İSRAİL İŞİ Mİ

En doğrusunu şüphesiz sadece Allah bilir.

VAN 23.05.2017 21:40:25 0
İSRAİL İŞİ Mİ
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

İSRAİL İŞİ Mİ



Geleneksel yapı "Din sadece Kur'andır" dendiğinde milleti hemen yahudilik oyunuyla, bu akımı İsrail işi olmakla, bizleri de peygamber düşmanı olmakla itham eder. O bu isnadı Şiilik, mecusilik, vahhabilik için bile yapmaz lakin Kur'andaki apaçık ayetlere bakarak varılan bu samimi inancı hemen karalamaya, fitne ve düşmanlık görerek değersizleştirmeye kalkışır. Bu samimiyetsiz tutum aslında gerçekten ne kadar korkulduğunun, nasıl da bu meselenin bam teline dokunulduğunun bir ispatıdır.

İsrail'in halihazırdaki müslümanların perme perişan halinden şikayetçi olduğunu pek düşünmüyoruz. Tam tersine bid'atlara dalmış, hurafe denizinde boğulan bu zavallı ve bölük pörçük halden gayet memnun olduğunu sanıyoruz. Şeytanın da tabiki!

Din sadece Kur'an olduğunda Kur'anın emrettiği gibi Allah'ın ipine sarılmak gerekecektir. Ümmet farklı farklı iplere tutunmuş, farklı farklı yönlere doğru sallanmayacaktır. 

Din sadece Kur'an olduğunda Allah'ın son elçisi karikatürlere konu edilemeyecektir. Onu bu malzemelerden kurtarmak elçi düşmanlığı, öyle mi? Onun Kur'anın dediği gibi vahye sadık kaldığını, görevini layıkıyla yaptığını, sadece vahye uyduğunu söylemek elçi düşmanlığı olabilir mi! Esas Kur'an sık sık "Ey Muhammed sadece sana vahyedilene uy" derken "Elçi sadece vahye uyar mı, o da din tesis eder" demek elçiye saygısızlıktır. Bu elçinin vahye yani misyonuna sadık kalmadığını iddia etmektir asıl!

Yorumlar, rivayetler, görüşler din olmayacağı için de farklı fırkalara ve fraksiyonlara ayrılmak son bulacak, bu "ip"in etrafında birleşmek kaçınılmaz olacaktır. Bu Allah'ın ipi etrafında birleşilmesinin İsrail'in, şeytanın vs. işine yarayacağını düşünmek akıl karı olmasa gerektir. Kaynak bir olmadan ne itikat ne de ümmet bir olur! 

Din bid'atlardan, hurafelerden, çelişkilerden, saçmalıklardan yani üzerine sonradan boca edilen tüm yüklerinden arınacaktır. Ortada sadece ilk indiği zamanki gibi saf ve duru vahiy kalacaktır. Tertemiz, berrak, duru, taptaze vahiy... Böylece nice sinelerde daha samimi, daha şüphesiz, daha tahkiki imanlar inşa olacaktır. İman sağlam olduğunda daha doğru tavırlar, tutumlar, edimler devreye girecek, daha erdemli insanlar toplumu haline gelinecektir. Dine bu şüpheli hususlar nedeniyle uzak duran sayısız kişinin dinle bağı tekrar kurulacaktır. Sizce tüm bunlar ve çok daha fazlası İsrail'in yahut şeytanın işine gelir mi?

Din sadece Kur'an olduğunda Kur'anın "Allah sizden zorluk istemez" ayetiyle bildirdiği gibi kolay, zor olmayan bir din çıkacaktır. Kişileri detayın içinde boğmayan, yaşanılması zor değil çok kolay olan bir din! Böylece dine uzak kaçan nice kişiler de dinin çekim alanına girecektir. Sizce İsrail yahut şeytan bunu mu istiyor?

Din sadece Kur'an olduğunda akılcı, bilimle zıt düşmeyen (çelişmeyen), rasyonel bir din kalacaktır ortada! Bu ise daha geniş kesimlerin imana yönelmesine, dinde daha samimi itikatların kurulmasına sebep olacaktır. Sizce tüm bunlar kimin işine gelir?

Din sadece Kur'an olduğunda dinden nemalanan, din adına hareket ediyor göründükleri için de kendi hata ve kusurlarının faturasını tertemiz dine kesen, böylece masum din olgusu hakkında sürekli sorulara, kafa karışıklıklarına, şüphelere, tereddütlere, hatta düşmanlıklara yol açan, insanların çoğu zaman imanlarına dahi mal olan yapılar, oluşumlar vs. son bulacak, sineler aracısız bir biçimde yaratıcılarıyla irtibata geçecektir. Belki de asıl dert bu yapıları korumaktır, kim bilir! Çünkü bu yapıların yaşaması Kur'an dışı kaynakların din edinilmesine bağlıdır.

Bu cevaplar böyle sayfalarca uzatılabilir. Geleneksel din anlayışımız şirke bulaştığı için tüm müslüman aleminin üzerine asırlardır dert, bela, musibet yağıyor. Zaten Allah şirke giren kavimler için bunu vaat ediyor. Bugün dünyada mecusilerin ya da ineğe tapanların bile başına gelmeyenler sadece müslümanların başına geliyorsa oturup düşünmenin vakti çoktan gelmiş, hatta geçiyor demektir. 

Bunu sadece İsrail oyunuyla, ABD'nin hileleriyle yahut bölgenin stratejik önemiyle vs izahın yeterli olmayacağını düşünüyoruz. Allah dileseydi bunların hiç bir etkisi olamazdı! Demek ki bu oluşları Allah diliyor, Allah izin veriyor. Nedeni hakkında düşünmek ise bize kalıyor.

Hemen sıkışınca bir akımın önünü bu tür ithamlarla kesmeye kalkışmak acizliktir, fırsatçılıktır, işin kolayına kaçmaktır. En başta bu tutum bir çaresizliğin dışa vurumudur. Müslümana yakışan tutum asla bu değildir. Allah "Din sadece bir öğüttür" der, "Sen onların üzerinde bekçi değilsin" buyurur, "Senin dinin sana" demeyi emreder. Samimi olmak bu ilahi fermana uygun hareket etmeyi gerektirmez mi?

Dünyada bin çeşit İslami fraksiyon varken herbirisini bir hikmeti bulunan bir görüş farkı olarak algılayıp, masum görürken sıra bu akıma gelince hemen İsrail oyunuyla vs itham etmek samimiyetsizliktir. 

Hepsini bir kenara bırakalım, bizler samimi olarak böyle düşünüp böyle iman ediyor olamaz mıyız? Bunca ayet delilimizin hepsi boş mudur? Tevil, tefsir yapmayan, sadece ve sürekli ayeti dayanak (delil) alan böyle başka hangi akım vardır? Ayetleri delil almak haşa şeytan yahut İsrail işi olabilir mi? 

Dinde tüm İslam alemi tep tip mi inanıyor? Tek biz mi ayrı düşünüyoruz? Öyleyse bu panik nedendir? Esasında bu panik asırlardır süren tevhid / şirk mücadelesinin tam da bam teline bastığımızın, onları tam da asırlardır saklamaya çalıştıkları yerden yakaladığımızın ispatıdır. 

En doğrusunu şüphesiz sadece Allah bilir.