İnkarcı zihniyet kendi çıkarlarını, kendi benliğini, egosunu, kişiler üzerindeki otoriterliğini, idare ve hükümdarlığını, etkinliğini her şeyin üstünde önceleyen bir yanlış anlayışın neticesidir.
İnkarcı zihniyet; Allah(cc)’ın yetersiz olduğu iddiasının, düşüncesinin ürünüdür.
‘’Ey insanoğlu! Bu kadar ulu ve cömert olan Rabbine karşı bu gururun ne?’’ İnfitar 82/6
Rabbimiz bizlerden, bu soruya cevap vermemizi istiyor. Bize verilen sayısız nimetlerin, lütuf ve keremin farkına varmamızı istiyor. Gurur ve benliğimize, güdülerimize esir olmamamızı istiyor. Rabbimiz bizden, vahiyle yaşamayı, hayatımızda ilke edinip öncelememizi ve inşa etmemizi istiyor. Bizden Allah(cc)sız, imansız, ahiretsiz, İslamsız, vahiysiz bir hayatın, anlamsız bir hayat olduğunu bilmemizi istiyor.
İnsanlar dün olduğu gibi, bugün de zayıf ve aciz bir varlık olmalarına rağmen, her şeye gücüm yeter düşüncesiyle hareket ederek vahyi ıskalar, kendi çıkar ve önceliklerini hesap ederek davranır ve hayat tarzı edinirlerse, aslında en büyük hakikat olan ahreti, yeniden dirilişi unutur ve neticede inkar etmiş olurlar.
Rabbimiz bizlere, lütuf ve kerem sahibi zatına karşı isyan ettiren, aldatan, gaflete düşüren, O(cc)nu tanımak ve ibadet etmekten uzaklaştıran neticede kendimize, insanlığımıza, fıtratımıza, irade ve vicdanımıza yakışmayacak, ters düşen, uygun olmayan eylemleri yaptıran şeyin ne olduğunu soruyor.
Unutmayalım ki biz ; ‘’Ben Rabbime daha fazla şükreden bir kul olmayayım mı ?’’ diyen Rahmet Peygamber’inin hayatını örnek alan bir ümmetiz.
Rabbimizin bize sorduğu bu soruya, sadece söylemlerimizle değil, eylemlerimizle, yaşayacağımız hayatımızla cevap vermemiz gerekir.
Mekke döneminde yalanlama doğrudan vahyi ve Efendimiz(s.a.v.)’i hedef almıştı. Kur’an’dan nefret ettiler. O’nu ‘’eskilerin masalları’’ diyerek inkar ettiler. Hz. Peygamber(s.a.v.) için ‘’büyülenmiş, delirmiş, şair vs’’ diyerek alaya aldılar, inkar ettiler. Daha sonra ahiret hayatını yalanlamayla insanlar inkarlarını devam ettirdiler.
Bugün bu alay ve yalanlama kendisini dini esasları, ibadetleri, dini ilke ve kavramları, sembolleri (cami, mescit v.s) ve şahıslara yapılan hakaret, karikatürize ve alaylı saldırılar şeklinde bütün hızıyla devam etmektedir.
Bütün bunlar hayatımızın içinde her gün duyduğumuz, gördüğümüz, müşahede ettiğimiz birer gerçek olarak yer almaktadır. Netice itibariyle bu ayetlerin tarihsel değil bütün zamanlarda yaşayan insanın din ve vahiy karşısında davranışını, psikolojik durumunu, takındığı ve yaşadığı hayatı bizlere göstermekte ve haber vermektedir.
‘’De ki: İster taş olun, ister demir isterse aklınıza imkansız gibi görünen herhangi bir yaratık. Diyecekler ki : ‘’Bizi hayata kim döndürecek ?’’ De ki : ‘’ Sizi ilk kez yaratan.’’ Bunun üzerine onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve ‘’Ne zamanmış o ?’’ diyecekler. De ki ‘’Yakın olsa gerek.’’ İsra(17) 50-51
‘‘Siz ey insanlar! İyi bilin ki Allah’ın vaadi gerçekleşecektir! Şu halde dünya hayatı sizi asla ayartmasın! Dahası aldatıcının hiçbir türü sizi Allah (hakkındaki asılsız düşünceler) ile aldatmasın!’’ Fatır (35)5
Rabbim bizlere gösterdiği istikamette yaşamayı lütfetsin.
