IŞİD tarzı bir devlet

Ahmet Varol

VAN 12.10.2018 09:35:22 0
IŞİD tarzı bir devlet
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili olarak kesinleşen iki husus var. Biri onun 2 Ekim tarihinde Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki konsolosluk binasına girdiği. İkincisi de onun konsoloslukta resmi işlem yaptıranların çıktığı kapıdan bir daha çıkmadığı. Bu iki kesin bilgi onun konsolosluk binasının içinde sırra kadem bastığı konusunda herhangi bir şüpheye mahal bırakmıyor. Sorular ve soru işaretleri “Orada ne olduğu?” konusunda. 

Tabii orada onu cinler alıp götürmüş değiller. Mutlaka Suudi yetkililerin kesin olarak bildiği bir şey oldu. Ama işin kötü tarafı onların da “diplomatik dokunulmazlık” zırhına bürünmeleri. Eğer ki bu zırha bürünmüş olmasalardı olay belki şimdiye kadar çoktan aydınlatılmış olacaktı. Konsolosluk binasının aranması için izin verdikleri bildirildi ama arama işleminin fiilen gerçekleştirilmesini sürekli çeşitli bahaneler ileri sürerek aksatıyorlar. Konsolosun evinin aranması talebine de henüz olumlu bir cevap verilmedi. 

Olayla ilgili yorum yapanların çoğunluğu öldürülmüş olduğu kanaatinde. Hatta birçokları bu konuda kesin bir dil kullanıyor. Özellikle Suud istihbaratından, adli tıp kurumu yetkililerinden ve veliaht prensin yakın korumalarından oluşan on beş kişilik bir timin elemanlarının aynı saatlerde konsolosluk binasına girmeleri ve Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasına girdiği saatten iki buçuk saat sonra çıkmaları bu yöndeki kanaati güçlendiriyor. Ama ne şekilde öldürüldüğü ve cesedinin nasıl çıkarıldığı konusunda henüz bir bilgiye ulaşılmış değil. 

Birçokları cesedinin parçalanarak çıkarıldığı yönünde tahminde bulunuyor. Bu konu henüz kesinleşmiş olmasa da “Bir devletin diplomatik temsilciliğinde böyle bir şey yapılabilir mi?” sorusuna verebileceğimiz tek cevap “Eğer bu devlet Suudi Arabistan ise mümkündür” şeklinde olabilir. Çünkü Suudi Arabistan, IŞİD tarzı bir devlettir. Zihniyetleri, ortaya çıkarılmalarındaki amaç ve çizgileri aynıdır. 

Suudi Arabistan, hilafet devletini arkadan vurmak amacıyla oluşturulan karanlık bir ihanet çetesinin kurduğu devlettir. IŞİD de benzer bir ihanet çetesidir ve şimdiye kadar sürekli İslâmî mücadeleye arkadan darbe vurmak amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Bir ortak yanları da yaptıkları zulüm uygulamalarına “şeriat” kılıfı geçirmeleridir. Böylece İslâm’ın adalet ve hukuk temelli nizamı hakkında zihinleri bulandırmak, bu konuda yürütülen kara propagandaya malzeme oluşturmak için çalışmışlardır. Amaçları bu kara propagandaya malzeme oluşturmak olduğu için de yerine göre vahşi uygulamalara da başvurmaktan ve bunu “bakın işte şeriat budur” diye medya organlarına araç olarak sunmaktan çekinmemişlerdir. 

Daha önce değişik vesilelerle ve muhtelif yazılarımda da dile getirdiğim üzere Suudi Arabistan, mayasında ihanet olan bir devlettir. İslâm ümmetinin birlik ve siyasi gücünü temsil eden hilafet müessesesini yıpratmak, ona arkadan darbe vurmak için oluşturulmuş bir çetenin ürünüdür. 

Bu ihanet devleti son dönemde de özellikle Müslümanların özgürlük mücadelelerine darbe vurmak amacıyla çeşitli ihanet yollarına başvurdu ve hâlen de ihanet etmeye devam ediyor. Mısır’da Sisi darbesinin, Libya’da Halife Haftar fitnesinin arkasında bu devlet var. Suriye’deki direnişin önünün kesilmesi için fitne örgütlerinin önünü açtı ve küresel emperyalizmle işbirliği yaptı. Yemen’de dikta rejiminin devrilmesinden sonra halkın iradesinin siyasi iktidara yansımasını önlemek için önce Husi örgütüyle işbirliği yaptı. Bu örgütün Suud beslemeli Abdurabbih Mansur El-Hadi’ye karşı darbe gerçekleştirmesinden sonra da ülkeyi bir kan gölüne çeviren savaşı başlattı. 

izmir escort kızlar