Baştan söyleyeyim, kadınlara ilişkin yazı yazmak bir erkek olarak hakkım ve haddim değildir! Zaten bu türden dünyayı cinnetin eşiğine getiren kategorileri hiç sevmem! Ben kadınlar günü üzerinden değil, dünyayı imar etmek, dünyayı huzur yuvası haline getirmemiz için rabbimizin her günü "insanlar günü" ilan ettiğini, bu günler içinde kimseye bir iltimas geçmediğini, cinslerin aynı sorumluluk bilinci içinde olmaları için her cinsin ve bireyin potansiyelini farklı yarattığını düşünüyorum. Yani kadınla erkeğin yeteneklerini, fiziksel gücünü, estetik yapısını, duygu yapısını farklı yaratan Allah, bunu ayrımcılık olsun diye değil, adalet olsun diye yaratmıştır.
"Kadınlar günü!"
"Anneler günü!"
"Babalar günü!"
"Sevgililer günü!" gibi günler şu günleride beraberinde getirir;
"Evde kalmış kızlar ve erkekler günü!"
"Özgürce dedikodu yapamayan mahalle karıları ve kahvehane müdavimi herifler günü!"
"Kadınını dövecek sopa, kesecek bıçak bulamayan şerefsizler,alçaklar günü!"
"Kadın köledir"anlayışının üzerine din bina edenler günü!.."
Tamamen hak ihlallerinin artmasına yarayan günlerden başka hiçbir işe yaramıyor bu günler!
1857'den beri batılı kadınların kadınlığının sömürülmesine engel olabilmiş mi "kadınlar günü" kutlamaları? Kadınlar cinsel obje olmaktan kurtulmuşlar mıdır?
İddia ediyorum!; Her birimizin içinde yaşayan "hayvanların" (içgüdülerimizin hegemonyası) bize her günün insanlar günü olduğunu unutturmasından sebep böyle kategorik ve ötekine saldırı aracı olarak kullanılan günler peydahlamışız insanlar olarak.
Bu tür günlerin, mesela kadınlar gününün Amerika'da acımasızca 8 mart 1857'de bir yangında katledilen kadınlara atfen belirlenmiş olması bunu değiştirmez.
Bu önce kadına zulümdür. Bu tür zulümler üzerinden belli bir kimliği, belli bir cinsi belli bir günde ‘idrak” etmek, kutlamak demek, insanların bir kısmını bir kısmına, cinslerin bir kısmını diğer kısmına karşı kışkırtmak, ayrışmayı daha da derinleştirmektir.
Biliyorum, bütün dünya “kadınlar günü” gibi bir gün üzerinde mutabık olduğu ve bu günü “coşkuyla” kutladığı, bütün siyasilerin bu günün anlam ve önemini vurgulayan nutuklar attığı, kadınların ezici çoğunluğunun egosunun okşanmış gibi hissettiği için benim gibi düşünenler lanetlenecektir! Fakat siyasi partilere bir avuç oy, kadınlara bir tutam yalakalık, erkeklere tüm seneyi kurtarma günü olsun diye söylenen sözler, kadınlara ve erkeklere yapılan zulmü dindirmeyecektir! Tüm günleri insanlık günü ilan edip, insan olmayı başarabilirsek eğer, kadınlara yapılan zulmün adını “insana zulüm” olarak idrak edebilirsek, ne kadınlar ne de erkekler zulme maruz kalacaklardır.
Allah, “iman eden erkekler, iman eden kadınlar” derken iman noktasında birleştirmiştir kadın ve erkeği.. “Zekat veren, infak eden, iyilik eden, yoksula sahip çıkan, sorumluluğunu bilen erkek ve kadınlar” derken de cinse değil insana vaat etmiştir, vaat ettiğini… Cins üzerine bina edilen kategorik yaklaşımları, daha doğrusu erkek egemen anlayışları yıkmış ve hepimizin insanlık noktasında aynı değerde olduğumuzu söylemiştir.
Kadınların üzerinde dini gerekçelerle hegemonya kuranlarda bu tür günlerden korkmasınlar!; çünkü kadınlar günü, onların hegemonyasını güçlendiren en büyük günlerden biridir!
Hadi şu soruyla bitirelim;
Sayın dünyalı hanımefendiler; Sizler önce kadın olmak mı istersiniz, yoksa insan mı?
“Kadınlar gününüzün” mübarek olması yerine, insanlık günlerinizin mübarek olması daha hayırlı değil midir?
Sayın beyefendiler; karşınızda muhatap olarak önce kadın mı istersiniz yoksa insan mı?
Eğer insan isterseniz, bakış açılarınızı kadınlar üzerinden çekin ve insan yanlarına odaklanın!
İşte o zaman “kadınlar günü!” gibi günlere gerek kalmaz, hep beraber “insanlık gününü” kutlarız… Hem de her gün!
Her kime belli bir günün “kendisinin günü” olduğu söyleniyor ve o gün hakları daha çok vurgulanıyor, ne kadar “özgür” olduğu hatırlatılıyorsa, diğer günlerde haklarını daha fazla yemek içindir! Kadınlar ve erkekler insandır! İnsanlar için ise her gün insanlık günüdür! İnsan olmak her daim farzdır! Vesselam.
