İş dünyasının vicdanı, neredesin

Yaşar Süngü

VAN 4.11.2018 10:31:27 0
 İş dünyasının vicdanı, neredesin
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İş dünyasının vicdanı, neredesin
Öyle bir medeniyet düşünün ki bin yıldır iş dünyasının vicdanına şu şekilde sesleniyor:

‘Haram yeme, yalan söyleme.

Doğru, sabırlı ve dayanaklı ol.

Büyüklerinden önce söze başlama.

Kimseyi kandırma

Kanaatkar ol, dünya malına tamah etme.

Yanlış ölçme, eksik tartma.

Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil.

Kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol.’

**

Ehliyet, liyakat ve iş ahlakı, devlet işleyişini ayakta tutan taşıyıcı sütunlardır.

Kamuda işe alım ve terfi süreçlerinin liyakate, bilgiye, beceriye ve başarıya dayanması büyük önem taşımaktadır. Kamu çalışanlarında liyakat, yalnızca teknik yeterliliği değil güvenilir olmak ve gönüllülüğü de kapsar.

Bir ürünü kalite kontrol süreçlerinden geçirebilir, insan sağlığına ve çevreye uygun olduğuna dair bir etiket takabilirsin.

Kamuda da sunulan hizmete gönül rahatlığıyla güven etiketi takabiliyor muyuz, mesele budur.

Kamuda işler gönüllülük ve sevgiyle yapılırsa hizmetin muhatabı vatandaş da gönül rızası ve duası ile hizmetlerden faydalanacaktır.

Kamu alanında millete hizmet etmenin, içinde gönüllülük de barındıran bir haslet olması bilinciyle her bir kamu çalışanı, milletin içinden gelerek ‘Allah razı olsun’ demesine talip olmalıdır.

**

Bizim dinimiz, geleneğimiz, medeniyetimiz işi ehline vermeyi emreder.

Peygamber Efendimiz, Mekke’yi fethettikten sonra Kabe’nin anahtarını o zamana kadar Kabe’nin bakımından sorumlu olan, gayrimüslim Osman bin Talha’nın uhdesine vermiştir.

**

Her bir kamu personeli, Hazreti İsmail gibi dürüst, Hazreti Musa gibi ihlaslı, Hazreti Eyyub gibi sabırlı, Hazreti Davud gibi cömert, Hazreti Muhammed gibi merhametli, Hazreti Ebubekir gibi hamiyetli, Hazreti Ömer gibi adaletli, Hazreti Osman gibi hayalı ve Hazreti Ali gibi bilgili olma gayretinde olmalıdır.

Ahlaktan, vicdandan ve kadim değerlerden yeterince istifade etmeyen hiçbir kamu çalışanı ortak geleceğe hizmet edemez.

Kamu kurumları ve akademi dünyası gibi topluma temas eden yerlerde çalışan insan kaynağının, bilgi ve beceriyle beraber yerli ve milli bir anlayışa sahip olması elzemdir.

**

Yukarıdaki cümleler Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “3. Türkiye İş Ahlakı Zirvesi”ne katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın zirvedeki konuşmasından bir bölümdü.

Oktay, zirvedeki konuşmalarda karamsarlık sezdiğini söylerken çözümü de şöyle işaret etti; “Sorunları görmek önemli ama daha da önemlisi çözümün bir parçası olmaktır.”

Fuat Oktay’ın parmak bastığı bu konu ülkenin en büyük kanayan yarası.

**

Kamuda iş ahlakı ile özelde iş ahlakı değişir mi?

Zirveye katılan Prof. Dr. Ömer Demir değişir diyor ve şöyle izah ediyor; İş ahlakı özel sektör ve kamuda farklılık gösterir. Bir firma yöneticisi tedarikçisiyle yemek yiyebilir ancak kamu temsilcisi ihaleye girecek firmanın yetkilisi ile yemek yiyemez.

**

Zirvede yapılan diğer konuşmalar da oldukça doyurucuydu. Altını çizdiğim bazı cümleleri paylaşmak istiyorum;

İGİAD Başkanı Ayhan Karahan; Kamuda iş ahlakının tesisi ve şeffaflık için emaneti ehline vermek ilk ve temel adımdır.

Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez; İslam’ın görüleceği ve yaşanacağı tek yer cami değil, çarşı ve pazarlardır.

Prof. Dr. Cüneyt Yüksel: Kurallara dayalı rejimden ahlaka dayalı bir rejime geçilmesi gerekir.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın; kapitalizmin ahlakı ile değil, kendi medeniyetimizin ahlakı ile kuşanmalıyız.

**

Zirveyi gerçekleştiren ve katkı sağlayanlara teşekkür etmek lazım.

Sadece sorunları görmek, sorunları hiç görmemek ya da görmek istememek kadar yanlıştır.

Çünkü her iki halde de çözümden uzaklaşılmış olunacaktır.

İş ahlakı ilkeleri, kamuda sağlıklı şekilde işlediğinde özel sektörde buna uyacak, ülkenin demokratik niteliği yükselecek, hukukun üstünlüğü pekişecek ve halkın devlete olan güveni artacaktır.