Kadına Dair

Sebahattin Çil

VAN 7.12.2017 09:46:47 0
Kadına Dair
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Bu hafta sonu; Türkiye'de kadın hakları dendiğinde; İslami kesimde ilk akla gelen isimlerden olan; Hidayet Şefkatli Tuksal hanımefendi ile yaklaşık  üç saat ders yaptık. Programda ; Aristo'dan bu güne kadına bakışı ve geleneksel din anlayışında ki kadın karşıtı söylemin sebep ve gerekçelerini; "kadın karşıtı söylemin gelenekteki iz düşümleri" kitabı eksenin de konuştuk, Kısaca programdan bir kaç anekdot aktarmak istiyorum.

 

Hidayet hanım konuşmasına konuyu özetleyen şu spot cümlesi ile başladı ;"Herkes dünyaya kendi hikayesini yaşamaya gelir, bireysel hikayesinden sorumludur. Oysa erkekler kadınları; kendi hayat hikayelerin yardımcı aktörü olarak görür ve kullanır." 

 

Aristo'dan günümüze ; hem batıda hem de doğuda dini literatüre girmiş uydurma rivayetler ile kadın aşağılanmıştır.  Kadının aklı kıt ,eksik, zayıf ve güçsüz görülmüş, buda kadının  fıtratına bağlanmıştır. Fakat,  Hz. Meryem hikayesi;  bilinen bu tür iddiaları da tamamen boşa çıkardığını ifade eden Hidayet hanım ; kadın erkek üstünlüğü ontolojik olmadığını tamamen rivayet kültürüne dayanan bir alt yapısının olduğunu delilleriyle ortaya koydu. Kadınların üzerinde ki baskıdan ve kendilerini ifade edememelerinden dolayı; bir çoğunun hasta/deprasyonda olduğunu söyleyen Hidayet hanım kadına bakışın; "çocuktan biraz akıllı, köleden biraz özgür" olarak görüldüğünü ifade etti. 

 

 Cumhuriyet ile birlikte 5 Aralık 1934’te   kadına verilen seçme seçilme hakkının, Resmi ideolojinin iddia ettiği gibi; kadınlara bir ‘lütuf’  olarak verilmediğini, Nezihe Muhittin ve arkadaşlarının 1923 yılında kurduğu Kadınlar Halk Fırkası  ile başlayan bir mücadelenin sonucunda Afet İnan'ın çabası (hatırına)ile  verildiğini ifade etti.

Bayanların daha çok katılımı ile gerçekleştirilen bu program bize gösterdi ki ; kadınların sorunlarını çözmek ve uydurulmuş din ile gasp edilen haklarını yeniden almaya kararlılar.

 

Programa konu olan ve  kadını aşağılayan rivayetlerden bir kaçı şunlar ;

"Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim." [Tirmizî, Rada' 10, (1159)].

Kadınların dinleri ve akılları eksiktir. (Buhari)

 

"Ey kadınlar, sadaka veriniz istiğfarı çok yapınız. Çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz."

 

Bunun üzerine o kadınlar: "Ya Resulallah, bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş." diye sordular.

Resulullah (a.s.m.) şöyle cevap verdi:

 

"Çünkü sizler ötekine berikine çokça lanet eder, kocalarınıza karşı nankörlükte bulunursunuz. Ne gariptir ki, kendine hakim akıllı ve dinine bağlı bir kimsenin aklını, sizin kadar eksik dinli hiçbir kimsenin çelebildiğini görmedim."

Kadınlar tekrar sordular: "Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir, Ya Resulullah?"

Resulullah (a.s.m.) "Kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısı değil midir?" diye sordu.

 

Kadınlar "Evet!.." cevabını verdiler. Resul-i Ekrem Efendimiz izah etti ve tekrar sordu:

"İşte bu aklın eksikliğinden hayız gördüğü zaman [günlerce bekler] namaz kılmaz, Ramazan`da bir müddet oruç tutmaz değil mi?"

Kadınlar, "Evet!.." dediler.

 

[Hadis için bk. Buhârî, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Küsûf 9, Nikah 88; Müslim, Küsûf 17, (907), İman 132, (79); Nesâî, Küsuf 17, (3, 147); Muvatta, Küsuf 2, (1, 187)]

 

Aslında eskiden "biz erkekler için iyiydi" !! ; hanımlarımız uydurulmuş hadislerin yönlendirmesi ile bize tam bir teslimiyet ile her dediğimizi yapacaklarına inanırlardı. Kur'an merkezli bir düşünceye geçeli beri ; hanımlarımızın kadın erkek ilişkisine dair "düşünceleri ve davranışları" değişti.

 

 Kur'an haksızlıklar son vererek "zalim insanın" rahatını bozuyor. Bu tür programlar arttıkça, Kur'an okundukça; cinsler arasında ontolojik bir  üstünlüğün olmadığını; "ancak üstünlüğünün yapılan amellere göre olduğunu", güce dayalı bir hak ve hukuk olmadığını", adil bir paylaşımın esas olduğu görülmeye başlandığına da şahit oluyoruz.

 

İlgilisine kitap önerisi ;

"Kadın karşıtı söylemin islam geleneğinde ki iz düşümleri"

Yrd.Doç.Dr. Hidayet Şefkatli Tuksal