Kadına Dair

Sevtap Mendi

VAN 8.03.2018 10:38:16 0
Kadına Dair
Tarih: 01.01.0001 00:00
 8 Mart 1857 tarihinde Amerika’da bir dokuma fabrikasında çoğunluğu kadın olan işçilerin çalışma şartları nedeniyle greve başlamaları ve işçilerin fabrikada çıkan bir yangında fabrikaya kilitlenerek hayatlarını kaybetmesi sonucu, 8 Mart tarihi dünya emekçi kadınlar günü ilan edilmiştir.

 

İnsanlık sorununun yaşandığı bütün toplumlarda kadın sorununun yaşanması kaçınılmazdır.

 

Kadın, batı toplumlarında cinsel bir obje, kapitalizmin iyi bir tüketicisi olarak istismar edilirken, Müslüman toplumlarda insan hakları elinden alınan, mağdur edilen kesim olarak istismar edilmektedir.

 

Kadın, bir taraftan modern söylemlerin özgürleştirici bahanesiyle, diğer taraftan din bahanesiyle köleleştirilmeye çalışılmaktadır.

 

Neticede geleneksel dindarlık ve modernizm kıskacında kadının şahsiyeti elinden alınmaktadır.

 

Kadının şahsiyetsizleştirildiği toplumlarda herkes kimlik bunalımı yaşamaya mahkumdur çünkü, Rahmandan bir dal taşıyan kadın toplumu doğuran temel etkendir.

 

İnsan türünün estetik, narin formu, ilahi rahmetin tecelli boyutudur; kadın.

 

Toplumumuzda geleneksel dindarlığın en sıkıntılı alanı kadın alanıdır. Geleneksel din dilinde kadın bir insandan ziyade fitne unsuru olarak görülmekte, geleneksel fıkıh alanında ise kadın mağdur edilmektedir.

 

Geleneksel dinin kadına bu sakat yaklaşımının yanında İslamiyet’in kadına bakışını anlayabilmek için vahyin iniş sürecinde İslamiyet’in Arap toplumundaki kadının statüsünde nasıl bir değişiklik yapmaya çalıştığını anlayabilmek gerekmektedir.

 

Kur’an’da kadın ve erkek ontolojik bir eşitlikten ziyade birbirlerini tamamlayıcı özellikleriyle ve farklı üstünlükleriyle tanıtılmaktadır.

 

Allah erkeklerle kadınları farklı alanlarda üstün yeteneklerle donatmıştır… Nisa:34

 

İslamiyet’te kadın ve erkek her iki cins de insan olarak Allah’a kulluk noktasında ve ahlaki ilkelerde aynı sorumlulukları üstlenmektedirler.

 

Din alanındaki bilginin sadece kadının cinselliğine indirgendiği toplumların nasıl bir psikopatalojik sorun içinde oldukları üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Kur’an’da hiçbir cinsiyet atfedilmeyen huri kavramını bile erkek şehvetine yönelik yorumlayan hastalıklı zihniyetlerin İslamiyet’e verdikleri zarar görmezden gelinmemelidir.

 

İslamiyet’te medeniyet bir kadın üzerinden sembolize edilmektedir. Ali Şeriati’nin ifadesiyle Hacer, medeniyeti temsil eden şehirli anlamını taşımaktadır. Hem peygamber eşi, hem de peygamber annesi olan muhacir Hacer bir medeniyet kurucusudur. Nasıl ince bir nüktedir ki Allah’ın evi Kabe Hacer’in evinin yanında, Hacer’in kabri Kabe’nin hicr mevkiindedir.

 

Kadının şahsiyet kazandığı, iyi bir eğitime sahip olduğu, yapıcı bir birey olarak sosyalleştiği toplumlar medeni seviyesi yüksek toplumlara örneklik teşkil edebilirler.

 

Günümüzde gelişmiş bir medeniyete sahip olduğunu iddia eden batı zihniyeti, kadını şehvet aracına dönüştürmüş, vicdanını, merhametini, insanlığını kaybetmiş vahşi bir uygarlık sergilemektedir. Müslüman coğrafyalarda ise savaşlar, cehalet, zulüm, kan ve gözyaşı hakimdir.

 

İnsanlığın yeni bir medeniyetin doğuşuna acil ihtiyacı vardır.

 

Dünya toplumları arasında insanlığa nefes aldırabilecek İslamiyet’in bir medeniyet olarak yükselmesi Müslüman kadınların bilinçlenmeleriyle sağlanacaktır. Kur’an’da kadına dair iki örnek isimden bahsedilmektedir. Hz. Asiye gibi firavunun gücüne, servetine, ihtişamlı sarayına aldırmayarak dünyevileşmeye meydan okuyan, firavunun şirk bataklığındaki sarayında tevhit bayrağını taşıyan, zulme asi, yüreği güçlü kadınlar ve Hz. Meryem gibi içinde yaşadığı erkek egemen toplumun geleneksel tabularını tek başına yıkan, Allah’a adanan kadınlar İslam medeniyetini ayağa kaldıracak ve tüm dünyaya göz aydınlıkları olacaklardır, inşallah.

HİLAL HABER