IŞİD, KARA PROPAGANDA VE İKİYÜZLÜ HÜMANİZM ÜZERİNE

Abdulkadir Şen

VAN 14.08.2014 20:22:23 0
 IŞİD, KARA PROPAGANDA VE İKİYÜZLÜ HÜMANİZM ÜZERİNE
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

IŞİD, KARA PROPAGANDA VE İKİYÜZLÜ HÜMANİZM ÜZERİNE


"Gözlerimizi kör ettiler ve şimdi bizi görmediğimiz için azarlıyorlar

(Malcom X)

Eğer milyonlarcası öldürülen ve milyonlarcası da diyarlarından sürülen Sünni Müslümanlar katillerinden ve onlarla kirli bir ittifak kuranlardan intikam almak için IŞİD’e dönüştüyse, ya da IŞİD’i desteklemeye başladıysa intikam alanlar kadar intikama mazhar olanlar da eleştirilmeli değil mi? Eğer intikam hırsı onlardan kimini körleştirmişse kör edenler masum mu?

Bir milyon Sünni Irak’lı öldürülürken 10 yılda bir yazı yazmayıp IŞİD’i lanetlemek için bir ayda on yazı yazan hümanist yazarların insanlığı yere batsın!

1-041.jpg

Ürdün’de Suriyeli mültecilerin kaldığı Za’atari kampı 3 yıldır 500 Yezidi kadar gündem olmadı

Son günlerde Irak’taki gelişmeler, IŞİD üzerinden adeta İslam’ın ve Müslümanların yargılandığı, infaz edildiği bir propaganda kampanyasına dönüştürülmüş durumda. IŞİD’in bizim de kınadığımız ve asla kabullenmediğimiz kimi yanlışlarını, hatalarını eleştirme adı altında İslam Dünyasının meşru direnişini ve antiemperyalist duruşunu ve onurlu cihadını yargılamaya çalışan kendinden menkul yargıçların önce insan olduklarına dair bir test yaptırmaları gerekir. “Dinime dahleden bari Muselman olsa” sözüne tam olarak uyan Sol, Alevi ve PKK medyası katliam destekçiliği ile dolu kirli tarihlerini IŞİD üzerinden temizlemek için adeta sıraya girmiş durumda. Bilimum İran ve iktidar yanlısı mankurtlaşmış İslamcı yazar ve basın organı da bu propaganda treninin ardına takılmış değersiz nesneler haline dönüşmüş ve Suriye halkı lehine ilan etmedikleri cihadı Yezidiler adına ilan etmiş durumda. Zira onların pis kalemleri 500 bin Müslüman Suriye’de öldürülürken de, Gazze bombalanırken de, Orta Afrika Müslümanları diri diri yakılırken de sadece zalimlerden yana oldu. Sanki dünyada olabilecek en meşru direniş olan Gazze’yi, en prensipli karşı duruş olan Suriye direnişini, en doğal vatan savunması olan Afgan Cihadını savunuyorlar da, sanki Suriye’nin ve Irak’ın itidalli direnişçilerini savunuyorlar da sadece IŞİD’i lanetliyorlar! Bilakis dertleri her fırsatta Batılı ve Doğulu efendilerinin kendilerine yedirdiği rüşvetlere layık olmak için yarışmak ve satılığa çıkardıkları şahsiyetlerinin fiyatını biraz daha pahalı tutmak. Bu süreçte ne Iraklı Şiilerin ve bu sıralar İran-Fars Şiileri tarafından ihanetle satılan Arap Şii Maliki’nin akıl almaz zulüm ve işkencelerini, mezhepçi politikalarını, ne de Peşmergelerin ve PKK’nın 10 yıldır Irak’ı yerle bir eden ABD ve Batı ile kirli flörtünü gündeme getiriyorlar. Ne de IŞİD’i meydana getiren 10 yıllık tarihi ve sosyolojik olguları kaleme alıyorlar. Ne Türkiye’nin Sosyalist kökenli Kürt Faşistleri her fırsatta ABD ve İsrail’den yardım dilenen PKK ve Peşmergelerden utanıyor, ne de ABD silahlarıyla Sünnilere karşı savaşan Maliki ve bilumum işbirlikçi Caferiler utancından yerin dibine girmeleri gereken bu ihanete rağmen ABD karşıtı muqavemet ekseni oldukları tezini elden bırakıyorlar. Ne Kemalist laikler yıllarca Kürtlere hayvanca muamele yapan rejimin sahipleri olmalarına rağmen PKK’yı desteklemekten utanıyor, ne de Sol cenah emperyalist ABD’nin Irak’a müdahalesine alkış tutmayı alçaklık olarak addediyor. Yıllarca Kürt halkına zulmeden İran PYD’yi destekliyor, yıllarca Kürtlere nüfus cüzdanı bile vermeyen Esed’e en büyük desteği PYD sağlıyor. Yıllarca “Şeriatçılar İran’a” sloganları atan Kemalistler Suriye ve Irak’ta İran ve Hizbullah’ı destekliyor. Kısacası birbirine zıt olan o kadar unsur İslam düşmanlığında birleşmiş ki, Müslümanlara duydukları öfke birbirlerine olan kinlerini unutturmuş. Sonra da bizlere sorunun IŞİD olduğundan dem vuruyorlar. Biz de diyoruz ki: Mesele IŞİD değil, siz hala anlamadınız mı?

Şüphesiz IŞİD’in Suriye direnişine verdiği zarar, Müslümanlara yönelik saldırıları ve diğer tüm unsurları ötekileştirip tek tipleştirmeye yönelik politikalarını şiddetle reddediyoruz. Ancak bu yöndeki hataları bir Kur’an okuma yarışmasında ağlayan küçük kızın “IŞİD’çiler 7 yaşındaki kızla zorla evlendi” şeklinde sunulmasını, Aşure merasimlerinden alınan resimlerin “IŞİD Yezidi kızlarını köle pazarında satıyor” haberleriyle hayâsızca bir propagandaya dönüştürülmesini asla haklı çıkarmaz. IŞİD’in Kur’anı değiştireceği şeklindeki iftiraları Kur’an’a bile inanmayan şereften yoksun yazarların köşelerine taşıması, Türkiye’deki ahlaki bunalımın faili olan Yeşilçam film endüstrisinin 3. sınıf haya, namus tanımaz sanatçılarının da IŞİD’in şahsında direnişçileri kadın avcısı şeklinde sunması, ömründe Kâbe’ye dönüp namaz kılmayan Alevi yazarların dahi IŞİD’in Kâbe’yi yıkacağından dem vurması ancak içlerindeki İslam düşmanlığı dolayısıyladır. Tüm bu basit, adice yalanları IŞİD’e yakın kaynaklar da kınamakta ve reddetmektedir. İşin kötüsü şu ki, bu yöndeki şiddetli kara propaganda IŞİD’in gerçekten eleştirilmesi gereken yönlerini eleştirmeyi de zorlaştırıyor.

Yezidiler Katliama mı Uğratılıyor?

Irak’ta Yezidi’lerin katliama uğratıldığı yalanı, tıpkı bizzat Barzani ekibi ve uluslar arası gözlemcilerin propaganda olduğunu ortaya çıkardıkları, Rojava’da katliam yapıldığına dair PKK medyasının ortaya attığı yalan kadar hayalidir. Şimdiye dek katliam yapıldığına dair hiçbir görsel paylaşılmadı, hiçbir yaralanan ya da katledilen insanın resmi gösterilmedi ve hiçbir yıkılan ev basında yer bulmadı. Faşist Kürtlerin ve Faşist Türklerin, Şiilerle işbirliği yaparak Batılı efendilerinin de medya desteği ile Yezidilere yönelik katliam yapıldığı haberlerini medyada yaymaları, hızlı bir şekilde çamur at izi kalsın mantığı ile hiçbir savaş ahlakı tanımadan Müslümanları karalamaları ve adeta ironi yaparcasına Suriye ve Irak’ta Şiiler tarafından katledilen bebeklerin görüntülerini basına Yezidi mazlumlar şeklinde yansıtmaları bu kesimlerin ne derece savaş ahlakından yoksun olduklarını da gösteriyor.

Yıllardır her türlü sapkınlığı cinsel özgürlük olarak pazarlayan Taraf Gazetesi ve BBC Müslümanlara ahlak dersi verme ahlaksızlığını gösteriyor. PKK yanlısı medya kaynakları sadece 30 bin Yezidi’nin sıkıştığı iddia edilen bölgeden 100 bin Yezidi’yi kurtardıklarını ilan edecek kadar yalan haber yapabiliyor. İnternette Suriye’de Esed tarafından katledilen ya da Gazze’de katliama uğrayan halklara ait fotoğraflar IŞİD’in Şengal’deki katliamları olarak sunulabiliyor. Kendisinden hayasızlığın insanı nasıl mutasyona uğratabileceğini öğrendiğimiz Sinan Aygün gibi mezhepçi tetikçiler ise Yezidliğin her türlüsüyle IŞİD adı altında İslam’a ve meşru direnişe hakaret ediyorlar. Bu anlamda yazımızın ayrıntılarına girmeden önce IŞİD üzerinden yürütülen, İslam’ı ve meşru direnişi hedef aldığı açık olan propagandaya bazı örnekler vermek yerinde olacaktır.

IŞİD militanlarının zorla evlendiği söylenen bir kızın görüntüleri. Bir Kur’an yarışmasından alınmış.

IŞİD’in Musul’da yaktığı iddia edilen bir Kilise: Arkada yanmakta olan Hummer Jipler Görülüyor

IŞİD’in küçük kızlarla savaşçılarını evlendirdiğine yönelik bir video.

Gerçekte ise bir grup direnişçinin evlilik töreni var ve IŞİD Musul’u almadan önce yayınlanmış.

2-041.jpg

IŞİD’in başını kestiği Yezidi olduğu iddia edilen resimdeki çocuk Esed'in varil bombasında başı kopan bir çocuk

3-041.jpg

Hüseyin Hatemi’nin IŞİD’in köle pazarında sattığını Yezidi kadınlar iddiasıyla paylaştığı Aşure ayini görseli

4-036.jpg

Lübnan ve Türkiye'deki Şii’lerin aşure kutlamaları. İlk foto IŞİD’liler çocuklarla evleniyor diye de paylaşılmıştı

5-035.jpg

Hüsnü Mahalli, Aşura törenlerinden bir kareyi almış, altına IŞİD'le ilgili kompozisyon yazmış

6-025.jpg

Sosyal Medyada dolaşan sahte bir fotoğraf IŞİD’in Musul’daki köle pazarını gösteriyor. Aşure görüntüsü

7-019.jpg

IŞİD’in Esir aldığı bir çocuk: Aslında fotoğraf Yemen’den alıntı ve kötü bir şaka

Savaşın ve barışın bir ahlakı olmalıdır. IŞİD’e tepkili olmak ne onlar üzerinden tüm direnişi karalamayı, ne İslam’ı mahkûm etmeye çalışmayı, ne de yalan ve iftirayı haklı kılar. Ancak IŞİD’e yönelik usuli eleştirilerimin sertliğine rağmen bu yazı nedeniyle beni de rahatlıkla IŞİD’ci olmakla suçlayacak ahlak yoksunu bir taife ile karşı karşıyayız.

Yezidilerin katledildikleri yalanıyla ilgili herhalde aşağıdaki maddelerde sıraladığımız hususlar konunun aydınlatılmasına yeterli olacaktır.

1- Bugüne kadar katledildiği iddia edilen hiçbir Yezidi’nin resmi, ismi ya da bilgisi yayınlanmamıştır.

2- Katliama uğrayan hiçbir Yezidinin yakını basına konuşmamış ve böyle bir iddiada bulunmamıştır.

3- Yezidi’lerin ot, böcek yedikleri ve 250 çocuğun zehirlendiği iddiası koca bir yalandır. Zira IŞİD’in Sincar’a girişinden sadece bir gün sonra bu iddia ortaya atılmıştır. Bugün dağa kaçan insanların bir gün sonra ot yediği iddiası iyi tasarlanmamış bir propagandadan ibarettir. 3 yıl boyunca bunca zulme rağmen bu kadar insan Suriye’de açlıktan ölmedi. 3 günde Yezidilerin ölümü garip değil mi?

4- Yezidi’lerin sıkıştıkları ve ot yemek zorunda kaldıkları iddia edilen Sincar Dağı doğal Yezidi yaşam alanıdır. Bu bölgede Yezidi köyleri, beldeleri vardır.

5- IŞİD eğer silahsız Yezidi’lerin öldürmek istese peşlerine küçük bir savaşçı grubu takması yeterliydi.

6- Basında IŞİD’in Yezidi kadınları köle pazarında sattığı iddiaları tamamen yalandır. Konuyla ilgili basında yer alan resimler Şii’lerin Aşure Ayinlerindeki dini ritüellerini gösteren resimlerdir. Şii mitolojisinde zincirli kadınlar sık sık kullanılan dini figürlerdendir.

Yezidi bir aile IŞİD’in kendilerine kötü davranmadığını açıklıyor

ABD PKK’yı Silahlandırabilir

Bütün bu olup bitenler arasında Batı medyasında ve siyaset belirleyici strateji merkezlerinde ABD’nin PKK ve PYD’yi silahlandırmasının tartışıldığını da belirtmek gerekiyor. Zaten Rusya ve Batı tarafından desteklendiği bilinen PKK’nın ağır silahlarla IŞİD’e karşı desteklenmesinin yakın gelecekte bölgede Kürtlerin faşistleştirilmesi sürecini ve Kürdistan’ın laikleştirilmesini de hızlandırabileceği ve Türkiye’nin de zarar göreceği bir siyasi kaosu beraberinde getireceğini unutmamak gerekiyor. Aşağıdaki kaynaklarda da görüldüğü gibi Peşmergeler de, uzun yıllar boyunca Mossad tarafından desteklendi ve sonunda Irak’ın bölünmesinde en etkin silahlı güç olarak sahneye konuldu. IŞİD’in ulusal sınırları alt üstü etmesini büyük bir tehdit olarak görenlerin İran’ın Irak, Lübnan ve Suriye’ye ulusal sınırları gözetmeden terörizm ihraç ettiğini, PYD’nin ulusal sınırları aşarak bölgede Sünni direnişle savaştığını nedense görmezden gelmeyi tercih ediyor. 

İsrail'in Irak'ta Kürtlere askeri eğitim vermesiyle ilgili BBC belgeseli

İsrail 2005 yılından bu yana Peşmergelere askeri eğitim veriyor

BBC'deki Haber İçin Tıklayınız

IŞİD’in Amerikancı Yüzünü Ortaya Çıkardığı Kesimler/ “Hepimiz Yezidiyiz” Kampanyası

Görünen o ki bugüne kadar içindeki gizli Amerika aşkını ve İslam düşmanlığını bir türlü dışarı atamayan kimi kesimler IŞİD’i eleştirme adına neredeyse Amerikan ordusuna yazılacaklar. Kemalist basın adeta PKK-PYD’ye kahramanlık destanları yazıyor. Bugüne kadar kabile reisi diye küçümsedikleri Barzani ve Talabani’ye de medeniyet ve insanlığın son samurayları gözüyle bakıyor bu kesimler. IŞİD karşısında savaşmayıp silahlarını bırakıp neredeyse Türkiye sınırına kadar kaçan 1300 Peşmergenin hikâyesi ise adeta kahramanlık destanı olarak sunuluyor. Yezidiler de tıpkı Süryaniler gibi çok kültürlülüğün bir sembolü olarak sunulduğu için AK Parti Hükümetine bağlı ve yakın medya organları da konu hakkında genel duyarlılığın üzerinde bir hassasiyet taşıyor ve adeta konuyu AK Partinin mezhepçi politika yürütmediğini dünyaya ispatlama fırsatı olarak görüyorlar. Edward Said’in “Butik Çok Kültürlülük” olarak tanımladığı türden bir duyarlılık her türlü yalan ve propagandanın üzerini örtüyor. Olan ise bütün bu propagandalar altında kalan Irak’ın 10 yıl boyunca ABD ve 40 Hıristiyan Haçlı ülkesine karşı verdiği şanlı direnişe oluyor.

Ne IŞİD’i destekliyoruz ne de redd-i miras ediyoruz. Irak’ta Peşmergeler dünya nimetlerini elde etmek için Müslüman Kürt Kardeşlerinin, Ensar el İslam’ın köylerinin koordinatlarını ABD askerlerine vermekle meşgulken, PKK ABD’den aldığı desteklerle bölgede laik Kürt Kemalizmini yaygınlaştırırken, Şiiler türbelerini Sünni imha merkezlerine dönüştürüp Ayetullahlar ABD’li komutanlara fetva yetiştirirken Sünni halk şanlı bir direniş verdi. Biz ölürüz, çöllere sürülürüz, Ebu Gariblere atılırız, katlediliriz, sürgün ediliriz ama bizim işbirlikçi Şiiler ve laik Kürtler gibi satılık şerefimiz yok dediler. Irak’ta onlarca direniş grubu varken ve adeta Şii mezhepçi politikalara yönelik milyonların katıldığı bir Sünni patlama yaşanırken birileri IŞİD’in hataları üzerinden” Yaşasın ABD ordusu” nidaları atıp peşmergelerin Erbil’de yaptığı gibi ABD bombardımanını kutlayıp parti düzenlememizi beklemesin. Obama’nın “İslam Hilafetine izin vermeyeceğiz” açıklamasından zerre kadar öfkelenmeyen bu izzetsizlere hangi duruştan, hangi onurdan söz etmeliyiz?

8-016.jpg

Peşmergeler ABD Bombardımanını Kutladı

Bugüne kadar Sünni Müslümanların hiçbir acısına empati beslemeyen yazarlar ise “Hepimiz Yezidiyiz” isimli bir kampanya başlatmak üzereler. Anladık anladık. Hepiniz Ermenisiniz, Hepiniz Musevi’siniz, Hepiniz Yezidisiniz. Hepiniz Gavursunuz. 500 bin Suriyelinin katiline alkış tutup, 500 Yezidi’nin öldürüldüğü iddiasıyla dünyayı ayağa kaldıran hepinizin insanlığı yere batsın. Savunduğunuz tüm değerleri en yakın lağım çukuruna atabilirsiniz.

9-011.jpg

Burası Yezidi ya da Şii semti değil Humus. Müslüman diyarı. Kuşatma altında. O nedenle insan bozuntuları bu acıya sahip çıkmaz

Ben biliyorum.

Ben biliyorum bugün IŞİD’e dönüşen şeyin aslında Ebu Garib Cezaevinde ölümün her türlüsünü tadan mazlumlar olduğunu,

Biliyorum çoğu IŞİD yanlısının işbirlikçi Şii-laik Kürt cephesinin ihanetleriyle şehirleri, Felluce’leri, Ramadi’leri, Bağdatları kimyasallarla bombalanan mazlumlar olduğunu,

Biliyorum onları destekleyenlerin çoğunun biricik yavrularının bu ihanette öldüğünü

Çoğunun da evlatlarının hala sakat doğduğunu,

Köylerinin kasabalarının tarumar olduğunu,

Yarına dair umutlarının birer birer solduğunu,

Ve bütün bunların sadece ABD işgaline karşı onurluca direnmenin bedeli olduğunu…

IŞİD Şii’lerin zulmünün ve Laik Kürtlerin ihanetinin sonucudur

Her etkinin eşit miktarda bir tepkisi vardır. Yani bir cisme ne kadar şiddetli vurursanız o kadar şiddetli bir tepki ve geri dönüş alırsınız. (Newton)

Aslında IŞİD tam da bu kuralı işletiyor ya da bu kuralın bir sonucudur. Amerika ve 40’tan fazla Hıristiyan ülke Irak’ı baştanbaşa imha edip, kütüphanelerini, müzelerini ve medeniyete dair her şeylerini yağmalarken, şehirlerini tarumar edip izzetlilerini zelil ederken, on binlerce kadına tecavüz ederken Şii’ler ve başta “Ortadoğu’nun Fahişesi” unvanıyla bilinen Talabani olmak üzere Laik Kürt liderler ihanetin en alçakça türlerini sergiliyorlardı. Sonunda 10 yıl boyunca milyonlarcası evlerinden sürülen ve etraflarına Siyonist İsrail’in Filistinlilere karşı ördüğü duvarlar gibi utanç duvarları örülen (Azamiye Sünni Mahallesi duvarı vb.) Sünni Müslümanlar sahipsizliğin ve yalnızlığın en derinini yaşadılar. Şimdi bu 10 yıl boyunca biriken öfkeleri IŞİD oluverdi. Burada daha önce IŞİD benzeri bir yapılanmanın bizim de tasvip etmediğimiz eylemlerinin aslında öfke ve zulme karşı yanlış bir tepkinin doğal sonucu olduğuna dair yazdığım birkaç satırı da konuya uyarlayarak aktarmak istiyorum.

IŞİD ve ona destek veren Sünni aşiretler Yezidilere, Peşmergelere ve Şiilere son derece açık sözlülükle diyor ki: Biz bir sosyoloji kuralıyız. Biz sizin vahşetinizin bir ürünüyüz. Biz kana karşılık kanız. Tepkiye karşılık tepkiyiz. Newton kuralıyız. Bizi sizin vahşetiniz doğurdu.  

Biz intikamız sizin katliamlarınıza,

Karşılığız sizin günahlarınıza,

Korkunuzuz karşılık olarak, korku saldıklarınıza…

Sizin acı ağacınızın meyvesiyiz,

Bize yaptığınız zulümlerin sadece zerresiyiz,

Sürgün ettiğiniz milyonlarca Sünni’yiz,

Taci hapishanesiyiz, Ebu Garib’iz

Kimyasallarla bombalanırken izlediğiniz ve katliamına destek verdiğiniz Felluce’yiz,

Irak’ta ABD ile beraber katlettiğiniz 1 milyon insanız.

Acıya karşı acı, kana karşı kanız.

Bununla beraber ne Maliki rejimi liderliğindeki Şii’lerin adeta soykırımdan geçirdikleri Sünni’leri, ne ABD ile işbirliği yapıp Sünni katliamına destek veren Peşmergeleri ne başından beri işgal güçlerine destek veren Yezidi’lerin kirli tarihini gündeme getiren yok. İşte onlardan birkaç örnek.

Maliki Güçlerinin Sünni Esirlere İşkenceleri

Yezidi’lerin Müslüman olan bir Yezidi kızı taşlayarak öldürmeleri

2003 yılında ABD işgaline direnen Kürtleri katleden Peşmergeler

Kürdistan’da faal olan İslami Hareketler

Sakın birileri bu tarihi arka planı göz önüne alarak yaptığımız değerlendirmeleri IŞİD’in birçok hatalı eylemlerini, Suriye direnişine verdiği zararları ve ellerini Müslüman kanına bulaştırmalarını desteklediğimiz şeklinde yorumlamasın. Ancak “Obama’nın Hilafete izin vermeyeceğiz” şeklindeki açıklamalarına öfkelenmeyecek kadar da insanlığımızı ve onurumuzu kaybetmedik. ABD’nin Irak’ı ve IŞİD’i bombalamasına sevinen alçaklarla ontolojik farklılıklarımız var. İnsanlarla domuzlar arasındaki fark kadar…

Gazze’de Ramazanın 20 günü iftarını ve sahurunu acı ve gözyaşıyla yapan, oruçlu geçen gündüzlerini ise katledilen yakınlarını gömmekle geçiren Filistinliler için göstermediği insanlığı Sincar dağında sıkıştığı iddiasıyla Yezidi’lere gösteren yazarların insanlığı yere batsın. Yerle bir edilen Felluce’ye, Bağdat’a, Gazze’ye, Kabil’e, Bangui’ye göstermediği hümanizmi söz konusu gayri Müslimlerse en üst seviyede sergileyenlerin hümanizmi yere batsın. İsrail’i kınamak için bir satır yazmayıp Müslümanları linç edenlerin kalemleri yere batsın, Orta Afrika’da Hıristiyan teröristlerin yakarak öldürdüğü Müslümanları gündemine almayıp Hıristiyan, Yahudi, Budist terörizmini unutup Müslüman terörist kelimesini diline dolayan entelektüellerin kelamları yere batsın. Ali üzerinden insanlık dersi verip, Yezid’e söven, pagan âdeti türbeleri uğruna 500 bin Suriyelinin ölümüne alkış tutan Caferi’lerin Ali postuna bürünmüş Yezidliği yere batsın. 

Türk Entelijiansiyasının Alameti Farikası İslama Düşmanlıktır

Hep merak etmişimdir Türkiye’de kirliler mi ünlü yazar olur yoksa genelde ünlü yazar ve araştırmacı olanlar mı bu süreçte kirlenir. Ahlaksızlar mı yükselir yoksa yükselenler ahlaklarını mı kaybeder? Türkiye’deki koca koca gazetelerin kağıt masrafları Tel Aviv’den, Müslümanlara zehir kusan kalemlerinin mürekkebi ise Pentagon’dan geliyor. Bu gazetelerde, yazı yazmanın, televizyonlarında ise yorum yapmanın istisnalar dışında yolu İslam’a ve Müslümanlara sövmekten geçiyor. Ahlaksızlıklarına bir de dünyada gerçekte neler olduğuna yönelik cehaletleri de eklenen bu kuklalar topluluğu sipariş usulü yazılarıyla her zaman küfrün TARAF’ında, zalimin ŞİA’sı oluverdiler. Bu entelektüellerin bir alameti farikası İslam düşmanlığı, diğeri Yahudi tarafgirliği ve bir diğer ise entelektüel cehalettir.

Bağdat’ta 3.5 milyon (anlamayanlar için yazıyla üç buçuk milyon, yani 35 tane yüz bin) Sünni Müslüman Kuzey Irak Kürtlerinin başına bela olan laik Kürt liderler ve İslam Dünyasının başına bela olan fanatik Şiiler tarafından çevre şehirlere hatta ülkelere sürgün edilirken buna ses çıkarmayan insan bozuntusu aydınlar 500 Yezidi’nin öldürüldüğü yalanı üzerine dünyayı ayağa kaldırdı. Irak’ta 1 milyon Sünni öldürülürken tepki göstermeyenlerin 500 Yezidi için gösterdikleri insanlık yerin yedi kat dibine geçsin.

Biliyorum herkesin rıza gösterdiği zulümlere karşı çıkmanın zorluğunu,

Biliyorum ideolojisi gözlerine perde olanların körlüğünü,

Biliyorum adalet adına yazan kalemlerin yazarlarına ve adaletin kendisine nankörlüğünü,

Bağdat harab edildi de nice gözler görmedi, hümanizm tellalları bu zulme dur demedi,

Biliyorum bu kadar mankurt arasında insani değerleri savunmanın zorluğunu…

IŞİD aslında ders alanlara şunu göstermiştir. Bu bölgede her kim komşularına, kendi halkına ya da inancına karşı harici güçlerle beraber çalışıp ihanet içine girerse on yıllar bile geçse bu ihanetinin acı meyvesini mutlaka görür. Müslüman olan bir Yezidi kızını başına taş vurarak beynini parçalayan Yezidi’ler de, Kürdistan hapishanelerini Müslüman direnişçilerle dolduran, ABD işgalinin ana üssü olan, Kürt kadınlarını ABD Conilerine peşkeş çeken, Ensar el İslam’a karşı Haçlılarla işbirliği yapan laik Kürtler de bunu iyi anlamıştır.

Ne zulmü alkışlıyorum ne de zalimi destekliyorum. Bilakis masum insanları öldürenleri en yüksek sesle eleştiriyorum. Eğer Müslüman olmayan bir topluluk Müslüman bir hareketin ilerleyişinden bu derece alarma geçiyorsa bu gerçekten üzücü bir durumdur. Ancak bu kaçışın ve korkunun, bu paniğin ve endişenin sadece IŞİD’in hatalı uygulamalarından kaynaklı olduğunu, Yezidilerin de, Şiilerin de, laik Kürtlerin de Haçlılarla 10 yıl boyunca yaptıkları kader birliği, köle- efendi hukuku ve ihanetlerinin bedelini ödeme korkusuyla ilgili olmadığını kim iddia edebilir?

Haydi hep bir ağızdan kendilerini temsil eden en üst düzeye yükselmiş Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi’nin Türkiye’ye kaçmak zorunda bırakıldığı, 1 milyon kişinin katledildiği, Anbar, Diyala gibi eyaletlerinin yok edildiği Irak Sünni’lerini direndikleri için kınayalım. Haydi, unutalım Irak’ı Suriyeli Sünni’leri katletmek için giden Şii Vandallara su yolu yapan, Irak’ın zenginliklerini Suriye’deki katliamcılara servis eden, Ebu Garib, Taci gibi cezaevlerini Sünni Araplarla dolduran, hala binlerce Müslüman kadına hapislerde tecavüz eden Maliki’yi, topraklarını ABD ordusuna açıp Ensar el İslam başta olmak üzere Kürt İslamcıları ve Arap direnişçileri katledip hapislere tıkan Barzani ve Talabani’yi unutup yeniden, tekrar ve coşku ile “kahrolsun IŞİD” diyelim!