KARANLIK

A. BİROL ULAŞ

VAN 21.04.2014 11:00:06 0
KARANLIK
Tarih: 01.01.0001 00:00
Aşksız, zevksiz, Allah’sız Müslümanlık diyor. Nereden tutmalı diyorum, neresinden başlamalı? Demokrasi ile muhalefet kültürü arasındaki ilişkiyi yakalayıp Adem’in yasak meyveyi yemesine muhalefet şerhi düşüp demokrasiye arka çıkmasından mı? İdeolojik İslam da Marksist esintiler deyip kadın konusunu işlerken meta kavramına değinip kendisinin de bu esintiden faydalanıyor olmasından mı?

Sormak gerekiyor: Allahsız Müslümanlık mümkün mü? Adam, Allahsız ise Müslüman da değildir, onu aklamak için kavramları harcamanın ne gibi bir açıklaması olabilir. Adem’in yasak meyveyi yemesine komünal açıdan yaklaşıp komün kardeşliği de diyebiliriz, fakat pişkinlik yaptığımızı unutmadan…

Sorun daha da derinlerdedir aslında ve birilerini kafa karışıklığı ile suçlamak bizim kafamızın aydın olduğu anlamına gelmez.

Tevhid’çi anlayış (s196), Hakiki Tevhid (s184), Akılcı Tevhid (s69) , Kalpsiz Tevhid (s49)…

Neden sadece tevhid değil? Nedir bu sıfat tamlamaları?

İslam Dünyasının geri kalmasının nedeni neden tasavvuf değil? ‘ Başlangıç aşamasındaki mümin kişinin Tevhid algılayışı ancak taklitten ibarettir (s69)’ öyle mi? Ya da şöyle sorayım: Tevhid algılanabilir mi?

‘Bir tane Allah vardır ve başka ilah yoktur. İki kere iki dört eder demek kadar yalın bir gerçek (s48)’ ise eğer bu tamlamaları nasıl açıklayacağız? Hacıyağı ile parfüm arasında gidip gelirken Lorena’ya mı soracağız?

Oysa Tevhid bütün bu nitelendirmelerden arındırıldığında tevhid olabilir. Bu durumda yalınlığını iddia etmek laf-ı güzaftan ibaret

Tevhid; İslam’ın en önemli ilkesi… Kuran’dan onu çıkarırsanız elinizde eskilerin masalları kalır ve ilke de ilkten gelir. Felsefe de ilk: Bir şeyin bağlı olduğu ve kendisi hiçbir şeye bağlı olmayan anlamına gelir. İlke de, bir şeyin temeli; ilk sebep, kök, kaynak; unsurlar başlıca madde; temel inanç, düşünce; davranış, ahlak kuralı anlamlarında kullanılır. Bu durumda ilkesini; prensibini koruyamayan düşünce/anlam dünyasında sekteye uğradığı gibi; örneğin Okyanus Sözlük’te ‘Atomlar cisimlerin ilkeleridir’ örnek cümlesi verilir ve cisimlerden bahseden bu ilkeyi korumalıdır; ahlaki açıdan da sekteye uğramış ve kendini gerçekleştirememiş olur.

Sorun kendini gerçekleştirememe, ilk olanla bağlantı kuramama sorunudur. Yapılan her sıfat tamlaması sorunu çözmekten ziyade, çözümden uzaklaştıran bir karanlığa dönüşmüştür ve bu durumda birilerini, terimleri; kutsal, tanrısal hatta biraz biraz tanrı saymakla (s184) suçlamak karanlığı yaymaktan başka ne ile açıklanabilir. Sorun terimlerde, kelimelerde olmayıp daha derinlerde kavramlardadır

Ve kavramlar/anlam dünyasına algılama ile inilemez.

Sorun düşünce dünyamızdadır. Anlam dünyamız karanlık tarafından esir alınmıştır ve bunun tek suçlusu da biziz. Kendimiz yapamadığımız için, kendimizi göremiyoruz. Herkesi saran bu karanlık da herkes yalnız…

Ashab-ı Kehf karanlıktı.

Hira karanlık!

Dünya! Karanlık! Karanlık! Karanlık!

(Ömer Lütfi METE: Aşksız, Zevksiz, Allah’sız Müslümanlık)