Kavramlar kişilerin yaşayışını hal ve hareketlerini belirler. Eğer Allah’ın istediği doğru bir hayatı yaşamak istiyorsak İslam’ın kavramlarını doğru bir şekilde Allah’ın tanımladığı şekilde öğrenmemiz gerekir. Çünkü kimlerle yürüyecek olmamızı da bu kavramlar belirleyecek. İnşallah Allah yolunda yürüyen kardeşlerimizin sayıları artar.

Müslümanlar ılımlı rüzgârların estiği zor zamanlardan geçiyorlar. Bilgi kaynaklarının olmadığı batılı ağzı ile konuşmak zorunda bırakıldıkları bir zaman dilimini yaşıyorlar. Tekrar özlerimize dönmek için büyük uğraşlar vermemiz gerekiyor. Toplumun her kesimini kuşatıcı onları iyilik etmeye teşvik edici kötünün kötü olduğuna ikna edici bir dil geliştirmemiz bu kimselere ulaşabilecek yollar aramamız gerekiyor. İnşallah Allah Müslümanlara bu güç ve çabayı nasip eder. Bizleri ucuz uğraşlarla gün geçirmekten alıkoyar. Selam ve dua ile… Dipnotlar; 1- Yaşar Kelekçi, Kısa mesaj mektuplar 2-  Seyyid Kutub, Fizilal’il Kur’an, Şura Suresi 42. Ayet tefsiri -