Kazanan Kim Olacak?

Aslında kastımız herhangi bir partinin kazanıp kaybetmesi değil, Kazanan Demokrasimi Müslümanlar mı olacak sorusudur?

VAN 23.05.2015 19:13:09 0
Kazanan Kim Olacak?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 KAZANANIN VE KAYBEDENİN BELLİ OLDUĞU SEÇİMLER

Türkiye 7 Haziranda yapılması planlanan seçimlere giderken yoğun bir siyasi atmosferle karşı karşıyayız. Parti Genel Başkanlarının ortak söylemleri ileri Demokrasi için halkın tamamının sandığa gitmeleri yönünde. Peki, 7 Haziranda kimler kazanacak kimler kaybedecek sorusu akılları kurcalamakta. Aslında kastımız herhangi bir partinin kazanıp kaybetmesi değil, Kazanan Demokrasimi Müslümanlar mı olacak sorusudur?

Cumhuriyet tarihinden bu yana gerçekleşen seçimleri ele alarak bunun cevabını bulabiliriz.

Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar halkın adalet, yargı, ekonomi ve toplumsal yönden sorun ve şikâyetleri hiç hız kesmeden büyüyerek devam etmiştir. 1950 yılından günümüze kadar birçok iktidar gelmesine rağmen bu iktidarlar halkın sorunlarına çözüm getirememişler, bilakis sorunlar az öncede söylediğim gibi devasa bir hal almıştır.

Gerçekleşen bunca seçime rağmenDemokrasi, Müslümanlara yeni zulümler, yeni yoksulluklar ve Müslümanların değerlerinden uzaklaşmasından başka neler kazandırdı? Müslümanlara bunları kazandırırken iktidarlara ve yöneticilere ise yeni rantlar, servetler kazandırmadı da diyemeyiz. 3 Mart 1924 yılında Hilafetin kaldırılmasından bu yana süregelen süreç bunu bize açık bir şekilde göstermektedir.

Şimdi yaklaşan seçimlere ilişkin kazananın kim olacağı hususuna gelelim.

Halkı Müslüman olan bir beldede seçimler yaklaştıkça insanların birbirlerine olan kinlerini görmekteyiz, bununsebebi sandıklardan kendilerine çıkmasını umdukları bir oy değil de nedir. Müslüman halkları İslam kardeşliğinden uzaklaştıran yine bu köhne sistem değil mi? Doğunun batıya, Kuzeyin Güneye kininin artmasını sağlayan yine bu sistem değil mi? Kazandıkları takdirde halka sırt dönen ve kaybettiklerinde ise bir daha ki seçim için halka sahte yaklaşımlarda bulunan kirli demokratik siyasilere daha ne kadar güveneceğiz.

İşte nice böyle fasiddavranışı mubah gören bir sisteme daha ne kadar kanacağız? Seçimlerin ve siyasilerin vakıasını inceledikten sonra artık diyebilir miyiz ki kazanan bizler olacağız.

Ayrıca yukarıda saydıklarımızın müsebbibi demokratik sistem değil mi? Bugün insanlığın yaşadığı bu kaos, savaş, katliamlar demokrasinin eseri değilse kimin eseri? Bir asırdır insanlar ortaçağ karanlığından daha vahim bir manzarayı demokrasi liderliğinde yaşamadı mı?

Öte yandan aklen bakıldığında da demokrasinin toplumları aldatan koca bir yalan olduğu aşikârdır. Zira bugün demokrasi, sömürgeciliğin ana sütunlarından biridir ve tüm dünya çapında mazlum halkları köleleştirmek için kullanılmaktadır. Batılı devletlerin dünyaya pazarladıkları bu rüya, kendi ülkelerinde bile kaos ve yıkıma yol açmıştır. Beşer mahsulü kanunlar, insan fıtratına ve Allah'ın yarattığı tabiata aykırı olduğundan, tüm toplumsal düzenler altüst olmuş ve insan insanlığından çıkmıştır.

Her seçimde olduğu gibi bu seçimlerde de Demokrasi yerini sağlamlaştırırken, Müslümanlar ise inançlarından, fikirlerinden uzaklaşacağından dolayı kaybetmiş olacaklardır. Müslümanların üzerine düşen demokratik partilere sandıkta oy vermek değil İslam’ın, kendisini küfür olarak gördüğü demokrasiyi kökünden reddetmesidir. İslam’a iman etmiş olmamız hasebiyle İslam’ın yönetim nizamı olan Hilafetin tekrar ikamesi için bütün cehdimizle çalışmamız kaçınılmazdır.

Hilâfet’te hem dünyada hem ahirette kazanan Müslümanlar kaybeden Demokrasi iken, Demokrasi de ise kaybeden Müslümanlar, kazanan ise partilerin şahsında Demokrasi olmaktadır.İslâm akidesinin gösterdiği Hilâfet sisteminin yeniden ikamesi Müslümanlara kazancı getirecek, insan aklından çıkan ve insanlar arasındaki daimi ilişkileri sağlayamayan demokrasi ise kaybedecektir.

Doksan iki yıllık kayba Hilâfet diyerek dur diyelim ki Müslümanların kanı, canı, ırzı iktidarların ve kirli siyasilerin çıkarlarına alet edilmeyecek kadar değerli olduğu görülebilsin…

Ey İslam Ümmetinin alçaklığı, esareti ve zilleti kabul etmeyen cesur evlatları!

Ey şeyh Said’in, Selahaddin Eyyubi’nin, Fatih Muhammed Hanın ve Abdülhamid’in torunları.

Demokrasinin ve onun emin bekçiliğini yapan kirli siyasilerin oyunlarına aldanmayın. Allah'ın hükmünden başka hüküm arayanlara ve sizleri de Allah’ın hükmünden başka hüküm vermeye destek olmanız için çağıranlara destek vermeyin, cürümlerine ortak olmayın.

Kokuşmuş Batı Hadaratından olan demokrasi ve cumhuriyet gibi Küfür sistemlerinin 92 yıllık açlık, sefalet, zillet ve karanlığından kurtulmanın zamanı gelmedi mi?

"Yoksa onlar cahiliye yönetimini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, yönetimi Allah'tan daha güzel kim vardır?" [Mâide 50]