IRAK’TA NE OLABİLİR, NE OLMAYABİLİR?…

Akademikperspektif/Yrd. Doç. Dr. İSMAİL KAPAN

VAN 24.10.2014 11:56:41 0
IRAK’TA NE OLABİLİR, NE OLMAYABİLİR?…
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Irak için, acaba hangi zaman dilimini konuşuyoruz? Bugüne ait gibi görünen şaşırtıcı gelişmeleri mi, yoksa çok daha önceden işleme konulmuş planların hâlihazırdaki yansımasını mı?


Sayısı her geçen gün artan Orta Doğu uzmanlarının yorumlarından, bunu net olarak çıkarmak mümkün görünmüyor. Zira herkes, dağarcığındaki bilgi kırıntılarına veya tamamen siyasi ve ideolojik aidiyetinin tabii sevkine göre, farklı analizler yapıyor. Kimileri bütün bu olup bitenleri, sadece enerji merkezli bir perspektiften okuyor ve meselenin tam ortasına Türkiye’yi oturtuyor… Kimisi de, konuyu yalnızca Bölgedeki tarihsel Sünni-Şii mücadelesi çerçevesinde ele alıyor ve bu sekter çatışma ekseninde, Irak ve Suriye’nin, gelecekte kaç parçaya ayrılabileceğini kestirmeye çalışıyor. Olaylara daha “global ölçekte bakma” çabasındaki bazıları ise, küresel güçlerin geçmişteki politikalarından ve geleceğe dönük muhtemel kurgularından çıkarsamalar yapıyor…

Bunların her birinin söylediklerinde, şüphesiz belli oranlarda doğruluk payı var. Ancak hepsi de tek başına meseleyi tam ve doyurucu şekilde izah etmekten uzak… Irak’ta ve Suriye’de ve Orta Doğu’nun tamamında, cereyan eden siyasi ve askerî hadiselerde, lokal veya devşirme melez unsurların ırgatlığı kadar; bölgesel ve küresel güçlerin patronaj seviyesinde yaptığı etki ve katkıyı da, doğru biçimde tespit etmek şart!.. Aksi halde teşhis eksik ya da yanlış olmaktan kurtulamaz. Nedense bazı şeyleri çabuk unutuyoruz. Mesela şöyle bakıyorum da, son günlerdeki yorumlarda; “BOP-Büyük Orta Doğu Projesi” ve bunun muhtemel yeni versiyonlarından, kimse pek bahsetmiyor. Mesela 2000’li yılların başında, G. W. Bush’un, onun önce güvenlik danışmanı, sonra dışişleri bakanı olan Bayan Rice’ın, CIA eski Başkanı Woolsey’in; “Yirmi iki Arap ülkesini yeniden dizayn edeceğiz…” beyanatını, makalelerini, hiç kimse hatırlamıyor ve hatırlatmıyor.

Biraz daha eskiye gidersek, mesela 1983’te Siyonist Yazar Oded Yinon’un (Kvunim-Yönelimler) adlı dergide yazdığı son derece kritik makaleyi kimse, ama kimse gündeme getirmiyor. Orada İsrail’in güvenliği açısından, gelecekte bölgedeki Arap devletlerinin bölünmesinin önemine dikkat çekiliyor. Bu çerçevede mesela Irak’ta Güneyde Basra merkezli bir Şii devletinin, ortada Bağdat merkezli bir Sünnî devletin, Kuzeyde Musul Merkezli bir Kürt devletinin kurulmasının… Suriye’de aynı şekilde bir Alevi devletinin, bir Dürzi ve iki ayrı Sünni devletçiğinin kurulmasının… Aynı şekilde Mısır’da kıptî nüfusun kendi ayrı devletinin olmasının, diğer yandan radikal ve ılımlı İslami nüfusun temel alınacağı bölünmenin, İsrail’in geleceği ve güvenliği için iyi olacağı ifade ediliyor. Ne zaman? Tam otuz sene önce!..

Peki, bugünkü gelişmeler, neyi çağrıştırıyor? Mesela Irak’ta oluşan bugünkü manzara, Oded Yinon’un 1983’te yazdıklarını doğruluyor mu doğrulamıyor mu? 1983’te IŞİD diye bir örgüt var mıydı? Irak ABD tarafından işgal edilmiş miydi? Peki Suriye’deki parçalanmanın temeli nerelere uzanıyor? Biraz tarih bilginizi yoklayın. Mesela Fransız mandası altında iken, Suriye kaç tane özerk bölgeden oluşuyordu? Lübnan nasıl devlet oldu? Vs. vs… iktibasdergisi.