İslam ve Budizm arasından yükselen mücadele

Abdullah Şanlıdağ

VAN 4.09.2017 10:38:46 0
İslam ve Budizm arasından yükselen mücadele
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Bir Kurban Bayramına daha hüzünlü girdik. Son çeyrek asırdır yüzümüz bir türlü gülmez. Hep kanayan bir tarafımız olmuştur. Bazen Bosna’da, bazen Irak’ta, bazen Suriye’de, şimdilerde ise Arakan tarafımız kanıyor. Hem öyle bir kanama ki bu, bayram arifesinde vurdular küçücük çocukları. İçim kan ağlayarak bu satırları kaleme alıyorum. Zira yazmaktan başka elinden bir şey gelmeyen ben, Arakan için fiili olarak bir şeyler yapamamanın burukluğunu yaşıyorum. 

Myanmar bir ulus devlet değil, zaten resmi adı bu yüzden Myanmar Birliği Cumhuriyeti. Bu ülke de 1962 yılından beridir askeri cunta işbaşında. Bu cunta yönetimi ve Budist rahiplerin tek endişesi, bölgede İslam’ın hakim olması ve İslamlaşmanın artmasıdır. Nitekim bir Budist rahip şöyle diyor: “Onlarla yaptığınız her alışveriş onların güçlenmesine ve kadınlarımızla evlenip onları zorla Müslüman yapıp çoğalmalarına sebep oluyor. Topraklarımızı ele geçirmeye ve bizi yok etmeye çalışıyorlar.” Budistlerin korkusu işte bu! Gördüğünüz gibi 50 milyonluk Myanmar’da  2 milyonluk Müslüman azınlığın ülkeyi zapt etmesinde korkacak kadar bir nüfus oluşmuş. Çünkü son 200 yılda yaşanan gerileme süreci bu duyguları ortaya çıkardı. Çünkü onlar için son 200 yıl çok kötü geçti. Çin’deki afyon savaşları, Avrupalı güçlerin sömürgeci faaliyetleri, iki büyük dünya savaşı, soğuk savaş, misyonerlik gibi etkenler Uzakdoğu’yu başka hiçbir yerde olmayacak şekilde etkiledi.

Burma, Myanmar ya da Arakan… Hangi ismiyle hitap edilirse edilsin, bu bölgede yaşayan Müslüman mazlum halk, her dönem, çeşitli gruplar tarafından işkencelere, katliamlara, soykırım çabalarına mâruz kalmış bir halktır. 50 milyon nüfusu bulunan Burma’nın yüzde 15’ini Müslümanlar oluşturmaktadır. Geri kalan nüfusun büyük bir çoğunluğu Budist. Müslümanların büyük çoğunluğu, ülkenin Arakan adlı bölgesinde yaşıyor. 13. yüzyıla gelindiğinde Arakan Halkı tamamen Müslümanlaştı ve 1430 yılında Arakan İslam Devleti kuruldu. Arakan İslam Devleti’nin ilk sultanı ise Süleyman Şah’dır. Arakan İslam Devleti 1784 yılına kadar bölgeye hükmetti. Bu dönemde Arakan bir ticaret ve ilim merkezi oldu. Portekizliler, Hollandalılar uzun yıllar Arakan ile ticaret yaptılar ve Arakan, ekonomik olarak güçlü bir hale geldi.

Sömürgeci güç İngiltere

Burma Sultanlığı, Arakan İslam Devleti’ni yıksa da bölgeye tam olarak hâkim olamadı. 19. Yüzyılda Arakan’ı işgal eden yeni sömürgeci güç İngiltere’ydi. Arakan’ı iliklerine kadar sömüren ve Arakanlı Müslümanları maden ocaklarında zorla köle olarak çalıştıran İngiltere, 1948 yılında bölgeden ayrılırken, Arakan’ı Burma Sultanlığı’na bıraktı. İngiltere, Ortadoğu’da oynadığı oyunun aynısını bu sefer Asya’da oynadı. Tarihi zulüm ve işkencelerle dolu Burma Müslümanları, dünya Müslümanlarının bölgeye yapacakları her türlü yardıma muhtaç, çaresiz bir şekilde işkence görmeye devam etmektedir. Müslümanların yeniden refaha ve huzura kavuşması için bir an önce, Arakan’da akan kanı durduracak somut adımlar atılmalıdır. Arakan’daki katliamı durdurabilmek için yoğun diplomasi çalışması içerisinde olan Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun Reisi Erdoğan, “Myanmar devletini yanlarına almak isteyenlerin hiçbiri bu insanlık suçunu durdurmak için adım atmıyor” dedi. “Sadece Arakan Müslümanları değil diğer etnik ve dini gruplar da çok ciddi baskı altında. Demokrasi maskesi altında yürütülen bu soykırıma göz yumanların hepsi de yapılan katliama ortaktır. Bu insanlara ormanda yolunu şaşırmış bir ceylan, bahçeye düşmüş kanadı kırık bir kuş, denizde zıpkın yemiş bir balık kadar değer vermeyen, ilgi göstermeyen dünya medyası da yaşanan katliamın ortağıdır. Arakan’da yarım asır önce 4 milyon olan Müslüman sayısını, katliamlar ve baskılarla 3’te birine indiren uygulamalara İslam dünyasının sessiz kalmış olması ise ayrı bir dramdır.”

Afganistan, Irak, Suriye, Filistin, Arakan..Ortadoğu’da sular durulmadıkça ümmetin hiçbir ferdine huzur yok.